Çok şey istemiyorum hayattan; biraz huzur ve biraz da sadakat…
Ama anladım ki bu bile haram bana. Ne huzurum var ne de aşığım dediklerimin sadakati…
Rahat uykulara dalmayı, huzur içinde uyumayı öyle çok istiyorum ki. Ama eksiliyorum artık, tükeniyorum yavaş yavaş… Beden aynı beden belki ama ya o ruhum, Hele o dokunuşlar…
Dokunuşlar aynı değil ki, aynı hislerle dokunamıyorum… Kendi dünyamı kendim bozuyor ve ardından yine kendi ellerimle kurmaya çalışıyorum. Yıkıp kurmak... Elimden gelen sadece bu......
Kendi hayatımı yıkıp yıkıp kuruyorum. Canım çok yanıyor.. Canımın acısını unutuyorum zamanla... Hayır, hayır, unuttuğumu sanıyorum... Kendimi kandırırsam, çevresindekilerin de bu yalana ortak olacağını düşünüyor, kendimce oynuyorum. Hem kendi, hem de başkalarının yaşamlarıyla...
Yoruldum artık. Yıkılıp tekrar ayağa kalkmaktan yoruldum. Kendi hayalimin sonunu bulamıyorum. Belki de bir sonu yok. Yaşamı boyunca da o sonu sanırım yakalayamayacağım... İçimdeki çocuk her geçen gün biraz daha ölüyor..
Omuzlarıma çökmüş bir ağırlık var. Hani tam kendinizi iyi hissettiğiniz anda gelip çöreklenen, gitmeyen, bitmeyen ve yitmeyen...
“Ve hiç gitmeyen, bitmeyen, yitmeyen sadık dostum hüzün...”
Sevdiklerim tek tek gittiler... Bir ihanet, bir bir isyan, bir umutsuzluk. Hepsinin bir sebebi vardı ayrılıklarımın. Sebebi de olsa vedalar hep hüzünlü... Bu bir oyun belki de ve o tiyatro sahnesinin senaristi yönetmeni hep başkaları.. Ben ise sadece bir oyuncu olarak kalıyorum.. Hayatıma birileri giriyor senaryolarını veriyorlar elime ve ben yalnızca oynuyorum... Engel olamıyorum bir çoğuna, gelip kendi oyunlarını oynatıyorlar bana... Bazen bir şeyler öğrenirim desem de hep bildik senaryolar, hep bildik adımlar...
Vazgeçiyorum… Sıkıldım ben artık bu oyunlardan, bu sevgi nedir bilmez insanlaradan!!....!!
Bazen Susmak Gerekiyormuş, Bazen Bomboş Bakmak Gerekiyormuş Hayatın Yalanlarına;
Anlamaya Çalışmak Saçmalık... Anlamadan Yaşamak Gerekiyormuş .
Zaman Değilmiş Gideni Geri Getiren; Aslında Zamanmış Var Olanı Götüren.
Ama Bazen...! Unutmak Gerekiyormuş, UNUTULMA Pahasına...
Bugün vazgeçtim...
Seninle yaşayacağım o büyük aşktan ..
Ellerinden,gözlerinden,yalan sevginden..
Bana ait hiç bir şey olmadığını gördüğüm yüreğinden..
Tüm çaresizliklerimi toplayıp,yürüyorum batan güneşe doğru..
Sensiz gideceğim yönün,varacağım hiç bir durağın önemi yok..
Ve artık gördüm ki senin bunları bilmeninde gereği yok..
Acemi şiirlerimi,kırık umutlarımı ateşe verdiğin gibi
Sevdamı,yüreğimi de elinin tersiyle itersin çünkü..
Çünkü..
Hiç bir önemi yoktur gönlünde..
İkna ettiğin masum duyguların,yarattığın aşkın ne denli büyük...
Ne denli yürekli olduğunu farketmezsin bile.
"Biliyorumki artık, senin aşk dediğin,Üç beş gün oynanan bir oyundur sadece..."
Acımı attım artık içimden.Özlemeyi de bıraktım ..
Anlıyorum artık kimin kime bir numara büyük geldiğini.
Sana ait bir tek şarkılar kalacak kulağımda belkide..
Seçim yapmaya zorlanıyordum... "evet" ya da "hayır"ı seçmek, "iyi"yi ya da"kötü"yü seçmek,"gitmek" ya da "kalmak",ben "vazgeçmeyi" seçiyorum ..
Beklemek, zorlaştırır...
Beklemek, bıktırır....
Beklemek bitirir....
ve tabi beklemek, unutturur...
Ve işte,Kayıp giden bir gemi daha..Yitip gitti işte..Koyverdim avucumdan..
Oysa sadece..
'Yüreğine sıkıştırsana beni' demişti..
Sadece bu..Koyverdim..
Uçtu gitti..Düştü gitti..
alıntı