* AHENK
Sazların kiriş ,tel , boru gibi ses veren kısımlarının veya insan sesinin belirli bir sese göre ayarlanması.
* ALATURKA
Batı müziğinin "Türk tarzında" manasına gelir.İtalyanca tabirdir.Mızıkay-ı Hümayim hocası olarak gelen İtalyanların
Milli Musiki terimidir.Daha sonra Arel bu terimi " Türk Musikisi" olarak değiştirmiştir.
* ARANAĞME
Bazı eserlere başlanırken hemen girişte, yalnız sazların çaldığı küçük bir bölüm bulunur. Buna Giriş Müziği, yaygın bir deyimle de "Aranağme" adı verilir.
Bir eserin başında olduğu kadar, ortasında ve sonunda bulunan aranağmelere de rastlanır. İki kıtalı bir şarkıda eserin ortasında, iki kıt'a nın arasında bir aranağme bulunabilir veya hiç olmayabilir...
Aranağmelerin özelliği, eserin ruhuna uygun, aynı ritim ve karakterde, eseri tamamlayıcı nitelikte olmasıdır.
Eski eserlerin birçoğunda aranağme bulunmazdı. Günümüzde ise aranağmesiz pek az eser şarkı yapılmaktadır.
Bilhassa son devirlerde yapılan şarkıların her satırında iki güfteyi birbirine bağlayan bir veya birkaç ölçülük müzik nağmeleri bulunur. Bu tür müzik parçaları sadece iki cümleyi birbirine bağlayan nağmelerdir.Aranağme değildirler.
* ARMONİ
Çeşitli seslerden yapılan uyguların kullanış kaidelerinin düzenidir. Çok sesli müziğin nağmelerinin uzlaşık şekilde ve aynı zamanda işitilmesini sağlayan ilimdir.
* BAM TELİ
Mızraplı sazlarda bulunan kalın tel.Ud'da en altta , tamburda en üstedir. Ekseriye tempo tutmak için kullanılır ve teller çift değil tek olarak bağlanılır.
* BARİTON
Tenordan pest , bas'tan tiz erkek sesi.
* BAS
En kalın erkek sesi.
Bemol
Önüne geldiği sesi 5 koma alçaltan (pestleştiren) işarettir.
* BESTE
Genellikle beste denilince herhangi bir müzik eserini düşünürüz. Beste, Bestelemek, Bestekâr yakın kelimelerdir.
Beste: Bir müzik eseri;
Bestekâr: Bir müzik eserini besteleyen müzisyen;
Bestelemek: Bir müzik eserini yapmak, yazmak.
"Beste" Kâr formundan sonra en geniş kapsamlı müzik eseridir.
Beste, dört haneli olarak yapılır. Her hane bir mısra demektir. Bestelerin güfteleri dört mısralıdır. mısranın sonunda "Terennüm" adı verilen, kelime olarak pek anlamı olmayan ancak melodi yönünden çok Her güzel olan nağmeler bulunur.
* ÇEŞNİ
Çeşni, Türk musikisinde makamları tanıtma gücüne sahiptir. Her makamın bünyesinde bulunan melodik yapıların
seyirleri ile bu seyirlerin hafızamızda hasıl ettiği intiba ve duyuş zevkine çeşni denir.
Makamı bize anlatan, duyuran ve diğerlerinden ayırt edilmesini sağlayan bu kompozisyondur.
Darülelhan (Nağmeler Evi)
İstanbul Belediye Konservetuarının Meşrutiyet'te kurulduğu zaman taşıdığı isim.1917'de kuruldu .A.R.Çağatay , Rahmi Bey , Refik Talat Bey gibi büyük bestekarlar müdürlük yaptılar.
* DEĞİŞME
Türk Musikisi'nde aynı eser içinde usul değişme olayına verilen isimdir.
* DİYEZ
Bir notanın yarım kromatik ses yükselteceğini (tiz) belirtmek amacıyla o notanın önüne konulan işarettir.
* ENDURUN
Osamanlı Saraylarında , padişahın ve çevredekilerin günlük yaşantısını sürdürdükleri bölüme " enduru " denir .
Bu bölümde yaşamak için "Enderun Mektebi " ni bitirmek gerekir.Enderun'da felsefe , din ve güzel sanatlar eğitimi yapılır. Musiki ve din en önemli bölümdür.
* GEÇKİ
Genelde, bir makamın icrası sırasında, eğer makamın dışında bir seyir gösterilmiyor ise, seyir geçkisiz bir icra olur.
Çünki, o makamın sesleri içinde dolaşılmış ve yabancı bir ses veya melodik yapı kullanılmamıştır.
Arel geçki için "Bir makamın dizisindeki seslerden birinin ya hüviyeti yahut vazifesi değişirse, orada mutlaka bir makam
değişikliği vardır" derken, Dr. Ezgi de "Muayyen bir makam ile icra olunan bir lahnin seyri sırasında başka bir makam
yapmaya geçki denilir" diye tarif vermiştir. Buradan anlaşılacağına göre makam değiştirmeye "geçki" denir
* KÂR
Eski bestekârların üzerinde önemle durdukları, ustalıklarını gösterdikleri bir beste formudur. Genellikle Peşrev'den hemen sonra icra edilir. Geniş kapsamlı bir beste tarzı olduğundan bünyesinde değişik usûller çoğunlukla kullanılır. Bu usûl değişiklikleri esere farklı bir canlılık kazandırır. Kâr icrasından sonra Beste formu icra edilir. Kâr'lar büyük usûllerle olduğu gibi . küçük usûllerle de ölçülmüş ve bestelenmişlerdir.
Beste formundan bir diğer farkı da terennümlerin'ın serbest oluşlarıdır. Eserin başında çoğunlukla terennüm bulunabilir.
Kâr tarzında bestelenmiş eserler bazen uzunluk ve kısalıklarına göre değişik isimlerle anılırlar: Kâr, Kârçe, Kâr-ı Nev, Kâr-ı Natık gibi isimler eserlerin yapısını anlatır.
Kâr, genellikle terennümle başlayan geniş kapsamlı, muhtelif usûllerin, kullanıldığı uzun eserlere verilen isimdir.
Kârçe, Kâr'dan daha kısa ve özelliklerini daha öz anlatım (belirten) eserlere verilen isimdir.
Kâr-ı Nev, değişik usûllerin kullanıldığı bir formdur. Kâr'dan fazla farkı yoktur.
* LAHİN
Birden fazla sesin ve ses gruplarının bir araya gelmesiyle ortaya çıkan musiki cümlesidir.
* MEDHAL
Genellikle bir topluluğun programı başlamadan, toplu halde sazların çaldığı küçük saz eserlerine "Medhal" adı verilir.
Medhallerin hane ve teslim gibi bölümleri kaideleri yoktur. İcra edilecek makama girinceye kadar serbest olarak bestekârın duyuşuna göre, 16 ile 32 ölçülük bölümlerde olabilir.
Medhallerin en büyük özelliği peşrev ve saz semailerinde bulunan hane ve teslim kaidelerinin olmaması, serbest icra edilmesidir. Yine bu iki formdan farkı, fasıllardan önce çalınmamasıdır.
* OYUN HAVASI
İnsanlarda coşku uyandıran, yalnızca sazların çaldığı saz eserlerine "Oyun Havası" adı verilir.Türk
Mûsikîsinde ritim unsuru önemli olan bir türdür.Küçük usullerle ölçülmüş olan oyun havaları mahalli dans ve oyunlar için de yazılmıştır.
Çiftetelli,zeybek,Longa,Sirto,Horon,Hora,Bar,Halay ,Köçekçe gibi pek çok şekilleri vardır.
* PERDE
Karar (Durak) Perdesi
(A) Makamın son bulduğu perde (durak perdesi veya karar perdesi),
(B) Makamın son bulmadan evvel duraklamalar yaptığı perdeler (asma karar perdeleri).
A)Makamlarda bir tane karar (durak) perdesi vardır. Ancak makamlarda geçkiler yapıldığı zaman icrâ kar veya
bestekâr, makamın karar perdesini gösterdikten sonra uygun olan diğer bir makama geçmek isteyebilir.
Bu takdirde beste veya icrâ henüz sona ermediği için, icrâ olunan makamın durak perdesi kesin karar perdesi olarak görülemez
Diğer makama geçişi hazırlamak için görev üstlenen durak perdesi bu durumda geçici bir karar perdesi niteliğini göstermektedir
B) Asma kararlar dediğimiz duraklamalarda, makamın lâhnî seyir icaplarına göre seyri kısım bir zaman içinde durdurulur.
Bestelerde görülen susma işaretlerine benzeyen bu duraklamalar, herhangi bir perde üzerinde yapılabileceği gibi,
asıl asma kararların verileceği perdeler üzerinde uygulanırlar. Bestekâr veya icrâ kar bu duraklamaları lâhnî seyir içinde
isteyerek yapabileceği gibi, yine lâhnî yapının seyri icabı arzusu dışında da yapabilir. Bizim üzerinde durmak istediğimiz
asma karar perdeleri, bu duraklamaların en önemli ve sık sık icrâ edilen şekilleri içinde bulunan perdelerdir
* GÜÇLÜ PERDESİ
Basit makamlarda bu makamların çatısını oluşturan sekizli içinde dörtlü ve beşlinin birleştiği perdeye "güçlü perdesi" denir.
Mürekkep makamlarda bazen duraktan itibaren üçüncü mertebeyi gösteren perde de güçlü olabilir, mesela Sabâ makamındaki Çargâh perdesinde olduğu gibi.
* YEDEN PERDESİ
Literatürde ve genelde "yeden perdesi", durak veya tiz durak perdelerinin peşindeki ve durağa yönlendirme görevini almış
perdeye ad olarak verilmiştir.Peşrev
Saz eserlerinde en büyük form Peşrev'dir. Türk Mûsikîsinde Fasıl adı verilen takım da ilk olarak daima Peşrev icra edilir.
Klâsik Fasıl; Peşrev, Beste, Ağır Semai, Şarkı, Yürük Semai ve Saz Semaisi olarak sıralanır.
Peşrevler, Hane adı verilen bölümlerden yapılmışlardır. Çoğu zaman dört haneden meydana gelir.
Her hanenin sonunda Teslim adı verilen bir bölüm bulunur. Peşrevler büyük usûllerle yapılmışlardır.
Eski, bazı peşrevlerin üç haneli olduğu göriilmüştür. Ancak bu tür peşrevler tutulmamış ve terk edilmiştir.
Ayrıca teslimi olmayan peşrevlere de rastlanılmıştır. Teslimi bulunmayan peşrevlerin ilk haneleri teslim yerine çalınmış olup;bu tür de, üç haneli peşrevler gibi ilgi toplamamıştır.
Bilhassa günümüzde rastlanılan bir icra tarzı vardır.. Peşrevler dört haneli ve usûllerinin büyük olmaları nedeniyle oldukça uzundurlar. Bu nedenle birinci hane çalınır, buna teslim eklenerek giriş tamamlanır. Sonra programa geçilir
Dört hane ve teslimleri tamam olarak çalınan peşrevler genellikle müstakil çalınan saz eserlerinde,
konserlerde olur. Belirli süresi olan bir fasıl, bir koro veya bir solistin programından önce dört haneli peşrevler çalınmaz. Bir hane-bir teslimden sonra ikinci esere geçilir.
* PEŞREVLERDE HANE
Peşrevler dört haneli olarak yapılır.
Birinci hane makama giriştir. Makam dizisinin seslerinde dolaşıldıktan sonra teslim hanesine geçilir. Teslim hanesinde makam dizisinin sesleri kullanılarak durak-karar yapılır.
İkinci hanede ise yakın makam dizilerine geçkiler yapılır. Tekrar teslim çalınarak üçüncü haneye geçilir. Üçüncü hanede asıl makam dizisinin dışına çıkılarak değişik ses ve diziler kullanılır. Bu kısma "Meyan" adı verilir.Meyanda genellikle tiz seslerde dolaşılır. Tekrar teslim hanesi çalınarak dördüncü haneye geçilir.
Dördüncü harıe asıl makam seslerine dönüşü sağladığı gibi, değişik geçkiler de yapılabilir. Bu bölümden sonra teslim hanesi çalınır. Böylece peşrev tamamlanmış olur.
* TESLİM
Peşrevlerde teslim haneleri genellikle serbest yapılır. Hemen hemen peşrevlerin en güzel bölümünü teşkil eder.Teslim haneleri bestekâr tarafından özenle yapılmış nağ melerden oluşur. Parlak ve canlı bölümlerdir
* SAZ SEMAİLERİ
Fasılların en sonunda çalınan saz eserine verilen addır. Peşrev gibi, saz semaileri de dört haneli olarak bölümlere ayrılır. Her hanenin sonunda teslim. bulunur.
Saz semaileri, peşrevlerin aksine küçük usûllerle ölçülmüşlerdir. Saz semailerinin ilk üç hanesi (10 / 8) lik Aksak Semai usûlü ile ölçülmüştür. Dördüncü hane ise muhtelif usûllerden yapılabilir. Semai, Yüriik Semai, Devr-i Hindi, Aksak, Curcuna gibi ...
Teslim bölümü (10 / 8) lik Aksak Semai usûlü ile ölçülmüştür.
İlk üç hane, peşrevler gibi giriş, geçki gibi özellikleri yansıtır. Dördüncü hane ise ser best olup melodi ve usûl yönünden bestekârın arzusuna kalmıştır.SEMÂÎ
Türk Mûsikîsinde beste formundan sonra gelen değişik bir beste tarzıdır.
Semainin tarifi bu şekilde olmasına rağmen değişik iki tür semai vardır.
1- Ağır Semai
2- Yürük Semai
Ağır Semailer, beste formundan hemen sonra fasıllardaki sıraya göre yer alırlar. Adından da anlaşıldığı gibi
yapısı ağır, etkili bir formdur. Küçük usûllerle ölçülmüşlerdir.
Ağır semailerde kullanılan usûller 10 / 4 lük Ağır Aksak Semai, 10 / 8 lık Aksak Semai ve 6 / 2 'lık Ağır Sengin Semai'dir.
Ağır semailer, yapı itibariyle beste formunu andırırlar. Hane, terennüm gibi bölümler bestede olduğu gibi Semailerde de bulunur. Ancak küçük usûllerle ölçülmüşlerdir. Küçük usûllerle yapılmalarından dolayı Ağır Semailer daima Bestelerden sonra ikinci sırayı alırlar.
Fasıldaki sıraya göre (Peşrev, Beste) formlarından sonra sıralanan Ağır Semaiden sonra Şarkı formu gelir.
Fasıl icrasında şarkılardan sonra tekrar Semai formuna dönülür. Ancak bu sıradaki Semailer, Ağır Semai adını taşımazlar.Bu tür semailere "Yürük Semai" adı verilir.
Yürük Semailer, Yürük Semai adı verilen usûlle ölçülmüşlerdir. Genellikle 6 / 4 lük, bazen de 6 / 8 lik ölçü ile belirtilir.
Yürük Semailerin yapıları, Ağır Semailere göre daha hareketli ve canlıdır. Hane ve terennümler Ağır Semailerde olduğu gibidir.
Yürük Semai icrasından sonra Saz Semaisi icra edilir. Bu şekilde fasıl tamamlanmış olur. Türk Mûsikisinde Peşrev, Kâr, Beste, Ağır Semai, Şarkı, Yürük Semai ve Saz Semaisi'nden meydana gelen fasıllara "Takım" adı verilir.
* SEYİR
Genelde, makamın lahni yapışı içinde veya icabında dizisii dışında yapılan icraya seyir (gezme, gezinme) diyoruz.
Türk musikisinde her makamın kendine özgü seyir'i vardır. Makamlardaki seyirler ufak çapta değişiklik gösterseler bile makamın lahnî yapısının icabı olarak, genel seyir değişmez. Bu nitelik sebebiyle, seyir'in makamların birbirinden ayrılarak tanınmalarına faydası vardır.
* ŞARKI
Türk Mûsıkîsinde küçük usûllerle ölçülen sözlü, terennümsüz, dört haneli eserlere "Şarkı" adı verilir.
Genellikle dört mısralık güftelerden meydana gelen şarkılar, dört hane olarak bestelenir.
Birinci hane "Zemin" adını alır. Bu hane esas makam dizisinin seslerinin gösterildiği bölüm olup, şarkılarda giriş bölümünü teşkil eder.
İkinci hane "Nakarat" adını alır. Bu kısımda genellikle yakın makam dizilerine geçkiler bulunur. Nakaratların bitiş kısmında adını taşıdığı makam dizisinin sesleri ile karar bulunur.
Üçüncü hane "Meyan" adını alır. Meyanda esas makam dizilerinde dolaşıldığı kadar genellikle tiz
perdelerde dolaşılır ve geçkiler yapılır.
Dördüncü hane ise, ikinci satır melodisi ile dördüncü satırın okunmasından ibaret olup, Nakarat adını taşır.
* TASVİR
Bir olayı, tabiattaki herhangi bir hadiseyi veya bir duyguyu müzik diliyle anlatan saz eserlerine "Tasvir" adı verilir.
Çok geniş kapsamlı olmasına rağmen, çok az yazılan tasvir türü eserlerin usûlü, ritmi bestekârın arzusuna kalmıştır.
Peşrev ve saz semaileri gibi belirli haneleri yoktur. Konunun durumuna göre birden fazla haneleri bulunabilir.
* TAKSİM
Tek bir sazla, makamların ses dizilerinde dolaşmaya "Taksim" adı verilir.Bu formun batı müziğinde karşılığı impruvize'dir.
Taksim, bir saz eserine veya bir şarkıya başlanılmadan evvel icra edilecek makamın seslerinde güzel nağmelerle seyir yapmak (dolaşmak) tır.
Taksim yapılırken girilecek makamın güçlüsü, asma kalışı ve durağı bilhassa belirtilir.Şu halde Taksim, usûle uyulmadan icra edilecek eserin makamına, usûlüne ,üslûbuna uygun bir şekilde, bir seyir ile durak sesinin bağlantısından ibarettir de denilebilir.
Alıntıdır.....