GELENEKTEN GELECEĞE BABA


GELENEKTEN GELECEĞE BABA
Geleneksel ailelerde babalar;
Otoriter, kural ve disiplinden sorumlu, duygusal olarak uzak kalan, pozitif duygulardan çok negatif duyguları ifade eden kısacası tek amacı evin geçimini sağlamak olan aile reisleriydi.
Bu nedenle eskiden bu tür cümleleri çok sık duyardık
‘Akşam baban gelsin de sen göreceksin anneyi üzmeyi’
’Babayla yüz-göz olunmaz!’
‘Bu da bir şey mi ben senin yaşındayken…’
‘Aman baban duymasın!’
‘Bu kadar yüz verirsen tabi seni dinlemez sert olacaksın çocuğa!’
Günümüzde kadınların çalışma hayatında daha fazla var olmasıyla birlikte babalar çocuklarının dünyasında daha aktif rol alma imkanı bulmuştur. Böylece;
‘’Duygularını ifade etmekten çekinmeyen, öpen, sarılan, “seni seviyorum” diyen, saçını okşayan, ağlayan, çocuğuyla eğlenen, oyun oynayan, çocuğu için endişelenen, çocuğunu doktora, okula, kursa götüren, çocuğuna yemek yapan, çocuğunu giydiren, yatakta çocuğuna masal okuyan, derslerine yardım eden, okul toplantılarına giden, çocuğuna yakın olmayı seçen, çocuğunu sadece annesine emanet etmeyen onun hayatında olmayı seçen babalar…’’ortaya çıkmıştır.
Babalar çocukların hayatında daha fazla var oldukça ve bu baba cezalandırıcı/olumsuz olmak yerine olumlu ve duygusal olarak yakın oldukça…
Daha az duygusal problem
Daha az davranış problemi
Daha az sağlık problemi
Daha yüksek okul başarısı
Daha fazla sosyallik ve dışa dönüklük
Daha özgüvenli çocuklar
yani DAHA MUTLU ÇOCUKLAR yetişir.
ANNE BABA VE ÇOCUK ÜÇGENİ
Anne-çocuk birliği: “ana kuzusu çocuklar”
Babanın çocuğun hayatındaki varlığı azaldıkça anneye olan bağımlılığı artar; yani çocuk ruhsal olarak büyüyemez!
Eğer anneleri tek başlarına bırakırsanız hem onları hem çocuğunuzu mutsuz etmiş olursunuz! MUTSUZ ANNE=MUTSUZ ÇOCUK



ÇOCUKLAR SINIRLARI/KURALLARI DAHA ÇOK BABALARI SAYESİNDE ÖĞRENİR.
Sizin “hayır”ınızla annenin “hayır”ı aynı değil!
En son duyan siz olmamalısınız!
Evde kuralları koyarken eşler birlikte hareket etmeli, tutarlı olmalı, tutarsızlık çocuklarınızın kafasını karıştırır!
Cezalandırıcı olmak yerine AÇIKLAYICI ve ANLAYIŞLI olmak!
Arkadaş gibi olmadan yakın olmak mümkün!
Eğer her şeye izin verirseniz, her şeyi ona bırakırsanız, İHMALKAR olmuş olursunuz!
Sağlıklı çocuk büyütmek için duygusal olarak yakın olmak ama belli sınırlara sahip olmanız gerekiyor!
Evdeki “iyi polis” / “kötü polis” rolleri!
• Bütün kuralları anneye bırakmak sadece çocuğunuzun gönlünü yapmaya çalışmak!
• Tamamen uzak olmak, çocuğun bütün yakınlık ihtiyacını annenin karşılaması, evde cezanın adı olmak! İki durum da eşit derecede MUTSUZ ÇOCUK demek!
ANNE ÇOCUK BAĞIMLILIĞI
Anneler için bazen anne-çocuk ilişkisi adeta bağımlılığa dönüşebilmektedir. Bu ilişki tarzı babaların çocukla ilişki kurmasını engellemektedir. Böylece anneler isteyerek ya da istemeden babaları bu ilişkide dışarıda bırakır
“Sen yediremiyorsun ben yedireyim”
“Sen giydiremiyorsun ben giydireyim”
“Çocuğun canını acıtacaksın öyle oynama”
UNUTMAYIN, bu tarz yaklaşımlar babaların motivasyonunu azaltır.

Anne-babalar arasında çocuklarla ilişki kurmadaki farklar nelerdir?
Annelerin varlığı çocukların sakinleşmesi ve yatışmasına yardımcı olur.
Babalar ise hem sözel hem fiziksel olarak daha uyarıcı bir rol oynarlar.
Örneğin, bebekler büyüdükçe babalarıyla daha çok oynamak isterler çünkü babaların oyunları daha uyarıcı, beklenmedik ve heyecan vericidir.
Bu tarz oyunlar çocukların zihinsel, duygusal ve sosyal gelişimlerini olumlu etkiler.
Çocuklarına sorumluluk veren babaların çocuklarının (karşıdan karşıya geçmek, markete göndermek, tek başına uyuması/banyo yapmasını teşvik etmek) zorluklarla baş etme becerilerinin ve kendilerine güvenlerinin daha fazla olduğu bulunmuş.

NELER YAPABİLİRSİNİZ?
Evet, çocuğunuzu emziremezsiniz, onu karnınızda taşıyamazsınız ama onu kucağınızda taşıyabilirsiniz, ona yemek yedirebilirsiniz, onun altını temizleyebilirsiniz ya da gece ağladığında kalkıp onu sakinleştirebilirsiniz!

Doğumundan itibaren bakım sorumluluğunu paylaşın.
Her gün eve gelince ona gününün nasıl geçtiğini, neler yaptığını sorun.
Eğer size heyecanla bir şey anlatıyorsa onu teşvik edin, heyecanına heyecan katın.
15 dakika bile olsa onunla mutlaka her gün oyun oynayın.
Ona sevginizi göstermekten, ifade etmekten kaçınmayın.
Hem kız hem erkek çocuklar için sosyal aktiviteleri teşvik edin.
Sık sık çocuklarınızı alıp dışarı çıkın, parka gidin, bisiklete binin, birlikte spor yapın, onları daha önce gitmedikleri şaşırtacak bir yerlere götürün.
Onların merakını teşvik edin.
“Sence bu köprüyü nasıl yapmışlardır? Kuşlar nasıl böyle uçuyor? Bu gemiler suyun üstünde nasıl duruyor böyle?”
Size sordukları soruları asla cevapsız bırakmayın, eğer bilmiyorsanız geçiştirmeyin, “bilmiyorum ama birlikte araştırabiliriz” deyin.
Arkadaşlıkları ile ilgili sorular sorun, onun arkadaşlarını tanımaya çalışın; arkadaşlarını da davet edip bir yerlere gidin.
Onu üzüntülü, öfkeli gördüğünüzde sizin desteğinize çok ihtiyacı var demektir. Yanına gidip “Üzülmüşsün”, “Kızgınsın” demeniz, saçını okşamanız, sırtını sıvazlamanız ona iyi gelecektir.
Bu olumsuz duygularını paylaşması için onu teşvik edin. Kendinizden örnek vererek başlayın; “Bugün şöyle bir şey oldu ben de buna çok üzüldüm”.
Ona empatik yaklaşın, “Buna bende olsam çok üzülürdüm, kızardım, seni anlıyorum” deyin.



.alıntı.