OYUNUN ÇOCUK ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ NELERDİR?
Gelişim basamakları boyunca çocuğun hareketlerine düzen getiren, zihinsel, bedensel ve psiko-sosyal gelişimlerinde yardımcı olan, hayal gücünü ve yaratıcı yeteneklerini geliştiren tüm oyun malzemesi oyuncak olarak tanımlanabilir.
Oyuncaklar, çocuğun doğal yeteneklerini kolaylaştıran, böylelikle de büyük bir eğitimsel işlevi yerine getiren oyun malzemeleridir. Çocukta seçme ve değerlendirme duygusunu da geliştiren oyuncaklar, bu işlevleriyle çocuğun kendi kendine karar verebilmesine ve belirli bir alanda beceri kazanmasına olanak hazırlarlar.
Yine oyuncaklara bireyin toplum ve çevreyle olan ilişkilerini düzenleyen bir araçlar sistemi gözüyle bakılabilir.
Oyuncaklar çocukların çeşitli renk, boyut ve şekilleri kavramalarına, sayısal ve yazınsal kavramlardan haberdar olmalarına yardımcı olurlar. Gelişimin her kesimini uyarmaları açısından oyuncaklar, farklı yaş ve zihin düzeyindeki tüm çocuklar için gereklidir.
Oyun malzemesine ilişkin çeşitli sınıflandırmalar yapılmıştır. Bu sınıflandırmalardan birine göre, oyun malzemesi beş ana grupta ele alınabilir:
Birinci malzeme grubu, çocuğun etrafını saran dış dünyayı tanıması ve deneyim kazanmasına yardımcı olur. Ancak bunu gerçekleştirebilmesi için çocuğa, ulaşabildiği tüm objeleri yakalama ve keşfetme olanağı vermelidir. Bunların en önemlileri su, kum, toprak, çamur ve boyalardır.
İkinci grup malzeme, çocuğun yaratıcı yeteneğini ve kendi kendini yönetebilme arzusu uyaran, çamur, boya ve tebeşirlerdir.
Üçüncü grup oyun malzemesi, çocuğun hayal gücünü uyaran bebek, bebek elbiseleri ve hayvanlardır.
Dördüncü grup malzeme, çocuğun yetişkin becerilerini kazanmasına yardımcı olan fırça, süpürge, küçük ev eşyası gibi model oyuncaklardır.
Beşinci grup malzeme ise, çocuğun bedensel ve zihinsel yeteneklerinin gelişimine doğrudan doğruya yardımcı olan jimnastik gereçleriyle, inşa oyuncaklarıdır. (Yavuzer,1998)
Çocukla Arkadaş Olamazsınız:
Çoğu anne babalar çocukla arkadaş olmaya çalışır, onun arkadaş ihtiyacını da karşılayacağını sanırlar. Çocuğa oyuncak yapımında ve bununla nasıl oynanacağını göstermede yardımcı olabilirsiniz, ama onunla birebir arkadaş olamazsınız. Çocukların kendilerine benzemeye çalışan anne ve babalara ihtiyacı yoktur ve böyle olmasını da istemezler. Onlar bilgisine, gücüne ve tecrübesine hayran oldukları, gerektiğinde yardım alabilecekleri, güvenilir anne babaları tercih ederler. Çocuk bir oyuncağın nasıl yapılacağını ve onunla nasıl oynanacağını öğrendikten sonra kendi yaşıtlarına bunu göstermek ve birlikte oynamak ister. (Çankırılı, 2002)
Oyunların yaş ve cinsiyete göre farklılık gösterdiğini ile süren uzmanlar, aynı ayırımı oyuncak için de kabul ederler.
Başlangıçta çocuk, ses, şekil ve renklere karşı duyarlıdır. Böylelikle ilk ayların oyuncaklarını görsel ve işitsel duyulara yönelen oyuncaklar oluşturur. 0-18 aylık çocukların oyuncakları kırılmayan, yumuşak, emniyetli ve tercihen yıkanabilir cinsten olmalıdır.
18. aydan itibaren çocuk dünyasında “keşif ve icat” evreleri önemli bir yer tutar. Bu nedenle çocuklar, farklı boyutlardaki blokları inşa etmekten ve çevrelerindeki çeşitli oyuncakları birleştirerek şekil oluşturmaktan büyük haz duyarlar. Yine çocukların yürüyebildikleri bu dönemde, onların ilgi alanını, birlikte hareket edebilecekleri, itebilen ve çekebilen oyuncaklara (otomobil, traktör, tekerlekli hayvan gibi), bebek ve yumuşak tüylü hayvanlar oluşturur. (Yavuzer, 1998)
Anne - Babalara Düşen Görevler:
Günümüzde pek çok çocukta var olan oyun oynamama ve oynayamama gerçeği, anne babaları bu konu üzerinde düşündürmelidir. Oyun oynamada çocukların ihtiyaç duydukları sessizlik ve huzurdan çeşitli malzemelere kadar binbir türlü istekleri karşılamalı, hattâ bazen ona oyun oynama öğretilmelidir. Küçük çocukların oyunlarında anne-babaların yapmaları gereken şeyler söyle sıralanabilirler :
1. Küçük Çocuklar İçin Ev İçinde Bir Oyun Odası Veya Yeri Ayrılmalıdır:
Çocukların oturma odasında, mutfakta, yatak odasında vs. oynamaları tehlikeli ve rahatsız edicidir.
Her misafir geldiğinde, yemek ve yatma vakitlerinde çocuk oyunlarının birden kesilmesi, oyuncakların hısımla toplanması çocukları rahatsız eder. Çocuklar için de, bu kadar kargaşa arasında bir oyun düzeni kurmaya çalışmak, hele hele yetişkinlerin hareketleriyle ve misafir yemek gibi vesilelerde oyun düzeninin sık sık bozulması, kötü bir şeydir. Bu nedenle yalnız çocukların oyunu için ayrılmış, yetişkinlerin pek müdahale etmedikleri, tehlikeli unsurlardan ayıklanmış bir yer ayrılmaktadır. Bu is için evin en küçük, karanlık, havasız odasının ayrılması yerine, tam tersine evin en büyük, aydınlık ve rahat odası çocuklara oyun odası olarak ayrılmalı, hattâ bunun için fedakârlık da yapılmalıdır.
2. Çocukların Çok Oynamalarından Rahatsız Olmamalıdır:
Küçük çocuklar günde 7-9 saat oyun oynarlar. Bunun için onlara fırsat verilmeli ve rahatsız edilmemelidirler. Devamlı çocuklarla ilgilenen, can sıkıcı şeylerle çocukların büyük zamanlarını çalan ebeveynler vardır. Çocuk hep oyun oynuyor, ilerde ciddî işlerle uğraşmayacak, hep oyun düşünen bir genç olacak diye kuşkulanmaya gerek yoktur. Çünkü oyunda devamlılığı sağlayan, oyuna kendini veren çocuk; burada, çalışmada sürekliliğin ve kendini yoğun olarak ise vermenin temellerini atıyor demektir.
3. Çocuk Oyunları Gereksiz Olarak Kesilmemelidir:
Eğer çocuklar bir oyuna dalmış gitmişlerse rahat olalım. Biz kendimizi bir şeye vermiş çalışırken rahatsız edilmekten nasıl hiç hoşlanmazsak, çocuklar da oyundaki her aksaklığı, her katkı ve müdahaleyi, kesmeyi hemen hissederler. Çocukların dikkati çok kolaya dağılır ve çok çabuk değişir. Eğer anne babalar çeşitli şeyler dolayısıyla çocukların oyunlarını sık sık keserler ve çocukların oyuna kendilerini vermelerini engellerlerse, çocukların oyunları da, isleri de, gelişimleri de yüzeysel olur.
4. Çocuklar Oyuncak Yığını Arasında Oturup Kalmamalıdırlar:
Bugün çocukların eli altında o kadar çok oyuncak ve oyun malzemesi vardır ki, çocuklar ne ile oynayacakları hususunda bir karar verme güçlüğü çekerler ve hiç bir oyuncakta karar verip onun üzerine bir oyun kuramazlar. Çok oyuncak arasında çocuk ruhsal olarak yorulur, hiç bir şey yapmadan, mutsuz olarak oturur, kalır. Özellikle küçük çocuklar seçme eziyetinden kurtarılmalıdırlar. Çocuklara kendi gelişim düzeylerine uygun ve gereği kadar oyuncak alınmalıdır. Gereğinden fazla oyuncak ve oyun malzemesi daha iyi oyun demek değildir. Tam tersine!.. Onun için gelişim düzeyinin üstünde veya altında, ise yarar - yaramaz bir sürü oyuncaklarla çocuğun odasını doldurmak hiç de uygun değildir.
5. Çocuk Oyunlarına Gereksiz Yerde Müdahale Edilmemelidir:
Her çocuğun kendine göre bir oyun temposu vardır. Kendi oyun kurgusunu kendisi geliştirir ve yetişkinler bu kurguyu baştan sona tahmin edemezler. Çocukların çok yönlü ilgileri onlarda yeni oyun ilhamları geliştirir ve çocuk, müdahale edilmezse kanıksayıncaya kadar oyun oynar. Çocuklardan, gelişim düzeylerinin üstünde şeyler istememelidir. Onun gelişim düzeyinin çok ilerisindeki bir oyuncakla, tam o oyuncağın amaçladığı şeylere göre oynamasını; bunu başaramayınca da sabırsızca ikazlar ve teşvikler yapılması, çocukta bir tepki ve isteksizlik doğurur. Çocuk özgürce oyun oynamalıdır. Turfanda gelişim sağlamak amacıyla yapılan müdahalelerin hiçbir yararı yoktur; bilakis zararlıdır.
Bazı anne-babalar çocuklarına sürekli olarak, onların sormadıkları ve anlayamayacakları bir şeyler anlatmaktadırlar. Çocuklar sormadan onlara bilgi yağdırmak da doğru değildir. Çocukları soru sormaya teşvik etmeli ve sorularına, onların anlayabilecekleri cevaplar vermelidir.
6. Çocuklar Kendi Başlarına Oyun Oynamalıdırlar:
Oyun sırasında, eğer çocuklar istiyorlarsa veya çözüp halledemedikleri bir şeyler varsa yardım etmelidir. Yoksa durmadan öğüt vermek, çocuklara oyun öğretmeye kalkmak, kendisi oynayıp çocuklara seyrettirmek doğru değildir. Anne-babalar, çocukların oyunlarını izlediklerini bile hissettirmemelidirler. Çocuklar oyunlarının seyircisiz olmasını isteriler. Eğer anne-baba çocuğu izliyor, çeşitli yerlerde ikaz veya pohpohlama hareketlerinde bulunuyorlarsa çocuklar bundan rahatsız olacaklar, ya da oyun bir gösteri biçimine girecektir.
7. Çocukların Çalışmaları Tarafsız Olarak Değerlendirilmelidir:
Çocuklar çoğu kez oyunlarının sonunda bir eser meydana getirirler. Bu eser kendilerini çok mutlu eder, sevinç çığlıkları atarlar. Ama çalışmalarını başkalarının da değerlendirmesini isterler. Anne-babalarına yaptıkları isi gösterirler, fikirlerini sorarlar. Anne-babaların buradaki davranışları da önemlidir.
Çocuğun çalışmasını harika bir şey olarak nitelemek, hiç bir şey unutulmadığını, kendisinin şimdiden yaman bir mimar, mühendis vs. olduğunu söylemek seklindeki pohpohlamanın çocuk hemen farkına varır. Yaptığı şeyin çok mükemmel olmadığını kendisi de bildiği için, anne-babanın yalanı onda şüphelenme ve güvensizlik yaratır. Aslında çocuklar çok mükemmel eleştirmenlerdir. Kendi çalışmalarını gereğinden fazla övme de, yerme de onlar üzerinde olumsuz etki yapar. En iyisi tarafsız değerlendirme yapmak, ılımlı övgülerde bulunmaktır.( Berktin,1978)
8. Diğer Çocuklarla Ortak Oyunlar Oynamalarına Yardım Etmelidir:
Küçük çocuklar hayatlarının başlangıcında hiç de sosyal değildirler. Özellikle oyunlarda, yan yana ama birbirleriyle ilişki kurmadan, kendi dünyalarında oynarlar. Beraber oynamayı ise biraz büyüyünce ve yetişkinlerin yardımıyla öğrenirler. Ama tek çocuklu ailelerde bu büyük bir sorundur.
Çocuk yaşıtlarıyla nadiren buluşur. Okula gidinceye kadar diğer çocuklarla sosyal ilişkilere girmemiş olan çocukların, okulda diğer öğrencilerle anlaşabilmeleri ve dostluklar kurmaları çok güç olacak; hatta bu tüm hayat boyunca devam edecektir. Ama çocuklar küçük yaşlardan birbirleriyle beraber oynamayı öğrenirler. Burada anne baba ve okul öncesi eğitim kurumları ilgililerinin önemli rolleri vardır.
Evlerde ve anaokullarında çocuklar arası ilişkiler kurmak ve ortaklaşa oyunlar oynamalarını sağlamak konusunda yetişkinlerin yardımları gerekir. Çünkü başlangıçta doğal olarak bazı güçlükler çıkacaktır. Oyuncak, en büyük anlaşmazlık konusudur. Herkes oyuncağa sahip olmak ister, kavgalar çıkar, Çocuklar için kavga ne kadar kolaysa, barışmak da o kadar çabuk olur. Çünkü çocuklarda birlikte oynama arzuları daha kuvvetlidir. Çocuklar, aralarındaki anlaşmazlıkları çözmeyi yavaş yavaş öğrenirler. Bu çözümde, yakın çevredeki yetişkinlerin kendi aralarındaki ve çocuklarıyla kendi aralarındaki anlaşmazlıkları nasıl çözdükleri en önemli etken olmaktadır. Eğer, bu baskı ve kuvvet yoluyla oluyorsa çocuklar da aralarında çıkan anlaşmazlıkları bu yolla çözmekte; konuşup anlaşma ve ikna yolu ile oluyorsa, çocuklar da bunu kullanmaktadırlar.( Berktin,1978)
9 - Çocukların Oyuncaklarına Saygı Göstermelidir:
Büyükler nasıl kendi kitapları, plakları, değerli eşyaları üzerinde titrerlerse; çocuklar da oyuncaklarına karşı öylesine titiz davranırlar. Oyuncaklar, çocukların malıdır. Anne-babalar çocuklara sormadan bu oyuncakları atarlar veya başkalarına verirlerse bu, çocukta olumsuz etki yapar. Çocukların oyuncaklarına ve onları kullanma biçimlerine saygı göstermelidir. Kardeşler arasında da oyuncak mübadelesi ve devri yapılmasında kırıcı olmadan arabuluculuk yapmalı; büyük kardeşlerin oyuncaklarını küçüklere vermelerini ve yakın yastakilerin oyuncak değiş-tokuşlarını sağlamalıdır.
10 - Kız ve Oğlan Oyuncakları Arasında Fark Gözetilmemelidir:
Geleneksel toplumlarda, kökü tarihin derinliklerine uzanan keskin bir rol bölümü vardır. Kadın ve erkek rolleri birbirinden tamamen ayrıdır. Erkeğin kadın işleri yapması nasıl mizah konusu olmuşsa, erkekçe davranışlar gösteren kadınlar da ayıplanmıştır. Ama çağdaş hayat şartları, aile ve meslek hayatında kadın-erkek ayrımını kaldırmış, her iki cins de aynı işlerde yan yana çalışmaya başlamışlardır. Ev işlerinde de aynı ortaklık sürmekte, gerektiğinde erkekler çocuğa bakıp bulaşık yıkamakta, kadınlar arabalarına binip pazara gitmektedirler.
Bazı toplumlar, çocukları da bu rol ayrımına doğuştan itibaren hazırlamaya başlarlar. Elbise ve ayakkabıların renk ve şekillerinden oyuncaklara kadar her iki cinse de ayrı muamele yaparlar. Kız çocukları sürekli kadın rolü oynar, oğlanlar da erkek. Hatta bir zaman sonra oyun grupları bile ayrılır. Bu ayrım çağdaş toplumlarda ister istemez ortadan kalkacaktır. Çocuklar büyüklerin davranışlarını taklit edeceklerdir. Babası küçük bebeğe bakan oğlan niçin saçlı bebeklerle oynamasın? Kız çocuğu niçin annesi gibi taksilere özenmesin? Kendilerinin yaşadıkları gerçeğe rağmen, bazı aileler çocuklarını hâlâ kız-erkek rolleri oynamaya zorlarlarsa, çatışma çıkar.( Berktin,1978)
11. Çocuklar Ortalığı Toplayıp Düzenlemeye Alıştırılmalıdır:
Çocukların içinde yıkmak - kırmak - dökmek arzusu da vardır ama esasen düzen arzusu daha kuvvetlidir. Eğer çocuğa yol gösterilirse ortalığı derleyip toplamayı, bazı şeyleri söküp takmayı, tahta bloklardan inşaat vs. yapmayı daha çok severler. Çocuğun kırmayı, bozmayı öğrenmesine ihtiyacı yoktur, ama yapmayı ve düzene koymayı öğrenmesi gerekmektedir. Bunun için de anne-babalar çocuklarına bozulup yapılabilen oyuncaklar almalı, aksamları yatarken oyun odalarını veya ev içindeki oyuncaklarını düzene koymayı öğretmelidirler.( Ergün,1980)
ALINTI::::::::