ÇOCUĞUM HER ŞEYE İTİRAZ EDİYOR VE İNATLAŞIYOR NE YAPMALIYIM?

İnsanların hayatlarında belli dönemler vardır ve bu dönemlerin her biri insan için yeni eğitim sezonunun başlangıcı gibidir. Her dönem birey için biraz daha olgunlaşma kapısıdır. İlk yetişkinlik dönemine kadar olan dönemlerde ailenin mesuliyetleri vardır. Özellikle iki dönem vardır ki, oldukça karmaşık ve çocuk için oldukça önem arz eden dönemlerdir. Egosantrik (benmerkezci) dönem 3-6 yaş ve Ergenlik dönem 11- 20 yaş. Her iki dönem içinde hâkim duygu, ben duygusudur. Çocuk her şeyi kendisi yapmak ister her konuda anne babaya zorluk çıkarır ve inatlaşır. Her iki dönemin de birbirine benzeyen çok fazla özelliği vardır. Ergenlik dönemi birçok ebeveynin korkulu rüyasıdır âdeta. Bu nedenle ebeveynler tedbirli olmak isterler ve bu dönemin hususiyetleri konusunda bilgi edinme çabaları vardır. Ve çabalarında da oldukça haklıdırlar, çünkü günümüz koşullarında ergenin zarar görmeden bu dönemi atlatması ve ailesi ile çatışmaların en asgari seviyede olabilmesi için hassas olunması gerekir. Ancak bu dönem kadar önem arz eden bir başka dönem de vardır ki; o da egosantrik dönem olan (3-6) yaş dönemidir. Egosantrik dönem çocuğunun ergene benzeyen hususiyetleri nedeni ile ben bu dönemi ilk ergenlik olarak tanımlanır. Çocuklar 3-6 yaş egosantrik dönemi ne kadar sağlıklı geçirilebilirse yaşamın diğer dönemleri de bu denli sağlıklı olur.

İnsan yaşamının temeli niteliğinde olan bu dönemin başlıca özellikleri şöyle sıralanabilir: (Aktosun,2006)
Çocuğun dünyayı ve bu dünya içinde kendini keşfettiği dönemdir
Bu dönemde çocuk tüm dünyanın merkezinde olduğunu ve dolayısıyla isteklerinin mutlaka gerçekleşmesi gerektiğini düşünür.
Soyut olanı düşünemez ve bu nedenle kendisine anlatılanların somutlaştırılması gerekir.
Sahiplenme duygusu oluşmuştur.
Paylaşmayı reddedebilir.
En iyi öğrenme şekli modelleyerek öğrenmedir.
Yoğun bir hayal gücü vardır.

Ebeveynler neler yapabilir: Çocuk tüm hayatı boyunca öğreneceği bilgi ve davranışların büyük bir kısmını 3-6 yaş (egosantrik) döneminde öğrenir. Temel niteliğinde olan bu dönem yeterince üzerinde durulmadan ve negatif davranışların kazanıldığı bir süreç hâlinde geçerse ilerleyen yaşam dönemlerinde kişilik binası zarar görme veya çökme tehdidiyle karşı karşıya kalır. Bu dönem ne kadar sağlıklı geçerse ergenlik dönemi de o denli pozitif geçer. (Aktosun,2006)
Nasıl bir çocuk istiyorsanız öyle ebeveyn olun: Çocuğunuzun sizi modellediğini unutmayın. Çocuğunuza kazandırmak istediğiniz davranışları evvela siz uyguluyor olmalısınız. Ya da çocuğunuzda görmek istemediğiniz davranışlar konusunda öncelikle siz hassas davranmalısınız.
Çocuğunuzun bağırmamasını istiyorsanız bağırmamalı, yalan söylemesini istemiyorsanız, kesinlikle yalan söylememelisiniz. Veya kitap okuma alışkanlığının olması için onun yanında kitap okumalı, nezaketi öğrenmesi için ona nezaketli tavırlar sergilemelisiniz.
Çocuğun inadını tahrik etmeyin: Kendi “ben”ini keşfeden çocuk istekleri gerçekleşinceye kadar ısrar edebilir. Çocukla inatlaşmak kesinlikle yapılmaması gereken bir davranıştır. İnat anında çocuğun dikkatinin dağıtılması veya kendisine alternatifler sunularak birini seçmesi sağlanmalıdır.
Paylaşmayı öğrenmesi için zorlamayın: Bu dönem çocuğu olan ebeveynler çocuklarının bencil olacağı kaygısıyla, onlara paylaşmayı öğretmek isterler. Çocuğa elindekini ısrarla arkadaşı veya kardeşi ile paylaşması istenmemelidir. Çocuk istemeyerek paylaşırsa ve bunun sonucunda mutsuz olursa paylaşmayı sevmesi ve dahası öğrenmesi düşünülemez. Paylaşması için siz çocuğunuzla bir şeylerinizi paylaşın. Mesela ona şeker alıp hadi paylaşalım demek yerine, şekeri kendinize aldığınızı söyleyip siz onunla paylaşın.
Enerjisini boşaltmasına yardımcı olun: Bu dönemde çocuğun vücudunda yoğun enerji birikimleri vardır. Çocuk enerjisini rahatlıkla boşaltamaz ve kapalı bir alanda kalıp hareketleri sürekli engellenirse çocuk enerjisini boşaltamaz ve ebeveyne taşkınlık gibi görülen davranışları sergiler. Bu nedenle çocuğunuzu spora yönlendirebilirsiniz. Veya sık sık hareketlenebileceği zeminler oluşturmak, sık sık duş almasını sağlamak yapılabileceklerden bazılarıdır.
3-6 yaş çocuğu yuvaya ya da anaokuluna gönderilmeli mi: 3 yaşını dolduran çocuklar için çocuk yuvaları hem bir eğitim mekânı ve hem de eğlenip enerjilerini deşarj ettikleri sosyal ortamlardır. Özellikle 5-6 yaş çocukları için beş tam gün yuvaya gidiyor olmak çocuk için oldukça faydalıdır. Çocuğun daha küçük dönemlerde de yuva ortamı ile tanıştırılmasının herhangi bir sakıncası olmadığı gibi çocuğun farklı gelişim süreçlerine hizmet ettiği düşünülebileceğinden bu dönemlerde de okula gitmenin faydalı olduğu söylenebilir. Fakat 4 yaş ve altı çocukların bu yoğunlukta okulda bulunmalarına (beş tam gün) ve yoğunlaştırılmış bir eğitime tabi tutulmalarına gerek yoktur. 3 yaş altı çocuklar ise mecbur kalınmadığı takdirde yuva ortamına gönderilmemeli, ebeveyn veya birinci derece bir yakın tarafından ilgilenilmelidir Genel hatları ile çocuk yuvaları çocukların sosyal, devinimsel, zihinsel ve duygusal gelişimlerine katkı sağlar. Şöyle ki: Çocuk bir gruba dâhil olmayı ve bu grup içinde kendisini ifade etmeyi öğrenecektir.

Çocuğum Her Şeyi Yapmak İstiyor (İnatlaşma):
Bu dönemde en sık görülen davranışlardan bir diğeri de aşırı inatlaşmadır. Yani çocuğun her şeyi kendisin yapmak istemesi ve bu konuda diretmesidir. Çocuklarda görülen bu “inatlaşma”nın altındaki düşünce, çocukların dünyayı keşfetme, meraklarını giderme ve bağımsız birey olma isteğidir. Çünkü bu dönemde çocuk kendi başına yürüyebilmekte, bazı yerlere ulaşabilmekte, isteklerini anlatmak için kelimeler kullanabilmekte, eline bir şeyler alıp yiyebilmekte, hatta tuvaletini bile söyleyebilmektedir. Bütün bunları yapabildiğine göre kendi başına giyinebileceğini, kıyafetlerini ve yemeklerini seçebileceğini, gezmeye nereye gidebileceğini kararlaştırabileceğini düşünür.
Çocuğunuz çevredeki eşyaları, size ait olsun ya da olmasın sahiplenmeye çalışır. Hatta kız çocuğu annesinin eşyalarını karıştırır, ayakkabılarını giyer, parfümlerini üzerine sıkar. Erkek çocuğu ise babasının tıraş köpüğünü alır ve yüzüne sıkar, kolonyasını döker, kravatını ya da arabasının anahtarını alır. Çocukda görülen bu davranışlar normaldir. Çünkü çocuklar bu dönemde sahiplenme şuuru edinirler.
Bu dönemde çocuklar tutarsız davranışlar sergiler. Yemek ister sonra vazgeçer, çarşıda önce küçük bebek almak ister sonra vazgeçip pelüş oyuncaklardan almak isterler. Bütün bu davranışların karşısında anne baba sabretmelidir. (Nar, 2005)

Çocuğum Her Şeye İtiraz Ediyor:
Çocukların anne babalarına karşı gelmesi çok sık karşılaşılan bir problemdir. Anne babanın her dediğini olumlu veya olumsuz taraflarını düşünmeden sürekli karşı gelme durumu varsa bu durumda karşı gelme bozukluğundan bahsedebiliriz. Genelde çocuklarda çabuk sinirlenme karşı gelmeye eşlik eden durumdur. Normal yaşın verdiği karşı gelme bazı dönemlerde çocuklarda gözükür. Anne babanın dengeli tutumu ile bu problem kısa sürede aşılabilir.
Çabuk sinirlenme ve karşı gelme durumu genelde çocuklarda kaygı halinin belirtisidir. Bazı noktalarda içsel çatışmaları olan ve kaygı hali olan çocuklar çok çabuk tepki ortaya koyarak sık sık anne babalarına karşı gelirler. Kardeş kıskançlığı, çocuğa karşı anne veya babanın ilgisizliği, diğer kardeşin çok fazla ön plana gelmesi, çocuğu yönlendirme eksikliğine bağlı boş kalma, okul problemleri, çocukluk çağı depresyonları, sık sık eleştirilme, aşırı derecede disiplin uygulamaları, çocuğu etkileyen psikososyal stres faktörleri ilk akla gelen çocuğa anksiyete (kaygı ) oluşturacak nedenlerdir. Aynı zamanda bu kaygı durumundan çocuğa uygulanan sınırların çok gevşetilmesi ile baş gösteren davranış problemlerine bağlı karşı gelme ve mevcut kurallara itiraz da karşı gelme davranışı şeklinde görülebilir.
Karşı gelen ve çabuk sinirlenen çocuğa genelde yapılması gereken şey çocuğun kaygı durumuna neden olan etkeni bulmaktır. Çocuğa dengeli ve düzenli devam ettirilen sevgi ve hoşgörü durumu da çocuğun kaygı halini alacak ve onu anne babaya işbirliğine zorlayacaktır. Çocukların karşı gelme ve tutturmacılık ile anne babalarını yönlendirmeleri yerine, anne babanın biraz daha bilinçli davranıp basit kuralları uygulayarak çocuklarını yönlendirebilmeyi öğrenmeleri gerekir.

Neler Yapabilirim?
Çocukların bu davranışlarına kesinlikle şiddetle karşılık verilmemelidir. Bu şiddet çocukta hem inatçılığı hem de başına buyrukluğu daha da artıracaktır.
Çocuklar sizi hiç olmadık yerlerde o kadar çok zorlayacaktır ki, adeta sabrınızı taşıracak ve onların isteğine boyun eğmenizi sağlamaya çalışacaklardır. Her şeyden önce bu davranışlarına karşı soğukkanlılığınızı korumaya çalışmalısınız.
Çocuğunuz yemek yeme konusunda sizinle inatlaşabilir. “Bu yemeği çabuk yiyeceksin, yoksa seni cezalandırırım.” İfadesi yerine, “Yemeğini çiçekli tabağında mı, yoksa mama tabağında mı yemek istersin?” şeklinde bir yaklaşım, çocuğunuza bir alternatif sunacaktır. Buda çocuğunuzda seçmenin mutluluğunu uyandıracaktır.
Çocuğunuz inatçılığa başladığı an onu sakinleşene kadar bekleyin. Misafir olduğunuz bir yerde çocuğunuz kendisine ait olmayan bir şeyi aldı ve “Benim” diyerek sahiplendi. Ne yaparsınız? Burada çocuğa, “Çabuk onu yerine bırak!” şeklinde vermiş olduğunuz tepkiye çocuğunuz, “Hayır” diyerek karşılık verecektir. Çocuğun ilgisini başka yönlere çekip, sahiplenmiş olduğu o eşyayı elinden sakince alırsınız ve daha sonra bu eşyayı verdiği için teşekkür ederek onu ödüllendirmiş olursunuz.
Çocuğunu duvarları ve kapıları çiziyorsa, eşyaları kırıp döküyorsa, ortalığı dağıtıyorsa ona fazla sinirlenmeyin. Yapılması gereken öncelikle çocuğunuza bir oda ya da oyun oynaması için bir köşe ayarlamanız gerekir. Burada çocuğunuz kendi eşyalarını ister kırsın ister dağıtsın, çünkü o mekân kendisine ait olacak. Duvar ya da kapıya büyük resim kâğıtları asarak onlara resim yapmasını isteyebilirsiniz. Böylece evin değişik yerleri boya ve kalemle kirletilmemiş olacaktır. (Nar, 2005:133)
ALINTI