MEB Temel Eğitim Genel Müdürü Funda Kocabıyık, mevcut istatistiki rakamlara göre 5 yaşta tüm çocukları okullaştırabilmek için yaklaşık 15 bin okul öncesi öğretmene ihtiyaç olduğunu belirtti.
Temel Eğitim Genel Müdürü Funda Kocabıyık Cevapladı
Okul öncesi eğitimde öğretmen açığı var mı?
Okul öncesi eğitimdeki ihtiyaçlar dikkate alınarak Bakanlığımızca bir branştan tek seferde en fazla öğretmen alımı okul öncesi branşında yapılmıştır. Ülkemizde başka branşlarda olduğu gibi okul öncesi alanında da öğretmen açığı bulunmaktadır. Her öğretmen alımında bu alana daha fazla kontenjan ayrılması için gerekli özen gösterilmektedir. Mevcut istatistiki rakamlara göre 5 yaşta tüm çocukları okullaştırabilmek için yaklaşık 15 bin okul öncesi öğretmene ihtiyaç olduğu düşünülmektedir. Unutulmamalıdır ki okullaşamamış olan 5 yaş grubu çocukların yaklaşık %10 civarı da köylerde yaşamaktadır. Her köyde bir veya birkaç çocuğun yaşıyor olması, bunları taşımanın da mevcut mevzuat ve yaş grubunun hassasiyeti nedeniyle mümkün olmaması da ayrı bir sorun olarak durmaktadır.
MEB ve UNICEF işbirliğinde yürütülen “25 TL Bağış Kampanyası” ile ekonomik nedenlerle okul öncesi eğitimden yararlanamayan çocuklara yılda 300 TL bağış yapılarak okula kazandırılması amaçlanıyor. Kampanya ile bugüne kadar yaklaşık 12 bin çocuğun okullaşmasının sağlandığını vurgulayan MEB Temel Eğitim Genel Müdürü Funda Kocabıyık, “Kampanya 2014-2015 eğitim öğretim yılında da devam edecek olup ilk etapta 3 bin 350 çocuğa destek verilerek okul öncesi eğitim kurumlarına devamları sağlanacak” dedi.
Ülkemizde okul öncesi eğitim veren kaç tane okul var? Okul öncesi eğitimde okullaşma oranlarını artırmak için ne gibi çalışmalar yürütüyor ve neler planlıyorsunuz?
Bugün itibari ile resmi anaokulu sayımız 2 bin 087’dir. Yine 2013-2014 eğitim öğretim yılı verilerine göre resmi ve özel olmak üzere 26 bin 698 eğitim kurumunda toplam 63 bin 327 öğretmenle 63 bin 273 şubede okul öncesi eğitimi verilmektedir.
Okul öncesi eğitimin yaygınlaştırılması ve okullaşma oranlarının artırılması için Genel Müdürlüğümüzce değişik konu ve alanlarda çalışmalar ve projeler yürütülmektedir. Yapılan çalışmalarda sadece okullaşma oranlarının artırılması hedeflenmemekte, nicel gelişmelere paralel olarak bu alanda sunulan eğitimin niteliğini artırıcı faaliyetler de yapılmaktadır.
Hizmet sunumu için MEB’in öncülüğünde yerel düzeyde protokoller yolu ile işbirlikleri oluşturularak, (kamu kuruluşları, STK’lar, belediyeler, valilikler ve bu kurumlara bağlı kuruluşlar arasında), çocukların kolaylıkla ulaşabileceği (mahalle bazlı) yerel kuruluşlara ait atıl durumda bulunan fiziksel mekanlar düşük maliyetler ile onarılıp donatımları yapılarak okul öncesi eğitime kazandırılmaktadır. Bu amaçla 10 ayrı model olarak Toplum Temelli Erken Çocukluk Hizmetleri geliştirilmiştir. Bu yolla 10 ilde yapılan çalışmalarda bugüne kadar 3 bin’den fazla dezavantajlı çocuğa ulaşılmış ücretsiz eğitim verilmesi sağlanmıştır.
0-66 aylık çocuklara yönelik eğitim programları güncellenmiş ve ilgili materyaller hazırlanarak ülke genelinde uygulanmaya başlanmıştır.
Erken çocukluk eğitim hizmeti veren tüm kurumları kapsayacak biçimde kalite standartları geliştirilmiştir.
E-okul tabanlı geliştirilen yeni bir yazılımla Milli Eğitim Bakanlığına bağlı olmayan erken çocukluk eğitim hizmeti veren her kurumdaki çocukların da e-okul sistemine kaydolması sağlanmıştır. Bu sayede erken çocukluk eğitimi alan her bireyin bilgilerinin elektronik ortamda tutulması, nakillerin elektronik ortamda gerçekleştirilmesi, sağlıklı istatistiki verilere ulaşılabilmesi ve gerçekçi planlamalar yapılabilmesi mümkün olacaktır.
Okul öncesi çocuklarının sosyal becerilerine destek olmak amacıyla Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) ve üniversitelerle yapılan işbirliği sonucu Okul Öncesi Eğitimde Sosyal Beceri Destek Projesi ülke genelinde yaygınlaştırılmaya devam etmektedir.
Erken çocukluk eğitiminde bilgi ve iletişim teknolojilerinin, çocukların bilişsel ve sosyal gelişiminde etkin bir şekilde kullanılmasının yaygınlaştırması için “Erken Öğrenme Programı” uygulanmaktadır.
Okul öncesi eğitim kurumlarında kullanılan temel donatım malzemelerinin sağlık, güvenlik, kullanışlılık ve yaş grubunun kullanımına uygunluğu konularındaki asgari standartları, çocukların gelişimsel özellikleri dikkate alınarak belirlenmiş ve uygulamaya konulmuştur.
Fiziki alt yapının artırılması için değişik sivil toplum kuruluşları ile okul yapımı ve donatımına yönelik protokoller devam etmektedir. Çocukların maddi ve manevi bütünlüklerinin okul ortamındaki fiziksel çevreden kaynaklı nedenlerle zarar görmesinin önüne geçilmesi amacıyla da tüm kurumlarımızı kapsayacak Fiziksel Güvenlik Kontrol Listelerinin hazırlanması çalışmaları devam etmektedir.
Özellikle okul öncesi eğitime erişimin düşük olduğu yörelerde çocuklarımızın hayata eşit fırsatlarla başlayabilmeleri için kaliteli bir okul öncesi eğitim olanağı sağlanması amacıyla farklı projelerimiz devam etmektedir.
4+4+4 OKUL ÖNCESİ EĞİTİMİN YAYGINLAŞMASINI SAĞLADI
2012-2013 eğitim öğretim yılından itibaren hayata geçirilen 4+4+4 sistemi okul öncesi eğitimi nasıl etkiledi?
Zorunlu 12 yıllık eğitim sisteminden önce çocuklar ilkokula 69 aydan itibaren başlarken 6287 sayılı Kanunun uygulanmasına yönelik olarak “İlkokulların birinci sınıfına, kayıtların yapıldığı yılın eylül ayı sonu itibarıyla 66 ayını dolduran çocukların kaydı yapılır. Gelişim yönünden ilkokula hazır olduğu anlaşılan 60-66 ay arası çocuklardan, velisinin yazılı isteği bulunanlar da ilkokul birinci sınıfa kaydedilir. Okul müdürlükleri, yaşça kayıt hakkını elde eden çocuklardan 66, 67 ve 68 aylık olanları, velisinin vereceği dilekçe ile; 69, 70 ve 71 aylık olanları ise, ilkokula başlamaya hazır olmadıklarını belgeleyen sağlık raporu ile okul öncesi eğitime yönlendirebilir veya kayıtlarını bir yıl erteleyebilir.” şeklinde yönetmelik değişikliği yapılmış ve gelişim yönünden ilkokula hazır olan 60 ayını dolduran çocukların da ilkokula başlamalarına imkan tanınmıştır. Okula başlama yaşının öne çekilmesi ve isteğe bağlı olması okula başlamada tek ölçüt olarak gözüken takvimsel yaşın önüne geçmiş, çocukların okula hazır bulunuşluk durumlarına göre yönlendirilmesine imkân sağlanmıştır. Bunun yanında üstün yetenekli öğrencilere fırsat verme, günümüzdeki sosyal, kültürel ve teknolojik gelişmelerin çocuklarda zihinsel gelişimi hızlandırması, çevresel uyarcıların ve gelişimsel desteklerin fazlalığı bunların çocukların okula hazır bulunuşluk durumu üzerindeki olumlu etkilerinin değerlendirmesine imkân sağlamıştır.
Bu değişikliklerin kamuoyunda uzun süre tartışılması ve erken çocukluk eğitiminin öneminin vurgulanması ailelerde bir farkındalık oluşturmuştur. Bu farkındalık okullaşma oranlarına olumlu yansımış ve 2010-2011 yılında 4- 5 yaş grubunda %43 olan okullaşma oranı, birinci sınıfa başlama yaşı erkene alınmasına ve bu yaş grubundaki on binlerce çocuğun birinci sınıfa başlamasına rağmen 2012-2013 yılında %44’e yükselmiştir. 5 yaş grubunda ise 2012-2013 yılında %64,47 okullaşma oranı 2013-2014 eğitim öğretim yılında %70,56 olarak gerçekleşmiştir. Bu veriler ışığında kamuoyunda 4+4+4 olarak bilinen yeni eğitim sistemi, okul öncesi eğitimin yaygınlaştırılmasına ve daha erken yaşlardaki çocukların da bu eğitimden yeteri kadar faydalanmasına imkan vermiştir.
Ayrıca okul öncesi eğitimde görev yapan öğretmenler için düzenlediğiniz hizmet içi eğitimlerden bahsedebilir misiniz?
Genel Müdürlük olarak her yıl planlı biçimde hizmet içi eğitim faaliyetleri gerçekleştirmekteyiz. Bu faaliyetlerle özellikle öğretmen ve yöneticilerimizi kendi alanlarındaki yeni gelişmeler konusunda bilgilendirmekte, onların deyimlerini paylaşmalarına imkan sağlanmaktadır. 2013 yılı içinde okul öncesi alanında özellikle revize edilen programların tanıtımı ağırlıklı olmak üzere toplam 23 bin 398 öğretmen ve yönetici merkezi ve yerel hizmet içi faaliyetlere katılma fırsatı yakalamıştır. Önümüzdeki yıllarda da değişik konularda bu faaliyetlerin düzenlenmesine devam edilecektir.
Okul öncesi eğitim neden gereklidir? Çocukların gelişimine ne gibi katkıları var?
Alandaki tüm araştırmacılar için çocuğun yüksek öğrenme potansiyeline sahip olduğu bir dönem olarak görülen Okul Öncesi Eğitim döneminde çocuklar, uygun fiziksel ve sosyal çevre koşullarında ve sağlıklı etkileşim ortamında, daha hızlı ve başarılı bir gelişim göstermektedir. Okul öncesi eğitim hizmetlerinden faydalanan çocuklar sosyal kurallar ve normlara karşı daha uyumlu bir tutum benimserken, arkadaş ilişkilerinde de daha başarılı olmaktadır. Aslında denilebilir ki bu dönem Geleceğin Provasıdır ve bireyin geleceğini de bu dönemde çocuğa verilenler ve verilmeyenler belirlemektedir. Bu bilinç ve sorumluluk anlayışı ile ülkemizin tüm çocuklarının hayata eşit şartlarda hazırlanması çabamız, hız kesmeden devam etmektedir.
Çevresel etkiler gelişimi olumlu ya da olumsuz yönde etkileyebilir. Çocuklarımızın sağlıklı bir gelişime sahip olabilmesi için okul öncesi dönem boyunca sağlıklı beslenmesi, zengin uyarıcı bir çevre içinde bulunması ve onlara yeni öğrenme fırsatlarının sunulması gerekir. Çevre, uyaranlar bakımından ne kadar zengin olursa, çocuk da o kadar hızlı gelişir ve öğrenir. Bu durumda biz yetişkinlerin sorumluluğu çok büyüktür. Çünkü bizim yaptıklarımız sonucunda; çocuklarımızın gelişimi, öğrenmeye karşı tutumları ve dolayısıyla tüm hayatı etkilenecek, en nihayetinde yetişen bu nesil ülkemizin geleceğine yön verecektir.
Veliler okul öncesi eğitim kurumunu seçerken hangi kriterlere dikkat etmelidirler?
Okul seçiminde öncelikli olarak çocuğun gelişimsel durumuna en uygun olan grupların yer aldığı okulun seçilmesi önemlidir. Bunun yanında genel olarak okul seçiminde aşağıdaki kriterlere bakılması çocuğun büyüme ve de gelişmesinde büyük yarar sağlayacaktır.
• Okulun eve yakın olması,
• Okulun fiziki koşullarının öğrencinin gelişim özelliklerine uygun olması,
• Çocuklar tarafından kullanılan donatım malzemeleri ve eğitim materyallerinin onların sağlık ve güvenliklerini riske atmayacak kriterleri barındırması,
• Çocukların beslenme ve bakım ihtiyaçlarının sağlıklı bir biçimde karşılanabilir olması,
• Okulun çocukların güvenle oyun oynayıp, hareket edebilecekleri türden oyun alanlarına ve bahçeye sahip olması,
• Bakanlığımızın geliştirerek uygulamaya koyduğu programların yaş gruplarında ve de veli eğitimlerinde etkin olarak kullanılıyor olması,
Bunlara ek olarak özellikle özel kurumlarda yeterli sayıda personelin istihdam edilmesi ve personelin okul öncesi eğitim alanında eğitim görmüş olması büyük bir gerekliliktir.
3-4 YAŞ GRUBUNDA OKULLAŞMA ORANININ OECD ORTALAMASI % 68,5
Dünyada okul öncesi eğitim alanındaki gelişmeler hakkında bilgi verir misiniz?
Dünyanın birçok ülkesinde zorunlu eğitim altı yaşında başlamaktadır. Okul öncesi eğitim genellikle 3-6 (36-72 ay) yaşlar arasında, ilköğretime bağlı ya da bağımsız kurumlarda isteğe bağlı olarak verilmektedir. Ancak zorunlu eğitimin öncesindeki bir yılın, ilköğretim ile birlikte ele alınması eğilimi yaygındır. Kurumsal temelli okul öncesi eğitim devlet, belediyeler, özel sektör eliyle yürütülmektedir. Okul öncesi dönemde (0-6 yaş) yaşlar arasında büyük gelişimsel farklılıklar bulunmaktadır. Bu nedenle eğitim uygulamaları genellikle 0-3 (0-36 ay) yaşlar arasında bakım ve aile destekli modellerle, 3-6 (36-72 ay) yaşlar arasında kurumsal temelli modellerle yürütülmektedir. Bu yapı, devlete bağlı okul öncesi eğitim kurumlarının Eğitim Bakanlığı ve/veya Sağlık Bakanlığı tarafından yönetilmesine yol açmaktadır.
OECD ülkelerinin yarısından fazlasında 3-4 yaş grubundaki çocukların % 70’inden fazlası okul öncesi eğitime devam etmektedir. Bu yaş grubundaki okullaşma oranının OECD ülkeleri ortalaması % 68,5; AB (19) ülkeleri ortalaması ise % 75,9’ dur. Üç yaşın okul öncesi için artık evrensel bir alt sınır olduğu görülmektedir.
OECD ülkelerinin hemen hemen tümünde 5 ve 6 yaşlarda tam okullaşmanın sağlandığı görülmektedir.
3-4 yaş grubunda okullaşma oranı; Belçika, Danimarka, Fransa, İzlanda, İtalya, Yeni Zelanda, İspanya, İngiltere ve Estonya’da % 90’ın üzerindedir.
15 bin okul öncesi öğretmene ihtiyaç olduğu düşünülmektedir
Ülkemizde başka branşlarda olduğu gibi okul öncesi alanında da öğretmen açığı bulunmaktadır. Her öğretmen alımında bu alana daha fazla kontenjan ayrılması için gerekli özen gösterilmektedir. Mevcut istatistiki rakamlara göre 5 yaşta tüm çocukları okullaştırabilmek için yaklaşık 15 bin okul öncesi öğretmene ihtiyaç olduğu düşünülmektedir.