Evrim Teorisi, Maymun ve Daktilo Masalı
Evrim teorisi taraftarlarına göre eğer evrim mekanizmaları düzgün işlerse daktilo başına oturmuş, tuşları rastgele basan bir maymun zaman içinde insanlık tarihini eksiksiz yazabilir.
Bu varsayımın evrim teorisi savunucularının akıl, mantık ve bilim dışı garipliklerinden bir başkası olduğu açıktır. Şart olarak öne sürülen düzgün işlemesi gereken evrim mekanizmalarından kasıt doğal seleksiyon ve mutasyonlar olmalıdır.
Bu mantığa göre maymunun daktilo tuşlarını rastgele basması mutasyonların yerine geçmekte basılan harflerden işe yarayanların seçilmesi ise doğal seleksiyon olmaktadır. Fakat bu varsayım faydalıların seçilmesi için amacın en baştan bilinmesi gerekliliği ilkesine terstir.
Eğer siz ne yazacağınızı, ne yapacağınızı en baştan bilmezseniz rastlantılarla elinize geçenlerden işinize yarayacakları bilip seçemezsiniz. Örneğin maymun rastgele “i” harfini bassa “i” harfinin insanlık yazarken gerekli olduğu bilinmediğinden diğer harflerden farkı olmayacak, dolaysıyla seçilip, biriktirilmeyecektir.
Bilim insanı olduklarını varsaydığımız bazı kişilerin evrimsel mekanizmaların seçici özelliklerinin olduğunu, dolaysıyla amaç bilinmeden seçimin yapılabileceğini öne sürerler. Sürerler ama bu seçiciliğin ne olduğunu bir türlü açıklayamazlar. Bilimsel libaslar giyinmiş kimi kişilerin bu tür saçmalıkları tartışması ve hatta yadsınamaz gerçekler kabul etmesini ibret verici buluyor, esefle karşılıyoruz.
Hurda deposuna düşen yıldırım masalı: Evrim teorisine gönülden bağlanmış kimi evrim taraftarları hurda deposuna düşen bir yıldırımın evrim kuralları işlediği takdirde hurdaları çekip çevirerek zaman içinde tüm aksamlarıyla eksiksiz bir jumbo jet oluşturabileceğini varsayabilmektedirler.
Bu varsayım cansız maddelere mutasyon, doğal seleksiyon gibi evrim mekanizmaları uygulanamayacağından temelde zaten mantıksızdır. Fakat bir örnekleme olduğundan bu mantıksızlığı bir an için görmeyebiliriz.
Bu iddiayı ortaya atan evrimci bilim insanımızın bu konudaki varsayımı şöyledir: Tesadüf evrimde bir rol oynar (örneğin, rastlantısal mutasyonlar yeni özelliklerin oluşumuna yol verebilirler), ama evrim, organizmaları, proteinleri veya diğer birimleri oluşturmak için sadece tesadüfe dayanmaz.
Tam tersine; evrimin temel mekanizması olan doğal seleksiyon, istenen (adaptasyon sağlayan) özellikleri korumak ve istenmeyen (adaptasyon sağlamayan) özellikleri elemek yoluyla tesadüfî olmayan bir değişim sağlar.
Fakat mutasyonların, ardından doğal seleksiyonun işlerlik kazanabilmesi için maddenin en azından en baştan basitte olsa bir düzenlilik oluşturması gerekir. Düşen yıldırımın ve oluşturduğu kasırganın sağa sola savurduğu parçalar düzenlilikler oluşturabilir mi?
Böyle bir düzenlilik oluşsa bile termodinamiğin ikinci kanununa göre zaman içinde bozuma uğrayacağından uzun evrim süreçlerinde varlığını nasıl koruyup evrimleşecektir?
Bu sorular ve cevapları bu varsayımın can noktaları olur.
Böyle bir varsayımın işlerlik kazanabilmesi için en azından termodinamiğin ikinci kanunun tersine işlemesi kaçınılmazdır. Bu nedenle böyle bir iddia akıl mantık ve bilim dışı bir saçmalık olur.
Fakat bir evrimci varsayımı olan bu saçmalık sizleri şaşırtmasın. Çünkü aynı evrimciler yukarıda saçmalıktan yola çıkarak bir canlı hücresinin rastlantılarla sıcak su havuzlarında oluştuğunu iddia edebilmektedirler.
Bu iddia bir önceki iddiadan binlerce kez daha zordur. Bu tür iddialar denize düşenin yılana sarılması misali evrim teorisi taraftarlarının teorilerini korumak için ne kadar çaresiz kaldıklarının bir göstergesi olarak yorumlanmalıdır.
Philip Johnson'ın ifadesiyle, evrimcileri dinlerken ya da öngörülerini okurken saçmalık detektörlerini hep açık tutmak gerekmektedir.
Hüdai Çakmak