Bir anda gözünden yaşlar boşaldı. Kulakları sağır eden müzik sesi içindeydik. Söylenen şarkıya hislendi sandım, değilmiş. Zaten çalan şarkı hızlıydı. Niye duygulansın?
“Ne oldu?” Seslendim, duymadı. Sessiz film oynandığındaki başarımdan cesaret alarak, beden dili ve işaretlerle anlatmaya çalıştım derdimi. O da aynı yöntemi kullanarak, boş ver dedi eliyle. Boş verme kısmı kolay da sen niye ağlıyorsun? Birisi, görmediğim anda yanlış bir hareket mi yaptı? Çok içtin sarhoş musun? Barın, sigara dumanı karışık parfümlü, boğucu havası gözlerini mi yaşarttı? Ay, çatlatma insanı söyle, niye ağlıyorsun? Tüm bu cümleleri işaretle anlatmak istedim ama yapamayacağımı fark ederek durdum. Zaten bana bakmıyordu. Cep telefonuna kitlenmiş, parmakları hızla hareket ediyordu. Mesaj yazma konusunda birinciliği elinde tutuyor. Üstelik sesli harfleri de kullanarak. Merhaba’daki -e ve -a harfleri de dahil, mesajın yazımı saniyeler sürüyor.
Aradan yaklaşık yarım saat geçti. Ağlamaktan makyajının aktığı yüzünü, masa üzerindeki peçete ile sildi. Daha çok bulaştırdığını, iyice siyaha büründüğünü, suratımdaki ekşimsi ifadeden anlamış olmalı, kalkıp tuvalete gitti. Döndüğünde telefonundaki mesajı gösterdi. Ayrıldık diye bağırdı. Hesabı istedim, çıktık.
Şaşkınlıktan konuşamadım bir süre, daha doğrusu anlayamadım. Biz akşam buluşup yemeğe giderken gayet iyiydi araları. Ne zaman karşılaştılar, ne zaman konuşup kavga ettiler ki ayrılsınlar?
Niye ayrıldıklarını çok uzun anlattı, kafam karıştı. Zaten ortada elle tutulur bir mesele de yoktu. Benim aklımın almadığı, ne zaman ve nasıl ayrıldıkları? Mesajla! Cep telefonu çıktı, mertlik bozuldu mu? Yahu, insan mesajla ayrılır mı? İlişki dediğin bu kadar basit mi? Geçirilen bunca zaman, telefonun mesaj mönüsünde mi saklı kaldı?
Ertesi gün şiş gözlerle kahve içmeye geldi. Bu büyük aşk da bittiyse, her şey bitermiş. Büyük aşk mı? Hangi aşk? Bir mesajla bitebilen bağlantıya aşk denir mi? Aşkı kim ve ne zaman bu kadar ucuza sattı?
İnsanın önce kendine, sonra karşısındakine ve yaşadıklarına saygısı olmalı. Süresi önemli değil, iki insan ortak bir duyguda buluşmuş ve keyifle bunu paylaşmışlarsa, ayrılık vakti geldiğinde, iki düzgün cümleyi hak etmezler mi? Ayrılmanın da adab-ı muaşereti yok mudur? Kalmamış demek ki!
Teknoloji insanın hayatını kolaylaştırmak için vardır. Buna katılıyorum ancak bu da biraz fazla kolay oldu. Dünyaya bakışınız, sevgiye, ilişkilere, dostluklara bakış açınız devreye giriyor bence. Düşünüyorum, erkek arkadaşım ayrıldığımızı telefonuma mesaj atarak bildirirse, bunu ancak telefonu kafasında parçaladıktan sonra yapabilir. Kimse karşısındakini bu kadar aşağılayamaz. Ayrıca o mesajı okuyup, ayrıldığını anlamak da başka bir erdem olsa gerek. Bana yollansa, ne anlattığını bile anlamam. Bunu beynim almaz ki…
İlişkileri düzgün yürütmekten aciziz, burası kesin. Yara almadan, can acıtmadan beraberlikleri sürdüremiyoruz. Bu kısmı çözmüştüm. Ayrılığı bile becerememek şaşırtıyor beni. İlişkimiz mesajla mı başladı, geceleri birbirimiz yerine telefona mı sarılıp uyuduk? Cevap evet ise, korkulacak bir şey yok. Zaten ayrılmamışızdır. Ne de olsa, sevgilimiz tuş takımıymış, o da yerinde duruyor!....
alıntı...