Güneş Çarpması

Kızgın güneş altında uzun süre kalanlarda ve daha çok çocuklarda görülen bir yaz hastalığıdır. Şiddetli baş ağrısı, bulantı, kusma ve yüksek ateşle kendini gösterir. Hasta serin bir yere götürülmeli , vücudu sıkan giysiler çıkarılmalı, başına soğuk kompres veya buz torbası konulmalıdır. Ateş çok yüksekse vücut ıslak bir çarşafla sarılmalı, hasta havadar bir yerde tutulmalı ve serin bir cankurtaranla hastaneye taşınmalıdır. Başa ve kasıklara uygulanan soğuk kompres de vücut sıcaklığını düşürecektir.
Ne yapmamalı?
Çok sıcak havalarda güneş altında uzun süre kalınmamalı, rahatsızlık hissi doğduğunda oyuna devam etmemeli.
Böcek Sokma ve Isırmaları
Böcek sokmaları özellikle yaz ve sonbahar başlarında tarlada çalışan, tatil ve piknik yapan insanlar için keyif kaçırıcı bazen de yaşamı tehdit edici bir sorun olmaktadır. Ülkemizde de en önemli böcek sokmaları yaban arısı, eşek arısı ve bal arısı ile ortaya çıkmaktadır.
Böcek sokmalarından sonra yerel reaksiyon, sistemik reaksiyon ve sistemik toksik reaksiyon oluşabilmektedir. Olağan reaksiyon ağrı, şişme ve sokulan bölgede etrafında oluşan renk değişikliğidir. Bölgenin su ve sabunla yıkanması en basit ve etkili tedavidir, buz uygulanması şişliği ve ağrıyı azaltabilir. Doktora danışılarak kullanılacak topikal steroidli merhemler ve ağızdan antihistaminik ilaçlar kaşıntıyı azaltmak için kullanılabilir.
Böcek sokması sonrası olan alerjik belirtiler nelerdir?
Böcek sokması olan bölgeden uzakta şişme, kızartı, ürtiker, kaşıntı, kolik şeklinde karın ağrısı, kusma, ishal, göğüste sıkışma hissi, nefes almada zorluk, hırıltılı solunum, at sesi (larinks ödemi bulgusu), dilde şişme olabilir. Bu bulgular, ciddi alerjik reaksiyon ve anafilaksi bulgularıdır ve birkaç dakika içinde ortaya çıkar. Nabzın alınamaması ve kan basıncının düşmesi, bilinç bulanıklığı ve kalp durması yaşamı tehdit eden bulgulardır. Anafilaksi gelişen her böcek sokması acil tedavisi yapıldıktan sonra alerji uzmanına gönderilmelidir.
Böcek sokmalarından nasıl kaçınabiliriz?
Otların üzerinde açık ayakkabı ve çıplak ayakla yürünmemeli.
Pikniğe, çocuk bahçesine giderken parlak renkli, kol ve bacağı açıkta bırakan giyecekler giyilmemeli.
Yakında uçuşan arı görüldüğünde panik yaratıp, kaçması için saldırıya geçilmemeli (yaban arıları kendilerine saldırıldığında sokmaktadırlar), bir yüzeye yapışmışsa nazikçe kaldırılmalı.
Ağzı açık kalmış tatlı içecekler yeniden içilmemeli
Çöp tenekelerin ağzı kapalı tutulmalı.
Ev dışında yenilen yiyeceklerin paketleri kapatılmalı, uzun süre ağzı açık bırakılmamalı.
Pikniğe, parka giderken tatlı ve bitki kokulu parfümler sıkılmamalı.
Ev ve arabaların camları kapalı olmalı.
Düşme, çarpma, burkulma
Ne yapmalı?
Kaza olduğu anda hastayı hemen dinlenmeye almalı; yaralı el veya ayağını kullanması önlenmeli.
Mümkünse şiş veya morarmış olan bölgeye soğuk tatbik edilmeli.
Yaralı bölgenin daha fazla şişmesini önlemek için yere doğru sarkıtmamalı.
Cildinde yaralanma varsa uygun şekilde önce temiz su sonra mikrop öldürücü sıvı ile temizlemeli.
Varsa ağrı kesici ilaç alınabilir.
Tüm bu koşullar sağlandıktan sonra bir sağlık merkezine başvurulmalı.
Ne yapmamalı?
Burkulan ekleme sıcak uygulanmamalı.
Ağrı varsa oyuna devam edilmemeli.
Suda boğulma
Ne yapmalı?
Öncelikle hasta ve kurtarıcının güvenliği sağlanmalı ve hastanın vücudu ısıtılmalı ve hemen yardım çağırılmalı.
Ne yapmamalı?
Hastayı ters çevirip veya baş aşağı tutup içindeki sıvı çıkarılmamalı
Kusma ve ishal
Kusma ve ishal özellikle ülkemizde sık görülen çocukluk çağı hastalıklarındandır. Bozulmuş veya mikroplarla enfekte olmuş gıdaların veya suların içilmesi ile olan besin zehirlenmeleri de sıklıkla kusma ile başlar ve ishalle devam eder. Besin zehirlenmeleri dışında olan ishal ve kusmaların en önemli nedeni virüslerle olan barsak enfeksiyonudur. Bazen özel bakteriler de bu hastalığa neden olabilirler. Hastalık genellikle bir hafta içinde kendiliğinden düzelir. Amipli ve basilli dizanteri gibi nedenlerle olan ishaller ise kendiliğinden düzelmezler, azalma gösterseler de etken yok edilmedikçe tekrarlarlar.
İshal ve kusmada en önemli konu çocuğun sıvı ihtiyacının karşılanmasıdır. Sıvı kaybı dışında hayati tehlike olmayacaktır. Hastalığın başlangıcından yani ilk kusmadan hemen sonra çocuğunuzu yemeğe zorlamadan şekerli ve tuzlu (ağızdan sıvı tozları) su hazırlayıp vermeye başlamanız uygun olacaktır. Bunun yanında ayran ve yoğurt, ıhlamur, elma suyu, çay da kaybedilen sıvının karşılanması için kullanılabilir.
Giardia denilen parasitle olan ishaller çok uzun sürebilir. Bu nedenle düzelmeyen ishallerde bu parazit aranmalıdır. İshalle birlikte sümüksü bir yapının bulunması, kan görülmesi kaka tetkikini gerektirir ve mutlaka amip aranmalıdır.
Çocuklar çok az bir sıvı kaybetseler bile halsizlik hissedeceklerdir. Çocuğunuzun sıvı ihtiyacı ağızdan alamaması halinde çok ciddi boyutlara ulaşabileceğinden az da olsa mutlaka sıvı verilmesi gerekir. Eğer ağızdan sıvı kaybı karşılanamıyorsa, ve dehidratasyon denilen kalp hızının çok artması, nefesinin sıklaşması, derisinin sıvı kaybından dolayı gerginliğinin kaybolması, dilinin ve ağzının kuruması gibi bulgular ortaya çıkıyorsa çocuğunuza hastaneye yatırılarak veya bir klinikte damardan sıvı verilmesi gerekebilir.
İsilik
Özellikle yaz aylarında kaşıntılı ve kabarık bir deri döküntüsü ile karakterizedir. Ter bezlerinin tıkanıklığı sonucu oluşur. Çocuklarda daha sıktır. Ortam ne kadar nemliyse belirtiler o kadar ağırdır. Kaşıntı sonucu deride açılmalar olursa ikincil enfeksiyonlar olabilir.
Önlemede pamuklu giysiler giyilmesi, sık banyo yapılması ve derinin mümkün olduğunca havalandırılması gereklidir. Ağır olgularda doktor tavsiyesine göre ilaçlar kullanılabilir.
Göz iltihaplanmaları
Çocuğunuzun gözlerinin beyazında kırmızılık görüyorsanız, büyük olasılıkla bu “konjonktivit” denen göz iltihabıdır. Bu kırmızılık tahriş, alerjik reaksiyon ya da daha ciddi bir hastalık belirtisi de olabilirse de neden çoğunlukla konjonktivitdir. Konjonktivitte gözlerde yanma, yaşarma veya akıntı da olabilir.
Gözlerde kırmızılık varsa çocuğunuzu bir doktora götürmelisiniz. Hiçbir zaman daha önce açılmış ya da başkasının daha önce kullandığı göz ilaçlarını çocuğunuzda kullanmayınız.
Konjonktivite genellikle virüsler, bazen de bakteriler neden olur. Tedavisinde antibiyotik ilaçlı göz damlaları kullanılmalıdır. Tedaviye yanıt alana kadar çocuğunuzun gözleriyle doğrudan temas etmeyin. Bulaşıcılığı yüksek olan bir enfeksiyon olduğundan ellerin çok dikkatli yıkanması gerekmektedir. İyileşene kadar çocuğunuzu kreş ya da okula göndermeyiniz.
İdrar yolları enfeksiyonları
İdrar yolları enfeksiyonları küçük çocuklarda özellikle kızlarda oldukça sıktır. Genellikle bakterilerle oluşur. Enfeksiyonun tutulum yerine göre değişik isim alır. En sık enfeksiyon olan bölge idrar kesesidir ve iltihabına sistit denir. Genellikle bakterilerin idrar kesesine gaita yoluyla bulaşmalarıyla oluşur. Kızlarda çok daha fazladır, nedeni üretra denen idrar kesesinden sonraki tüpün kızlarda daha kısa oluşudur. Sistitin belirtileri alt karın ağrısı, hassasiyet, idrar yapılırken, sancı, sık idrar çıkma, kanlı idrar ve ateştir. Piyeloneftnt böbreklerin enfeksiyonuna denir ve daha yaygın karın ağrısı ve yüksek ateşle seyreder.
İdrar yolları enfeksiyonları en kısa zamanda antibiyotik tedavisi gerektirdiğinden yukarıdaki yakınmalar olan çocuklarda idrar tahlili ve kültürü yapılmalıdır. Enfeksiyonun şiddetine ve tutulum yerine göre ek testler (ultrason)gerekebileceğinden böbrek hastalıkları uzmanına danışmak gerekebilir.
Antibiyotikler hakkında bilmeniz gerekenler
Bilindiği gibi çocukluk çağında en sık görülen hastalıklar enfeksiyonlardır. Enfeksiyonları yapan başlıca etkenler (mikroplar) bakteriler ve virüslerdir. Virüsler soğuk algınlığı, anjin, boğaz yanmaları, öksürüğün en sık nedenlerindendir ve ateşe de neden olurlar. Virüslere antibiyotiklerin etkisi yoktur. Bakteriler ise antibiyotiklerle tedavi edilebilen mikroplardır. Gerekmeden kullanılan her ilaç gibi antibiyotikler de lüzumsuz kullanıldıklarında zararlıdır. Lüzumsuz kullanılan antibiyotiklerin yol açtığı en ciddi sorun antibiyotiklere dirençli bakterilerin gelişmesidir. Bu tip bakterilerle olan enfeksiyonların tedavisi için çok daha güçlü antibiyotikler gerekir ve bunların birçoğu da hastanede damar yoluyla verilmelidir.
Orta kulak enfeksiyonları, ağır sinüs enfeksiyonları, A grubu beta hemolitik streptokokların yaptığı boğaz enfeksiyonları genellikle antibiyotiklerin kullanıldıkları hastalıklardır. Bunun yanında soğuk algınlığı, öksürük ve bronşit genellikle virüslerle olduğu için antibiyotiklerin gerekmediği enfeksiyonlardır ve doğal seyirleri içinde 1-2 hafta sürerek düzelirler.
Bazı viral enfeksiyonlarda bakterilerin neden olduğu ikincil enfeksiyonlar görülebilir. Ancak bu tip enfeksiyonların önlenebilmesi için önceden antibiyotik başlamanın yararı yoktur.
Çocuğunuz her hasta olduğunda antibiyotikleri tek tedavi yöntemi olarak görmek yanlıştır.
Yanınızda Bulunması gereken İlaçlar
Yanınızda basit yaklaşımlar için ilaç bulundurulmalıdır. Bunun dışında amaçsız ve süreli olabilecek ilaçların evde saklanması hem zararlı hem de gereksizdir.
En sık gereksinim duyacağınız ilaç ateş düşürücüdür. Bunun için en güvenli ilaç parasetamoldür. Bunun birçok preparatı olabilir. Her ölçeğinde (bir tatlı kaşığı=5 ml dir) ne kadar madde olduğunu bilmenizde yarar vardır.
Ateşi parasetamol ile düşüremediğinizde hafif ılık bir duş çok etkili olacaktır. Bu da etkin olmazsa denebilecek ilaçları mutlaka doktorunuzla danışarak kullanmalısınız.
Ateş Düşürücüler
Eğer çocuğunuzun 37-37,5oC olan hafif bir ateşi varsa ancak oyun oynuyor, sıvı şeyleri rahatlıklar içiyor ve genellikle aktif ve keyfi yerindeyse ateşi düşürmek için bir neden yok demektir. Hafif şikayetleri varsa asetaminofen veya ibufen’in uygun dozları ile (doktorunuza danışmalısınız) ile ateşi düşürebiliri ve hafif ağrıları azaltabilirsiniz. Bu iki ilaç aşı yapılan bölgede oluşan hafif ağrıları da yok edecektir. Bu ilaçların genellikle şurupları bulunmaktadır. Ancak bazı ülkelerde damla olarak da satılmaktadır. Damlalardaki dozlar şuruplardakinden daha kuvvetlidir.Ibufen daha etkili olmasına karşın mide ülseri riski açısından daha dikkatli olunmalıdır.
Aspirin kullanımı birçok ülkede olduğu gibi ülkemizde de ölümcül Reye sendromu denilen ağır bir karaciğer-böbrek yetmezliği tablosuna yol açabileceği nedeni ile çok tercih edilmemektedir.
Antihistaminikler
Antihistaminikler alerjik bir uyarıya bağlı burun tıkanıklığı ve akıntısını azaltırlar.Birçok nedenle (böcek sokması, yanık, döküntü gibi) oluşabilecek deri kaşıntılarında da etkilidirler. Antihistaminikler beklenin tersine bazı çocuklarda aşırı harekete ve sinirliliğe yol açabileceği için ilk dozları akşam verilmelidir.
Kortizonlu kremler
Böcek sokmaları, hafif deri döküntüleri, ot ile temas sonucu oluşan kaşıntı ve yanmalar, egzema tipi döküntüler hafif etkili kortizonlu kremlerle tedavi edilebilirler. Suçiçeği, yanıklar, enfeksiyonlarda, açık yaralarda kesinlikle kullanılmamalıdır. Kortizonlu kremleri kullanmadan tercihen hekiminizin görüşünü almalısınız.
Öksürük Şurubu
Öksürük akciğerlere ulaşan bazı tahriş edici madde veya mikropların atılmasını sağladığı için aslında yararlı bir reaksiyondur. Sıvı veya sekresyon içeren bir atılım varsa bunu “prodüktif” öksürük olarak nitelemekteyiz. Bu tip öksürüklere bulunulan ortamı nemlendirerek ve buhar uygulayarak yardımcı olunmalıdır.İlaç olarak “ekspektoran” denilen ilaçlar da yardımcı olabilir. Eğer öksürük kuru bir öksürük ise nedeni çok daha farklı olabilir. Örneğin sinüzit öksürüğü bazen böyle olabilir. Ortamdaki tozların neden olduğu öksürükler de böyledir. Bu öksürüklere ekspektoranlar faydalı olmayacaktır.
Bir yaşa kadar olan bebeklerin öksürüklerinde mutlaka doktorun görmesi gerekmektedir.


.alıntı.