Sensizliğin Kollarında…
Karanlığın sessiz sokaklarından sana doğru koşuyorum geceleri. Bir tek ses arıyorum. Seni anlatacak, seni anlamlandıracak bir tek ses.
Bu oyunun yenileni, yeneni olmuyor ama sen yine de galip duruyorsun. Garip bir savaş aşk dediğin, kimsenin dile getirmediği. Acılarım o kadar taze ki, hala kanıyorum.
Sözünden, özünden, yolundan döndün. Yürüdüğümüz bunca mesafe boşa gitti. Kalemimden bile gözyaşı damlıyor çünkü bütün edilen yeminler sende bitti.
Önceleri basit bir flörttü aslına bakarsan. Kimsenin üstüne hayaller kurmadığı, beklentisiz hoş beş saatleriydi. Eğleniyorduk yan yanayken. Sonra nasıl olduysa gönül aşka kaydı, kimse dur diyemedi.
Aklın sözü kalbi durduramıyormuş. Zaten aşkta mantık ne arar? Sevme dedikçe inadına severmiş yürek, o saatten sonra laf bir kulaktan girer, öbüründen çıkar.
Yine de güzel şey aşık olmak. Dünyada yer çekiminin olmaması gibi, sonsuz bir özgürlüğe kapılıp gidiyor insan. Hiç bitmez gibi geliyor, bilmiyor o anda, bitecek oysaki!
Aşıkken görüyorsun, gülün rengi kırmızıymış, gökyüzü deli mavi. Dalgaların coşkusunu seyrederek sen de coşuyorsun, sonradan deniz de griye dönecek hâlbuki!
Şimdi ağır bir yürek sancısı var içimde. Uykularım bile garipleşti. Koltukların üstünde sızıp kalıyorum ezan vakitleri.
Dualarım hep kabul görürdü benim. İlk defa böyle sessiz kalıyor gökyüzü. Demek dileklerin sadece seni ilgilendirince oluyor, başkasının hayatına yetmiyor.
Kaç sigara içtim, kaç şiir yazdım sen gideli, saymadım. Odam da ruhum gibi havasız. Camı açmak bile içimden gelmiyor. Sanki penceresi açılırsa evin, senin hayalinde uçup gidecek. Saçma biliyorum ama bana öyle geliyor.
Kalbim sıkışıyor bazen. İnsan yaşarken ölümü ancak o zaman hissediyor. İşte o anda düşünüyorum, asıl sensizlik bu dünyadan gidince başlıyor. Ne olsa bu şehirde izlerimiz var. Anılar, yaşananları taze tutuyor.
Rüyalarımda bir tünelin içindeyim. Karanlıktan sana doğru koşuyorum. Bir tek ses arıyorum. Seni anlatacak, seni anlamlandıracak bir tek ses! Bulamıyorum….
.ALINTIDIR.