Geleceğin Teknolojileri, Teknolojinin Geleceği

Gelecek 30-40 yıl içinde teknoloji, insan yaşamını kökten değiştirecek bilgi birikimine ve bunu gerçekleştirebilecek güce ulaşmış olacaktır. Bu değişimi tetikleyen, aynı zamanda destekleyen doğadır.

Doğa kaynaklarını şimdiye kadar biraz da sorumsuzca kullandık ve nihayet cömertliğinin bir sonu olduğunu kavradık.

Sık sık tekrarlanan fırtınalar, kasırgalar, tayfunlar, kuraklıklar, yıldan yıla artan çölleşme insanlığı sürekli alarmda tutarak, kulağının üstüne yatmasına ve ilgisiz kalmasına fırsat vermemektedir.

Bu zor durumdan kurtulmanın yolu insanın yaratıcı gücünden, sahip olduğu bilgi ve teknolojiden geçmektedir.

İşte bu bilgi ve teknoloji tam da şimdi onun imdadına yetişecek, havanın, suyun, toprağın kirlenmesini azaltacak, daha da önemlisi bu konularda onun akıllanmasını sağlayacak, çatışan, savaşan, yıkıma ve kıyıma programlanmış, kirlenmiş zihnini de temizleyecektir.

Ayakta kalma çabasında birbiriyle çatışarak değil ancak işbirliği ile sorunların üstesinden gelebileceğini idrak edecektir çünkü sorun bölgesel veya yerel değil globaldir. Yani sorun kendi bölgesiyle sınırlı değil bütün Dünyanın, bütün insanlığın sorunudur. İklim değişecekse her yerde değişecek, deniz suları yükselecekse her yerde yükselecek, tayfunlar olacaksa hemen hemen her yerde olacak, enerji, gıda, sıkıntısı çekilecekse her yerde çekilecektir. Kaldı ki günümüz Dünyasında her ülke, her toplum ekonomik olarak birbirine bağımlıdır. Çoğu ülke bütün bu olacaklardan vareste değildir.

İnsanlık geleceğini kurtaracak akıllı teknoloji yatırımlarını şimdiden planlayarak yapmaya gayret ederse önümüzdeki yıllarda bu yatırımların meyvelerini toplamaya başlar ve ayak sesleri şimdiden duyulan bu tehlikeden bir çıkış yolu bulabilir.
Bu yatırımların önemli olanları şöyle sıralanabilir.

Nano Teknoloji
Dünyadaki bir çok ülke bu teknolojiyi geliştirmek için milyarlarca dolarlık kaynak ayırmışlar ve üniversitelerinde nanoteknoloji bölümleri açmışlardır. Bazı ülkeler aralarında teknoloji paylaşımında bulunarak gelişmeyi hızlandırmak istemektedirler.

Bu teknolojiye büyük umutlar bağlayan kurumlar dünyanın bu gün yaşadığı küresel ısınma da dahil bir çok sorununa, enerji sorununa bu teknoloji ile ayrıca kanser ve alerjik hastalıklar başta olmak üzere bir çok genetik hastalığa biyonanoteknoloji ile çözüm bulunacağını iddia etmektedirler.

Bir birlerine rakip olmasalar da gelecekte uzay teknolojisine ayrılan kaynaklardan daha fazlası nanoteknolojiye ayrılacak gibi görünmektedir.

Nanoteknolojinin hedeflerinin birinde sürtünmenin kısmen ve tamamen ortadan kaldırılarak enerji tasarrufu sağlayacak süper kaygan yüzeyler vardır. Ayrıca su veya sıvı tutmayan yüzeyler, (buğulanmayan camlar veya yüzeyler, kirlenmeyen, ıslanmayan tekstil vs) keza korozyona, aşınmaya dayanıklı elmas kadar veya daha sert yüzeyler (delici, parçalayıcı matkaplar, vücut içi protezleri vs) vardır.

Dikkat edilirse nano teknoloji eşyanın tamamından ziyade yüzeylerle ilgilidir. Çünkü fiziksel, kimyasal olayların çoğu yüzeyler arasında cereyan etmektedir. Örneğin nano teknoloji ile elde edilen ultra sertliğe bir de sıfır sürtünmeli süper kayganlık eşlik ettiğinde hem makine ve cihazların işlevselliği artacak hem harcanacak enerji azalacaktır. Çünkü enerjinin büyük bir kısmı sürtünmeye harcanmaktadır.

Nano teknolojinin yaratacağı moleküler transistörler ile bilgisayar ve benzeri cihazlarda kullanılan işlemcilerin, çiplerin hacmi küçülecek, hızları artacak, içerikleri akıl almaz boyutlara varacaktır. İşte o zaman birçok cihaz (akıllı gözlükler, akıllı saatler gibi) giyilebilir (wearable),kolay taşınabilir olacaktır.

Nanoteknoloji sayesinde doğayı taklit eden, ondan esinlenen bir çok proje içinde enerji elde etmek de vardır. Karbon, hidrojen elementlerinin moleküler seviyedeki davranışları nano katalizörler ile enerji kaynağına (örneğin pillere ) dönüştürülmesi de olasılıklar arasındadır.

Artık elektronların hareketlerinden yararlanan elektronik cihazların hızları yavaş bulunmaya başlamış elektronik yerine fotonların hızını esas alan fotonik aşamaya geçilmiştir. Bu gelişmenin orta yerinde nano teknoloji vardır.

Foto voltaik paneller ve piller gelecekte sadece güneş ışınlarının enfraruj ışınlarından yararlanmakla yetinmeyecektir. Çünkü bu şekilde ancak gelen ışınların % 18 inden istifade edilebilmektedir. Bu oran diğer dalga boylarındaki turuncu,sarı,yeşil,mavi ve ultraviyoleden de enerji üreterek % 86 ya kadar çıkabilecektir. İşte o zaman güneş ışınlarından enerji elde etmek ekonomik olacak insanlığın ihtiyaç duyduğu enerji büyük oranda karşılanmış olacaktır. Foto voltaik panellerin yüzeyinde böyle fonksiyonel bir alan yaratmak nanoteknoloji ile mümkündür.

Hidrojen enerjisinin geleceği
Bu akıllı yatırımların başında enerji gelmektedir çünkü enerji bu çabanın özündeki yegane güçtür. Enerji olmadan makineler çalışmaz, üretim yapılamaz, ulaşım sağlanamaz, soğukla, sıcakla baş edilemez.

Enerji üretiminde seçenekler bellidir. Rüzgar, güneş, gelgit ve dalga gibi yenilenebilir doğal enerji kaynaklarına ek olarak üzerinde en çok çalışılacak enerji Hidrojendir.
Hidrojen enerjisi diğer olasılıklarla kıyaslandığında daha akla yakın görünmektedir zira temiz, doğaya zarar vermeyen bir enerji türüdür. Ancak üstünde çalışılmaya, araştırmaya, geliştirmeye, elde edilmesini, depolanması ve nakliyesini daha ekonomik hale getirmeye uğraşmak gerekmektedir.

Pil, Batarya ve Akülerin Geleceği
Küçük hacimli, hafif pil, batarya ve aküler küçük araçlarda ve taşınabilir eşyalarda artan oranlarda kullanılacaktır. Bunların üretimine, bakımına, servisine, geri dönüşümüne yapılacak yatırım geleceğe yatırımdır. Eğer bunların şarj istasyonları veya kısa sürede şarjını sağlayan bir teknoloji de geliştirilebilirse bu hizmet ya da bunu yapan cihaz yatırımcısına kazanç sağlayabilir.

Lityum İyon Pillerin Geleceği
Son yıllarda bütün Dünyayı saran mobil telefonlar,taşınabilir bilgisayarlar,,video kameralar, fotograf makineleri, mp3 gibi audio visual cihazların hemen hemen hepsi şarj edilebilir batarya ve pillerle çalışmaktadır. Büyük bir kısmı Lityum İyon piller ihtiva eden bu cihazlarda nadiren Nikel Kadmiyum alkali piller de kullanılmaktadır

Ayrıca ev ve ofislerimizdeki bir çok cihaz ve çocuk oyuncaklarında bol miktarda pil kullanılmaktadır. Ancak gelecekte eski nesil pillerin yerini alabilecek bir teknolojik gelişme hidrojen pilleri olabilir.

Şarj edilebilir pillerin 5 yılla sınırlı ortalama ömürlerini uzatacak ve dezavantajlarını azaltacak bazı gelişmeler de olabilir. Keza verimlilikleri artırılabilir.

Yeni yeni yaygınlaşan scooter, otomobil, bisiklet, atv gibi elektrikli araçlar batarya endüstrisini gelişmeye zorlamaktadır. Bu konuda ortaya sürpriz yenilikler, buluşlar da çıkabilir çünkü böyle bir buluş anında bütün tüketicilerin dikkatini çeker. Yıllarca kullanılmakta olan eski teknoloji insanları elektrik prizlerine yakın olmaya zorlamakta ve her an bitecek şarj insanları strese sokmaktadır. Pil ve bataryalardan beklenti daha fazla ve daha uzun süreli enerjidir. Bir de şarj süresi dakikalarla ifade edilecek kadar kısalırsa insanlar bu tür batarya ve pilleri tercih ederler.

Led Aydınlatmanın Geleceği
Led aydınlatma teknolojisinin geleceğimizi de aydınlatacağı artık belli olmuştur. Şimdiye kadar kullanılan bütün aydınlatma türlerinden daha avantajlı, daha akıllı bir aydınlatma türü olduğu gibi olağanüstü seçenekler sunan bir esnekliğe, sağlamlığa ve uzun ömürlülüğe sahiptir. Kullanma alanları günbegün genişlemekle, çoğalmakla kalmayıp ürün de bu arada ha bire geliştirilmekte içinde ışık ve aydınlatma olan her alana girmektedir. Mucize bir buluştur. Bütün yatırımcılara ve üreticilere ilham verecek kadar çevreci, yeşil, doğa dostu bir üründür. Bu icadı bulan, geliştiren, üreten herkese insanlık büyük bir teşekkür borçludur.

Bu alana yapılacak yatırım en akıllıca bir yatırımdır.

Karbon Fiber’in Geleceği
Gelecekte bütün mobil araçlarda az ya da çok miktarda karbon fiber kullanılacaktır. Bu maddenin hafifliği, sağlamlığı özellikle enerji ile hareket eden araçlarda büyük bir avantaj sağlayacak, demir ve çelikle kıyaslandığında esnekliği, sağlamlığı, korozyona direnci ve en önemlisi hafifliği ona üstünlük sağlayacaktır.

Şimdiden çok pahalı spor arabalarda, motosikletlerde, bisikletlerde, tekne ve yatlarda kaporta ve aksamlarda kullanmaya başlamıştır bile. Bu sadece bir başlangıçtır. Gelecekte mobilyalarda diğer ev aksesuarlarında da bolca kullanılacaktır.

Çok yüksek katlı binalarda kullanılan asansör sistemlerinde çelik halat yerine karbon fiber halatlar tercih edilerek ağırlıktan % 60 ‘a yakın tasarruf sağlanacak ve bu yolla limitli yüksekliklere çıkabilen asansörler iki katı yükseklikteki (1000m) yerlere kadar çıkabilecektir.

Saatlerde, gözlüklerde, bilgisayar kasalarında ve şu anda aklımıza gelmeyen bir çok eşyada ve mekanda kullanılacak, hatta bir moda unsuru olacaktır.
Karbon fiber desenli folyolar gençler tarafından araç kaplamada kullanılarak zaten bir moda yaratılmıştır. Bu desene gözümüz alıştıkça karbon fiber görünümlü tasarımlar daha da yaygınlaşacaktır.

Biyo Karbon’un Geleceği
Karbon elementi hidrojen, oksijen, azot gibi canlı yaşamın asıl yapı taşlarından biri ve en önemlisidir. Bu element kömürden elmasa, bitkilerden hayvanlara , katılardan sıvı ve gazlara varıncaya kadar milyarlarca canlı, cansız madde ve nesnenin asıl bileşenidir.

Milyarlarca yılda bu günkü haline gelen Dünya, Karbon üzerinde duruyor dersek abartmış olmayız. Bu gün atmosferdeki fazla şikayet ettiğimiz ve salınımını azaltmaya çalıştığımız karbondioksit gazı bile bitkilerin fotosentezindeki asıl ihtiyaçlardan biridir ve canlı hayatın olmazsa olmazıdır. Bitkilerin fotosentez için kullandıkları karbondioksitin atmosferdeki miktarını azaltmak için Dünyanın şu günkünden daha fazla yeşilliğe ihtiyaç varken bu kaynaklar da her geçen gün azalmaktadır.Amazon Ormanları başta olmak üzere tropik orman alanları insan tarafından talan edilmektedir. Maalesef verilen zarar bununla da sınırlı kalmamakta bu alandaki canlı yaşam da aynı oranda zarar görmektedir. İnsan kısa dönemde elde edeceği kazanç için geleceğini riske atmakta tereddüt göstermemektedir. İnsanda bu bilinç gelişmedikçe doğa kendini iyileştiremez.

Son yıllarda Dünyanın bir çok bölgesinde ekilebilen toprağın sürekli ekilip, biçilmesi ve çeşitli kimyasallarla kirlenmesi sonucu verimsizleşmiş, tutunma gücünü kaybederek rüzgar ve sellerle erozyonu sonucu çölleşme başlamıştır.

Güney Amerika yerlilerinin yaklaşık 1000 yıl önce toprağı tekrar verimli hale getirmek için odun kömürü ve bitki artıklarıyla yaptığı humusu toprağa karıştırarak buradaki toprak verimliliğini 1000 yıldır canlı tutulduğunu gören bilim insanları kısaca BİYO KAR denilen bu bileşenin günümüz tarımında kullanılmasının iyi sonuç verdiğini tespit etmişlerdir.

Bu şekilde karbonla zenginleştirilen toprağa KARA TOPRAK denilmektedir. (Bu vesileyle AŞIK VEYSEL i de anmış oluyoruz).

Karbon bir kere daha insana yardım elini uzatarak onun yaşamını sürdürmesine katkıda bulunmuştur. Şimdi bu teknoloji bütün dünyada geliştirilmeye başlamıştır. Mısır da Nil nehri kenarındaki çölde bu teknoloji ile bitki üretilmesi başarıyla sürdürülmektedir.

Biyo Kar teknolojisine için yapılacak yatırım kesinlikle geleceği parlak bir yatırımdır.

Titanyum Elementinin Geleceği
Geleceğin teknolojisinin üzerinde yükseleceği diğer bir element de Titanyumdur.

Titanyum o kadar inanması zor üstünlükler taşımaktadır ki eğer biraz ucuz elde edilebilse endüstride bolca kullanılma imkanı bulacaktır. Alüminyuma yakın özgül ağırlığı, sağlamlığı, sürtünmeye direnci, korozyona dayanıklılığı onu eşsiz kılmaktadır. Ayrıca diğer metallerle (vanadyum, kadmiyum, rubidyum, kalay, nikel,alüminyum vs) yaptığı alaşımların her biri değişik özellikler sergilemekte ve vücut içine yerleştirilen protezlerde bile birinci tercih olmaktadır.

Aslında Altın kadar pahalı olmasa da ondan daha değerli alanlarda kullanılarak ideal çözümler sunmaktadır. Yakında otomotiv sanayinde özellikle sürtünmenin, korozyonun çok olduğu yüksek sıcaklıklarda çalışan parçalarda ve uzay teknolojisinde, uzun ömürlü yüzey kaplamalarında kullanılma şansı vardır. Titanyum yapısına girdiği her ürünü kıymetli hale getirmektedir.

Hurdası bile kıymetli olacağı için defalarca geri dönüştürülme olasılığı vardır.
Şu anda Titanyumun yükselmesinin önündeki yegane engel doğadaki azlığı ve üretiminin pahalılığıdır. Bir gün Dünyada büyük bir rezerv bulunursa demir, çelik gibi metallerin kullanıldığı bir çok alanda Titanyum tercih edilebilir.

Akıllı Gözlükler, Akıllı Saatler, Akıllı Televizyonlar, Akıllı Elektronik Cihazların Geleceği
Günümüzde özellikle genç neslin bir eşyadan, bir araçtan, bir ihtiyaçtan beklentisi yükselmeye başlamıştır. Artık saatlerin sadece zamanı göstermesi ilkel bulunmaya başlamış ondan daha fazla yetenekler beklenir olmuştur. Örneğin bir kol saati aynı zamanda mobil telefon, adım sayar, nabız ve tansiyon ölçer, ekg çeker, ilaç saatlerini bildirir, vücut fonksiyonları ile ilgili uyarılarda bulunabilir, unuttuğumuz şeyleri hatırlatabilir, kaybettiğimiz eşyaları bulabilir, tehlikeli ortamları ( örneğin havası kirli, nem oranı yüksek, aşırı sıcak, aşırı soğuk, aşırı rüzgarlı, fırtınalı ) bildirebilir.



Akıllı gözlükler kol saatinin fonksiyonlarına benzer fakat daha ziyade görselliğe dayanan ve insanın görme yeteneğini dürbün, mikroskop boyutlarına kadar artıran 360 derecelik bir alanı görmeyi sağlayan, insana zarar verecek süratte yaklaşan cisimler konusunda, hafızasında bulunan zararlı ve tehlikeli unsurları ( örneğin, zehirli yılan, örümcek, akrep gibi, ayı, aslan, kaplan vs gibi ) tespit ettiğinde konumunu gösteren veya havadan gelecek bir tehlikeye karşı ( fırtınada düşen bir tabela, kiremit vs) uyaran nitelikler kazandırılabildiği gibi görsel iletişimimizi de sağlayabilir.

Akıllı televizyonlar bilgisayarların yetenekleri doğrultusunda geliştirilebilir. İnteraktif özellikleri sayesinde kişi ve kurumlarla iletişim halinde kalınabilir. örneğin, hastaneler, eğitim kurumları, dışarıya yemek vs servisi olan hizmet yerleri, güvenlik servisi, hasta ve yaşlı bakımı gibi daha birçok konuda interaktiviteden yaralanılabilir.

Akıllı elektronik cihazların çoğu sahip oldukları asıl fonksiyonların yanında bu fonksiyonu bütünleyen, etkisini veya kalitesini artıran bir sonraki aşamayı kolaylaştıran, sonuçlandıran şekle dönüşebilir. Nasıl ki bir çamaşır makinesinin yıkama özelliği kurutma özelliği ile birleştiğinde eylem eksiksiz gerçekleşiyorsa gelecekte kurutulan çamaşırın sıcak buharla ütülenmiş gibi makineden çıkması olasıdır.

İnsanlar için efor ve zaman israfına neden olan bir çoğumuzun angarya olarak gördüğü işlerin çoğu otomasyon ve robotlara devredilebilir. Özellikle mal üretiminde bunlardan yararlanılabilir. Örneğin yolcu ve mal taşıma, yerleştirme gibi alanlarda insan kontrolü gerektirmeyen otomasyon sistemleri kullanılarak insan gücünden tasarruf etmekten ziyade insan kusurlarından meydana gelen zarar ve kayıpları önlemek mümkündür.

Trafik kazalarının nedenleri arasında insan kusurlarının % 90 ın üzerinde olduğu düşünülürse güdülen niyet daha iyi anlaşılır.

Tasarruf edilen insan gücü sağlık, eğitim, programlama, organizasyon, yaratıcılık, düşünce, felsefe, kültürel gelişme, eğlence gibi alanlara kaydırılarak insanın kişisel gelişmesine harcanabilir.

Çipli Kartların ve Cep Telefonlarının Geleceği
İnsanlar gelecekte bir çok ağırlıktan kurtulacak. Cüzdan dolusu kredi kartı, para, pasaport, ehliyet, kimlik belgesi, vesikalık fotoğraf ve en önemlisi anahtar taşımayacak.

Bunların hepsi mobil telefonlarımızda veya kişiye özel hazırlanan kartların çiplerinde yer alacak. Tek bir kartla açma yetkimiz olan her kapıyı açacak, her cihazı çalıştırabileceğiz. Buna otomobillerimiz de dahil. Kapıların ve cihazların çoğu elektronik sensorlu olacak ve kartımızı gördüğü anda açılacak veya kilitlenecek.

Dolayısıyla kaybettiğimiz anahtarları aramak zorunda kalmayacağız. Sadece kendi evimizin kendi aracımızın değil bize geçici olarak açma yetkisi verilen bütün kapıların ve cihazların, araçların kapıları da dahil.

Giyim mağazalarında prova kabinlerinin kapısını kartımızla açtığımızda bütün beden ölçülerimizi üç boyutlu olarak okuyan kabin aynası giysiyi giymemize gerek kalmadan 3d ekrandaki sanal mankenimiz üzerinde nasıl durduğunu gösterecek. Böylelikle bir çok insanda kabin fobisinin sebep olduğu giysi deneme üşengeçliğine teknolojik bir çözüm bulunabilir

Küçük Evlerin, Küçük Otomobillerin Geleceği
Dünya kaynaklarının sınırlılığı, insanı her alanda tasarrufa zorlayacak gibi görünüyor.
Teknoloji bize gelecekte küçük fakat işlevsel evlerde yaşamamız, küçük fakat kullanışlı, hafif , çevreyi kirletmeyen araçlarda seyahat etmemiz için bir çözüm bulabilir.

Bütün mesele bizim şartlanmalarımızdan özgürleşerek böyle bir yaşama hazır olup, olamayacağımızdır. Bu konuda gönüllü olmasak bile koşullar bizi buna zorlayacaktır.
Ancak istemeye istemeye alıştığımız bu yaşama uyum sağladıktan sonra doğrusunun da bu olduğuna ikna olabiliriz.

Teknoloji gelecekte iyice küçülen bu evleri doğal malzemelerden, fabrikalarda üretebilir ve istenilen yere helikopter, tır, vagonlarla taşıyabilir.

Önceden hazırlanan platforma monte edilebilen ve bir küre, bir yumurta biçiminde tasarlanan bu evler için son derece sınırlı bir alan kullanılır.
İstenirse ekseni etrafında dönerek güneşten azami oranda yararlanılır.

Küre ve yumurta formlar deprem, fırtına, sel, hortum gibi doğa olaylarına en dayanıklı formlardır.

Ayrıca tasarruf edilen toprak alandan bahçe olarak yararlanılabilir.
Bu tür evlere sahip olanlar taşındıkları yerlere evlerini de götürebildikleri gibi aynı evi tatile de götürebilirler. Ev taşımacılığında profesyonelleşen firmalar bu işi saatler içinde yapabilir.

Doğal felakete uğrayan bölgelere çok kısa sürede bu evlerden bir köy, bir kasaba birkaç günde kurulabilir.

Aslında insan alışkanlıklarından kurtulabilirse günlük yaşam için bütün gereksinimlerini 20-30 metrekare bir evde karşılayabilir. Nitekim iyi tasarlanmış karavanlar, küçük tekne ve yatlar bu iddiayı doğrulamaktadır.

Günlük ve haftalık yaşamın büyük bölümünde yalnız seyahat ederiz fakat 4-5 kişilik ve 1000-2500 kg ağırlığında araçlar, otomobiller, cipler vs kullanırız. Ortalama 70 kg ağırlığımız için 20 kat ağırlığında araçlarla şehir içinde veya dışında yolculuk ederiz. Böyle bir aracın ihtiyaç duyduğu enerji olması gerekenden 10-20 kat fazladır. Örneğin, bisiklet seçeneğimiz varsa hiç fosil yakıt harcamadan, elektrikli bisiklet veya motosikletle çok az şarj masrafıyla, keza hafif (400-500kg) bir elektrikli küçük bir otomobille 20 kat ucuza ve daha az enerjiyle aynı mesafeyi gidebiliriz. Özellikle şehir içinde park yeri sıkıntısı ve trafik sıkışıklığı da düşünüldüğünde sadece aracın ağırlığını değil hacmini de birkaç kat düşürmek gerekir. İnsan kendi hacminin 3-4 katı bir araçla gitmek istediği bir yere gayet konforlu bir şekilde ulaşabilir.

Maalesef geçmiş 50-70 yılda öyle kötü alışkanlıklar edindik ki bunların dışındaki seçeneklerin çoğu şu anda ütopya veya imkansız şeyler gibi görünüyor. Bu alışkanlıklarımızdan kendi rızamızla vazgeçecek gibi değiliz ancak gelişen ve değişen koşullar bizi buna zorlayacak. Kaynaklar azalıp, tükenmeye yüz tuttukça, maliyetleri arttıkça yeni yaşam şekillerine boyun eğmeye başlayacağız.

Doğal Maddelerden Üretilen Yeme, İçme, Pişirme, Saklama Kaplarının Geleceği
Henüz tek tek kanıtlanmasa da her yıl artan kanser, otizm, Down Sendromu, alerjik hastalıklar ve bağışıklık eksikliği gibi vakalara, yapılarında çeşitli kimyasallar, ağır metaller, Petro kimya ürünleri bulunduran ürünleri çokça kullanmamızın neden olduğu tahmin ediliyor. Örneğin, bir çok cihaz, oyuncak, alet, makinede kullandığımız pil ve bataryalarda nikel, lityum, kadmiyum, kurşun keza aydınlatmada kullandığımız ampullerde Civa gibi zararlı ağır metaller ve çeşitli içecekleri muhafaza ettiğimiz kaplar demir ve alüminyumdan yapılmaktadır. Bundan birkaç asır önce yaşayan insanlar bu tür ürünleri kullanmadıkları için bu hastalıklara şimdiki kadar çok rastlanmıyordu.

Modern yaşamın bir bedeli de maalesef bu risklerdir ve ne kadar gayret edilse de bunlardan korunmak çok zordur. Belki geleceğin teknolojileri bu riskleri azaltacak yeni ve güvenilir doğal malzemeler geliştirir veya en azından bu maddelerin doğadaki tatlı su kaynaklarını ve toprağı kirletip, zehirlenmesini azaltabilir.

Mutfaklarımızda kullandığımız pişirme kaplarının, yediklerimizin ve içtiklerimizin kalitesini bozabildikleri, kanser gibi hastalıklara, hatta zehirlenmeye bile neden oldukları düşünülürse bunların önemi daha iyi anlaşılır. Gelecekte Teknolojinin çözebileceği sorunlardan biri de budur.

Dünya nüfusu arttıkça doğal ürünler herkese yetmeyeceği için mecburen endüstriyel gıdalardan da yararlanılacaktır. Bu gıdaların saklanmasında kullanılan kaplar ve raf ömrünü uzatmak için kullanılan koruyucu (konservan) maddelerin doğal ve zararsız olanlarını bulmak ve ekonomik olarak üretmek yine bilim ve teknolojinin konusudur.

Geri Dönüşüm Teknolojisinin Geleceği
Ham madde kaynaklarının azaldığı ve elde edilmesinin doğada tahribata neden olduğu bilinen bir gerçektir. Ayrıca ham maddenin cevherinden pür maddeye geçişte kullanılan işleme yöntemleri de hem toprak hem su kirliliğine neden olmaktadır. Oysa geri dönüşüm teknolojisi daha az zahmete, daha az kirliliğe neden olur. Geri dönüşüm ürünü kısmen yarı mamul gibidir. Üstelik bu madde orijininde bedava gibidir. Tek zahmet bu ham maddenin toplanıp, bir yerde depolanmasıdır.

Toplanan sanayi atıkları, ev atıkları, niteliklerine göre ayrılarak birden fazla ham madde biriktirilir ve her biri farklı alanlarda farklı teknolojiler tarafından işlenerek farklı nesnelere dönüştürülür. Geri dönüşüm teknolojisini geliştiren ülkeler kendi atıkları ile de yetinmez başka ülkelerin çöplerine de talip olurlar. Örneğin İsveç kendi çöplerini geri dönüştürdüğü gibi Norveç gibi yakın ülkelerin çöplerini de istemektedir.
Gelecekte bu teknoloji öyle gelişecektir ki atıkların yarıdan fazlası tekrar kullanılır olacak kalan kısmından da yakıt, humus vs olarak faydalanılacaktır.

Geliştirilen bir başka projede geri dönüşüm ürünü plastikler ve doğal odun liflerinden yapılmış büyük plakalar evlerin duvarlarında kullanılarak, depremlerde esneyen, kırılıp, parçalanmayan özelliklerinden ve hafifliklerinden dolayı daha az risk yaratacaklar ve daha iyi ısı yalıtımı sağlayacaklardır. Yüzeyleri yangına dayanıklı madde ve boylarla kaplanan bu duvarlar inceliklerinden dolayı daha az alan kaybına neden olacaklardır.

Belki briket, tuğla ve betonla yaptığımız duvarlar kadar ucuz olmayacaktır ama bir deprem bölgesinde riskleri azaltmak birinci önceliğimiz olmalıdır.
Geri dönüşüm, doğayı sağaltmak için yaptığımız iyi şeylerin en başında gelir. Bunu yapmayı ihmal edersek yaşadığımız alanları çöplüğe dönüştürürüz. Kaba tabirle çöpümüzde boğuluruz.

Ekilebilecek, yerleşilecek, değerlendirilecek alanlar azalır hatta bununla da kalmaz bu yerlerin toprağını, suyunu zehirleriz.

Amacı, İnsanı ve Doğayı İyileştirme Olan Teknolojinin Geleceği.
Geliştirilen bütün teknolojiler çevreyi ve doğayı gözetmek zorundadır. Aksi takdirde insan fayda sağlama yerine çevreyi kirleten, suyu içilmez, havayı solunamaz, toprağı verimsiz hale getiren bir teknoloji gelişme değil gerilemedir. Maalesef şu ana kadar gelişme gibi görünen ve algılanan teknolojik yeniliklerin bazıları getirdiği yarardan çok zarar vermiştir.

İnsanlık bunlardan kurtulmak için de teknoloji geliştirmek zorundadır.
Bunun için öncelikle insan zihninde kök salmış ön yargılardan ve şartlanmalardan kurtulmak gerekmektedir. Şimdiye kadar masalar 4 ayaklı, otomobiller 4 tekerli, evler 4 duvarlı, kapılı ve pencereli, çatılar kiremitli, yollar asfaltlı vb düşünülmüştür.
Oysa gelişen teknoloji bu şartlanmaların hepsini sorgulayacak ne kadar insan şartlanması varsa hepsini masaya yatıracaktır.

Tıpkı fosil yakıtların tek seçenek olmadığını kabullenmek gibi.

Nasıl ki kullandığımız enerji kaynaklarının daha iyi seçenekleri varsa alışageldiğimiz ve kullandığımız, alıştığımız diğer şeylerin de belki henüz düşünülmemiş ideal seçenekleri olabilir.

Doğayı, Canlıyı, İnsanı Koruyan Felsefenin Geleceği
Tek amacı kazanmak ve daha çok kazanmak için çevreyi, doğayı gözetmeyen yatırımcıların çağı artık kapanmak üzeredir. Bu iletişim çağında insanların hassasiyetleri hızla değişmektedir.

Gösteriş ve ego uğruna geliştirilen israf teknolojileri yerini daha çevreci, daha çok insanın yararlanabileceği, daha alçak gönüllü, doğayla uyumlu teknolojiye bırakmalıdır.

Çünkü kaynakları giderek azalan Geleceğin Dünyası artık eskisi kadar cömert olamayacaktır.

Rıfat Kayın

Yazar Hakkında Kısaca:
ECZACI - OPTİSYEN