Çocuk Gelişimi: Çocuk Gelişiminde Yaşanan Sorunlar ve Yanıtları
Annelere Altın Tavsiyeler
Ebeveyn olmak, hamilelik döneminden ergenliğe, hayatın her döneminde birtakım becerileri geliştirmeyi gerektiriyor. Anneler farklı dönemlerdeki sıkıntılar için çocuklarına nasıl davranmaları gerektiği konusunda desteğe ihtiyaç duyuyor. Bu makalede Psikolog Nesteren Gazioğlu tarafından yanıtlanan, 2 yaş sendromundan kardeş kıskançlığına, çalışan annenin sıkıntılarından hamilelik ve ergenliğe kadar farklı konularla ilgili annelerin en çok merak ettiği konu başlıklarının yanıtlarını bulacaksınız. İşte adeta bir rehber niteliğinde annelere ipuçları…
“Çocuğuma iyi bakabilecek miyim?” endişesi taşıyan yeni anne-babalar, ebeveyn olmaya nasıl hazırlanabilir?
Hamilelik dönemi sırasında anne baba adayının bebekleri hakkında hayalleri, düşünceleri, tasarımları ağır basarken, bir yandan da kendilerini bekleyen ebeveynlik süreci hakkında düşünceleri oluşur. Ebeveynlik bir öğrenme sürecidir. Yeni bilgiler edinerek, deneyerek, pekiştirerek gelişen bir beceridir. Adayların çocuk gelişimi kaynaklarını okuması, araştırması, ebeveynlik hakkındaki atölye çalışmalarına katılması, uzmanlardan destek alması bu dönemdeki kaygılarını düşüren unsurlardır.
Ebeveyn adaylarının kendi farkındalık düzeylerini geliştirmesi de bu sürece keyifli bir başlangıç sağlar.
Öncelikle kendilerinden beklentilerine bakabilirler. Ebeveyn olmanın onlar için anlamı nedir? Nasıl bir ebeveyn olmayı düşünüyorlar? İkinci olarak, başkalarının onlardan beklentilerini netleştirebilirler. Başkalarının onlardan beklediği ebeveynlik modeli ile kendi tasarladıkları model arasında fark var mı? Varsa bu ne gibi sıkıntılar doğurabilir ya da bu farklılık süreci nasıl daha zengin bir paylaşıma dönüştürülebilir? Son olarak, yeni anne-baba adayının başkalarından beklentilerini netleştirmekte de faydalıdır. Böylece ebeveynler gerektiğinde yardım talep edebilir, gerektiğinde de kendi sınırlarını belirleyebilir.
Çocuklarda 2 Yaş Sendromu ve 2 Yaş Sendromuyla Başa Çıkmanın Yolları
2 yaş önemli bir dönüm noktası. Büyümekte olan bebeklerin bir anda nasıl da değişip; ısrarcı, sürekli itiraz eden, tepki gösteren küçük çocuklara dönüştüğünün gözlemlendiği bir dönüm noktasıdır 2 yaş. Gelişimsel anlamda bakıldığında çok da korkunç olmayan bu dönem, günlük yaşantıya “2 yaş sendromu” ya da “korkunç iki” olarak yansımıştır. Korkunç kelimesinin altında yatan, ebeveynlerin şaşkınlığı ve bu değişime karşı nasıl tepki vereceklerini bilememekten kaynaklanan endişedir.
Bu yaş döneminde önemli olan ebeveynlerin sakinliklerini koruyarak, çocuklarına destek olmalarıdır. “Çocuğumuzun o anda ihtiyacı olan nedir? Duygusal- fiziksel olarak yaşadığı bir stres mi var? Yoksa arzu ettiği bir şeye sahip olamıyor mu?” sorularını kendilerine sormalıdırlar. Öfke ile tepkisini gösteren, itiraz eden, kendisini yere atan bir çocuğa yaklaşım kilit noktadır.
Oyuncak mağazasında istediği bir oyuncak için kendisini yere atan çocuk örneğini ele aldığımızda; genellikle ebeveynler çocuğu kucaklayarak oradan uzaklaştırmak veya oyuncağı satın almak gibi yaklaşımlarda bulunmaktadır. Tavsiye edilen ve yine de çocuğa göre şekillendirilmesi önerilen modele baktığımızda; çocuğa sebebi kısa, net biçimde açıklamak ve ardından da öfke fırtınasının geçmesini beklemek gerektiği vurgulanır. “Bu oyuncağı almadığım için üzgün olduğunu anlıyorum. Ağlaman bittiği zaman seni eğlendirecek başka ne yapabiliriz bir bakalım” şeklinde yanıt verip, bir iki adım uzaklaşmak tavsiye edilir. Bazen bu öfke aşamasında kendine zarar vermemesi için kısa bir sarılma da eklenebilir.
Kardeş Kıskançlığı ve Kardeş Kıskançlığıyla İlgili Yaşanan Sıkıntılar
Çoğu zaman biz anne babalar ilk çocuğumuzun kardeşinin olması ve yalnız kalmaması yönünde iyimser hayallerle ikinci bir çocuk isterken; işler gerçekleşmeye başladıkça gerçekliğin bu kadar da kolay olmadığını görürüz. Nasıl ki ebeveynler yeni doğacak bebekleri hakkında tasarımlar yapıyorsa, kardeşi olacağını idrak edecek yaşta olan bir çocuk da kardeşi hakkında hayallere dalar, hatta korkular yaşar. “Acaba annemle babam onu benden daha çok sevecek mi?” sorularını sorar.
Kıskançlık olgusu iki boyutlu gelişir. Anne babanın sevgisinin bölündüğü düşüncesi ve rekabet hissi bu iki boyutu oluşturur. Ebeveynler bazen farkında olmadan bu rekabeti tetikleyebilir. “Bak kardeşin ne kadar güzel yedi, sen neden böyle yapıyorsun, ablan gibi çalışkan ol” gibi kıyas içeren cümleler, yorumlar, bazen iltifatlar bile aile iletişim havuzuna kıskançlık ve sıkıntı olarak geri dönecektir.
Ebeveynler, çocuklarını eşit sevmek zorunda değildirler. Her çocuğun farklı özellikleri vardır ve bu farklı özellikler çocuklarını ebeveynleri için özel yapar. Ebeveyn, onları eşit sevmek gibi bir beklentinin altına kendini soktukça çocuklar da bu kıyaslamayı yakından takip edecek ve ebeveynin en ufak adaletsizliklerini yakalayacaktır. Ebeveynlere önerimiz; her bir çocuğunu zamanın, sürecin, kendi ruh durumunun, koşulların, çevrenin el verdiği en uygun koşullarda yetiştirmeye çalışmaları ama onları eşitlemeye çalışmamalarıdır. Her çocuk ayrı bir birey olduğu için, onlar da birbirinin aynı olmayı istemeyecektir.
Ergenlik Dönemi, Ergenlik Dönemi ve Öncesinde Çocukla İletişim
Yaşam döngüsü hızla devam ederken, fiziksel ve ruhsal değişimlerin en çok hissedildiği dönem ergenlik dönemidir. Adım adım yaklaşan ergenlik süreci hem yetişkinliğe doğru ilerleyen birey açısından, hem de “Ona çocuk olarak mı, yoksa yetişkin olarak mı davransak?” sorusuyla kafası karışan ebeveynler açısından oldukça hassas bir dönemdir.
Ergenlik; çocukların birer birey olduğunu, onların da haklarını olduğunu kabullenen, onlara saygı gösteren, fikirlerine önem veren, onları dinleyen ebeveynlerin çok da fazla tedirginlik yaşamadığı bir süreçtir. Üzerine gelindiğini hisseden ergen ilk olarak iletişimi kopartmaya çalışır. Kendisini geri çekmeye, yalnız kalmaya ihtiyaç duyar. Emir komuta zinciri diyaloglardan kaçınmak, onun fikirlerini almak ve fikirlerine saygı duymak ergen ile iletişimde önkoşuldur.
Bu dönemde artık ergen kendi gücünün farkındadır. Ebeveynlerin bu dönemde sabırlı olması, ona rol denemesi için hak tanıması önerilir. Özgürlük tanıyıp sabırla beklerken ebeveynlerin en büyük sorumluğu, ergenin kendine ve başkalarına zarar vermesini engellemektir. İletişim teknikleri ve ergenlik süreci hakkında destek almayan isteyen ebeveynlere aile terapileri önerilir. Bu görüşmelerde aile sistemi irdelenerek, tüm aile bireylerinin ellerini taşın altına koyması sağlanarak destek olunur.
Çalışan Anneler, Kısıtlı Vakitlerinde Çocuklarıyla Nasıl Bir İlişki İçinde Olmalı?
Çalışan annelerin en büyük endişesi çocukları ile geçirdikleri zamandır. Çalışan bir ebeveyn çocuğunun ihtiyaçlarını gideren bir kişiye güvenerek işe gider; bu kişi aile büyüğü ya da bakıcı olabilir. Çalışan ebeveynlere önerimiz; bu kişinin fiziksel ihtiyaçları, ebeveynin ise duygusal ihtiyaçları gidermesini yönündedir. Kısıtlı olan zamanı değerlendirirken, çocuklarının kendilerinden beklentisinin ne olduğunu anlamaya odaklanmalıdırlar. Çocuklarına, duygularını çekinmeden ifade etmesi için ortam sunulmalıdırlar. Çocuğun, duygularını bastırmasına izin verilmemelidir.
Duygularını öğrendikten sonra bu duyguların nasıl değiştirilebileceği, birlikte neler yapılırsa kendini iyi hissedebileceği anlatılmalıdır. Çocuğa değer verildiği oyuncaklarla ya da maddi eşyalarla anlatmak yerine duyguları açarak gösterilmelidir.
Yazar Hakkında:
Psikolog Nesteren Gazioğlu, lisans eğitimini Koç Üniversitesi Psikoloji bölümde tamamladı. Yüksek lisans derecesine Yeditepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Fakültesi’nde devam etti. 2005 yılında Psikoterapi Enstitüsü bünyesinde Bütüncül Psikoterapi süpervizyon & eğitim grubuna katıldı. 2010 yılından itibaren Virginia Satir Aile ve Çift Terapisi Enstitüsü ile çalışmalarını sürdürmektedir.
Psikoloji alanında kitap redaksiyon, makale ve çevirileri bulunmaktadır. Aile eğitimleri ve bireysel danışmanlık alanında çalışmalarına devam etmektedir. İletişim, motivasyon ve etkileşim üzerine kurumlara seminer vermektedir. İngilizce terapi alanında da uygulamalarına devam eden Gazioğlu, evli ve iki çocuk annesidir.