Sevgi ve Aşk Arasındaki Fark
Sevginin bir çok çeşidi vardır. Aşk da sevgi kategorisinin içerisinde yer alır. Aşktan ayırmaya çalıştığımız sevgi, annenin çocuğuna olan sevgisi (şefkat) ve aynı cinsten arkadaşların birbirilerine duydukları sevgi değildir; kadın ve erkek arasında oluşan ve bünyesinde cinselliği barındıran sevgidir.
Aşkta, âşık olunan kişinin tanınması, bilinmesi zorunlu değildir; ama sevgide böyle bir zorunluluk aranır. Kişi, âşık olduğu kişinin ismini, ailesini, evli olup olmadığını bilmeyebilir. Örneğin her gün işyerinin önünden geçen bayana bakan genç, kızı tanıma gereği duymadan ona âşık olabilir. Sevgide böyle bir durum yaşanmaz. Sevilen kişi mutlaka huyu ile suyu ile tanınır. Aşk, uzaktan uzağa oluşabilirken, sevgi oluşmaz.
Aşkın oluşması paylaşımsız da olabilir; ama sevgi paylaşım sonucu ortaya çıkar. Aşk, karşılıklı bakışmalarla meydan gelebilirken, sevgi mutlaka belli bir süre beraberlikten sonra ortaya çıkar.
Aşkın oluşmasında duygular ve duygusallık ağır basarken, sevgide mantık ön plandadır. Aşkta, karşıdaki kişinin birçok yönden uygun olup olmadığına pek bakılmaz. Sevgide karşıdaki kişinin uygun olup olmaması önemlidir.
Aşkta, âşık olunan kişi yeryüzünün en güzelidir; sevgide, sevilen kişi çirkin olabilir ve seven tarafından çirkin görülebilir. Aşk karşıdakinin biçimini önemserken, sevgi önemsemez. Aşkta biçimsellik ön plandayken, sevgide içsellik daha önemlidir.
Aşkta, âşık olunanın kusurları görülmez; ama sevgide bütün hatalar görülür.
Aşkta kıskançlık daha belirgin ve sebepsiz ortaya çıkarken, sevgide biraz daha hafif ve mantıklı kıskançlıklar görülür.
Aşkta, âşık olunan kişi devamlı düşünülürken, sevgide sevilen kişi devamlı düşünülmez.
Aşkta kurulan hayallerin sınırı yokken, sevgide hayalden ziyade planlar yapılır.
Aşk kişinin bütün davranışlarına yansır ve kişinin aklını başından alır; sevgi abartılı bir biçimde dışa yansımaz.
Âşık, âşık olduğu kişiyi görünce bedeninde ciddi değişimler gözlenir; ama seven sevdiği kişiyi görünce yüzünde sadece tatlı bir tebessüm belirir.
Aşkta sebep bulunmaz; ama sevgide bulunur. Âşık olan kişiye “niçin âşık oldun veya hangi özelliğinden dolayı âşık oldun?” diye sorulursa, ancak “güzeldir, hoştur” gibi basit cevaplar verilebilir. Gerçek anlamda düşünüldüğünde, sadece güzellik ve hoşluk için âşık olunursa, her güzele âşık olunur. Ancak her âşık, âşık olduğu kişiyi çok güzel görür. Sevginin oluşmasını sağlayan etkenler daha belirgin ve somuttur. “Onu niye seviyorsun veya hangi özelliğinden dolayı seviyorsun?” diye sorulduğunda, cevap olarak yüzlerce özellik sayılabilir.
Âşık olan kişi terk edildiğinde, dünyası yıkılır, yaşamdan kopar hale gelir ve yıllarca ayrılık acısı çeker. Seven kişi sevdiği kişi tarafından terk edilirse, “demek ki, sevgime layık değilmiş, canı cehenneme,” der ve biraz öfkelenir, kısa bir süre içinde unutup gider.
Sevginin oluşumuna, devamına ve şiddetine kişinin davranışları yön verirken, aşk oluştuktan sonra âşık olunan kişinin davranışları aşkı azaltmaya yetmez. Sevilen kişinin davranışları olumsuzlaştıkça ona duyulan sevgi azalır; ama âşık olunan kişinin tüm davranışları olumsuz da olsa aşk sönmez.
Karşılıksız aşk vardır; ama karşılıksız sevgi yoktur. Birçok insan karşılık almadan âşık olurken, karşı cinsten karşılık almadan seven insan yoktur.
Sevgi saygı ile büyürken, aşk nefretle büyür. Sevgi beraberken çoğalır, aşk ayrılıkla belirginleşir.
Aşk, ayrılıkla sonsuzlaşır, sevgi ayrılıkla biter. Aşk beraber yaşamayla biter, sevgi beraber yaşamayla sonsuzlaşır. Yani aşk tüketildikçe biter, sevgi tüketildikçe artar.
Âşık olan kişi, aşkın esiri olur ve aşkı üzerindeki kontrolünü yitirir; sevgide esaret yoktur, her şey bireyin iradesiyle gerçekleşir.
Kişi, kendini âşık ettiremez; ama sevdirebilir.
Ortak noktalar:
· Her ikisinde de cinsel arzular var.
· Her ikisi de belli bir beraberlikten sonra ortaya çıkar (aşk beraberlik olmadan da çıkabilir).
· Her ikisinde de fedakârlık var.
· Her ikisi de af eder.
· Her ikisinde de bağlılık vardır.
· Her ikisinde de başkasıyla paylaşma kabul edilmez.
.ALINTIDIR.