1- Tuvalet alışkanlığı için inatlaşma...
"4 yaşındaki oğlum Mehmet sözde tuvalet alışkanlığını kazanmıştı ama tuvalete pek de istekli gittiği söylenemezdi. Tutabildiği kadar tutuyordu. Bir gün Mehmet, her zamanki gibi tuvaletini son ana kadar tutuyor, ortalıkta dört dönüyordu. "Tuvalete gitme zamanı tatlım" dedim. Tabii ki, işe yaramadı. Sonra babası Mehmet'e şöyle dedi; "Şimdi tuvalete gidersen sana 1 TL veririm."
Mehmet teklifin gerçek olup olmadığını tartmaya çalışıyordu... Eşim cebinden 1 TL'yi çıkardığında Mehmet uçarcasına tuvalete koştu. "Ona tuvalete gitmek için rüşvet almayı mı öğreteceksin?" diye sordum. "Ona böyle mi örnek oluyorsun?" Eşim muzipçe baktı. Olan şuydu; O günden itibaren, Mehmet tuvalete gitmek konusunda yeni bir anlayışa sahip oldu. "Neden tutayım ki?" diye düşünmeye başladı. Aynı taktiği yine kullanır mıyım, emin değilim, ama şunu öğrendim; Bazen yaratıcı olmak ve kuralları biraz esnetmek işe yarayabiliyor."
2- Sofra Kavgaları
Elif, kızı Ceyda'nın sağlıklı yiyeceklerin tadına bile bakmamasından usanmıştı. "Brokoli, şeftali, biftek veya değişik kokan hiçbir şeyi yenıiyordu" eliyor Elif.
Bir gün çözümü tesadüfen buldu: "Benim tabağımdan yemesine izin verdim. Gülünç gelebilir ama işe yaradı". Böylece Ceyda yemeklerini annesinin tabağından yemeye' başlamış ve gittikçe yeni tatlar deneyen bir minik gurme haline gelmiş. "Şu anda Thai yemeği bile yiyor" diyor Elif.
Gerçekten de, okul öncesi yıllarda, yemek masası bir savaş meydanına dönebilir. Bu konuda ise minik Mehmet'i örnek vermek istiyoruz. Mehmet ve annesi şekerli gıdalar konusunda savaş halindeydiler. Mehmet her türlü şekerli gıdayı yemek istiyordu. En sonunda annesi, "neden olmasın" diye düşündü ve bir şartla izin verdi; önce sağlıklı besinlerden oluşan öğününü bitirirse, vitamin ve mineral katkılı şekerli gıdalardan "tatlı" niyetine tüketebilecekti. Yemek kavgalarını bitiren daha ilginç bir "Neden olmasın?" taktiği de şöyle; okulöncesi yaş grubundaki ikizlerine Brüksel lahanası yedirmeye çalışan akıllı anne işe önce evdeki sevimli hamster'dan başlıyor. Çocuklar evcil hayvanlarının lahana yediğini gördüklerinde bu sebze cazip hale geliveriyor. Hatta şu an 10 yaşında olan ikizlerden birinin favori yiyeceği Brüksel lahanası... Şaşırtıcı değil mi?
3- Bez Faciaları
Hülya 2 yaşındaki kızını, süper emici beze rağmen çoğu sabah üstü başı batmış halde buluyordu. Bir akşam kızının bezinin altına, göbeğini ve yapıştırma bantlarının olduğu bölgeyi kapsayacak şekilde bir de maksi bez koymaya karar verdi. Böylece karnının üstüne yüzükoyun ve poposu havada yatmaya alışkın ufaklık, herhangi bir sızıntı olmayınca daha konforlu uyumaya başladı.
Üç çocuk annesi Pelin ise, her fırsatta keyifle bezini çıkaran 15 aylık kızı Fulya ile ne yapacağını şaşırmıştı. Çözümü ise tamir çantasında buldu! "Koli bandıyla bezin bağlantı yerlerini kapatacak şekilde bir tur atarak onu bantlıyordum. Bandı açamadığı gibi denemeyi bile bıraktı. İşin tek kötü yönü dışarıda bezini değiştirirken üzerimize yönelen bakışlar oldu!"
4- Oturak dertleri
Funda üç yaşındaki oğlu Furkan’ın ihtiyacını lazımlık dışında her yerde gidermesini önleyemiyordu; "Sonunda fark ettim ki aslında her seferinde aynı yere, oturma odamızdaki saksıya tuvaletini yapıyordu. Bunu fark edince ona "Niye lazımlığı bu saksının arkasına koymuyoruz" dedim. Bu bizim gizli lazımlığımız olur. Furkan bu fikirden çok hoşlanmıştı. Aylarca onu binbir rüşvetle ikna etmeye çalışmamıza rağmen, başarılı olamamıştık." diyor Funda. Birkaç ay sonra gizli lazımlık törenlerle tuvalete taşındı.
Bir başka oturumuz ise şöyle anlatıyor; "Eğlencenin etkisini küçümsemeyin. 3 yaşındaki oğlumla lazımlık dansları geliştirdik. "Çiş dansı, " kaka dansı" ve hatta "gaz dansı"mız bile vardı! Her birinin; elleri sallamak, ayakları yere vurmak gibi farklı kareografisi vardı. Bu danslar ev halkını gülmekten yerlere yatırıyordu. Tabii ki, daha büyük alkış alıyorlardı."
5- Dolaptaki canavarlar
Çocuğunuza göre canavarlar gerçekten var!
Şimdi 8 yaşında olan Ege'nin annesi oğlunun bu korkusunu nasıl yendiğini şöyle anlatıyor: 'Ege 6 yaşındayken filmlerdeki ve kitaplardaki kötü adamların uyku vakti onu almaya geleceği konusunda endişelenmeye başladı. Bunun üzerine ben de adamları uzak tutmak için komik hikayeler anlatmaya başladım. Kötü adamı gülünç halele hayal etmek sizi güldürebiliyorsa onun gücünden de etkilenmezsiniz. Mesela bir canavarın hulahup-çember çevirme yarışmasına katılmasını konu eden bir hikaye uydurdum. Yarışmayı kaybediyor çünkü bir sürü kolu birbirine dolanıyor, yere düşüyor ve çok utanıyor. Aptalca bir hikaye mi? Evet. Etkili mi? Kesinlikle. Ege'yi bir kez gülümsetebilirsem daha kolay rahatlayıp sakinleşiyordu."
Başka örnek daha: 5 yaşındaki kızı Ayşe odasında canavar olduğuna inanıyordu. Annesi hava temizleyici spreylerden sıkmayı akıl etti ve canavarların güzel kokan evlerden hoşlanmadıklarını söyledi. Her gece odaya aynı spreyi sıktı ama işe yaradı. Tabii başka yollar da var; canavarları korkutacak bir şarkı, canavarı geçirmeyen bir perde, canavarların anneleriyle sizin yapacağınız sert bir telefon konuşması...
6- Emzik bağımlılığı
Unutmayın, sebebini doğru şekilde anlatamazsanız sevdiği sıradan bir kutudan bile ayrılmak travmatik hale gelebilir bazen. Seda'nın 3 yaşındaki oğlu Sinan ile böyle bir deneyimi var. Sinan uzun süredir anaokuluna emziği olmadan gitmeyi reddediyordu. "En sonunda ona emziğe fakir bir bebeğin ihtiyacı olduğunu söyledim" eliyor Seda. "Hemen ağzından çıkardı ve " fakir bebeğe ver" diyerek emziğini bana uzattı". Seda bir daha emzik konusunun açılmadığını fark ettiğinde bir hayli şaşırmış; "İnanamadım, onca zamandır bu konuda fikri denemeye değer. Biraz ilhama ihtiyacınız varsa mesela ufaklığı sevgili emziğini uçan balona bağlamaya ikna etmeyi deneyin. Yasemin'in oğlu Kutay'ın, kılları iyice yıpranmış "ayıcıklı eski diş fırçası" gibi daha az arzulanan eşyalara bağlanma eğilimi vardı. Ayrılmasını kolaylaştırmak için, fırçayı "özel bir kutuya" yerleştirip küçük bir tören düzenledik diye anlatıyor Yasemin. "Böylece ne zaman isterse eski diş fırçasını ziyaret edebileceğini biliyor!"