ÇOCUĞUMDA TİK VAR NE YAPMALIYIM?
Tikler belirli kas gruplarında meydana gelen, birden ortaya çıkan, yenileyici basmakalıp ve ritmik olmayan, motor hareket ya da ses çıkarma şeklinde görülen istem dışı hareketlerdir. Eklemleri çıtırdatmak, parmakları şıkırdatmak, göz kırpmak gibi pek çok şekilde çıkabilen takıntılı davranışlar, genellikle önceden düşünmeden yapılır. Zamanla davranış biçiminin bir parçası olur ve gerginlik anında ya da boş kalındığında daha sık ortaya çıkar.(Kuzucu, 2003)
Tikler beden kaslarında istenç dışı beliren aralıklı kasılmalaradır. Tikler, erkek çocuklarda daha sıklıkla görülen bir gerginlik belirtisidir. Genel tedirginliğin, bunaltı ve kaygı durumunun belli bir kasın kasılmasıyla, dışarı vurulması olarak yorumlanır. Tikler, kekemelik gibi çocuğun duygusal durumuyla yakından ilgilidir. Ortaya çıkışı, çoğunlukla aşırı bir heyecan, korku ve ürkme yaratan olayları izler. Tikler erken yaşlarda görülse de genellikle altılı yaşlardan sonra başlar. Tikler genellikle tedirgin, kaygılı, gergin çocuklarda görülür.(Yörükoğlu,1998)
Tiklerin Görülme Biçimleri
Gelip Geçici Tik: En az dört haftada ortaya çıkan ancak bir yıldan uzun sürmeyen, hemen her gün gözlenebilen, artmalar ve azalmalar gösteren basit tiklerdir Gelip geçici tikler motor tiklere oranla daha az görülür. Oluşmasında daha çok çevresel faktörler ve stres etkilidir.
Kronik Motor Ya Da Vokal Tik Bozukluğu: Bir yıldan uzun süre devam eden tiklerdir. Tiklerin olmadığı bir dönem üç aydan daha az bir dönemdir. Vokal tikleri motor tiklerden ayıran özellik, vokal tiklerin burun çekme, boğaz temizleme, gibi duyulabilen tik olmasıdır. Motor tiklerin ise kaş kaldırma, göz kırpma, elleri oynatma, omuz silkme gibi motor hareketlere dayalı olan tiklerdir.
Tourette Bozukluğu: Zaman içinde artma ve azalma gösterir. Çok sayıda vokal ve motor tiklerle birlikte görülür. Bazen de koprolali ( küfür etme) gibi kompleksli tiklerde görülebilir. Genellikle tikler sayılmayacak kadar sıktır. Ortalama başlama yaşı 7-10 dur. Görülme oranı %0.05- 1 olarak bulunmuştur. Oluşmasında çevresel etkenler, genetik etkenler ve nörobiyolojik etkenler etkin rol oynar. (Kuzucu,2003)
Tiklerin Nedenleri
Tiklerin oluşmasında en fazla ruhsal nedenler söz konusudur. Tikler genellikle iç gerilimlerin veya çatışmaların yansımasıdır. Kişi tikleri sayesinde bu gerilimlerden kurtulma çabası verir. Tiklere engel olmaya çalışıldıkça daha da artış gözlenir. Duygulanma, üzüntü, yorgunluk arttıkça tiklerde artış gösterir. Aile veya çevre içinde stres yaratan çeşitli durumlar, aile içinde aşırı baskılı ve otoriter bir eğitim (bazı araştırmalar tiklerin çocuğun her hareketine müdahale eden, aşırı kontrolcü ve titiz annelerin çocuklarında daha sık görüldüğünü göstermektedir), çocuğa gösterilen ilginin ve sevginin yetersizliği ve bu tutumunun yol açtığı olumsuz benlik algısı ve kendine güvensizlik, çocuğun pek çok davranışının eleştirilmesi, çocuğu yetenekleri üstünde zorlama, kıyaslama yapma, anne baba arasında geçimsizlik ve aile içi ilişkilerin bozuk olması, çocuğun yaşadığı ortamın kaygı verici ve güvensiz olması, kardeş kıskançlığı, okulda aşırı baskı, yetersiz biyolojik gelişme ve olumsuz çevre etkilerinin bir araya gelmesi, ortaya çıktığı bölgenin ya da organın uzun süren rahatsızlığı (örn; uzun süren burun akıntısı sonrasında burun çekmenin tik haline gelmesi) gibi faktörler etkili olabilmektedir. Tikler de kekemelik gibi, çocuğun dikkati soruna çekildikçe artar. Çoğu çocuk tikleri en şiddetli biçimde akşamüstleri yorgun olduklarında ya da bütün gün tikleri bastırdıkları için okuldan eve gelir gelmez yaşar. Bazı çocuklar ise sabah uyandıklarında yaşarlar. Bazı araştırmacılar tiklerin ruhsal bir bozukluğun belirtisi olduğunu, bazı araştırmacılar ise merkezi sinir sistemindeki bozukluktan ortaya çıktığını öne sürmektedir. Çabuk endişeye kapılan aşırı duygusal, sıkıntıları içine atan, ürkek ve çok titiz olan çocuklarda tikler daha uzun süre devam etmektedir. Çünkü bu çocuklar ne yaparlarsa yapsınlar heyecanlarını atamamaktadırlar ve üstlerine gidildikçe tiklerinde daha çok artma olmaktadır
Aileye Öneriler
· Çocuk 3–4 yaşına kadar bu davranışı devam ettiriyorsa anne baba tarafından görmezlikten gelinebilir. Ancak ilerleyen yaşla davranış ısrarlı bir şekilde devam ediyorsa, alışkanlık haline gelmeden kurtulmasına çaba harcanmalıdır. Çünkü müdahale ne kadar gecikirse davranış o kadar yerleşir.
· Çocuğa sevildiği hissettirilerek, olumlu bir benlik algısı ve kendine güven duygusu geliştirmesi sağlanmalıdır.
· Çocuğu yeteneklerinin üstünde zorlamaktan, başkalarıyla kıyaslamaktan ve sürekli eleştirmekten kaçınılmalıdır.
· Korku ve gerginlik karşısında arttığı için tike karşı sert tepki göstermek tiklerin giderek artmasına yol açabilir.
· Çocuğu sürekli ikaz edip bu tiki yapmaktan vazgeçmesini istemek onu duygusal ve fiziksel yük altına sokmakta, bu da çocukta tiklerin devam etmesine ya da yeni tikler oluşmasına yol açabilmektedir.
· Ailedeki tüm bireylerin bu davranışı ön plana çıkartarak rahatsız olduklarını sık sık hissettirmeleri, tike bağlı kaygıyı arttırarak davranışı sıklaştırabilir.
· Ev ortamındaki çatışma ve gerginlikleri mümkün olduğu kadar azaltarak, çocuğun kendini güvende hissetmesi sağlanmalıdır.
· Tiklerin ne olduğu anne baba tarafından tam olarak öğrenilmeli ve çocuğunda öğrenmesine yardımcı olunmalıdır. Çocuk ne kadar bilgili olursa tikleriyle o kadar kolay başa çıkabilir. Anne baba ne kadar bilgili olursa, çocuğa tikleri konusunda ona o kadar yardımcı olabilir.
· Çocuğun arkadaş ilişkilerinde zorlanmasına neden olan sosyal beceri eksikliklerinin giderilmesi için çok küçük yaşlardan itibaren farklı sosyal çevrelere sokulması önem taşımaktadır (örn; alışverişe götürmek, yaşıtlarıyla bir arada bulunmasına, sokakta oyun oynamasına izin vermek, anaokuluna göndermek).
· Çocuk tikleri bir süre durdursa dahi, bu tiklerin onun kontrolü altında olmadığı bilinmelidir. Anne babalar çocuklarının sık sık okulda bütün gün tiklerini kontrol altında tutup eve gelince bunları yaptıklarını dile getirirler. Çocuklar bütün gün okulda tiklerini bastırmak için çaba harcayıp yorgun düşerler. Ayrıca tikleri bastırmak tik dürtüsünü artırır ve çocuk eve geldiğinde bu dürtüyü kontrol edemeyeceği bir hale gelmiş olabilir. Bu durum aynı zamanda evin okula oranla daha güvenli bir ortam olduğu ve çocuğun bu davranışı saklama gereği duymadığı anlamına gelebilir. Evde artan tiklerin bir itaatsizlik olmadığı bilinmeli ve çocuk bu yüzden cezalandırılmamalıdır.
· Tikler çocuğun özgüvenini tehdit eder, sosyal uyumunu bozar. Tikleri olan çocuklar genellikle sosyalleşme konusunda ve arkadaş edinmede zorlanırlar. Çocuğun sosyalleşmesi için arkadaşlarıyla oyun ortamı yaratmasına ve ilişkide olduğu öğretmen, takım antrenörü, büyükanne gibi diğer yetişkinlerinden destek alınarak olumlu sosyal ilişkilere girmesine yardımcı olunabilir. Bu yetişkinlerin tiklerin doğası hakkında yanlış bilgiye sahip olmadığından emin olunmalıdır. Gerekirse bu kişilere çocuğun tikleri karşısında nasıl davranmaları gerektiği, çocuğun yaşayabileceği gereksiz stres ve maruz kalabileceği alaydan nasıl koruyabileceği hakkında bilgi verilmelidir.
· Çocuklar alay edilmeye karşı korumalıdırlar. Bütün çocuklar evde ve okulda güvenli ve tehdit olmayan bir çevreyi hak ederler. Tik bozukluğu olan bir çocuk için bunun anlamı anne baba ve öğretmenlerinin çocuğun alay konusu olmaması konusunda aktif rol alması gerektiğidir. Tikler genelde diğer çocuklar için alay konusu olup bir eğlence kaynağı oluşturabilir. Kendisine alay edilmesine sinirlenen bir çocukta tiklerin sıklığı artabilir, bu da daha fazla alay konusu olmasına yol açabilir. Alaylar eğitim veya doğrudan müdahale ile engellenebilir. Çalışmalar tikler hakkında bilgilendirilen çocuklardan bazılarının alay etmeyi kestiklerini hatta başkalarının alay etmesini engellediklerini göstermektedir.
· Çocukta dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu ile öğrenme güçlüğü olup olmadığı konusunda inceleme yapılmalıdır. Çünkü dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, Tourette bozukluğu olan erkek çocukların %40'ında, başka tik bozukluğu olanların %25'inde görülmektedir. Öğrenme güçlüğü ise bu çocuklarda daha sık görülür. Çocuğun öğretmeniyle iletişimde bulunarak onun okuldaki başarısı hakkında bilgi alınmalıdır. Öğrenme güçlüğü veya dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğuna dair işaretler varsa gerekli önlemler alınmalıdır.
· Bunların dışında tiklere müdahalede çok yönlü yaklaşım gerekebilir. Aileye danışmanlık, çocuğa psikoterapi ve davranış tedavisiyle birlikte ilaç tedavisi de uygulanabilir.
ALINTI