Tarihimizde, çocuk eğitiminde falaka önemli yer tutmuş. Çocuklar daha düne kadar babalarının yanında hiç konuşmamışlar. Ama artık bu davranışları daha doğrusu davranış bozukluklarını tarihe gömme zamanı geldi. Zaman artık çocuklara sevgiyle yaklaşma ve sevgiyle disiplin verme zamanı...
Çocuğunuzu çok sevdiğinizi biliyoruz. Hayatta hiç acı çekmesini istemediğinizi de, tüm güzelliklerin onun olmasını diliyorsunuz... Peki, bunu gerçekleştirmek adına üstünüze düşenleri gerçekten yapıyor musunuz? Şimdi biraz durun ve düşünün: "Onun yanlışlarını düzeltmek için hangi yöntemi kullanıyorum?" Ne yazık ki, çoğu cevabın "ona küsüyorum", "ona bağırıyorum", "odasına kapatıyorum", "en sevdiği şeylerden mahrum ediyorum", "şiddet uyguluyorum" gibi cümleler olduğunu duyar gibi oluyorum. Peki, bu eskimiş, çocuğunuzun ruh sağlığını son derece olumsuz yönde etkileyen terbiye yöntemlerini çöpe atıp, yerine "sevgi'yi koymaya ne dersiniz? Sanıyorum sağlıklı düşünen hiçbir anne-babanın bu öneriye cevabı "Hayır" olmayacaktır. Ama hemen ardından bir soru gelecektir "Nasıl sevgiyle disiplin kurabilirim?" Şimdi sizlere bu soruya cevap olacak öneriler sunmak istiyoruz.
Gerekeni yaptığında onu ödüllendirin
Çocuğunuz, her ne şekilde olursa olsun ilgi görmeye daima açtır. En büyük isteği ailesi tarafından sevilmek, değer görmek, takdir edilmektir. Bunun için size binbir türlü oyun oynar, kendince marifetler sergiler, sizin ona "doğru olarak öğrettiklerinizi uygulamaya çalışır. Ama siz onun bu yöndeki çabalarına karşı kayıtsız kalırsanız, o zaman doğru olanı yaptığımda kimsenin umurunda değil yönünde bir düşünce geliştirir. Ne yazık ki, anne-babalar genellikle çocuklarının doğrularını, gerekeni yapıyor düşüncesiyle görmezden gelirken, "yanlışlarında kaplan kesilerek onu cezalandırırlar. İyi bir şey yaptığında sevgiyle, takdirle ödüllendirilmeyen çocuğunuz, yanlış yaptığında cezalandırılmaya razıdır. Çünkü onun dünyasında ilginin iyisi kötüsü olmaz. Pozitif ilgi yoksa, negatif ilgiyle de idare eder. Yeter ki, anne-babası ona ilgi göstersin, onun yaptıklarını fark etsin. "Sevgiyle Disiplin" kitabının yazarı Fitzhugh Dodson, bu durumu "Erimiş Çikolata Kanunu"na karşı gelmek olarak açıklıyor ve şöyle diyor: "Eğer ikisi arasında seçme şansı verilirse, çocuk tabii ki erimemiş çikolatayı, erimiş çikolataya tercih edecektir. Ama erimemiş çikolata yoksa, erimişine "Hiç yoktan iyidir" diyerek razı olacaktır. Aynı şekilde anne-babasından ilgi görmeyen çocuk, hiç yoktan iyidir anlayışıyla azar işitmeye de razı olur. Bir çocuk için ne şekilde olursa olsun ilgi görmek en önemli şeydir."
Cezalar, sanılanın aksine "kötü davranışlardan vazgeçilmez, aksine onların tekrarlanmasına yol açarlar. Çocuğunuz ilgi görmek için aynı davranışları sergilemeye devam eder. Örneğin, çocuğunuzun oyuncaklarını kırmasına kızıyor ve her defasında ona şiddetli tepki veriyorsanız, o oyuncakların sürekli olarak kırılacaklarına emin olabilirsiniz. Çocuğa disiplin verirken, olumsuz davranışlarını görmezden gelmeniz (başkalarına ve kendine zarar vermediği müddetçe) ve olumlu davranışları karşısında adeta bir "olumlu davranış avcısı" gibi bunu yakalayıp, anında ödüllendirmeniz çok önemlidir.
Ona ödül verirken dikkat etmeniz gerekenler
. Çocuğunuza uygun, pozitif ödüllendirme sistemini oluştururken öncelikle dikkat etmeniz gereken; çocuğunuzun duygularını değil, hareketlerini yönlendirmeyi esas almanızdır. Çünkü duygulara hiçbir zaman engel olamazsınız. Bırakın çocuğunuz duygularını rahatça dışa vursun.
. Ödüllendirme sistemini sadece elle tutulur, gözle görülür davranışlara uygulayın. Yatağını toplaması ve ev işlerine yardım etmesi gibi.
. Onun, iyi ve kötü karakter özelliklerini barındıran bir liste hazırlamalısınız.
Bu liste şu başlıkları taşımalı:
1- Onayladığınız ve devam etmesini istediğiniz davranışlar; misafir olunan evlerde etrafı karıştırmaması, kardeşine sevgi göstermesi gibi.
2- Azalmasını istediğiniz davranışlar; istediğini elde edemeyince bağırması, kardeşine vurması gibi.
3- Daha fazla yapmasını istediğiniz davranışlar; elbiselerini dolaba asması, arkadaşlarıyla kavga etmeden oynaması gibi.
Bu listenin ardından bir liste daha yapmanız gerekiyor. Bu da çocuğunuzun en sevdiği insanların, oyuncakların, etkinliklerin, yiyeceklerin listesi olmalı. Bu liste çok önemli, çünkü ödüllerinizi bu listeye göre belirleyeceksiniz.
Çocuğunuzu ödüllendirirken nelere dikkat etmelisiniz?
Her şeyden önce ödüllendirme sistemine, çocuğunuz bilinçlenmeye başladığı ilk andan itibaren başlamalısınız. Ne kadar küçükken başlarsanız işiniz o kadar kolay olur. "Benim çocuğum büyüdü" diyorsanız, yine de geç kalmış sayılmazsınız. Bu sistemi her yaştaki çocuğa uygulayabilirsiniz. Aldığınız cevap daima pozitif olacaktır. Çünkü hiç kimse, sevgiyle sunulan bir ödüle karşı kayıtsız kalamaz. Ve ödüllenen davranışlar mutlaka tekrarlanır.
Ödüllendirme sisteminde iki çeşit ödül vardır. Birincisi manevi olan ödüller; öpmek, takdir ettiğini belirten sözcükler kullanmak, sarılmak gibi. İkincisi ise maddi olan ödüllerdir; dondurma almak, birlikte bir etkinliğe katılmak, ona çok istediği giysiyi almak gibi. özellikle maddi ödülleri verirken, dikkat etmeniz gereken en önemli nokta, bunu her seferinde değil de en beklemediği anlarda, sürpriz olarak vermenizdir. Ayrıca ödülü, çocuğunuzun istediği zaman değil de, sizin belirlediğiniz bir zamanda vermeniz gerekir. Çocuğunuz "Doğru bir davranış yaptım, neden bana ödül vermiyorsun" diye mızmızlanmaya başlarsa, asla taviz vermeden "özel ödüller, özel zamanlar içindir" yanıtını vermekten kaçınmamalısınız. Eğer bu konuda taviz verirseniz, çocuğunuzu arsızlığa alıştırırsınız.
Diğer bir önemli nokta da, süreklilik kazanmasını istediğiniz olumlu davranışlarda önceleri sık sık, davranış yerleşmeye başladığında daha az sıklıkla, yerleştikten sonra da ödül vermemenizdir. Davranış yerleştiği zaman çocuğunuz, ödüle gereksinim duymadan, sadece olumlu bir iş yapmaktan ötürü mutluluk duyar. Bu da onun için en büyük ödül olur.
Aranızda sözleşme imzalayın
Çocuk-anne ve baba arasında yazılı bir anlaşma imzalama her zaman etkili fakat fazla kullanılmayan bir yoldur. Bu konudaki önemli nokta, sözleşmeyi imzalayan tarafların tam olarak görüş birliği içinde olmalarıdır, örneğin, bir anne çocuğuna "Duvarlara resim yapmayı sürdürürsen, yarın babaannenle hamburger yemeye gidemezsin" derse bu bir anlaşma değil, bir dayatma yapmış olur. Anlaşma, çocuğun da istek ve beklentilerini içermelidir.
Örneğin, çocuğunuzla şöyle bir anlaşma imzalayabilirsiniz: "İstediğim, bilgisayar karşılığında, iki hafta boyunca hiç itirazsız odamı, dolap ve çekmecelerim de dahil olmak üzere toplamayı kabul ediyorum". Anlaşmanın taraflarca da imzalanması gereklidir. Bu sözleşmede kabul ettiğini, çocuğunuz bir gün dahi yerine getirmediği zaman sizin de ona ödülünü verme zorunluluğunuz ortadan kalkar. Bu anlaşmanın yazılı olmasının en önemli avantajı, bir hafta sonra çocuğunuz gelip de "süre bir haftaydı, hem dolaplarımı toplamam gerekmiyordu" gibi bahanelerle karşınıza çıkarsa ona yazılı bir belge sunabilecek olmanızdır.
Mutlaka ara verin
Çocuklarınız, sabrın sınırlarını zorladıklarında, örneğin birbirleriyle sürekli olarak kavga ettiklerinde onlara gidip şöyle demelisiniz "Sizin beş dakika araya ihtiyacınız var". Onları odalarına yollayın ve beş dakika dolana kadar çıkmamalarını söyleyin. Direnip gitmek istemiyorlarsa, zorla da olsa götürün ve odanın kapısını gerekiyorsa siz kapalı tutarak beş dakika boyunca orada kalmalarını sağlayın. Beş dakika dolunca da vaktin dolduğunu ve çıkabileceklerini söyleyin. Çıktıklarında ne kadar sakin olduklarına şaşıracaksınız.
Bu yöntem 3 yaşından büyük çocuklar üzerinde etkilidir. Daha küçük olanlar için, sizin kendinizi 20 dakika boyunca bir yere kapatmanız ve çocuğunuz ne kadar kapıya vurursa vursun, bağırırsa bağırsın 20 dakika dolmadan çıkmamanız etkili bir yöntemdir.
Bu süre zarfında onun bağırmalarına dayanamıyorsanız bir walkman edinip, bu süre içinde en sevdiğiniz şarkıları dinleyebilir, sevdiğiniz bir macera romanını ya da dergi okuyabilirsiniz. Ne yaparsanız yapın, ama sakın 20 dakika boyunca o odadan çıkmayın. Eğer vaktinden önce dışarıya çıkarsanız, bir dahaki sefere kapıyı hiç durmadan yumruklayıp, bağıracağına emin olabilirsiniz.
Çocuğunuz için evi yeniden düzenleyin
Anne-babalann en büyük yanlışlarından biri de çocuk doğup büyüdükten sonra da, evlerini çocuktan önceki düzen içerisinde tutmaya çalışmalarıdır. Çocuklar doğaları gereği, çok hareket etmeye gereksinim duyarlar. Koşarlar, zıplarlar, vururlar... Bu nedenle evinizi çocuğunuzu sıkmayacak, ona dilediği kadar hareket imkanı sağlayacak şekilde düzenlemelisiniz. Böyle yaptığınızda çocuğunuzla aranızda daha az sorun yaşandığını göreceksiniz.
Çocuğunuz davranışlarının sonucuna katlansın
Çocuğunuz, üzerine düşen görevleri yapmıyor ve aynı konu hakkında size problemler yaşatıyorsa, bırakın davranışının doğal sonuçlarına katlansın, örneğin, 8 yaşındaki kızınız telefonla çok uzun süre arkadaşlarıyla konuşuyor. Ve bu konuda onu ikaz etmekten bıktınız. Onunla konuşun. Eğer böyle konuşmak istiyorsa, her gün harçlığından bir miktar parayı size vermesini söyleyin. Bu parayı biriktirip, telefon faturasını öderken kullanacağınızı, eğer vermez ve böyle uzun konuşmaya devam ederse faturayı ödemeyeceğinizi söyleyin. Sözlerinizi umursamayıp, yine aynı davranışına devam ederse, o zaman bırakın telefon kapansın ve bir süre kapalı kalsın. Bu durum belki sizin de bir süre sıkıntı çekmenize neden olur. Ama bunun sonucunda, çocuğunuz hatalı davranışının bedelini bir gün ödemek zorunda kalacağını anlamış olur.
Sevgiyle disiplin verebilmek için...
* Disiplinde daima, "Neyin yapılamayacağını" söyleyen ceza yerine "Yapılanın iyi olduğunu" anlatan ödülü tercih edin.
* Çocuğunuz sizi çok sinirlendirdiği zaman önce derin nefesler alın, sonra öfkenizin geçmesi için yukanda sözünü ettiğimiz "Beş dakika ara yöntemini" uygulayın. Daha sonra da ona, davranışının üzerinizde yarattığı etkiyi anlatın.
* Yemek saatlerinin daima neşeli geçmesini sağlayın. Çocuğunuzla yemek masasındayken, asla yaptığı herhangi bir şeyden ötürü eleştirmeyin.
* Evdeki kuralları çocuğunuzla birlikte koyun. Kendi fikirlerini de içeren kurallara uymak onun için daha kolay olur.
* Kuralları koyarken çocuğunuzun kişiliğini, duygusal yapısını, zekasını, yaşını göz önünde bulundurun.
* Kuralların belirli sınırları ve limitleri olmasına özen gösterin, örneğin; salonda top oynayamazsın, ama koridorda oynayabilirsin gibi.
* Özellikle çocuğunuzu ilgilendiren konularda, ona fikrini sorun ve fikrine saygı duyun.
* Ödülü daima "Olumlu davranışın" hemen ardından verin veya teklif edin.
* Otoritenizi, bilgi ve hoşgörüye dayandırın.Bu temellere dayalı bir otorite çocuğa güven duygusu verir ve sizin fikirlerinize saygı duymasını sağlar.
* Çocuğunuza, asla kendinizden hayat dersleri vermeyin, nutuklar çekmeyin. "Ben senin yaşındayken..." lere bir son verin.
ALINTI