ÇOCUĞUMUN ÖZGÜVENİNİ NASIL ARTIRABİLİRİM?

"Özgüven” kavramını birçoğumuz duymuşuzdur. Yetişkinlerin veya çocukların davranışlarının altında yatan nedenler arasında özgüven eksikliği'nin olduğunu herhalde biliyoruzdur. Özgüveni ele alırken iki aşama üzerinde durulabilir. Bunlardan ilki her bireyin özgüvenini sağlamak için yapması gerekenler diğeri ise özgüven eksikliğinin temellerinin atıldığı çocukluk çağında anne ve babalar olarak dikkat etmemiz gereken hususlardır.
Özgüven Nedir?
Özgüven kişinin hayatıyla ilgili aldığı kararları gerçekleştirebilmesi için kişiye cesaret veren bir güçtür. Özgüven, bir insanın mutlu ve başarılı bir hayat sürmesi için ihtiyaç duyduğu bir kişilik öğesidir. Tanımlayacak olursak;
Özgüven; kişinin kendine yönelik olumlu yargılarının olması, kendini ve olayları kontrol edebileceği inancı, kendini sevmesi, yeterli olduğunu düşünmesi ve değerinin farkına varması, kendisiyle barışık olması, kendini olduğu gibi kabul etmesi, kendisini tanıması gibi durumlarla ilgili bir kavramdır.
Yani; özgüven; kendimiz ve yeteneklerimiz hakkında pozitif ve gerçekçi bir anlayışa sahip olduğumuz anlamına gelmektedir. Diğer taraftan, özgüven eksikliği ise; kendinden şüphe duymak, pasiflik, boyun eğme, aşırı uyum gösterme, yalnızlık, eleştirilere karşı hassas olma, güvensizlik, depresyon, aşağılık duygusu ve sevilmediğini hissetme gibi kavramlarla tanımlanabilir.
Sağlıklı özgüven geliştirebilmiş bir çocuk ile özgüveni düşük bir çocuğun yaşamış oldukları çocukluk deneyimleri arasında farklar gözlenmiştir. Şimdi bu farklara bir bakalım:
SAĞLIKLI ÖZGÜVEN DÜŞÜK ÖZGÜVEN
Başarılarından dolayı takdir edilmiş Olumsuz eleştirilere maruz kalmış
İletişim kurulmuş, dinlenilmiş, sorunlarıyla ilgilenilmiş Azarlanmış, dayak yemiş
Saygı görmüş, kişiliğine değer verilmiş Aşağılanmış, horlanmış, küçük görülmüş
Yapabilecekleri doğrultusunda beklentiler güdülmüş Her zaman mükemmel olması beklenilmiş
Katıldığı spor faaliyetlerinde ya da okulda başarılı olmuş Spor faaliyetlerinde ya da okulda başarısız olmuş
Güvenilir arkadaşlara sahip olmuş Arkadaş çevresi tarafından alay edilmiş


Çocukların özgüven kazanmasında aile yaşamının, ana-baba tutumlarının ve arkadaş çevresinin çok önemli bir rolü vardır. Çünkü çocuk kendisine ilişkin olumlu bir benlik algısı edinmesini çevresinden aldığı tepkiler doğrultusunda gerçekleştirir.
Çocuk Açısından Düşünürsek;
Özgüven; bir çocuğun kendisine yönelik iyi duygular geliştirmesi sonucu kendisini iyi hissetmesi demektir. Başka bir deyişle kendisi olmaktan memnun olması ve bunun sonucu kendisi ve çevresiyle barışık olması demektir.
Özgüven Eksikliğinde Ailenin Etkisi
Çocukların özgüven eksikliği yaşamalarının başında koruyucu anne-baba tutumları gelir. Anne babalar çocuklarına karşı aşırı himayeci davranarak onları koruduklarını düşünürler. Bunun tam terside olmaktadır. Çocuklarını aşırı sevgi ve ilgiye boğan annelerde çocukları bir zorluk yaşamasın diye her türlü işi kendileri yaparlar. Bu her ne kadar iyi niyetle yapılan bir davranışsa da hatalıdır. Çünkü çocuk kendisinin yapması gereken şeyleri anne babası yapmaya devam ettiği sürece sorumluluk alamayan, anne ve babasına bağımlı, problem çözme becerisi gelişmemiş, yani özgüven eksikliği duyan bir birey olarak büyür.
Oysa çocuğu küçük yaşlardan itibaren kendi yaşamını kontrol edebilir, davranışlarının ve hayatının sorumluluklarını alabilir şekilde yetiştirmek gerekir. Bunun için ona küçük bile olsa sorumluluk alabileceği görevler verilmeli bunları başardığında da takdir edilmelidir. Özellikle ilköğretim çağında çocuk kendisinin artık sorumluluk alabileceğine inanır. O artık büyümüştür. Bu dönemde çocuğa bir şeyleri başarabileceği imajı verilmezse çocuğun kendisine olan güveni giderek azalacak ve yerini tam bir özgüven eksikliğine bırakacaktır. İleriki yaşamında da ayakları üzerinde duramaması gayet doğaldır.
Ailenin çocuğun özgüven eksikliği duymasına sebep olan diğer bir yanlış davranışı da aşırı mükemmeliyetçi anne babaların çocuğa karşı yaptıkları eleştirinin dozunu kaçırmalarıdır. Sürekli olarak çocuğu aptal yerine koymaları, “sen zaten yapamazsın”, “senden de bu beklenirdi”, “sana verdiğimiz emeğe yazıklar olsun” şeklinde söylenmeleri ya da hesap sormaları yani çocuk yanlış yapınca onun kişiliğini eleştirmek çok büyük bir hata ve özgüven yıkıcı bir davranıştır. Hata yapmışsa bile onu ailece eleştirmek yerine bir anne ya da baba olarak onu karşınıza alıp konuşmanız daha etkili olacaktır. Önemsendiğini hissedecek ve sizi onu önemsediğiniz için sevecektir. Buda da kendisi için kötü şeyler istemeyeceğinizi düşünmesine neden olur ve önerdiğiniz şeyleri mutlaka düşünecektir.
Çocuklara karşı yapılan ve hepimizin de sıklıkla düştüğü diğer bir hata kendi çocuğumuzu komşunun çocuğuyla kıyaslamaktır. Bu şekilde davranmak çocuğu bir yarış atı gibi görmektir. Oysa çocuğu kendisiyle yarışır bir hale getirmek gerekir. Çocuğun başarıya doğru attığı her adım kendisi için olmalıdır. Komşunun çocuğunu geçmek için değil.
Sonuç olarak, ailelerin sergiledikleri hatalı durumlar sonucunda özgüvenden yoksun bırakılmış çocuklar sürekli kendilerini ailelerine kanıtlama ihtiyacı hissederler. Bunun için yanlış arkadaş grubuna dahil olur ve okuldan kaçarlar. Çocuğunuz sizin yanınızda kendisini yetersiz hissediyorsa sorunu onda değil kendinizde ve aile sisteminizde aramanız gerekir.
Çocuk nasıl bir ortamda kendisini değerli hisseder?
Çocuğun kendisini değerli hissetmesinde rol oynayan etkenler daha ilk yaşlardan, çocukların kendilerine yönelik iyi duygular geliştirmeleri, hayatlarındaki önemli insanlar (anne-baba, öğretmen ve diğer büyükleri, ilerleyen yaşlarda arkadaşları) tarafından nasıl değerlendirildiklerine bağlıdır.
Büyükleri tarafından sevgi gören, gereksinim duyduğunda beklediği yakınlık ve ilgiyi bulan, fikirlerine değer verilen ve önemsenen, güven duyulan ve sorumluluklar verilen, iyi yaptığı şeyler için övülen, gurur duyulan, yaptıklarında hataya yer verilen ve olduğu gibi kabul edilen çocuğun kendisine özgüveni olur.
Buna karşılık sevildiğini, önemsendiğini hissetmeyen, beklediği yakınlık ve ilgiyi göremeyen, sürekli eleştirilen ve olduğu gibi kabul edilmeyen çocuk kendisini değerli hissetmez ve özgüveni olmaz. Kendisini değerli görmeyen çocuk yaşadığı aile, çevre, okul ve toplum içinde problemlere sebep olur.
ÇOCUKLARIN ÖZGÜVENİNİ ARTIRMAK İÇİN NELER YAPABİLİRİZ?
· Var olmalarının sizin için ne kadar önemli olduğunu onlara hissettirin; Onlara olan sevginizin başarı ya da başarısızlıklarına bağlı olmadığını, var olmalarının sizin için ne kadar önemli olduğunu ve ne olursa olsun onları daima seveceğinizi söyleyin.
· Kendilerine olan özgüvenlerinde sarsıntı gördüğünüz an harekete geçin; Unutmayın kendine özgüven duymak kendini beğenmişlik ya da kibirlilik demek değildir. Özgüven sadece olduğu gibi kabul edilmiş olmanın verdiği kendini rahat, iyi ve güvenlik içinde hissetmektir. Başarısı ile şımaran, kibirli davranışlar gösteren çocuğun kendisine olan özgüveni yok ya da düşük demektir.
· Çocuğunuzun gerçek özgüveni sağlamasında yardımcı olun; Çocuğunuzun zayıf yanlarını görmezlikten gelmeyin, dürüst olun, ama onları eleştirmeyin. Çocuklar kendilerindeki eksiklikleri ve kusurları kabullenmelidir. Bunun yanı sıra iyi ve kuvvetli oldukları yanları ile gurur duyabilmelidirler.
· Çocuğunuza kendisine has yeteneklerini ortaya çıkartmasında yardımcı olun Çocuklar birbirlerinden farklıdır; Her çocuğun farklı özellikleri ve yetenekleri vardır. Hepsinin başarılı olduğu alanlar değişiktir. Çocuklarınıza kendi ilgi alanları ve yetenekleri doğrultusunda faaliyetlere katılma imkanı sağlayarak onların araştırmaları ve yeni şeyler keşfetmeleri için destekleyin. Böylece kendilerinde var olan yeteneklerin ortaya çıkmasını sağlayarak kendilerine güven duymalarını sağlamış olursunuz.
· Yaptıkları ve ilgilendikleri şeylerin sizin için ne kadar önemli ve değerli olduğunu gösterin; Katıldıkları faaliyetleri ve ilgilendikleri şeyleri sorun, okulda katıldıkları faaliyetlerin gösterilerine gidin. İlgilendiği şeylerle ilgili okuduğunuz bir yazı ya da resmi onunla paylaşın.
· Evinizde herkesin birbirine güveneceği bir ortam oluşturun; Duygularını, düşüncelerini, sevgisini, başarı ya da başarısızlıklarını, hayal kırıklıklarını aile fertleriyle rahatça paylaşabilen çocuklar özgüvenli olurlar. "Söylediğin kadar da kötü değilmiş" ya da "Geçer canım merak etme" şeklinde cevap verme yerine, onların duygu ve düşüncelerini ciddiye alın.
· Çocuğunuza kendi davranışlarınızla örnek olduğunuzu unutmayın; Çocuklarınıza, onlarda görmek istemediğiniz davranışlarda bulunmayın. Unutmayın çocuklar size sizin onlara davrandığınız gibi davranacaklardır. Sinirlenip onlara bağırdığınızda, kızınca bağırmanın normal olduğu mesajını verirsiniz.
· Beklentileriniz çocuğunuzun seviyesinde olsun, onu aşacak beklentilerden kaçının; Her çocuğun farklı yapabilme kapasitesi ve seviyesi vardır. Çocuğunuzun birşeyi yapamayacağını bildiğiniz halde bunu ondan bekleyip sonunda hayal kırıklığı yaratmayın. Ulaşabilecekleri hedefler amaçlayıp başarılı olmalarını sağlayın.
· Çocuklarınıza sorumluluklar verin. Kendisine güvenilip sorumluluk verilen çocuklar kendilerini yararlı ve önemli hissederler.
· Sadece çok özel yetenek ya da başarılarına değil herşeyine değer verdiğinizi ve taktir ettiğinizi belirtin; Küçük bile olsa yaptığı güzel birşey ya da davranışı için onu övün ve bunun ne kadar önemli olduğunu belirtin.
· Ne yaparlarsa yapsınlar onları bağışlayın ve sevgi ile emniyette olduklarını hissettirin; Çocuklarınızı disiplin edin ama bunu hiç bir zaman sinirle ve katı kurallarla yapmayın. Onları disiplin etmeniz katı kurallarla katı cezalar verme şeklinde olmasın. Çocuklar adaletsiz davrandığınızda bunu çok iyi bilirler. Onların güvenini sarsmayın.
· Birlikte vakit geçirin. Ortak yapacağınız faaliyetler bulup birlikte zaman geçirin.
· Onların özgüvenlerini sağlayacak sözlerde bulunun; "Yardımların çok işime yaradı, teşekkür ederim" ya da " Bak bu aklıma gelmemişti bu konudaki fikrini çok beğendim" gibi sözlerle onların katkılarına değer verdiğinizi gösterin.
· Çocuğunuzla ilgili problemleri onu suçlamadan ya da onun karakterini eleştirmeden tartışın; Çocuklar kendileri ile ilgili problemlerde kendilerine saldırılıp eleştirilmeden konuşulduğunda bu problemi çözmek için çaba sarf ederler. Onun karakterine değil yaptığı şeye hitap ederek konuşun.

ALINTI.