2050 Yılına Kadar Neler Olacak? (Bölüm 1)
İçinde bulunduğumuz 2012 yılına kadar teknolojideki gelişmeleri ve çevremizdeki değişiklikleri de göz önünde bulundurarak bundan sonraki 40 yılda neler olabileceğini birkaç başlık altında sıralayabiliriz.
Bu başlıkların seçilmesinin nedeni konuyu çok fazla dağıtmamak içindir. Zira bu konuda araştırılan birçok kaynakta ayakları yere basmayan, kehanete benzeyen uçuk öngörüler de vardı.
Örneğin; kravatın, kül tablasının artık kullanılmayacağı gibi detaylar sadece ilginç olduğu için tahminler arasına serpiştirilmişti. Bu tür detaylara girildiğinde öngörülerin inandırıcılığı da azalır.
Seçilen başlıklar bundan sonraki yaşamımızı kökten etkileyecek nitelikte olan gelişmeler üzerine olacaktır. Örneği; kullanacağımız enerji türleri, küresel iklim değişikliklerinin sonuçlarının soluduğumuz havayı, içtiğimiz suyu, bizi besleyen toprağı ne derece etkileyeceğini, özellikle bilgisayar, telefon, televizyon gibi hemen hemen herkesin kullandığı cihazlarda ne tür gelişmeler olabileceği, yaşadığımız şehirlerde şu günkü alışkanlıklarımızın hangilerinin değişmek zorunda kalacağı, insanlığın sosyal yaşam biçiminde, yönetilme biçiminde, inançlarında, şiddetinde bir değişim olup olmayacağı konularına öncelik verilecektir.
Bilim Kurgu Fantezileri Yerine Gerçekçi Öngörüler İlgi Görecektir
Uzaydaki gezeğenlere insanlı seyahatler, robotların ev hizmetçilerine dönüşüp bize çay, kahve getirmesini ve bir öngörüden çok bir beklentiyi yansıtan tahminlerden uzak durulacaktır.
Daha çok bilim kurgu roman veya filmlerinin konusu olabilecek bu tür beklentiler yıllardır sanki çok kısa bir sürede olacakmış gibi yazılıp, çizilir. Bu alanlarda çalışanlar tarafından kendi finansör veya sponsorlarının maddi desteği kesmemesi için bu konular sürekli canlı tutulur.
Ancak yeteri kadar alıcısı olmayan birçok buluş yaşama geçirilemeden bir proje olarak kalmıştır.
Bir gelişmenin, bir yeniliğin, bir buluşun ilgi görebilmesi için doğru zamanda, doğru yerde boy göstermesi gerekir. Örneğin denize kıyısı olan coğrafyada içme suyu kıtlığı başladığında deniz suyundan içme suyu elde eden bir teknoloji geliştirdiğinizde bu yenilik doğru zamanda ve doğru yerdedir.
Gelecek 40 yılda olabileceklerle ilgili olarak Dünya’nın en acil sorunu olan ve sera etkisi yaparak iklimi değiştiren karbondioksit salımının azaltılması ve 2050 yılına kadar Dünya rezervlerinin bitmeye yüz tuttuğu fosil yakıtlarının kullanımına son verilmesiyle onun yerine koyacağımız enerji türlerinden başlayabiliriz.
Gelecekte En Çok Hidrojen Enerjisinden Yararlanılacaktır
Bilim insanlarının çoğunun üzerinde hemfikir oldukları hidrojenin yakıt olarak kullanılması en olası öngörüler arasındadır. Hali hazırda İzlanda‘da taşıtlarda kullanılan bu enerji doğaya en dost enerjilerin başında gelmektedir. Eğer yüksek patlama riski nedeniyle depolanması ve taşınmasına bir çözüm bulunursa insanlığın geleceğini kurtaracak nitelikte bir enerjidir.
Depolama zorluğunu ortadan kaldırmak için belki anında üretip, anında tüketme yolunda bir çözüm de geliştirilebilir. Örneğin taşıtlarda hidrojen yakan motorun yanında bir de hidrojen üreten jeneratör yer alabilir.
Hidrojenin üretilme ve depolama teknolojisini ideal ve ekonomik hale getirinceye kadar güneş ve rüzgar, gel git, (med cezir) deniz dalgaları ve akıntılarından elde edilecek enerji türlerine yatırımlar önümüzdeki yıllarda da sürecektir.
Nano teknolojide olağanüstü bir ilerleme olursa bitkileri taklit eden, yani karbon dioksit alıp ortama oksijen veren bir fotosentez yöntemi ile de enerji elde edilebilir. Ama bu bel bağlanacak ve kısa sürede olacak bir şey değildir. Bu gelişme enerji ihtiyacını kısmen karşıladığı gibi fosil yakıtların zararlarını azaltmaya dönük bir çaba olacaktır.
Keza küçük hacimli şarj edilebilir, piller, batarya ve aküler çeşitlenip çoğalacak, ucuzlayacak hatta bu ürünlerin bakım onarım, yenileme, yerine ulaştırma, monte etme gibi işleri yapan bir servis ve satış sektörü doğacaktır.
Şu anda LPG için verilen servise benzer bir servis sistemi gelişecektir. Kullanılan boş bataryalar doluları ile değiştirilecektir. Bunların büyüklükleri, ağırlıkları ihtiyaca göre saptanacak ve ekonomik olması için şarj işlemi dakikalar içinde yapılacaktır.
Otomobiller Hafifleyecek, Sessizleşecek ve Elektronik Kontrollü Olacaktır
Güçlü akülerin kullanıldığı hibrid ve elektrikli araçlarda kaporta, kaput, iç donanım, şasi ve karoserlerinde karbon fiber ve benzeri sağlam ve hafif malzeme kullanılarak araç ağırlıkları üçte bire kadar azalacaktır.
Araçların aydınlatmasında led lambalar, iletkenlerde fiber optik kablolar yaygınca kullanılarak ağırlık minimum seviyede tutulacaktır.
Üretici firmalar araçları hafifletmek için yarışa girecek, kullanıcılar araçlarının beygir gücünü değil, kilosunu kıyaslayacaklardır.
Aracın tasarımı hafifliği ve sağlamlığı en belirleyici niteliği olacaktır çünkü 70 kilo ağırlığında bir insanı taşıyan bir aracın 1ile 3 ton arasında olmasının yanlışlığını aklı başında herkes kabul edecektir.
Özellikle şehir içinde bazı büyük araçların kullanılmasına sınırlar getirilecektir. Bunların başında çok yakıt tüketip, çevreyi kirleten araçlar gelecektir.
Şehirler arası seyahatte kullanılan araçlar, şehir dışında oluşturulmuş açık ve kapalı park yerlerinde bırakılarak, şehir içinde kullanılmak üzere bisiklet, scooter, veya anahtar yerine kimlik veya kredi kartlarıyla çalışan elektrikli araçlar kiralanacak, kiralama bedeli kullanılan karttan anında tahsil edilecektir.
Trafikte Güvenliği Teknoloji Üstlenecektir
Donanımında elektronik ve bilgisayar teknolojisi bolca kullanılarak sürücüyü tehlike anında devre dışı bırakacaktır. Ayrıca sürücünün kimlik ve nabız tansiyon gibi sağlık bilgileri, uyuşturucu, alkol etkisinde olup olmadığı da datasına kaydedilerek o bölgedeki trafik kontrol merkezlerine bildirilecektir.
Keza seyir halinde trafik kurallarını ne ölçüde ihlal edildiği, navigasyon bilgileri ile eşleştirilecek ve sürücü karnesine işlenecektir. Araç içindeki bilgisayar arızalardan, patlak lastiğinden sürücüyü haberdar edecektir.
Araçların ağırlık ve korozyon gibi negatif unsurları motor ve aktarma organlarında Alüminyum, titanyum gibi hafif alaşımlarla azaltılacaktır. Araçlarda sürat, fazla yük (asansörlerde olduğu gibi) sürücü kontrolünden çıkarılarak trafik kurallarına göre otomatik olarak sınırlandırılacaktır. Bütün bu iyileşmeler trafik kazası olasılığını azalttığı gibi yakıt tüketiminin optimum düzeye inmesini sağlayacaktır
Devamı: 2050 Yılına Kadar Neler Olacak? (Bölüm 2) başlıklı makalede...
Rıfat Kayın