RUTIN OLARAK UYGULANAN ASILAR
1983 yilinda UNICEF (Dünya Çocuklari Yardim Fonu) tarafindan baslatilan "Çocuk Yasatma Devrimi"nin ilkelerinden biri de tüm çocuklari asi ile korunulmasi mümkün, öldürücü ve sakat birakici alti hastalik olan tüberküloz (verem), difteri, bogmaca, tetanoz, çocuk felci ve kizamiktan korumaktir. Ülkemizde bu asilarin uygulanmasina öncelik verilmektedir. T.C. Saglik Bakanligi 1998 yili itibariyle hepatit b asisini da rutin asi takvimi içine almistir.
Aileler çocuklarini bir yasini doldurmadan önce b tipi sarilik, tüberküloz, difteri, bogmaca, tetanoz, çocuk felci ve kizamiga karsi asilatmis olmalidirlar..
Asilar, çocuklari bir çok tehlikeli hastaliktan korur. Asilanmamis çocuklarda beslenme bozuklugu, sakatlik ve ölümler asili olanlardan daha sik görülür.
Rutin Olarak Uygulanan Asilar
BCG (Verem)
Difteri-Bogmaca-Tetanoz
Çocuk Felci (agizdan, canli)
Kizamik
Hepatit B (B tipi sarilik)
Güncel Asilar
Kizamik-Kizamikçik-Kabakulak (MMR)
Hemofilus influenza Tip B (Hib)
Hepatit A (A tipi sarilik)
Asellüler Bogmaca
Çocuk Felci (adale içine, ölü)
Su Çiçegi
Grip (influenza)
Diger
Gelistirilmekte Olan Asilar
Parazit Asilari
AIDS'e karsi asi
Kanser Asilari
Diger
Verem Asisi (BCG)
Verem (tüberküloz) insanligin en eski hastaliklarindan birisidir. Tüberkülozla ilgili bilinen en eski tibbi kayit, milattan bin yil kadar öncesinde yasamis Çinli bilim adami Huang Ti Nei-Ching'e aittir. Arkeolojik arastirmalada bulunan, binlerce yil öncesine ait insan iskeletlerinde, tüberküloza bagli degisiklikler tespit edilmistir. Bu saptamanin ilk örnegi 1908 yilinda Smith ve Ruffer tarafindan Misir'da ortaya çikarilan 3000 yillik mumyada tespit edilen omurga tüberkülozudur. Verem hastaligina neden olan mikrobu ilk kez tanimlayan arastirici Dr. Robert Koch'tur. Bin sekiz yüzlü senelerin ikinci yarisinda yasamis olan ünlü bilim adaminin balgamdan elde ettigi ve tüberkülin adini verdigi süzüntü, günümüzde halen verem hastaliginin teshisinde "PPD" deri testi olarak kullanilmaktadir. Aradan geçen yillar içinde hastaligin tani yöntemleri ve tedavisi konusunda çok büyük ilerlemeler olmasina ragmen tüberküloz, bugün gelmis oldugumuz noktada hala bir halk sagligi sorunu olarak önemini korumaktadir. Hatta son yillarda verem vakalarinda belirgin bir artis meydana gelmistir.
Tüberküloz, özellikle akcigeri tutan, ancak vücudun hemen her organina yerlesebilen, sinsi seyirli bir infeksiyon hastaligidir. Hastaliga neden olan etken Mikobakterium adli mikroptur. Siklikla solunum yoluyla bulasir. Çocuklarda %90 oraninda akcigerlere yerlesir. Ayrica agiz içi, bademcikler, barsaklar ve deriye yerlesmesi de söz konusu olabilir. Hastalik bulastiktan 6 hafta kadar sonra ilk belirtiler görülmeye baslar. 38º C civarinda ates, halsizlik, istahsizlik, hafif öksürük, bazan eklem agrisi görülür. Kuskusuz bu belirtiler sadece verem hastaliginda görülmez. Çekilen akciger röntgeninde sismis lenf bezelerinin tespiti öncelikle verem hastaligini düsündürür.
Tedavi edilmeyen akciger veremi ilerler; akciger zarini, iç organlari, kemikleri ve nihayet beyin zarlarini tutarak menenjit sonucu ölüme yolaçabilir. Tüberküloz hastaliginin tanisi zor, tedavisi uzun süreli, pahali ve zahmetlidir. Tüberküloz menejitte geç tani konulan çocuklarda tedaviye ragmen ölüm ya da agir sakatliklar kaçinilmaz olabilmektedir. Yine her hastalikta oldugu gibi verem hastaligindan korunma da hastaligin tedavisinden çok daha kolaydir.
Verem asisi (BCG), tüberküloz mikroplarina karsi yüksek derecede koruma gücüne sahip bir asidir. Bebek 1 veya 2 aylik oldugunda sol omuzdan deri içine yapilir. Uygulandiktan sonra olusan beyazlik yarim saat içinde kaybolur. Birkaç hafta içinde yara olusur, sekizinci haftada kabuklanir.
Dogumdan sonraki 3 ay içinde herhangi bir arastirmaya gerek olmaksizin BCG asisi yapilabilir. Ancak üç aydan büyük çocuklara PPD testi yapilip negatif bulundugu taktirde asi uygulanir. Test pozitif bulunursa bebek, ileri arastirma, kesin tani ve tedavi için takibe alinir. Saglikli bireylere uygulanan asinin koruma süresi yaklasik 5 yil oldugundan ilkokul 1. sinifta verem asisi tekrarlanmalidir.
Karma Asi (Difteri-Bogmaca-Tetanoz) (DPT)
Difteri, bogmaca (pertusis) ve tetanoz asilarindan olusan bir karma asidir. Rutin asi takvimindeki sirasina uygun olarak yapilir. Bu bölümde her biri ayri ayri ele alinacaktir.
Difteri, bir kaç günlük kukuçka devresi sonrasinda belirti veren, ani seyirli, Korinebakteriyum adli mikrop tarafindan meydana getirilen bulasici bir hastaliktir. Milattan iki yüzyil kadar önceki kayitlarda difteriye ait bilgiler yer almaktadir. Tipik olarak bogazda solunum yollarini tikayabilecek boyutlarda gri beyaz renkli, plakalar halinde bir zar tabakasinin olusumu söz konusudur. Öksürük, nefes darligi ve ates eslik eden belirtilerdir.
Difteri asisi 1923 yilinda Ramon tarafindan gelistirilmistir. Çocuklari asilama programlari 1926 yilindan beri uygulanmakta oldugu halde difteri, 1950'li yillarin basina kadar ölüm nedeni olarak önemini korumustur. II. Dünya savasindan sonra yogun asi uygulamalari sayesinde bu hastalik artik geçmiste oldugu gibi sik görülmemektedir.
Süt çocuklarina karma asi içinde bir iki ay arayla üç kez uygulanir. Son enjeksiyondan 1 yil ve 5 yil sonra tekrar dozlari yapilir. Alti yasindan sonra karma asidaki difteri miktari azaltilarak eriskin dozu (dT) uygulanir. 10 yilda bir tekrarlanir.
Bogmaca, halen çok bulasici, üç dört yilda bir salginlar yapan, ölümcül olabilen bir çocukluk çagi hastaligidir. Solunum yoluyla bulasir ve süt çocuklarinda agir seyreder. Anneden bebegine dogumdan önce koruyucu antikorlarin geçmemesi bu hastalik için özel bir sorun olusturur. Bu durumda erken asilama bogmaca için büyük önem arzeder.
Hastalik, "Bordatella pertusis" adi verilen mikrop tarafindan meydana getirilir. Kuluçka devresi 10-14 gün kadardir. Baslangici belli belirsiz kiriklik ve hafif öksürük seklindedir. Bir iki hafta içinde gelisen, kriz halindeki öksürük nöbetleri çok tipiktir. Gün içinde 30 kez ve herbirinde 10-15 öksürük gözlenebilir. Antibiyotik tedavilerine ragmen sikayetler haftalarca sürebilir. Küçük çocuklarda ölüme yol açabilecegi için özellikle dikkatli olunmasi gerekmektedir.
Bogmaca asisi, karma asi içinde takvime uygun zamanlarda uygulanir. Dört yasindan sonra asiya bagli yan etkiler daha fazla görüldügü için karma asidan çikarilir. Asinin asellüler formu uygulandiginda sinir sistemiyle ilgili istenmeyen etkiler daha az görülmektedir. Asellüler bogmaca asisina ve hangi durumlarda bogmaca asisinin takvim disinda birakilmasi gerektigine güncel asilar basligi altinda ayrintili olarak deginilecektir.
Tetanoz, tüm dünyada görülebilmekle birlikte, sikligi basarili asi uygulamalarinin gerçeklestirilebilmesi ölçüsünde faklilik gösterir. Az gelismis ülkelerde en sik ölüme yol açan 10 hastaliktan birisidir. Her yil dünyada 1 milyon kisinin tetanozdan öldügü tahmin edilmektedir.
Kirli yaralardan vücuda giren Klostiridyum tetani adli mikrobun neden oldugu hastaligin kuluçka devresi 3 ile 30 gün arasinda degisebilmektedir. Yüz adalelerinde kasilmalar ilk belirtidir. Zamanla tüm vücutta kasilmalar meydana gelmektedir. Evde dogum, yenidogan tetanozu için oldukça önemli bir risk faktörüdür. Sagliksiz kosullarda dogum yapan anne ve bebegi tetanoza yakalanabilir. Anneler bu hastaliga karsi asilanmamislarsa dogan her 100 bebekten birinin ölümü kaçinilmazdir. 1993 yilinda ülkemizde, hamile kadinlarin ancak %21'i tetanoza karsi asilanabilmistir.
Gebeligin ilk aylarindan itibaren birer ay arayla asi olarak hem kendinizi, hem de bebeginizi tetanoza karsi koruyabilirsiniz. Ilk gebeliginde iki doz asi yaptiran annenin ikinci gebeliginde bir doz asi yaptirmasi yeterlidir. Bebek ise ilk yilinda üç kez karma asi ile asilanmali , bir yil ve bes yil sonra asi tekrarlanmalidir.
Çocuk Felci Asisi ( TOPV)
Çocuk felci, "poliovirus" adi verilen mikroorganizmanin neden oldugu önemli bir hastaliktir. Özellikle gelismekte olan ülkelerde ciddi bir toplum sagligi sorunudur. Basit bir gripal infeksiyon gibi ilk belirtilerini veren hastalik, bir hafta içinde ortaya çikan, bacaklardan baslayip yukari dogru ilerleyen felç tablosuyla dramatik bir hal alir. Kaslardaki güçsüzlük, solunum adalelerini de içine alirsa, destek saglanmadigi taktirde ölüme neden olabilir. Felç gelisen olgularda ölüm sikligi % 5 -10, sakat kalma oraniysa %40 kadardir. Hastaligin herhangi bir tedavisi olmadigi için asiyla korunma çok çok önemlidir.
Ilk çocuk felci salgini 1887 yilinda Stockholm'de tanimlanmistir. 1950'li yillara dek denenen çesitli asilama yöntemleri basarisizlikla sonuçlanmistir. 1954 yilinda Salk ölü çocuk felci asisini (IPV), 1957'de Sabin canli-zayiflatilmis-agizdan uygulanan çocuk felci asisini (TOPV) gelistirmistir. Bu gün hala bu iki arastiricinin asilari yaygin olarak kullanilmaktadir.
Canli polio (çocuk felci) asisinin kullanimi kolaydir. Agizdan iki damla verilerek uygulanir. Uygulama sonrasinda emzirmenin bir zarari olmamakla birlikte, asinin çikarilmasi olasiligina karsi bebek yakindan izlenmelidir. Kusulursa asi tekrarlanmalidir. Ölü asi ise igneyle adale içine verildigi için uygulanmasi daha zordur. Ancak yan etki sikligi çok daha azdir.
Agizdan verilen çocuk felci asisinin (oral polio) toplumsal bagisikligin saglanmasinda özel bir rolü vardir. Zayiflatilmis asi virusu diskiyla atildigi için özellikle kampanyalar araciligiyla tüm ülkeye yayilir, virusla temas eden asilanmamis çocuklar da dolayli olarak bagisiklik kazanirlar. Ülkemizde canli asi, kullanim kolayligi yaninda bu nedenle de tercih edilmektedir. Gelismis ülkelerde ise ölü asi ön planda yer almaktadir.