Anne ve babasının ayrılması elbette çocukları birinci dereceden etkiliyor; peki çocukların yaşlarına göre ideal bir boşanma zamanı belirlemek mümkün mü?
Uzun zamandır devam eden uykusuz geceler ve saatlerce süren tartışmalar artık bir gerçeği açık etmişti: çocukları dışında onları bağlayan bir şey kalmamıştı. Her ne kadar bir müddet susarak problemleri çocuklarından gizlemeyi başarmışlardıysa da akşam yemeklerinde yüz ifadelerinde belirginleşen zoraki gülümseme çoktan onların da dikkatini çekmişti.
Boşanmaya doğru giden evliliklerde ebeveynler çoğu kez çocuklarıyla ilgili korku, şüphe ve suçluluk duygusu arasında gidip gelen karmaşık bir ruh haline bürünürler: Acaba ‘kutsal aile’ yapısını bir şekilde korumak mı daha iyi olur yoksa medenice (!) artık hiçbir anlamı kalmamış bu ilişkiye bir nokta koymak mı? Sadece kendi rahat ve huzurumu düşünmem çok mu bencil olur acaba? Bu şekilde yaşayarak mı çocuklarımıza daha çok zarar veriyoruz, yoksa ayrılırsak mı daha kötü olur? Zihinlerini meşgul eden bu ve benzeri sayısız soru onları bir süredir epeyce hırpalamıştır.
Sosyal bilimciler bu soruların cevabını araştıradursun, anne ve babası ayrılan çocukların büyük bir travma ile karşı karşıya kaldıkları ve hayatlarının bundan sonraki önemli bir kısmını ilave zorluklarla yaşayacakları tartışmasız bir gerçektir. Virginia Üniversitesi Psikoloji bölümünün yapmış olduğu bir araştırma çocukların özellikle boşanmadan hemen sonraki zaman diliminde bundan çok ağır şekilde etkilendiğini, ilk çözülmelerin ancak ortalama 2 yıl kadar sonra başladığını ve nispeten normale geçişin ilk olarak ancak 6 yıl sonra görülebildiğini ortaya koymuştur. Yıllar sonra yaşadıkları bu travmanın etkisini tamamen üzerlerinden atıp kariyer yapmayı başaran çocuklar bulunduğu gibi, hayatlarının geri kalan bölümünde hep bu ezikliği birlikte taşıyanlar da mevcutmuş. Bir şekilde sıkıntıları aşarak normal hayata geçiş yapmayı başaranlarda dikkat çeken bir nokta ise bunların genel olarak emosyonlarını (heyecanlarını) kontrol etmeyi ve değişik olaylarla karşılaştıklarında kendilerini başka insanların yerine koymayı (empati) oldukça iyi başaran kişilik yapılarıdır.
Boşanmadan sonra paylaşılan sorumluluk
Elbette boşanma çocuklarla birlikte tüm aile fertlerine acı veren bir olaydır çoğu kez. Ancak çocukların bundan en çok etkilendiği yine de tartışılmaz. Şayet boşanma kaçınılmaz bir son olarak görünüyorsa, çocukların yaşayacağı sarsıntıyı en aza indirmek ve özellikle ilk yıllardaki sıkıntılarını daha kolay atlatmalarını sağlayabilmek için ise anne ve baba ayrıldıktan sonra da el ele verip gayret göstermelidir. En iyisi çocuğa karşı sorumlulukları paylaşarak yaşamlarına devam etmeleridir. Sözgelimi baba, her ne kadar artık evde yaşamıyorsa da, yine de her sabah oğlunu/kızını kapının önünden alıp kreşine kadar bırakabilir. Bu tarz davranış çocuğun zihninde oluşan bulanık ve sallantılı görüntüyü biraz olsun düzeltmeye yardımcı olabilir. Bunun yanında, çocuk her kimin yanında yaşıyorsa yaşasın, her iki ebeveyn ile de sık sık bir araya gelmesı sağlanmalıdır. Bunun için, artık zaten araları iyi olmayan ve belki de birbirlerini göresi bile kalmamış ebeveynlerin bir araya gelmesi zorunlu olmayıp, çocuğun iyi bir sıralama ve plan çerçevesinde birkaç saatliğine de olsa normalde yanında yaşamadığı anne ya da babasıyla sık aralarla birlikte vakit geçirmesi gereklidir.
Çocuğun yaşı ne ölçüde etkili? Korkudan nefrete kadar uzanan bir duygu karmaşası
Araştırmalar farklı yaş gruplarındaki çocukların boşanmaya farklı tepki verdiklerini göstermiştir. Değişik yaş gruplarına göre anne babası boşanan çocukların davranış profilini özetleyecek olursak:
0–2 YAŞ
Henüz birçok şeyin farkında olmadığı zannıyla bebeklik çağındaki çocukların boşanmadan en az etkileneceği düşüncesi yanlıştır. Bu yaştaki çocuklarda boşanma sonrası belirgin davranış değişiklikleri gözlenmiştir. Daha çok ağlama ve ağlama nöbetleri, uyku ve beslenme bozuklukları, oyuncaklara karşı ilgisini kaybetme gibi davranışlar en çok göze çarpanlar. Dolayısıyla bu yaşta dahi boşanma sonrası ayrılan eşler sorumluluk paylaşımı ve çocukla bir araya gelme planlamasını iyi yapmalıdır. Bu sırada çocuğun yanında ise asla kavga ve tartışma ortamına girmemelidir.
3–6 YAŞ
Okul öncesi çağındaki çocuklar belki de boşanmadan en ağır etkilenenler olarak görülebilir. Çocuklar bu yaşlarda kendilerini hayatın dolayısıyla ailenin odak noktası olarak görür. Bu düşünce onları olası bir boşanmadan sorumlu oldukları zannıyla suçluluk duygusuna iter. Çocuk aklıyla ‘ben akıllı durmadığım için anne ve babam kavga ediyor, bunun için ayrıldılar’ tarzında düşüncelere boğulabilirler. Sonuçta yeniden yatağını ıslatmaya başlatma, parmak emme, yatmak için çoktan rafa kalkmış pelüş hayvanını ortaya çıkarma sıklıkla görülen sorunlardır. Bu davranışlar çocuğun ne ölçüde korunmasız ve yardıma muhtaçlık duygusu içinde kıvrandığını gösterir.
7–12 YAŞ
Bu yaştaki çocuklar her ne kadar kendilerine sunulan boşanma sebeplerine anlayışlı davranıyormuş gibi görünse de aslında yoğun bir kaybetme duygusu içine bürünürler. Bununla birlikte bu yaştaki çocuklar küçük yaştakilerin aksine suçu kendi üzerlerine almaz ve anne-babalarını suçlarlar. Büyüklerine öfke duyar, hayal kırıklığı yaşar ve kendilerini reddedilmiş olarak görürler. Yer yer anne ya da babadan birinin tarafını tutmak zorunda oldukları düşüncesiyle diğer tarafa düşmanlık besleme gibi davranışlar da ortaya çıkabilir. Hemen hepsi boşanmayı takiben okulda sıkıntı yaşar ve ders başarıları azalır.
Bu yaştaki çocuklara boşanma ile ilgili sebepleri yalansız olarak aktarmak en iyisidir. Onlara çocuk muamelesi yapmak yerine bir yetişkin gibi davranmalıdır. Ayrıca çoğu çocuk aile içinde cereyan eden bu durumu arkadaşlarından ve öğretmeninden gizleme eğiliminde olduğu için, okulda ortaya çıkabilecek problemlerin biraz olsun önüne geçebilmek için öğretmenine mutlaka bilgi verilmelidir.
13–18 YAŞ
Bu da yine yanlış olarak boşanmanın en az etkili olabileceği düşünülen bir yaş grubudur. Oysa ki bu yaşlarda zaten ergenlik çağının problemlerini üzerinde taşıyan çocuk anne babasının boşanması ilave bir stres faktörü ile karşı karşıya kalmış olacaktır. İlk tepkileri genellikle anne ve babalarına daha mesafeli davranmaya başlamaları, ebeveynlerinden çocuk kendi arkadaşları ile vakit geçirmeleri ve aile içerisinde yaşanan bu olaydan dolayı çevrelerine karşı utanç duyusu beslemeleridir.
Kız çocuklar genellikle erkeklerden biraz daha hassas tepki verir. Anne-babasına karşı ortaya çıkan güven kaybı nedeniyle karşı cinse karşı ilginin artması ve bir koruyucu erkek arkadaşına sonucunda erken yaşta cinsel tecrübe yaşaması olası sonuçlardır. Erkekler ise daha agresif tepki verir. Dikkat edilmesi gereken ve beklenebilecek en önemli sonuç küçük yaşlarda suç işlemeye meyil ile ıslahevlerinin yolunu tutmalarıdır. Hem kız hem erkeklerde ilaç bağımlılığına adım atma ve kendine zarar verme gibi daha ileri problemler de hesaba katılmalıdır.
Görüldüğü gibi çocuklu ailelerde boşanmanın çocuklara göre ideal yaşını bulmak hemen hemen imkânsızdır. Anne ve babanın ayrılması her yaş grubundaki çocuğa oldukça ağır olabilen problemleri de beraberinde getirecektir. Çünkü ‘kutsal ve sağlıklı aile’ rüyası bebeklikten ergenlik çağına kadar her çocuk için aynıdır.
Kaynak: Baby und Familie dergisinin Şubat 2006 sayısından yararlanılarak hazırlanmıştır.