Güvenli Bağlanma Nedir? Özgüven Gelişimine Etkileri Nelerdir?
(Bağlanma Kuramı /Ulusal Aile ve Evlilik Terapileri Kongresi 2011/İstanbul)
Bağlanma Stilini Anlamak Neden Önemli?
Genel olarak ebeveynine güvenli bağlanmayan çocuklarda;
İlişki problemleri
Davranış problemleri
Akademik başarısızlık
Özgüven düşüklüğü
Davranım bozukluğu
Bağımlılık geliştiren maddelere yatkınlık
Kendi çocuklarına ihmal ve istismar
Hipotalamus-hipofiz-adrenal akstaki yüklenme ile bedensel ve zihinsel stresin daha fazla hissedildiği gözlenir.
Birçok gelişim kuramının en temel ortak görüşü; sosyal ilişkilerin psikososyal gelişimin belirleyici öğelerinden biri olduğudur.
John BOWLBY(1907-1990), bağlanma kuramının en önemli araştırmacılarındandır. Bowlby’e göre bebek ve annesi veya bakımvericisi arasındaki ilişkinin kalitesi psikososyal gelişimin en önemli belirleyicisidir. Bu kurama göre birey aktif olarak adaptasyon, kopyalama süreçlerinin gelişimi ile olgunlaşır.
Bağlanma; en geniş anlamıyla kişinin diğer bir kişiden yakınlık bekleme eğilimi ve yanında olduğunda kendini güvende hissetmesidir.
Bağlanmanın Gelişimi: ilk dokuz ayda gerçekleşir. Bakımvericinin yokluğunda ilgiyi çekmek için temel birincil strateji denilen ağlama, mırıldanma ile tekrar ilişki kurma çabasına girilir. Bakımvericiden duyarsız ya da düzensiz yanıtlar alıyorsa kendi stresini uygun olmayan başetme yöntemleriyle yani ikincil stratejilerle çözmeye çalışacak ve bunun sonucunda da güvensiz bağlanma geliştirmeye aday olabilecektir.
Bağlanma Stilleri:
Güvenli Bağlanma: anneyi güvenli bir üs olarak kullanarak çevreyi keşfe başlayabilirler. Çocuğun ihtiyaçlarına duyarlı ve süreklilik gösteren anne modeline sahiptirler. Bu çocuklar benliğini daha iyi algılama, çatışma çözme becerilerinde, dil becerilerinde ve sosyal ilişkilerde daha yeterli bir tutum sergileme kapasitesine sahip olurlar.
Anksiyöz-Ambivalan Bağlanma: kaygı ve duygularda karasızlık mevcuttur. Anneden ufak ayrılışlarda öfkeleri uzun sürer ve yatıştırılmaları zordur. Anneleri genellikle sürekliliği olmayan ve müdahaleci yapıdadırlar. İleride davranış sorunları daha sık gözlenir ve okulda da daha fazla zorbalığa uğrama davranışına maruz kalabilirler.
Anksiyöz-Kaçıngan Bağlanma: annelerinden ayrı kalma testi olan yabancı durum testinde ; anne odaya döndüğünde kayıtsız davranırlar ve annelerini güvenli üs olarak kullanmazlar. Bu gruptaki annelerin rededici tutumlarının yoğun olduğu gözlenir. İleride duygularını daha az dışa vururlar ve okulda öğretmenler tarafından daha fazla rededilme olasılığı gözlenebilir ve okulda diğerlerine yönelik zorbaca hareketler sergileyebilirler.
Dezorganize Bağlanma: annelerine bazen yapışkan bazen de oldukça kayıtsız olan zıt davranışlar sergilerler. Bu bebeklerin kendilik gelişimleri zayıftır. İleride okulda önemli davranış problemleri ve saldırganlık sergiledikleri gözlenebilir.
Bağlanma stillerinde tanımlanmış bu kategorize sınıflandırma biliyoruz ki genel bir tanımlamadır ve kişiler farklı bir bağlanma stilline ait davranışı yerine ve zamanına göre sergileyebilirler.
İçsel İşleyiş Modeli Nedir?
İçsel dünyada kalıcı ve süreklilik kavramlarının birleştirilmesi ve bilginin işlenme sürecini içeren bir kavramdır.
Anne-babanın tekrarlayan davranış örüntüleri
Çocukların zihinsel Şemalarını şekillendirir
Bu şemalar yakın ilişkilerdeki beklenti, inanç ve tutumları yönlendiren
“İçsel Çalışma Modelinin” içeriğini oluşturur.
İçsel işleyiş modeli kuramına göre anne ve çocuk etkileşimi sürecinde zihin modelinin 2 temel şeması birbirini doğrulayıcı ve tamamlayıcı biçimde gelişir: ‘değerli ben’ ve ‘güvenilir o’. Bu iki şema yakın ilişkilerde yaşanan bağlanma kaygısı, mesafeyi koruma ve kaçınma davranışı ile ilişkilidir.
Bağlanma stilini nasıl anlayabiliriz:
İçsel işleyiş modeli,
Stres regülasyonunu,
Yakın ilişkilerini,
Dış dünya ile ilişkisini ve
Keşfedebilme becerisini test etmemiz gerekir.
Dinamik Gelişimsel Modelde Bağlanma stratejileri bellek sistemleri ile ilişkilendirilir. Bilginin bellek sistemindeki organizasyonunda çoğu zaman yanlışlar, çarpıtmalar ya da hatalar oluşmaktadır.
Belleğimiz çalışırken;
Prosedürel bellek: davranışlarımızı ve duygulanımlarımızı depolar
Semantik bellek: genelleşmiş kuralları ve mantıksal prensipleri hatırlatır ve genellikle başkalarının söylediklerinden etkilenir.
Epizodik bellek: genellikle erişkinler tarafından doğrulanan ve önemli olduğu vurgulanan, duygu yüklü otobiyografik deneyimleri depolar.
Ve biliyoruz ki; yaşanan deneyimlerin bazıları inkar edilir, unutulur ve bazı durumlarda kişi sadece anne-baba tarafından söylenen semantik bilgiye güvenir ve böylece otobiyografik bilgi bellekten uzaklaştırılır.
Tehditkar ve öngörülemez durumlarla karşılaşıldığında çocuk ve gençler bazı bilgileri çarpıtabilir ya da tekrar yapılandırabilir. Bilginin bu şekilde bölünüp uzaklaştırılması kaçınganlarda sıktır.
Ergenlik döneminde bağlanma stiline ait bilgilerin dinamik gelişimi: bilişsel gelişim sayesinde bellekten gelen bilgiler tekrar ele alınır ve bir entegrasyon sağlanır. Güvensiz modellerin revizyonu için bir şans doğabileceğini savunanlar vardır. Ergenlik insan gelişiminde nörolojik değişimin hızlı yaşandığı son dönemdir. Ergenlikte baskın bağlanma örüntüleri artık cinselleştirilmiştir. Ergenlik dönemi bebeklik döneminden bu yana yaşanmamış olan yakın fiziksel temasın tekrar yaşandığı dönemdir.
Ergenlikte ‘seninle ilişkideki ben kimim’ sorusu yine aydınlatılması gereken temel soru halini almıştır.
Ergenlikte soyut düşüncenini gelişimi ile, hipotetik ve olasılıkları düşünebilme gücü gelişir. Ergen için kendi düşünceleri, duyguları ve bellek bilgileriyle yol alma ve sonuca varma gündeme gelmiştir. Bu artmış yansıtıcı kapasite sayesinde ergen bu dönemde artık ‘sosyal dünyadaki ben kimim?’ sorusuna yanıt aramaktadır. Bazı çalışmalarda bebeklik bağlanma özellikleriyle ergenin sosyal grup işlevselliği öngörüsü saptanmıştır.
Uzm. Dr. Nuşin Bilgin
Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı