ÇOCUĞUMUN OBEZİTE SORUNUNA KARŞI NASIL ÖNLEM ALABİLİRİM?

Çocuklarda yeme ile ilgili olarak ortaya çıkan, ancak anoreksiyanın arkasında kalmış bir sorundur. Özellikle de erişkinlerdeki obezite ile ilgili çalışmalar sonrası ortaya çıkmıştır. Klinik anlamda obezite, kişinin ağırlığının boyuna göre beklenen kilodan %20 daha fazla olması şeklinde tanımlanır. %60 ya da daha fazla olması ise ağır risk etkeni olarak değerlendirilir. Okul çağındaki çocuklarda sıklığı %5 oranındadır.
Obezitenin yerleşmesi için iki dönem vardır:
1.Bebeklik döneminde başlayan,
2. İki-oniki yaşlarında başlayan.
Dolayısıyla, birincil ve ikincil olmak üzere; iki tür obeziteden söz edilebilir. Yağ hücrelerinin yapı ve sayısı bakımından çocuk hekimleri üç tip şişmanlık tanımlamışlardır:
1.Hiperplazik tipte yağ hücrelerinin sayısı artmıştır. Obezite hayatın ilk yıllarından itibaren başlar.
2.Hipertrofik tipte yağ hücrelerinin hacimleri artmıştır.
3. Karışık tipte ise beslenme bakımından obezite, tıkınırcasına ya da aşırı yemenin olduğu bir dönemden sonra başlayabilir. Ancak sıklıkla, aile ortamındaki aşırı yemek yemenin bir sonucudur. Bu aşırı yeme bütün alanlara yayılabileceği gibi, şekerli gıdaları yeme şeklinde sınırlı da olabilir (okul dönüşü şekerli gıdaların fazla alınması gibi). Hormonal bir nedene bağlı obeziteler çok nadirdir (%1'in altında) ve genellikle bir gelişme geriliği ile birlikte görülür. Psikolojik anlamda bir kez obezite yerleştikten sonra tepkisel ya da nedensel bozuklukların ayırdedilmesi zordur.
Obeziteye eşlik eden psikolojik sıkıntılar diğer belirtilerle ortaya çıkar. Bunlar; okul başarısızlığı ve gece altını ıslatma (ikincil obezlerde en sık rastlanır) gibi göstergelerdir.
Zeka geriliğinde de obeziteye sık rastlanır. Çocuk sembolik anlamlar bulamadığı için doyum arar. Aile ise eğitici olması gerekirken çocuğun beslenmesine yönelmiştir. Sıklıkla, ailenin duygusal bakımında eksiklikler söz konusudur. Obezitenin gelişmesi ve çocuğun muayeneye getirildiği yaş arasında uzun süreler vardır. Kural dışı olarak ergenlik dönemi verilebilir. Aileler 11-13 yaşları arasında, daha çok da kızlar için endişe ederler. Obezlerin %15-25'i zayıflarken, diğerlerinde obezite, yetişkinlik dönemlerinde de devam eder.
Dikkatin obezite belirtilerine yöneltilmesi, tedavide başarısızlıkla sonuçlanır. Çünkü aile, çocuğun diyet yapmasını ister, çocuğun ise böyle bir isteği yoktur. Diyet süresince çocuk zayıflatılabilirse de diyetin bitmesiyle kilolarını hızla alacaktır. Kalori kısıtlaması gereklidir, fakat şişmanlığın psikosomatik değerlendirilmesi gerekir. Tedavi, çocuğun uyumu olmaksızın bir işe yaramaz. Duygusal destek, davranış düzenlenmesi, aşırı yeme ve perhiz ile ilişkili kaygı ya da depresyona yardım önerilir.İlaç ile tedavi hiçbir zaman önerilmez. İştah kesiciler (amfetamin) ya da cerrahi yöntemlerin yararı ise sınırlıdır.(İşeri, 2007)
Çocuğumu nasıl tedavi ettirebilirim?
Şişmanlık tedavisinde mucize bir ilaç yoktur. Tedavinin ana prensibi diyet ve egzersizdir. Önce gerçekçi hedefler konulmalı, haftada 500 gramdan daha hızlı kilo kaybı amaçlanmamalıdır. Önemli olan ne kadar kısa sürede ne kadar çok kilo verdiğiniz değil, yavaş, fakat kalıcı bir kilo kaybıdır. Unutulmamalıdır ki, genellikle hızlı verilen kilo kolayca yeniden alınır ve her seferinde kilo vermek daha da güçleşir. Ayrıca hızlı kilo kaybı bazı metabolik ve psikolojik sorunlara neden olabilir ve büyümeyi yavaşlatabilir. Çocuğun motivasyonu için kontrat imzalama ve yediklerini kaydetme gibi yöntemlere başvurulabilir. Mutlaka ailenin katılımı ve desteği sağlanmalıdır. Bunun için ailenin yemek yeme ve egzersiz alışkanlıklarının değiştirilmesi gerekebilir. 'Davranış biçimlendirme' denilen bir tedavi yöntemi ile günlük yaşam içinde yapılacak küçük değişiklikler kilo kontrolünün sağlanmasında başarı sağlayabilir. Örneğin asansöre kesinlikle binmeme, yürüyerek gidilebilecek her yere yürüyerek gitme, yemeğini yavaş yeme, tabağını ekmekle silmeme gibi alışkanlıkların kazanılması bu yöntemler içinde sayılabilir. Diyet ve egzersizle ilgili bazı önemli noktalar şöyle özetlenebilir.

Diyet:
· Hastanın normal besin tüketimi belirlenmelidir.
· Yemek, ana ve ara öğün saatleriyle sınırlanmalıdır.
· Masada sosyal ilişkilere olanak sağlayan aile yemekleri desteklenmelidir.
· Kızarmış yemeklerden ve besinlere yağ ve şeker eklemekten kaçınmalıdır.
· Meyve ve sebze tüketimi desteklenmelidir.
· Karbonatlı içeceklerden diyet de olsa kaçınmalıdır.
· Margarin, yoğurt, peynir, çorba ve meyve pürelerinin düşük enerjili olanları tercih edilmelidir.
· Hastayı yemekle ödüllendirmekten kaçınmalıdır.
· Ciklet çiğnemekten kaçınmalıdır.
· Okulda yenen yemek için bazı düzenlemeler gerekebilir.

Egzersiz:
· Yürümek teşvik edilmelidir.
· Düzenli spor özendirilmelidir.
· Öğretmenler destekleyici olmalıdır.
· Okul dışındaki aktiviteler özendirilmelidir.
· Televizyon sınırlandırılmalıdır.
· İlgi ve hobiler teşvik edilmelidir.
· Okul eğitim programları aracılığı ile sağlıklı ve formda olmaya ilgi desteklenmelidir.

Yukarıda özetlenen öneriler sadece şişmanlığın tedavisi için değil, aynı zamanda sağlıklı yaşam için de uygulanması gereken kurallardır. Ne yazık ki bütün tedavilerin başarısız kaldığı ve cerrahi tedaviye gereksinim duyulan hastalar da vardır. Ülkemizde giderek yaygınlaştığı düşünülen obezitenin önlenmesi için yukarıdaki sağlıklı yaşam kurallarına uyalım ve çocuklarımıza da uygulayalım. (Tarım, 2007)
İskoçya'da Glasgow Üniversitesi'nde yapılan bir araştırmada çocukları obeziteden korumanın 10 yolu tespit edildi:
1-Abur cubur yedirmeyin: Okul yılları öncesinde kek, kurabiye, çikolata, hamburger gibi besinler çocukların ileride obez olma riskini artırıyor.
2- Kendi beslenmenize dikkat edin: Araştırmalar ebeveynleri dikensiz beslenen çocukların ileride obez olmalarının ihtimalinin yüksek olduğunu gösteriyor.
3- Uyku düzenine dikkat edin: Gecede 8 saatten az uyuyan çocukların obezite riski, 12 saatten fazla uyuyanlara göre 3 kat artıyor.
4- Tek çocukların obezite riski yüksek: Bunun kesin bir açıklaması olmasa da, tek çocukların şımartılmasının önemli bir etken olduğu söyleniyor.
5- Kilosunu kontrol altında tutun: Bebeğin kilolu doğması, doğumdan sonra fazla kilo alması ya da çok sık zayıflayıp şişmanlaması obeziteye yol açar.
6- Televizyondan uzak tutun: Haftada 4 saat televizyon izleyen çocukların obezite riski artıyor. Okul öncesi haftada 11 saat televizyon izleyen çocukların 7 yaşına geldiklerinde obez olma riski hiç televizyon izlemeyenlere göre 2 kat fazla.
7- Emzirme döneminde mama vermeyin: Bebeğiniz anne sütü ile beslenirken hazır mama yedirdiğinizde kilo alma riski artıyor. Çünkü bebek erken yaşta yağ depolamaya başlıyor.
8- Katı besinleri gereğinden erken başlamayın: Katı besinler de yağ depolama mekanizmasını erken harekete geçirerek obezite riskini artırıyor.
9- Otomobilde fazla vakit geçirmesin: Araştırmaya göre haftada 2 saatten fazla otomobil koltuğunda oturan çocukların 4'te biri ileride obez oluyor.
10- Hamilelikte sigara içmeyin: Araştırmada hamileyken sigara içen annelerin bebeklerinin ileride obez olma ihtimalinin yüksek olduğu gözlendi.

ALINTI.