Televizyon
0-3 Yaş
Bu dönemde çocuk ekranda gördüğü olayları anlayamaz sadece ilgisini çeken şey hareketli görüntü ve ışıklardır.
TV karşısında günlük 1-2 saatin üzerinde vakit geçiren çocuk, sosyal gelişim ve iletişim (konuşma, heceleme, ses çıkarma, cümle kurma vb.) için gerekli olan fonksiyonların gelişiminde yetersizlikler veya gecikmeler görülür.
Bu yüzden bebekler için sevgi, duygusal ilgi ve birlikte geçirilecek vakit yerine, çocuğun TV karşısında kalması son derece sakıncalıdır.
Bu dönemde uzun süre TV karşısında kalan çocuklarda etrafa karşı ilgisizlik, seslenince bakmama, göz kontağı kurmama, insanlara ve yaşıtlarına ilgisizlik, onlarla duygusal ve sosyal iletişime geçmeme, kendi halinde olmaya çalışma, aşırı derece-de cansız nesneler ile ilgilenme, konuşmama, iletişim ve etkileşimde problemler vb. birçok belirti görülebilir.
Bu yaş içindeki bir bebek veya küçük çocuk ile hem anne hem babanın, mümkün olduğunca fazla vakit geçirme, onunla oyun oynama, konuşma, sevdiğini belli etme, duygusal yakınlık gösterme, onun ile gezme, ona masal anlatma vb. birçok faaliyeti günlük hayat içerisinde yapmaları uygun olur.
4 -7 Yaş
TV ‘nin bu dönemde çok aşırı izlenmesi çocuğun dil ve sosyal gelişiminde bazı sıkıntıların ve eksikliklerin oluşmasına neden olabilir.
Bu dönemde çocuklar tam olarak soyut düşünce gelişmediği için TV de gördükleri görüntüleri tamamen somut olarak yorumlarlar yani çocuklarda gerek çizgi filmler gerek filmler de görülen görüntüler olduğu gibi algılanır. Çocuk bütün bunları olduğu gibi uygulamaya çalışabilir.
Aynı zamanda çocuğun bu dönemde izleyeceği gerilim, korku veya aşırı şiddet içeren görüntülerden çocuklar aşırı etkilenebilir, bu durum onları akla gelen görüntüler ve düşünceler ile günlerce rahatsız edebilir.
Ek olarak çocukta uyku bozukluğu, yalnız kalmak istememe, korku ve endişe duyguları yerleşebilir.
7-12 Yaş
Bu dönemde en önemli olay soyut düşüncenin yerleşmeye başlamasıdır. Buna rağmen bu yaşlardaki çocuklar, televizyonun zararlı etkilerinden korunamazlar. Şiddet, korku ve gerilim içeren görüntüler, bu yaşlardaki çocukların gelişimine azımsanmayacak ölçüde zarar verir.
Bunun dışında, günün çoğunu okulda geçiren çocukların, geri kalan kısıtlı saatlerini televizyonun karşısında geçirmeleri gelişimsel açıdan sağlıklı bir durum değildir.
Henüz gelişme döneminde olan bu çocuklar, mümkün olduğunca fiziksel ve sosyal aktivitelerle yönlendirilmeli, okuma alışkanlığı kazanmaları için teşvik edilmelidirler. Çocuğun ailesi ve arkadaşları ile geçireceği zaman da, ilerideki sosyal ilişkileri açısından özel bir önem taşır.
Bir çocuğun günde ortalama 3 saat televizyon izlediğini düşünürsek, bu yılda 1.100 saat eder. Bu zaman dilimi, insan hayatına göre hesaplarsak, 70 yaşına ulaşmış bir kimse, ömrünün 7-10 yılını televizyon başında geçiriyor demektir.
Kimi zaman anneden daha etkili de olabiliyor.
En önemli sıkıntılardan biride TV deki olumsuz davranışlar bir süre sonra onu izleyen çocuk ve gençlerde normal bir davranışmış gibi görülmeye başlanır.
Unutulmamalıdır ki; çocukluk çağında görülen her görüntünün, duyulan her sesin, karşılaşılan her iyi ve kötü muamelenin muhakkak ileriki yıllarda bir yansıması olacaktır. Bu nedenle TV gibi iletişim araçları eğitim amaçlı olarak kullanılmalı, eğlence amaçlı ise belli sınırlarda kullanılmalıdır. Özellikle anne babalar, aile olarak birlikte izledikleri programlar konusunda oldukça seçici davranmalı-dırlar.
Yapılması gerekenler
Anne ve babanın çocukları için bir model olması gerektiği belirtilmelidir. Öncelikle anne ve baba da televizyon izleme sürelerini kısıtlamalıdır.
Çocukların günde iki saatten az televizyon seyretmeleri önerilmektedir.
Anne ve babalar izlenecek programları önceden seçmelidir. Seçilen program bittiğinde televizyon kapatılmalıdır.
Televizyon sürekli seyredilen ve açık kalan bir alet olmamalıdır.
Anne-babalar çocuklarına kendi hayatları ve toplumsal değerleri ile televizyon dünyası arasındaki farkı öğrenmelerinde yardımcı olabilmek için çocukları ile birlikte televizyon izlemelidirler.
Çocuğun odasında televizyon bulunmamalıdır.
Medyada çocuk gelişimine zararlı etkisi olacak bir program görüldüğünde mutlaka RTÜK’e bildirilmelidir.
Çocuklar için hazırlanmış video ve CD'ler incelenerek alınmalıdır.
Müzik programları ile kliplerin de şiddet, cinsellik, sigara, alkol ve ilaç kullanımı görüntüleri içerebilecekleri unutulmamalıdır.
Medyanın yerine başka seçenekler sunulmalıdır; kitap okumak, spor yapmak, müzik aleti çalmak, aile ve arkadaşlarla sosyal faaliyetlerde bulunmak gibi.
İki yaşın altındaki çocuklarda televizyonun bebek bakıcısı olarak kullanılmasının erken beyin gelişimine zararlı etkisi olabileceği anlatılmalıdır. Bebeklerin beyin gelişimi için; konuşmak, oyun oynamak ve beraber kitap okumak gereklidir.
Çocuk programları, diğer programlar ve çizgi film aralarında gösterilen reklamların da şiddet, tüketim sömürüsü, cinsel istismar içermemesi sağlanmalıdır.
Televizyon programlarındaki şiddet oranlarının önceden belirtilerek ailenin izlemeden önce programdaki şiddet miktarından haberdar olması sağlanabilir.
Televizyonun çocuklar için hiç yararlı etkisi yok mudur? Var elbette. Televizyon, dil gelişimini hızlandırır, söz dağarcığını artırır. Sözle görüntüyü birleştirdiği için televizyon çocuğu kolay etkiler, kalıcı izler bırakır. Çünkü hafıza da kalma oranı daha yüksektir. Ama izlenecek programların çocuğun seviyesine uygun olması ve olumlu katkılar sağlaması gerekir.
Sonuç olarak televizyon için çok gerekli demek gereksiz demek kadar da anlamsızdır. Çünkü etkileri, onu nasıl ve ne derecede kullandığınızla ilgilidir. O sizi ya da çocuğunuzu değil siz onu yönettiğiniz sürece problem yok. Üstelik televizyonun eğitimi destekleyici, rahatlatıcı, eğlendirici, yaşadığımız dünyada olup bitenlerin farkında olmamızı sağlayıcı işlevlerini de inkar etmek de biraz haksızlıktır. Çelişki ise aynı aracın kontrolsüz kullanımda kişiyi pasifize etmesi, amaçsız bir şekilde karşısına bağlayarak zaman öldürmeye neden olması, tüketimi kışkırtması, şiddeti, olumsuz davranışları evimize taşıması ve çocuklarımızı olumsuz hareketlere sevk etmesidir.
alıntı