Yalnızca Dil mi?
Dil, insanın kendi ahengini duygularına gizlice saklamayı öğrendiği bir masaldır. Bir varmış bir yokmuş gibi kavramlar ile bütünleşir ve varlıkla ilişkili/ilişkisiz şekillenir. Derinlerden duygusal bir bağıntı ile kaplanmış ve biçimsiz gibi görünen simgeler, tersine akan bir nehrin rüzgârdan etkilenmesi kadar doğal bir asilik ve asillik ile zihinde oyunlar oynar.
Dil, evrenin “1” ve “0” varlığını/yokluğunu tasvir etmenin en kolay yoludur. Görünen bir ışık dalgasının sürekli olmayışı gibi dil, kendi süreksizliğinde şekillenir. Dil, aynı zamanda kendi hakkında ortaya koyulacak her türlü yanlışsal önermeye karşı son derece mütevazidir.
O halde birkaç soru ve önermede bulunalım.
“Dil, içgüdüsel değil midir?”
“Dilbilimi, bir başka bilim/bilimlerin sınırlamasında kendini var ederse hangi disiplinlerin hoşnutluğunu kazanır?”
“Dil eleştirisi, sadece felsefecilerin ilgi odağından çıkarsa dilbilimciler düşünmeye başlayabilir mi?”
Mütevazi önermelerin yanlışlanması elbette en büyük arzumuzdur.
“Hakikate giden yol sabit değildir.” J. Krishnamurti
Yazar Hakkında
M. Fatih Hanoğlu
Rota Bilim Araştırma & Geliştirme Kurumu
Yöneticisi