Çocuk sahibi olmak ve çocuk büyütmek, karıkocayı, anne-baba konumuna getiren bir basamaktır.
Çocuğun gelişimi, bakımı anne-babayı çoğu kez zorlayan bir süreçtir. Bu sürecin sağlıklı olabilmesi için kadın ve erkeğin ana-baba olmaya hazır olması ve bu konuda bilgilenmesi gerekir.
Bu hazırlık ve bilgilenme ne kadar iyi olursa ana-baba ile çocuk arasında o kadar güçlü bir bağ kurulur. Tek çocuğu büyütmek dahi bu kadar zorluk içerirken, çoğu aile; birden fazla çocuk sahibi olarak; tek çocuğa verebilecekleri emeği birden fazla çocuğa dağıtmaktadırlar. İşte; önemli bir zorluk burada başlar.
Anne-baba; birden fazla ve farklı yaşlarda olan çocuklarının bakım, sevgi, disiplin gibi gereksinimlerini; hem de onları erişkin yaşlara getirene dek karşılamak zorunda kalırlar.
Böyle ailelerde kardeşler arasında da bir ilişki dengesi söz konusudur. Anne veya baba; çocuklarına ayrı ayrı ilgi göstermek zorunda kalırken, çocukların her biri de anne veya babalarının ilgilerini, sevgilerini daha çok elde edebilmek adına bir rekabet içine girer. İşte bu rekabet aile içinde ilişkileri bozacak ve aile bireylerinin yaşam kalitelerini aksatacak derecede olursa, buna "kardeş kıskançlığı" diyoruz.
Çocuklar bir kardeşlerinin olmasını çok isterler, ancak kardeş doğumu ile de yoğun bir kıskançlık yaşamaya ve anne babaları zorlamaya başlarlar.
Önceleri sürekli kardeş isteyen bir çocuğun bu isteği gerçekleştikten sonra neden kardeşini kıskandığı, hatta ona düşman gibi davrandığını anlamak zordur.
Doğduğu günden itibaren ilgi odağı haline gelen ilk çocuklar, kardeşin gelmesiyle birlikte bu statüyü kaybetme duygusunu yaşayabilirler. Kimi, yaşadığı kıskançlığı çevreye verdiği tepkilerle belli ederken, kimi de içine kapanarak anlatmaya çalışır rahatsızlığını. Kardeş kıskançlığının önlenebilmesi için, hamilelik döneminden başlanarak, çocukları kardeş olgusuna hazırlamak gerekir
alıntı