HİPERAKTİF ÇOCUKLARDA OLUMLU ÖZELLİKLER
1. HAREKET, KONUŞMA, DÜŞÜNCEDE ZENGİNLİK VE FAZLALIK
Burada öncelikle bilinmesi gereken bu çocuklarda bir zenginlik ve fazlalığın olduğudur. Bu fazlalık bazen harekette, bazen konuşmada, bazen de düşünce içeriğinde olabilmektedir.
Hiperaktif çocuklar bir başka deyişle hareketli çocuklardır. Koşmak, oynamak, zıplamak, dolaşmak gibi. Fazlalık sadece fiziki hareket olarak düşünülmemelidir. Bu çocuklarda konuşmada ve düşünmede de fazlalık vardır.
Çok konuştukları, hızlı ve yüksek ses tonuyla konuştukları bilinmektedir. Hatta çok ve sonu gelmeyen sorular sormaktadırlar. Örneğin kalem kutusunu gösterip ‘bu neden yapılmış' diye sorduklarında anneden cevaba ‘o neden yapılmış' ‘niye yapılmış ya da kim yapmış' diye pek çok soruyu birlikte sormaktadırlar. Anne artık sorulara cevap veremez hale geldiğinde ‘Allah yaratmış' cevabını verir. Çocuk ise ‘onu kim yaratmış' der anne bu soruya cevap veremez ve konuyu değiştirmeye çalışır. Fakat çocuğun sorularının sonu gelmez ve anneye bana cevap vermiyorsun diye kızar ve onu sıkıştırmaya devam eder. Çoğunlukla konuşmaları bu şekilde devam edip gider.
Özellikle hiperaktif çocukların düşüncelerinde de hareketlilik ve fazlalık vardır. Kafalarında pek çok düşünce, fikir, istek, dilek, projeler ve hayaller vardır. Bu projeler devamlı çoğalır, değişir, farklılaşır ve gelişirler. Düşüncelerindeki hareket ve fazlalık öğrenmeyi ve kısa süreli belleği olumsuz yönde etkileyebilecektir.
2. ZEKİDİRLER
Bu gruptaki çocukların zeka düzeyi normal veya normalin üzerinde yer almaktadır. Bu durumu uzmanlar parlak zeka diye sınıflandırabilmektedirler. Bazen de zeka düzeyinin dahi denilebilecek düzeyde olduğu görülebilmektedir. Bununla beraber bu çocuklar zeki olmalarına rağmen çok basit durumlarda veya hesaplarda zorlanabilmektedir. Bu durum ailelerini ve öğretmenlerini şaşırtabilmektedir. Okullar bu gibi bir durumla karşılaşıldığında çocuğu, hemen rehberlik servislerine yönlendirmektedir. Rehberlik merkezinde çocuğa zeka testi uygulandığında ise sonuçlar genelde normalin üzerinde çıkmaktadır. Aile bu durum üzerine, müdüre veya öğretmene “Siz bizi boşa boşuna rehberliğe gönderdiniz”. “Gördüğünüz gibi çocuğun zekası normalmiş”. “Siz çocuğumuzu anlayamadınız hatta birde çocuğumuzu suçladınız” diye sitem edebilmektedirler.
Hiperaktif çocuklar zekâ kapasiteleri normal ve çoğunlukla normalin üstünde yer aldığı için zekâ geliştirici oyuncaklardan, oyunlardan çok hoşlanırlar. Bu tür bir oyuncakla saatler boyu oynayabilirler. Bu tür oyunlarla oynarlarken bazen yanlarında büyükleri isterler. Büyüklerin onlara bir şeyler öğretmesinden zevk alırlar. Pek çok kere sorular sorarlar Özellikle okulda öğretmenlerine akla gelmeyecek sorular sorarlar. Öğretmeni veya aile bireylerini sordukları sorularla şaşırtırlar. Hatta bıktırırlar, bezdirirler, şok ederler. Akıllarına her an ne gibi bir soru gelebileceği bilinemez.
Böyle bir çocuğun önüne bebek, araba gibi yapılanmış oyuncaklar değil de, daha yapılanmamış oyuncaklar konmalıdır. O bebek veya arabayla hayal gücünü kullanarak yine güzel öyküler, oyunlar yapar. Özellikle Lego gibi oyuncaklar onu daha mutlu eder. Bu tür oyuncakları kendi yapar, bozar, değiştirir. Bu durum onu daha mutlu eder. Oyuncak üzerinde kendi projelerini, fikirlerini, isteklerini uygulayabilir.
3. YARATICI FİKİRLERE SAHİPTİRLER
Hep yeni şeyler öğrenmek, bilmek ve görmek isterler. Her yeni oyuncak alındığında hem kendileri hem de aileleri artık uzun bir süre bir şey istemeyecek sanırlar. Ama çok kısa bir süre içinde yeni şeyler talep ederler. Bir şeyleri birleştirerek, karıştırarak, ilaçlar, kokular, güzellik kremleri bulmaya çalışırlar. Bazen annelerinin pahalı ve değerli makyaj malzemelerini bu uğurda yok edebilirler. Hatta bu durumdan dolayı sert bir eleştiri almış olsalar bile birkaç dakika sonra onları yine yeni bir buluş çalışması içinde bulabilirsiniz. Hep farklı seçenekleri araştırarak yeni buluşlar peşinde koşmaktadırlar. Beyinlerinde çoğunlukla ‘nasıl' ve ‘neden' soruları dolaşır. Beyinlerinde yüzlerce, binlerce soru hızla hareket etmektedir. Bu sorulara aile veya öğretmenleri cevap verdikçe azalmaz hatta çoğalır. Hiçbir engel ve kızma onları yıldıramaz ve durduramaz. Onlar her yenilgiden yeni bir proje ile çıkarlar. Aletlerle oynamayı çok severler. Hep bir şey icat edeceklerini hayal ederler. Bu hayallerini rüyalarında bile görürler. Babalarının alet çantasını karıştırarak evdeki elektrik aletleriyle kendilerine elektrikle çalışan devreler yaparlar. Büyüdüklerinde ise motorlar yaparlar. Günümüzde bilgisayarı kullanarak, komutla çalışan araçlar ve onların gitmeleri gereken yol için programlar yazan ilkokul çocuklarını bile görebilmekteyiz. TV'yi ve bilgisayarı, interneti kullanmayı çok severler. Bu aletlerin onların önüne açtıkları pencerelere doyamazlar. Tüm saatlerini bu aletlerin önünde geçirirler veya geçirmek isterler. Böyle çocukların araştırmacılık ve öğrenme meraklarının desteklenmesi gerekmektedir. Bu çocuklara yaratıcılıklarını destekleyecek oyuncak, kitap alınmalıdır. Onlara dağıtabilecekleri oda, mekân sağlanmalıdır. Yaptıkları ufak tefek şeyler desteklenmelidir. Hayal ettikleri olmayacak projeler bile onlarla konuşulmalı, mantıksız bulduk denilmemelidir. Bu projelerin eksikleri, yanlışları konuşulmalı ama merakları, iştahları kırılmamalıdır. Baba veya anne onlarla hayallerini konuşmalı ama fikirleri ile alay etmemelidir. Bazen çok uçuk fikirleri olabilir. Bazen de hiç olmayacak, imkânsız düşünceleri olabilir. Bu yaratıcı düşünceleri desteklenmeli, bu konuya aile olarak değer verdiğiniz belirtilmelidir. Evdeki pahalı parfümlerin başına kaza gelmemesi için onların deney yapacakları ortam ve materyal hazırlanmalıdır.
Onlarda doymaz bir araştırmacılık vardır. Bu merakı iyi ve olumlu buluşlara yönlendirilmelidir. Yasaklayıcı, kısıtlayıcı olunmamalıdır. Onların evde ve okulda bir deney odaları olmalıdır. Çoğunlukla zekâ ve yaratıcılık birleştiğinde buluş zekâsı ortaya çıkmaktadır. Bu merak bizi daha ileriye götüren güçtür. Yani pek çok keşif böyle gerçekleşmiştir. Örneğin Amerikanın keşfi için Kraliçe, Christopher Columbus' a para, adam, yiyecek ve gemi vererek onun bu hayaline inandığını göstermiştir. Bizde bu konuda aynı kraliçenin yaptığı gibi önce onlara ve onların fikirlerine inandığımızı göstermeliyiz. Sonra onları engellememeliyiz. Daha sonra onlara materyal, zaman ve ortamı hazırlamalıyız. Hayal güçlerine inanmasak bile katılabilmeliyiz. Örneğin Deneme Bilim Merkezi, müze gibi yerlere onları sık sık götürmeliyiz.
Bu tür çocuklar fikirleri sorulduğunda, anlayışla karşılandığında olumlu yönde tepkiler gösterirler ve mutlu olurlar. Yaşama sevinçleri artar, sevildiklerini anlarlar. Kendilerine güven duyguları pekişir. Tüm hırçın, huysuz tarafları yok olur. Çok mutlu, huzurlu, keyifli olurlar.