Yalan Söyleme, Tırnak Yeme, Kardeş Kıskançlığı
Çocuklarımız büyürken farklı davranışlarına tanık oluruz. Bu davranışlardan bazıları hen onunla hem kendimizle gurur duyduğumuz davranışlar olur. Bazılarıysa anlam vermekte zorlandığımız hem çocuğumuzu hem bizi zor duruma düşüren davranışlar olabilir. Bu yazımızda oldukça yaygın görülen, uzun süre devam ederse davranış bozukluğu olarak nitelenebilen olumsuz davranışlardan Yalan söyleme, tırnak yeme ve kardeş kıskançlığı konularını ele alacağız.
Yalan Söyleme Davranışı
Yalan söylemek, bir hatayı gizlemek için gerçeğe uygun olmayan bir girişimde bulunmaktır. Yalanın amacı, başkalarını yanıltmaktır. Kasıtlı biçimde gerçeğe sadık kalmama küçük bir çocukta doğaldır ve bu tür yalan çocuğun eğlenmeyi sevmesinin ya da cezalandırılmaktan korkmasının bir sonucudur. Öykü uydurmak ve taklit oyunu yalan söylemek değildir ve bunu engelleyici hiçbir girişimde bulunulmamalıdır.
3-4 yaş çocuklarının sık sık söylediği yalanlar sözde yalanlardır. Bu yalanlar çocuk için oyun niteliği taşır. Sözde yalanlar çocuk düşüncesinin kendiliğinden ve özgün ürünleridir. Çocuk, psikolojik gereksinmeleri nedeniyle gerçek dışı fikir, bilgi, söz ya da hayallere sığınabilir, kurduğu hayalleri gerçek gibi kabul eder.
Çocuğun gerçek ile gerçek olmayanı ayırt edebilmesinden sonra yalanın süregelmesi halinde, yalanın temelinde çevreyle olan olumsuz ilişkiler yatıyor demektir. Burada çocuk bilerek ve isteyerek çevredekileri yanıltmaktadır.
Çocukta yalanın alışılmamış biçimde sıklığı bir duygulanım bozukluğunun işaretidir. Patolojik biçimde yalan söyleyen çocuk çevreye karşı kayıtsızdır, duygusal ve ahlaki bakımdan olgunluğa ulaşmamıştır. Çocukta yalanın sürekli devam etmesi ve sürekli hırsızlıkların ortaya çıkışı alarma geçilmesi gereken durumlardır.
Çocuğun Yalan Söylemeyi Öğrenmesi
Çocuğu yalana iten en önemli yol taklittir. Arkadaşlarını taklit ederek yalan söyleyen çocuk bu davranışın cezadan kurtulma gibi avantajları olduğunu saptar ve yalan söylemeye devam eder.
Yetişkinleri taklit de çocuğa yalan söylemeyi öğretir. Yetişkinlerin kendi aralarında ya da çocuğa yalan söylemesi hatta daha önemlisi çocuktan yalan söylemesini istemesi çocuğa yalan söylemeyi öğreten önemli bir etkendir.
Çocuk çekindiği için de yalan söyleyebilir. Burada heyecana kapılma önemli rol oynar.
Bazen de çocuk kendisine fazla karışılması nedeniyle yalan söyler. Çocuğun dünyasına ait her şeyi öğrenmek isteyen bir yetişkin, çocuğa kendini zayıf hissettirir ve yalana başvurmasına yol açar.
Yalan söyleme alışkanlığını nasıl değiştirmeli?
Bu alışkanlığı değiştirmek için öncelikle çocuğun ne tür yalan söylediği iyi anlaşılmalıdır.
Küçük çocukların söylediği ‘sözde yalanlar’ bir sorun olarak algılanmamalıdır, ancak önceden çocuğa doğru söylemenin övülmeye değer bir davranış olduğu benimsetilmelidir.
Küçük yaştaki çocukta kasıtlı yalanlar varsa, doğruyu söylemezse ona ne zaman inanılacağının bilinmeyeceğini söylemek gerekir.
Yalan söyleyen çocuğa sık sık yaptıkları ya da gördükleri anlattırılmalı, kendini ifade etmesi için teşvik edilmelidir. Artık yalan söylemediği saptanınca, eğitimde doğru söylemenin gerekliliği üzerinde yeniden durulmalıdır.
Önemli olan çocuğu yalana itecek durumları önlemektir.
Yetişkinler çocuğa iyi birer örnek olmalıdır.
Unutulmamalıdır ki çocuk yalanı ilk sosyal çevresi olan ailedeki bireyleri taklit yoluyla öğrenir.
Nasıl bir çocuk görmek isteniyorsa öyle bir ebeveyn olunmalıdır.
Tırnak Yeme Alışkanlığı
Tırnak yeme davranışı, erken dönemlerden itibaren çocukta gözlenebilecek bir durumdur. Tırnak yeme bir güvensizlik belirtisi olarak kabul edilir.
Nedenleri olarak da;
-Ailede tırnak yiyen bir modelin oluşu,
-Çocuğun sürekli eleştirilerek azarlanması,
-Kıskançlık,
-Yetersiz ilgi,
-Travmatik etkisi olan bir olay,
-Ev veya okul ortamında bulunan gerginlik,
-Korkular,
-Ailenin baskıcı otoriter tutumu sayılabilir.
Çocuğun anaokuluna başlaması da kaygı ve stres yaşamasına neden olduğu için tırnak yeme davranışı, bu gerginliğinin habercisi olabilir.
Okul öncesi dönemde, çocuk birçok davranışı taklit yolu ile öğrenir. Tırnak yeme davranışını da ailedeki bir bireyden veya arkadaşından görmüş ve taklit ediyor olabilir. Bu nedenle, çocuğun yaşadığı bu durumu değerlendirirken, bu davranışı taklit yoluyla öğrenip öğrenmediğini de incelemek gerekir.
Tırnak Yemeyi Önleyici Tutumlar:
-Çocuğun neler yaşadığına dair fikir sahibi olmalıdır,
-Tırnak yeme davranışının altındaki gerginlik ve kaygı durumları çocukla konuşulmalıdır,
-Aile bireyleri çocuğun bu davranışı ile ilgili kaygılarını çocuğa yansıtmamalı ve olumlu bir yaklaşım içinde olmalıdır,
-Çocuk tırnak yemediği zamanlarda olumlu geribildirimler (teşvik eden sözler vb.) verilmelidir, çocuğun gururu okşanmalıdır,
-Tırnak yemenin onu ne denli çirkin yapabileceği telaşsız bir biçimde anlatılmalıdır.
-Özellikle kız çocuklarına manikür malzemeleri alınarak, tırnaklarının manikürlü ve yenmemiş biçimleri onlara gösterilmelidir.
Kardeş Kıskançlığı
İnsan doğasında var olan kıskanma duygusu, çocuklarda genellikle kardeş doğumu ile gün yüzüne çıkar. “Bir kardeşim olsun, kardeş istiyorum’’ diyerek anne babasını bıktıran bir çocuk bile kardeşinin doğumundan sonra kıskançlık belirtileri gösterebilir. Günümüzde anne babaların belki de en çok şikâyet ettikleri konuların arasında kardeşler arasında kıskançlık ve bunun oluşturduğu sorunlar gelmektedir. Yeni bir kardeşin gelmesi eve yeni bir bireyin gelmesi demektir. Ve bu birey evdeki tüm dengeleri değiştirecek, anne babanın tüm vaktini alacak, misafirlerin tüm ilgisini hiçbir şey yapmadan üzerine çekmeyi başaracaktır. Bu, rekabet anlamına gelmektedir. Bu rakip anne babayı çocuktan uzaklaştıran ve istenmeyen biridir. Çocukta doğal olarak ortaya çıkan bu durum anne babanın hatalı tutumları ile bir sorun haline dönüşebilir. Çocuk kıskançlık duygusu yaşamaktadır ve artık iyi de bir gözlemcidir. Kendi duygusunu, düşüncesini destekleyen kanıtlar aramaya başlar.
Neler Olur?
Annesini başka biri ile paylaşmak istemeyen küçük çocuk, davranışları ile bunu anlatmaya çalışır. Bu davranışlar:
-Ağlama nöbetleri,
-Hırçın davranışlar,
-Kardeşten nefret etme ve öfke duyma,
-İçine kapanma,
-Yemek yememe,
-Oyuncaklarını paylaşmama,
-Kardeşe karşı şiddet uygulama,
-Geceleri uyumama ve ağlama,
-Gece korkuları bahanesi ile anne baba ile yatma,
-Altını ıslatma,
-Parmak emme,
-Sürekli huzursuz ve sinirli hareketler,-Okula gitmeme isteği,
-Eşyalara karşı saldırgan davranışlar,
-Biberon ya da emzik isteme,
-Anne ve baba ile sürekli oyun oynama isteği,
-Sık sık "Beni seviyor musun?" soruları,
-Can sıkıntısı ve memnuniyetsizlik,
-İntikam duyguları.
Öneriler
-Anne baba, evdeki herkes bebeği çocuğun önünde gösterişli bir biçimde okşayıp sevmekten kaçınmalıdır.
-Anne bebekle meşgulken baba da çocukla ilgilenebilir.
-Bebekle ilgili işlerin bitirilmesinde çocuktan yardım alıp, işler bittikten sonra çocukla zaman geçirilebilir.
-Çocukla daha önce yapılan parka gitme, oyun oynama gibi etkinliklerin devam etmesine özen gösterilmelidir.
-Çocuğa geri plana atıldığı değil, aile içinde her zaman yeri olduğu hissettirilmelidir.
-Çocuğa onunla ilgilenildiği ve onun hala sevildiğini ifade eden sözler davranışlarla da desteklenmelidir.
-Kardeşini kıskanmasın diye çocuğu yuvaya göndermek doğru değildir. Çocuk kardeşi geldiği için evden uzaklaştırıldığını düşünecektir. Bu durum çocukta okul korkusuna da neden olabilir. Ancak çocuk zaten okula gidiyorsa o zaman okuluna devam etmesi sağlanmalıdır.
-İki çocuğa bakmanın zor olması nedeniyle anne babalar küçük çocuğun bakıma muhtaç olması nedeniyle büyük çocuğu kısa bir süre için anneanne ya da babaanneye bırakmayı tercih ederler. Bu, kesinlikle yapılmaması gereken bir davranıştır. Çocukta kardeşi geldiği için istenmediği ve sevilmediği düşüncesi yaratır.
-Kıskanmasın diye bebeği sevdikten sonra çocuğu da sevmek yararlı olmayacaktır. Çocuk bu ilgi ve sevginin yapmacıklığını hisseder.
-Anne babanın devamlı “Biz seni ondan çok seviyoruz, sen bizim ilk göz ağrımızsın’’ gibi sözler söylemeleri çocuk için bir anlam ifade etmeyecektir. Çünkü onun tek istediği daha fazla sevilmek değil sadece sevilmektir.
-Anne babalar çocuk kardeşine zarar verir diye onu kardeşinden uzak tutmamalıdır. Zarar verici davranışlarda bulunduğu zaman sinirlenmeden, sakin bir şekilde kardeşine zarar vermesine kesinlikle izin verilmeyeceği açıklanmalıdır. Kardeş kıskançlığı nedeniyle çocuklar kardeşlerine istediklerinden çok daha fazla zarar verebilirler. Ancak yaptıkları davranışlarının sonuçlarını henüz kavrayamadıkları için özellikle 5 yaşına kadar çocuklarla kardeşlerini yalnız bırakmamak gerekir.
-Çocuklar kardeşlerine ablalık ağabeylik yapmaları için zorlanmamalı, kardeşleriyle ilgili birtakım sorumluluklar verilmekle birlikte bu sorumlulukların çocuğun yaşına ve isteğine uygun olmasına dikkat edilmelidir.
-Çocuk kıskanmasın diye bebeği istemiyormuş gibi sözler söylemek bebek çok yaramazmış ve sürekli sorun çıkarıyormuş gibi davranmak da doğru değildir. Örneğin “Bu kardeşin de çok yaramaz sürekli ağlıyor, onu geri verelim biz’’ gibi bir cümle sarf ettiğinizde çocuk bunun kabul gören bir düşünce olduğunu benimser ve bunu sizin adınıza eyleme dökmeye çalışabilir.
-Çocuklar büyüdüğünde aralarında sürekli kavgalar, dövüşmeler, sürtüşmeler yaşanmaya başlar. Bu durumda anne babanın bu durumun kardeşler arasında yaşanan doğal ve evrensel bir durum olduğunu bilmesi yararlı olur. Böyle durumlarda araya girmemek, anlaşmazlıklarını kendilerinin çözmesi gerektiğini söylemek en iyisidir. Çünkü kardeşler arası kavgalarda kimin gerçekten haklı olduğunu bulmak çok zordur. İkisi de birbirinden şikâyet edecektir. Yanlışlıkla suçsuz olanı cezalandırmanız olasıdır. Genellikle de büyük çocuklar bu kavgalardan haksız çıkarılır “Sen abisin, sen ablasın’’ diyerek suçlanırlar. Bu durum büyüğün küçüğe öfkesini daha da arttırır.
Unutulmamalıdır ki, kardeşler ne kadar kavga etseler de birbirlerini özler ve hatta başkalarına karşı korurlar. Aralarında vazgeçilmeyecek bir bağlılık vardır.
.alıntı.