Bebeklerin cildi ince, duyarlı ve daha az yağlıdır. Bu yüzden tahrişlere ve mikroplara karşı direnci azdır. Tam zamanlı doğan bebeklerde cildi kaplayan mumsu madde (vernix caseosa) önemli koruyucudur. Son yıllarda birçok yenidoğan ünitelerinde bebek hemen yıkanmamakta, böylece mumsu maddenin koruyucu tabaka özelliğinden yararlanılmaktadır.
Beklenen doğum süresi geçmiş bebeklerin cildi buruşuktur ve doğumu izleyen haftalar içinde pul pul dökülür. Bu fizyolojik, normal bir durumdur.
Doğumu izleyen ilk günlerde tıbbı önemi olmayan, anneden bebeğe geçen hormonların etkisiyle ufak sivilceye benzeyen kırmızı döküntü özellikle bebeğin yüzünde belirir ve yanlızca cildin temizliğine dikkat edilerek kısa sürede kaybolur. Ancak, yine ilk günlerde bebeğin yüz ve vücudunda ufak, kırmızı zemin üzerinde sarı baş veren döküntüler deri enfeksiyonu habercisidir.
Stafilokokus aureus denilen bir bakterinin yaptığı bu döküntü, ayırıcı tanı amacıyla mutlaka bir doktor tarafından değerlendirilmelidir.
Bebeklerin sakallı ve bıyıklı kişiler ve ıslak öpenler tarafından sık öpülmeleri ciltte tahrişe yol açar, cildin direncini düşürür ve üzerine kolaylıkla infeksiyon binmesine neden olur. Allerjiye yatkın, atopik bünyeli bebekler de tahrişten uzak tutulmalıdır. Bebek ekzemaları atopik bebeklerin en önemli sorunudur ve mutlaka uzman değerlendirmesi istemektedir.
Bebek cilt bakımında koruma önemlidir:
* Bebeğin giysilerini deterjan ile yıkamayın. Sabun tozlarını tercih edin. Bol suyla durulayıp mümkün oldukça güneşte kurutun ve mutlaka ütüleyin.
* Sık sık altını değiştirerek cildin idrar ve dışkı ile uzun süre temasını önleyin. Yeni doğan döneminde bebeğin gece altını değiştirmeme, böylece uykusunu bölmeyip buna alıştırmamak gibi, bebeğin bakımına yardımcı olan yaşlıların genç annelere önerdikleri, tembellik kokan yaklaşımlar vardır.
6-8 saat gibi uzun süre idrar veya dışkı ile temas eden cilt ileri derecede kızarmakta, cildin yapısal özelliğine göre bazı bebeklerde yer yer çatlayarak kanamakta, üzerine binen bakteri ve mantarlarla her idrar değdiğinde bebek canı çok yanarak uzun süre ağlamaktadır. Bu tip pişiklerin tedavisi uzun süre almaktadır.
Bebeğin altı her 2-3 saatte bir değiştirilmeli, her seferinde ılık suyla yıkanarak kurulanmalı, kısa süre altı açık bırakılıp havalandırılmalı, iyice kuruduğu görüldükten sonra bebek yağı ince bir tabaka şeklinde sürülüp kapatılmalıdır.
* Sürtünme tahrişi genellikle koltuk altları, kasıklar gibi boğumlu bölgelerde bez, dar giysi, havlarını döken giysiler ve terle artmaktadır. Bebekleri giydirirken, kendi giysi katımıza bir kat daha ekleyerek giydirmeliyiz. Kendimizden bir kat eksiltiyorsak, bebeğimizden de bir kat çıkarmayı unutmamalıyız. Kabaca biz evde atlet tipi giysilerle gezerken, bebeği battaniyeye sarmamalıyız.
* Sıcak ve kuru ortamlar ve rüzgar ciltte gerilmeye ve buna bağlı tahrişe yol açar. Anne sütü almayan, ek gıdalara geçmiş çocuklarda günlük su gereksiniminin karşılanması, cildin doğal nemini korumakta önemlidir.
* Bebeklerin cildinde, cildi güneşe karşı koruyan ''melanin'' adlı doğal koruyucu yapılar henüz oluşmaz. Bu nedenle 1 yaşın altındaki bebeği doğrudan güneş ışığından korumalıyız. Korumada aşırıya kaçmak, bebeğin güneşin yararlı ve bebekler için gerekli D vitamini metabolizması üzerindeki etkisinden faydalanmasını önler ve bu da bebeği raşitizm denilen klinik tabloya kadar götürür.
Bu nedenle el, ayaklar ve yanaklar güneş görecek şekilde, yüksek koruma faktörlü güneş bakım ürünleri sürerek, kumsalda şemsiye altında, denizden ve kumdan yansıyan ışınlarla güneşin yaralı ışınlarından bebeği faydalandırmalıyız.
Bebeğin güneşle buluşmasında dikat edilmesi gereken önemli diğer nokta ise pencere camlarının yaralı güneş ışınlarını kırması ve D vitamini yapılması için gerekli dalga boyundaki güneş ışınının camdan geçememesidir. Pencere camı bu durumda büyüteç özelliği gösterip bebeğin cildinde hafif yanığa neden olablir. Bu nedenle güneşlenme açık havada yapılmalıdır.
Kaynak: Gebelik.org / Uzm. Dr. Faik Kuseyri