Kızlarda Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite
Aşırı hareketlilik Sendromuna (DEHS) ilişkin olarak farkedilmesi güç belirtileri anlatan aşağıdaki bölüm Dr. Kathleen G. Nadeau, Dr. Ellen B.Littman, Dr. Patricia O. Quinn tarafından yazılmış olan “Understanding Girls with AD/HD(DEHS’li Kızları Anlamak)” (Advantage Books, 1999) adlı kitaptan çevirilmiştir. Çeviri sırasında örnek olaylardaki isimler okuma kolaylığı sağlaması amacıyla Türkçeleştirilmiştir.
Kızlarda DEHS: Görünenin çok ötesinde
Daha önceki bölümlerde de anlatıldığı gibi, DEHS tanısı konulan çocukların büyük bir çoğunluğu erkek çocuklardır. Büyük ölçüde erkeklerden oluşan DEHS klinik nüfusuna dayanan veriler bilimsel araştırmaların çoğunda temel oluşturur. Medya tarafından sıklıkla cinsiyete değinilmeksizin bildirilen araştırma sonuçları, üstü kapalı olarak sonuçların eşit ölçüde hem kızlara, hem de erkeklere özgü olduğu mesajını verir. Ancak, gerçekten öyle midir? Kızlar ve erkeklerin geçirdikleri deneyimler arasındaki farkları aydınlatan bir cinsiyet araştırması, bizi bu varsayımın geçerliliğini sorgulamaya ve bunun etkilerini düşünmeye yönlendirmelidir.
1980’den bu yana, Tanı ve İstatistik Kılavuzu’nun (Diagnostic and Statical Manual) her baskısı DEHS’nin kavramsallaştırılması konusunda güncel ve geçerli düşünceyi (Amerikan Psikiyatri Birliği, 1968,1980,1987,1994) yansıtmak amacıyla düzeltilmiştir. Sendrom, daha tipik olarak DEHS’nin erkek temsilcilerine dikkat çeken bugünkü yaklaşımın güçlü bir yansıması olacak şekilde, kılavuzun 4. sayısında (DSM-IV (Amerikan Psikiyatri Birliği, 1994), Yıkıcı Davranış Bozuklukları başlığı altındaki grupta yer almıştır. DSM-IV, ifade edilen baskın özelliklere dayanan üç alt tip tanımlamaktadır. Farklı alt tipler, genel anlayış doğrultusunda bu başlıklar altında anlatılacaktır, bunları katı ve değişmez kategoriler olarak kavramsallaştırmadığımıza dikkatinizi çekeriz. Bir çok DEHS’li kız çocuk muhtemelen bazı tanımların bir bileşimi olacaktır. Buna ek olarak bu kitapta, DSM-IV içinde yer almayan, DEHS’li kızlara özgü bir dizi duygu ve kavrama biçimi de anlatılmaktadır.
Hiperaktivite ve dürtüselliğin öne çıktığı tip
Belirtileri DEHS’li erkek çocuklarınkine benzediğinden, aşırı hareketli kızlar en kolay farkedilenlerdir. Büyük olasılıkla, değerlendirme için kliniğe başvuran kızların çoğunluğunu bu grup oluşturur, oysa DEHS’li kızların yalnızca küçük bir bölümü bu gruba dahildir. Bu tipler gürültücü, fiziksel olarak aşırı hareketli, sırasını beklemeyen ve tehlikeye atılmaktan çekinmeyen zahmetli çocuklardır. Bu kızların çoğu karşı çıkan, saldırgan ve yaşıtlarının kişisel sınırlarına saygı göstermeyen tiplerdir. DEHS’li olmayan çocuklara nazaran, bu kızlara acil servis bölümlerinde dikiş atılırken veya sarsıntı tedavisi görürken daha sık rastlanır. Sınıfta bu tipler çileden çıkmış bir öğretmen tarafından yerlerinde oturmaları, önlerine dönmeleri konusunda uyarılan kızlar olabilirler. Davranışları “tipik” sessiz ve uysal kız tipinin tam karşıtı olduğundan, bu tür kız çocukları öğretmen ve anne babaların gözünden kesinlikle kaçmayacaktır.
DEHS’nin hiperaktif/dürtüsel alt tipinde yer alan bir çok kız üç veya dört yaşlarındayken anne babaları tarafından “farklı” veya “zor” olarak tarif edilirler. İlk dikkati çeken hiperaktif davranışları anne babalarda sıklıkla hayal kırıklığına yol açar. Küçük oğlan çocuklarından haşarı davranışlar beklenirken, benzeri davranışlar gösteren kız çocukları yüzünden anne babalar mahçup olurlar. İncelemeler göstermiştir ki, bu tip davranışlar gösteren kız çocukları çoğu zaman aynı davranışları gösteren erkek çocuklarına göre çok daha acımasızca eleştirilir (Barkley ve grubu, 1992). Bu kızlar futbol veya basketbol takımlarında taşkın oyuncular olarak sosyal başarıyı yakalayabilirler. Bu durum onları yıldız atlet olma peşinde koşmaya zorlayabileceği gibi, ağır öfke nöbetleri de bu güçlü semptomların bir parçası olabilir. Öfke nöbetleri, inatçılık ve bir biçimde duygusal yoğunluk özellikleri taşıyan bazı kızlar diğer bir alt gruba girerler ki, bu kızlar hem ilaç tedavisi, hem de diğer tedaviler açısından farklı yaklaşımlar gerektirebilirler.
Bu gruptakilerin öğrenme bozukluğu gösterme olasılıkları DEHS’li diğer alt gruplara giren kızlara oranla daha fazladır (Seidman ve grubu, 1997). Odaları ve ders masaları dağınık, el yazıları genellikle kötüdür. Yazı sayfa kenarlarına taşmış, kelimeler aralıksız peşpeşe gelmiş veya maddeler arasında satır atlama unutulmuş olabilir. Bazen yazı yazmak için gerekli olan ince hareket ayarı bu çocuklara rahatsızlık verebilir, harflerin boyutlarını ve kalemin kağıda basıncını kontrol etmekte zorlanabilirler. Bunlar, bir kaç satır yazdıktan sonra oluşan krampları geçirmek için ellerini sallayan çocuklardır. Aslında ev ödevleri zihinlerindeki bilgilerin kaydındaki karmaşayı yansıtır. Yanıtlar doğru olabilir, ama, ancak gözüpek bir öğretmen dikkatsiz bir kız ya da oğlan tarafından karalanmış gibi görünen bir kağıdı dikkatle inceleyip çözümleyebilir.
Karışık tip
DEHS’li bir çok kız cinsiyetlerinden beklenen role daha çok uyar ve erkeklere kıyasla daha az karşı gelir, daha az saldırgan ve isyankar davranır. DEHS’nin kızlarda daha sık rastlanan bu biçimi, huzursuz, kıpır kıpır ve açıkça aşırı hareketli olmaktan ziyade aşırı tepkisel görünen kızları kapsar. Bunlar okulda fazlasıyla konuşkan olan ve kıkırdayan kızlar olabilirler; karnelerinde “sessizce çalışmakta güçlük çekiyor” görüşü bulunabilir. Ya da bir öğretmenin “Ciddiyetle eğilir ve daha fazla gayret ederse, potansiyelini gösterebilir” önerisi yer alabilir. Kolayca heyecanlanabilir, diğerlerinin sözünü sık sık kesebilir, konudan konuya atlayabilir ya da aynı konu üstünde durmadan konuşabilirler. Öylesine coşkulu ve baskın tavırlıdırlar ki, bu yüzden yaşıtları tarafından karizmatik sosyal liderler olarak görülebilir ya da diğer bir olasılıkla zorba, inatçı ve şımarık olarak algılanırlar.
Sık sık değişen ruhsal durumları, sinirli tartışmaları veya gözyaşlarıyla duygusal açıdan aşırı tepkiseldirler. Bir kez sinirlendikleri zaman öfkeleri hızla artar ve “Bir daha seninle asla konuşmayacağım”, “sen şimdiye kadar gördüğüm en kötü insansın” gibi ültimatomlara başvururlar. Evde aşırı duyarlı, saati saatine uymayan, isteksiz ve terslikler karşısında dayanıklılık göstermekte zorlanan kişilerdir. Bazı kızlar uyanmakta ve evden çıkmakta güçlük çeker, sonuçta sık sık okula geç kalır. Hayatlarından memnun olmadıklarını ve bunun “sizin hatanız” olduğunu açıkça söyleyebilirler. Bir başka yaygın başa çıkma yöntemi dağınıklıklarını, unutkanlıklarını ve kafalarının karışıklığını saklamak için yaşıtları arasında “aptal” bir kişiliğe bürünmektir. Sosyal bir lider olacak ya da kabadayılık yapacak kadar kendine güveni olmayanlar, diğerlerine yabancı kalmaktansa en azından ilişkiler kurmayı başaracakları daha itaatkar bir role bürünürler.
Dikkat eksikliğinin öne çıktığı tip
DEHS’li kızların büyük bir çoğunluğu dikkat eksikliğinin öne çıktığı tip grubuna girer ve büyük olasılıkla rahatsızlıkları teşhis edilmez. Genelde bu kızlar yaramaz olmaktan ziyade uysaldır ve akademik hayatlarında oldukça pasiftirler. Aşırı hareketsiz veya uyuşuk olabilirler. Hatta en uçta olanlar, uyku hastalığına tutulmuş gibi görünebilirler. Kültürel ortalamaların dışında görünmedikleri için öğretmenin dikkatini nadiren çekeceklerdir.
Dikkat eksikliği olan bir kızın erken dönemlerde karnesinde “Çok tatlı bir kız. Sınıfta konuşmaya biraz daha gayret göstermeli” gibi yorumlar bulunabilir. Genellikle dikkati çekmekten kaçınan utangaç bir hayalperesttir. Sınıfta kendini ifade etmekten korkar, komik duruma düşeceğinden veya hata yapacağından endişe duyar. Sıklıkla kendisini sakar hisseder ve ürkekçe saçının bir ucunu parmağına dolayarak kıvırıp durur. Tercih ettiği yer sınıfın en arkasındaki sıralardır. Dalıp gitmiş, düşünceleri çok uzaklarda olsa bile öğretmeni dinliyormuş gibi görünebilir. Bu kızlar zorluklardan kaçınır, kolayca cesaretlerini kaybederler ve çabucak pes etmeye eğilimlidirler. Özgüven eksiklikleri başarısızlıklarına buldukları “Ben yapamam,” “Çok zor,” “Biliyordum ama şimdi hatırlayamıyorum” gibi mazeretlere yansır.
Dikkat eksikliği olan kızlar okulla ilgili konularda büyük olasılıkla düzensiz, unutkan ve çoğunlukla kaygılı olurlar. Sınıf içi çalışmaları zamanında bitiremedikleri için öğretmenleri bezdirebilirler. Yanlışlıkla gerçekte olduklarından daha az zeki oldukları sanılır. Bu kızlar bir pojede gönüllü olmaktan veya teneffüslerde arkadaş gruplarına katılmaktan kaçınırlar. Bir hata yaptıkları takdirde diğer çocukların onları aşağılayacağından endişe ederler. Zaten hata yapacaklarından da emindirler. Gerçekte, en büyük korkuları sınıf önünde konuşmaktır; öğretmenle göz temasından kaçınmak için öğretmenin onların varlığını bir an için unutacağı ümidiyle gözlerini kitaplarına dikerler.
Öğretmenle etkileşimleri kaygı yüklü olduğu için yanıtı bilseler bile kendilerini ifade etmekte güçlük çekerler. Bazen işitme güçlüğü çektikleri veya dil yeteneğiyle ilgili sorunları olduğu sonucuna varılır. Büyük olasılıkla, kaygıları konsantrasyonlarını bozarak geçici olarak konuşma dinleme yeteneklerini azaltır. Genellikle bu kızlar kendilerini rahat hissettikleri aile ortamlarında veya yakın arkadaşlarıyla böyle problemler yaşamazlar.
Dikkat dağınıklığı olan, üstün zekalı ve öğrenme güçlüğü çekmeyen kızlarda DEHS çok geç farkedilir veya hiç farkedilmeyebilir. Bu zeki kızlar bilişsel güçlüklerle başa çıkacak yetenek ve kaynaklara sahiptir, ancak bu karmaşık bir lütuftur. Psikolojik sıkıntıları öğrenme veya bilinç dışı özümseme yoluyla içselleştirilir. Bu şekilde sorunlar açıkça belli olmaz, ama yaptığı zarar azalmaz. Bu kızların bir bölümü üniversite yıllarına veya daha sonrasına kadar farkedilmeyecektir ve bir çoğuna hiçbir zaman tanı konmaz-, birlikte yaşamak zorunda kaldıkları kronik stres, başarmak için harcanan zahmetli, gizli gayretlerin neden olduğu zarar kaygı veya depresyona yol açabilir.