KARDEŞ KISKANÇLIĞI
Kardeş kıskançlığı doğal bir duygudur. Her çocuk yeni doğan kardeşini biraz da olsa kıskanır. Kardeş kıskançlığı genelde aileye yeni bir üye katıldığı zaman kendini gösterir. Bazı durumlarda küçük çocuğun büyük olanı kıskandığı da görülebilir. Kardeş kıskançlığı davranış bozukluğu halini aldığında olumsuz bir duygu olmaktadır.
Kıskançlık sevilen kişinin başkasıyla paylaşılmasına katlanamamak olduğuna göre, sevginin bulunduğu her yere girer. Ancak bu doğal duygu insanı kemiren bir tutku olmaya başlayınca, sevgiyi gözeten bir duygu olmaktan çıkar, sevgiyi yok eder.
Çocuklar Kardeşlerini Kıskandıklarında Neler Yaparlar?
Bebeksi davranışlara geri dönebilirler. Altını ıslatma, bebek gibi konuşma, parmak emme, annenin memesinden süt emmeye çalışma gibi.
Anne-babadan daha önce hiç istemedikleri isteklere yönelebilirler. “Benim de altımı bağlayın, ayağınızda sallayın, bana annem yedirsin” gibi.
Gün içinde ve geceleri aşırı sinirli, huzursuz görüne-bilirler ve sakinleşmede zorlanırlar.
Çevrelerindeki insanlara vurarak, tekme atarak hırslarını ve öfkelerini boşaltmaya çalışabilirler.
Uyku düzenleri bozulabilir. Uyku saatlerine itiraz edebilirler. Rüya gördüklerini, çişlerinin geldiğini, korktuklarını söyleyerek anne-babayla yatmak isteyebilirler.
Fiziksel bir rahatsızlığı olmadığı halde karınları ağrıyabilir, mideleri bulanır, hatta ateşlerinin çıktığı bile görülebilir.
Yeni doğan kardeşle hiç ilgilenmeyerek evde kardeşi hiç yokmuş gibi davranabilirler.
Annenin bebekle ilgilenmesini engellemek için ellerin-den geleni yaparlar. Kendisinin tek başına yapabildiği giyinmek, yemek yemek gibi işlerde anne-babadan yardım isteyebilirler. Ondan yapılmasını istediğiniz işleri geciktirirler.
Yeni doğan kardeşin canını yakabilirler, ona zarar verebilirler. Isırmak, çimdiklemek, itmek ya da kucağından düşürmek ve hatta bazen boğmaya çalışmak gibi.
Bu Durumda Anne Babalar Neler Yapabilir?
Kardeşi doğmadan önce ona anlayabileceği bir dilde aileye yeni bir üyenin geleceği, evdeki ortamın her zamankinden daha heyecanlı ve karışık olabileceği, örneğin eve sık sık misafirlerin gelip gideceği, annenin hem yorgun olacağı hem de bebekle daha çok vakit geçirmek zorunda kalacağı, çünkü küçük bir bebeğin gereksinimleri olduğu ama aynı şeylerin o doğduğunda da yaşandığı ve her şeyin zamanla tekrar düzene gireceği anlatılabilir.
Anne baba aralarında işbölümü yaparak, anne yeni bebekle ilgilenirken babanın diğer çocukla ilgilenmesi çocukta kendisiyle de ilgilenildiğini hissetmesini sağlar.
En iyi niyetli misafirler bile sadece bebekle ilgilenip büyük çocuğu unutma eğilimi içindedirler. Yakınların yalnızca bebekle ilgilenmemelerini, büyük çocuğa da alışık olduğu tarzda ilgi ve sevgi göstermelerini söylemek, "Kardeşin doğunca senin pabucun dama atıldı" gibi sözler söylememeleri konusunda uyarmak işe yarayacaktır.
Kıskanmasın diye çocuğa aşırı hoşgörü göstermek durumu kötüleştirecektir. Çocuğa kardeşini kıskanmasın diye gösterilen aşırı ilgi, bu seferde kardeşinin onu kıskanmasına neden olabilir.
Çocuk kardeşinin canını yaktıysa, görünüşte çok kötü olan bu davranışın gerçekte bebeğe zarar vermek için değil, bir parça düşmanlık içeren bir incelemeden başka bir şey olmadığı bilinmelidir. Beş yaşına gelene kadar çocuklar zarar verip vermediklerini kavrayamazlar.
Kardeşe yönelik olumsuz duyguları reddedip, önemsememek yerine, onları kabul edip, tanımaya çalışın; "Anne, hep bebekle ilgileniyorsun." "Hiç de değil, daha biraz önce sana kitap okumadım mı?" demek yerine "Bebeğe bu kadar zaman ayırmam pek hoşuna gitmiyor." diyerek "Hayır, hiç hoşuma gitmiyor." diyerek duygularını ifade etmesini sağlayabilirsiniz.
Kardeşler arasındaki kıyaslama yapmaktan kaçının. Ancak çocuğunda bir zamanlar küçük bir bebek olduğu, aynı bakım ve özenin kendisine de gösterildiği çocuğa anlatılabilir. Çocuğun küçülmüş giysileri, bebeklik fotoğrafları gösterilerek, o bebekken yaşanan anılardan ve onun sevimli hallerinden bahsedilerek kendini daha iyi hissetmesi sağlanabilir.
Bebeğin gelişiyle birlikte 4–5 yaşlarındaki çocuğu ana-okuluna göndermek doğru değildir. Bu durum kardeş kıskançlığını körüklediği gibi çocukta okul sendromunun gelişmesine ve çocuğun içine kapanık ya da saldırgan olmasına yol açabilir.
Ailenin birlikte yapabileceği, gezinti, piknik, alışveriş, film izleme gibi etkinliklere yer verilmelidir.
Anne-baba çocukla mümkün olduğu her fırsatta birebir iletişime geçerse, birlikte ortak faaliyetlerde bulunurlarsa, çocuğa kardeşiyle ilgili ve evle ilgili küçük sorumluluklar verilirse çocuk kendini hala güvende ve hala sevilen, önem verilen bir kişi olarak hissedecektir.
Kardeşler arasında kıskançlık hissettiğinizde onları birbirinden uzaklaştıracak değil, yakınlaştıracak ortamlar yaratın.
alıntı