3.ÜNİTE SUPERLATIVE KONUSU

Superlative yapı, Türkçe’deki "en" ifadesinin karşılığıdır. Yapılması, mukayese sıfatlarından farklıdır.

- My sister is the most beautiful girl in her class. (Kızkardeşim sınıfındaki en güzel kızdır.)

Sıfatlar superlative formda kullanılırken bazı kurallara uygun olarak ekler alırlar. Aşağıda bu durumlar açıklanmıştır.

Bir heceli sıfatlara “-est” eklenir.

- You are the richest man in this company. (Sen bu şirketteki en zengin adamsın.)

- That man is the fattest man I have ever seen. (Şu adam şimdiye kadar gördüğüm en şişman adamdır.)

- This is the cheapest raincoat in my shop. (Bu dükkandaki en ucuz yağmurluktur.)

- Cheetah is the fastest animal in the world. (Çita dünyadaki en hızlı hayvandır.)

İkiden fazla heceli sıfatlarda “most” kelimesi sıfatlardan önce getirilir.

- Mr. President is the most successful politician in the world. (Başkan dünyadaki en başarılı siyasetçidir.)

- Our teacher is the tallest man in our school. (Öğretmenimiz okuldaki en uzun kişidir.)

- The armchair is the most comfortable piece of furniture in the room. (Koltuk odadaki en konforlu mobilyadır.)

- Her story is the most unbelievable one I’ve ever heard. (Onun hikayesi şimdiye kadar duyduğum en inanılmaz olandır.)

İki heceli sıfatların bazılarına “-est” takısı eklenir, bazılarından önce ise most kelimesi getirilir. Hangi sıfata hangi eki getireceğimize karar verebilmek için aşağıdaki kurallar uygulanır.

- Sonunda “-y” harfi bulunan sıftlar “-est” takısı alır, “-y” ise “-ie”‘ye dönüşür.

- In my class the prettiest girl is Ayşe. (Sınıfımda en güzel kız Ayşe’dir.)

- Chimpanzee is the happiest animal in the National Park. (Şempanze Milli Park’taki en mutlu hayvandır.)

- Bazı iki heceli sıfatlarla hem -est takısı eklenerek ve hem de başına most kelimesi getirilerek kıyaslama yapılabilir. Bunlar -ow, -er ve -le heceleriyle biten sıfatlar ile, handsome, polite, tired, quiet, pleasant, stupid, cruel, wicked, common kelimeleridir.

The poor woman has the hollowest / the most hollow cheeks I’ve ever seen. (Fakir yaşlı kadın hayatımda gördüğüm en çökük yanaklara sahip.)

The apricot tree is the gentlest / most gentle tree in my garden. (Kayısı ağacı bahçemdeki en nazik ağaçtır.)

“En” türünden olan kıyaslamalarda sıfattan önce the veya my, his türünden belirleyiciler getirilmelidir.

- She is my best friend. (O benim en iyi arkadaşım.)

- We are the best team in the city. (Biz şehirdeki en iyi takımız.)

Şimdiye kadar bahsedilen kuralların hiçbirine uymayan ve tamamen kuralsız bir biçimde işlem gören sıfatlar vardır ve bunlar tamamen ezberlenmelidir.

good (iyi) - better (daha iyi) - the best (en iyi)
bad (kötü) - worse(daha kötü) - the worst (en kötü)
little (az) - less (daha az) - the least (en az)
much (çok) - more (daha fazla) - the most (en fazla)
far (uzak) - further / farther (daha uzak) - the furthest (en uzak)