Günlerce, gecelerce hep onu düşünmüştüm. O ise beni sadece bir is arkadaşı olarak görüyordu. Hatta bir seferinde, kız arkadaşıyla kavga etmiş ve bana cep telefonunu uzatarak, onu aramamı ve ikna etmemi rica etti. Göz yaslarımı içime akıtarak, kıza telefon açıp barışması için ikna etmeye çalıştım. Sanki tanrı dualarımı duymuştu. Kız hiçbir şekilde barışmaya yanaşmıyordu. Ben üstüme düseni fazlasıyla yapmıştım. Aradan birkaç hafta geçmişti. Haldun olanları unutup, eski neşesine kavuşmuştu. Bir aksam saat 22.00 sularında cep telefonuma bir mesaj geldi. Mesajın sahibi Haldun'du. Mesaj şöyleydi; "Yârin bana son kez yârdim etmeni istiyorum. Hayatimin askını
buldum. Ne olur benimle evlenmesi için onu ikna et." Bu mesaj beni beynimden vurmuştu.
Gün ışıyana kadar yanağımdan süzülen yaslar, yastığımda acı ve unutulması mümkün olmayan bir iz bırakmıştı. İşe giderken ayaklarım beni geri geri qötürüyor, yol bitmesin diye sürekli dua ediyordum.
Hayatımda ilk ve son kez asık olmuştum ve bu aşkı ben kendi ellerimle yok edecektim. Mesaime yârim saat geç gittim. İçeri girer girmez Haldun, bu günün hayatındaki en mutlu gün olduğunu ispatlar gibi neşeli ve bir çocuk gibi heyecanlı yanıma geldi. Ben ise yenilgiyi çoktan kabullenmiştim. Ama sevdiğimin mutluluğu beni teselli ediyordu.
Haldun, "iyi günler" dedikten sonra hemen konuya girdi; "Yeşim, senin hakkini nasıl ödeyeceğim bilmiyorum. Ama inan çok yüce bir olaya vesile oluyorsun." Elindeki telefon numarasını bana uzattı. Bu numarayı arayıp, karsı tarafa; "Haldun seni hayatini
paylaşacak kadar çok seviyor. Lütfen onu kırma ve evlilik teklifini kabul et. İnan seni şimdiye kadar kimseyi sevmediği kadar çok seviyor" dememi istedi. Sonra da masama; ''Bu emeğinin karşılığı değil ama" diyerek küçük bir hediye paketi bıraktı. Masamdaki is telefonunu alıp elimdeki telefon numarasını çevirmeye başladığımda, Haldun parmaklarımdaki titremeyi görecek diye çok endişelendim. Telefon çalmaya başlamıştı.
Birden masamdaki kutudan love story müziğini duydum. Telefon halen kulağımdaydı. Bir yandan da kutuyu açmaya çalışıyordum. Kutuyu açtığımda bir cep telefonu gördüm. Telefonu aldım ve açtım. Haldun bir hamle ile masamdaki iş telefonunu kulağımdan aldı.
Ben ise gayri ihtiyari cep telefonunu kulağıma qötürmüştüm. Haldun, şimdiye kadar duymayı her şeyden çok istediğim bir kerecik duyduğumda ölmeyi bile kabul edeceğim o cümleleri söylemeye başladı. Ben ise göz yaşlarımı tutamadım ve boynuna sarıldım