Dilbilimsel Eleştiri
Eleştiri kavramının temeli, düşüncedir. Varlığı ise kendisi dışında bir kavramı gerektirir.
Bilimin gerçeklik olmadığı, sadece gerçekliğin bir kurgusu olduğu düşüncesiyle yola çıkarsak; herhangi bir bilim üzerine yazılmış herhangi bir eleştirinin; sadece bir kurgunun sadece bir başka yorumu olduğu sonucu da karşımıza çıkar. Tabii bu önerme dahi bir başka gerçeklik kurgusuyla beslenmiş olabilir.
Hangi kavramın normal ya da anormal olacağı, bir gerçekliğin mutlak var olduğu fikri, ideolojik belirlenimlere tabidir.
Türkiye'de günümüz dilbilimsel eleştirileri gözden geçirdiğimizde (Eleştirinin Eleştirisi), birçoğunun birer dilbilim (Konum dahilinde olduğu için) ya da bilim eleştirisi olmaktan çok, birer edebiyat eleştirisi olduğunu görebiliriz. Eleştirinin sadece sanat eserleriyle ilişkilendirilmesi ya da bilimsel eleştirinin yeterince varlığını hissettirememesi gibi nedenler elbette bilimin gelişim sürecini yavaşlatmaktadır.
Örnekle ülkemizde edebiyat ile dilbilimini ayırt etmeden yapılan bir eleştirel bakış açısı; dilbilimin uygulamalı alanlarda gelişimini başka diyarlara bırakmaktadır. Görece olarak bu çıkarımım da ideolojik belirlenimlerimle ilgili bir tespit olabilir.
Bilimin gerçeklik olmadığı ve gerçekliğin kurgusu olduğu düşüncesine tekrar dönecek olursam; ölçeklendirmenin gerçekliğe en yakın birer çıkarım gereci olduğuna inandığımı söylemem gerekir.
Ölçeklendirme, en gerçekçi tartışma gerecidir. Bir masanın üzerinde duran nesneleri birine gösterip, en küçük nesneyi söylemesini istediğimizde; neye ve kime göre soruları sorulmadan verilen her türlü yanıt belirleyicilikten uzaktır.
Eleştirinin de bir ölçeklendirmeye dayanması, belirleyiciliğe doğru giden yapıcı bir güç olması demektir.
Fakat, ölçekler de ideolojik belirlenimlere ve zamana göre değişir. Düşünsel anlamda eleştiri nasıl yapılır diye bir kalıp koymak anlamsızdır. Burada yazdığım yazılar üzerine hangi ölçeklendirme ile dilbilimsel eleştiri konusunda yol kat edemediğimizi ortaya attığım önermemi sağlamlaştırmak ya da çürütmek istersem isteyeyim, bu makalemin okunduğu her farklı zamanda bu önermeler geçersiz kalabilir.
Öyleyse makalemin bir gün okunduğunda içerisindeki bazı önermelerimin çürütüleceğini umduğum, ideolojik belirlenimlerimle ilgili olacak basit bir ölçeklendirme yapmak istiyorum.
Herhangi bir arama motoruna “Dilbilimsel Eleştiri” yazınız.
Yukarıda örneğini dilbilim ve edebiyat ilişkisinin olumsuz yönlerini verdiğim bakış açım, hemen hemen tüm bilim dallarında yapılan bir teorik cömertliğe hitap etmektedir...
Yazar Hakkında
M. Fatih Hanoğlu
Rota Bilim Araştırma & Geliştirme Kurumu
Yöneticisi