İlk Günden Ödev :(


             

Ä°letiÅŸim


 05xx xxx xx xx


vbnetron


[email protected]

×

İlk Günden Ödev :(

  • #1
    MeganeCC - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    01.Ağustos.2011
    Mesajlar
    449
    @MeganeCC



    İlk Günden Ödev :(





    Merhaba Arkadaşlar. Ydü derslere başladık ve ödevler verilmeye başladı.Bazı sorunlar yaşadık tabi önce sınıfta 5erkek 41kız öğrenci vardı bazı kızlar haremlik selamlık kısacası cemaatci oldukları işin 5kişiyi istemedi ama dersler o konular hariç çok zevkli geçti.

    1.Okul Öncesi Eğitimin Tarihsel Gelişimi?
    a)Dünya
    b)Türkiye
    c)Kktc 'de.

    2.Güney veya Kuzey Korede
    Okul Öncesinin amacı,kurum çeşitleri,zorunlu eğitim yaşı...

    Yardımlarınızı Bekliyorum...



  • #2
    MeganeCC - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    01.Ağustos.2011
    Mesajlar
    449
    @MeganeCC







    https://www.onceokuloncesi.com/okulo...hi-t27672.html



  • #3
    Seda_ - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    21.Nisan.2009
    Nereden
    Bursa
    Mesajlar
    5,043
    @Seda_







    AVRUPA BİRLİĞİ ÜLKELERİNDE OKUL ÖNCESİ EĞİTİMİN GELİŞİMİ VE MEVCUT DURUMU


    özel sayı





    Özet

    Okul öncesi eğitimin kurumsallaşmasının kökeni 19. yüzyıla dayanmaktadır. 1800'lü yılların ilk yarısında Avrupa'da ortaya çıkan “Endüstri Devrimi” çekirdek aileyi etkilemiş, ebeveynlerin fabrikalarda uzun süreli çalışmaları sonucunda 0-6 yaş çocuklarının bakımı, beslenmesi ve korunması ortaya önemli bir sorun olarak çıkmıştır. İngiltere'den Owen, Almanya'dan Fröbel ve İtalya'dan Montessori erken çocukluk pedagojisinin teorisyenleri ve bu düşüncenin mimarları olarak kabul edilmektedir. Avrupa'da okul öncesi eğitimin öncüsü ve fikir mimarı olarak Fröbel gösterilmektedir.

    Kökeni eskiye dayanmasına rağmen, okul öncesi eğitimin yaygınlaşması 1960'lı yıllardan sonra olmuştur. Günümüzde Avrupa Birliği ülkelerinin çoğunda okul öncesi eğitimde okullaşma oranları oldukça yüksektir. Bazı Avrupa ülkelerinde eğitimin bu kademesindeki okullaşma oranları %100'lere ulaşmıştır.

    Avrupa Birliği ülkelerinin çoğunda hükûmetler, yerel yönetimler, dinî kuruluşlar ve özel birtakım kurumlar okul öncesi eğitimi birlikte yürütmektedirler. Ailenin çocuk yetiştirme işlevini desteklemek, 0-6 yaş çocuklarının dil ve sosyal yönden gelişmelerini sağlamak gibi hususların bu kurumların amaçları olduğu konusu tartışmasız kabul edilmektedir. Buna rağmen, Birlik ülkelerinin bazılarında okul öncesi eğitimden ilköğretime geçiş konusunda tartışmalar devam etmektedir.

    Anahtar Sözcükler: Okul öncesi eğitim, Avrupa Birliği, tarihsel gelişim

    1. Giriş

    Eğitim biliminin geçmişe yönelik yazılacak bir tarihinde son otuz yıl, diğer birçok gelişme yanında, kurumsal okul öncesi eğitimin çocukların tümünü kapsamasa bile, neredeyse, çoğunluğunu kapsadığı bir dönem olarak kabul edilebilir. Bu durum sadece Avrupa Birliği ülkeleri için değil hemen bütün endüstri ülkeleri için geçerlidir (Tietze, 1993; Fried, 2001).

    Eğitim bilimcisi Helmwart HIERDEIS, Almanca'daki “Vorschulerziehung” kavramının Amerikan “preschool education” kavramının karşılığı olarak, 1960'lı yılların eğitim hareketleri sırasında Almanca konuşan ülkelerde kullanılmaya başlandığını söylemektedir. Hierdeis'a göre geniş anlamda okul öncesi eğitim; “çocuklara yaşamın ilk altı yılı içerisinde aile dışında sunulan tüm yardım, destek, koruma ve eğitim olanaklarıdır.” Dar anlamda ise, “çocuklara 4 yaşlarından zorunlu ilköğretim aşamasına kadar sağlanan organize eğitim sürecidir.” Bu bağlamda, okul öncesi eğitim kurumlarının amacı, ailenin yanında çocuğun toplumsallaşmasına yardımcı olmak suretiyle yaşadığı toplumla uyumlu hâle getirmek, kişiliğini geliştirmek ve ilerideki okul yaşamı için gerekli olan temel bilgi ve becerileri sağlamaktır (Hierdeis 1996). Hemen bütün dünyadaki eğitim literatüründe, okul öncesi eğitimin doğumdan başlayarak zorunlu öğrenim çağına kadar olan dönem olduğu hususunda tam bir birlik mevcuttur.

    Bu yazıda öncelikle okul öncesi eğitimin Avrupa'daki tarihsel gelişimi ve önemi üzerinde durulacak, daha sonra Avrupa Birliği ülkelerinde okul öncesi eğitimin mevcut durumu hakkında sayısal bilgiler verilecek ve karşılaştırmalar yapılacaktır.

    2. Avrupa'da Okul Öncesi Eğitimin Tarihsel Gelişimi ve Yaygınlaşmasına Neden Olan Etmenler

    Tarihin akışı içerisinde incelendiğinde çocukların erken yaşlardan itibaren eğitilmeleri gerektiği düşüncesi birçok filozof ve düşünür tarafından dile getirilmiştir. Bu düşüncede politik, sosyal reformist, aydınlanmacı ve dinî motiflerin etkili olduğu görülmektedir. Örneğin; ünlü filozof Platon “Politeia” adlı eserinde çocukların doğumdan hemen sonra aile dışında eğitilmelerini isterken, Johann Amos Comenius, John Locke, Jean Jacques Rousseau ve Johann Heinrich Pestalozzi gibi düşünürler ise yaşamın en azından ilk yılından itibaren aile dışında yetiştirilmeleri gerektiğini ileri sürmüşlerdir (Hierdeis, 1996).

    Okul öncesi eğitimin kurumsallaşmasının temelleri özellikle 19. Yüzyıla kadar inmektedir. İngiltere'den Owen, Almanya'dan Fröbel ve İtalya'dan Montessori gibi düşün insanları bu Erken Çocukluk Pedegojisinin tanınmış teorisyenleri ve bu düşüncenin mimarları olarak kabul edilmektedir. Almanyalı eğitimci Wolfgang TIETZE, Avrupa'da okul öncesi eğitimin öncüsü ve fikrî mimarı olarak FRÖBEL'i göstermekte ve hâlen de Almanya'da “Kindergarten”(Çocuk Bahçesi) adı verilen okul öncesi eğitime, bu kavramın Fröbel tarafından verildiğini ve onun, erken çocukluk eğitimine yönelik bu girişiminin 19. yüzyılın son çeyreğinde Finlandiya'dan Portekiz'e tüm Avrupa'yı etkilediğini söylemektedir. Fröbel tarafından ortaya konan Kindergarten kavramı hemen bütün Avrupa dillerine doğrudan çevrilerek kabul edilmiştir. Örneğin Fransızlar “jardin d'enfants”, İtalyanlar “giardano d'infanzia”, Portekizler “jardin de infanzia” şeklinde çevirirlerken Ruslar aynı anlama gelen “destkij sad” biçiminde kendi dillerine adapte etmişlerdir (Tietze, 1993).

    Federal Almanyalı eğitimcilerden Heidi Colberg-Schrader ile Marianne Krug Alman eğitim literatürüne Kindergarten (Çocuk Bahçesi) olarak geçen okul öncesi eğitimin dünyadaki ilk örneğinin Fransa'nın Alsas Bölgesinde, bugünkü anlamda bir sosyal politikacı olarak da nitelendirilebilecek ve aynı zamanda bir papaz olan, J.F. Oberlin tarafından oluşturulduğunu söylemektedir. Oberlin, “örgü odası ” ya da “örgü okulu ” adını verdiği bu ilk, okul öncesi eğitim kurumunda anne-babaları çalışan 3-7 yaş çocuklarına ebeveynlerinin çalışmaları sırasında sadece bakım ve korunmalarıyla yetinmemiş, aynı zamanda onların bilgi becerilerini geliştirmeye yönelik çalışmalar da yaptırmak suretiyle geleceğe hazırlamıştır. Oberlin'in 1770 yılında Paris'teki Fransız Millî Meclisi'ne (Nationalkonvent) gönderdiği ve bu konudaki çalışmalarını anlatan mektubu “çocuk bahçeleri” ya da genel ifadeyle bu günkü okul öncesi eğitim kurumu konusundaki ilk doküman olma özelliğine sahiptir. Konunun tarihsel gelişimine ışık tutması bakımından söz konusu mektubun Türkçesi aşağıda verilmiştir:

    “Benim 8 köy ve mezrada yine 8 bayan öğretmenle yürütmekte olduğum bu çalışma bugün yaklaşık 27 yılını geride bırakmıştır. Bu sevimli kızları ölen eşim ve ben hikaye, bitki ve hayvan dünyasından figürlerle eğittik. Onlar Fransızca yanında (Alsas bölgesine ait bir dialekt olan) Patois'ceyi de öğrendiler. Hikaye, bitki ve hayvan figürlerine isimleri Fransızca olarak yazıldı, hemen yanına Patois dialektiğine göre olan ismi yazıldı. Hikaye, bitki ve hayvan isimleri çocuklara ilk önce Patois dialektiğinde seslendirildi. Hemen ardından Fransızca adları söylendi ve daha sonra çocuklardan Fransızcalarını söylemeleri istendi. Aynı zamanda o bölgede henüz bilinmeyen el örgüleri öğretildi. Bu etkinlikler yanında öyle oyunlar oynandı ki, bunlar vücudu çalıştıran, kas ve eklemleri esnekleştiren ve sağlığa faydalı hareketlerdi. Özellikle de buna bağlı olarak çocuklar kurallara uygun ve kavga etmeden birlikte oynamayı öğrendiler. Havanın iyi olduğu günlerde onlarla birlikte dışarıda geziler yapıldı. Çocuklar tabiattan bitki örnekleri topladılar ve rehber öğretmen bunların isimlerini söyledi ve çocuklara bunların isimlerini defalarca tekrarlatıyordu. Bu ders yöntemi tümüyle oyunlaştırılmıştı. Sürekli sohbet havasında yürütülüyordu. Tabiat tarihine yönelik malzemeler, sanat ürünleri ve küçük çapta oyuncaklar ve benzerlerinden ibaret bir küçük koleksiyon yaptım. Bunlar tümüyle öğretmenlerin hizmetine sunuldu. Öğrencilerin ilgileri ve derse karşı tutumları azaldığında duruma göre ilgilerini çekici bir uyarıcı sunulması onları yeniden heyecanlandırıyor ve yeniden öğrenme isteği yaratılıyordu. Sezinliyordum ki, tahtadan yapılmış haritalarla çocuklar yavaş yavaş dünyadaki bütün ülkeleri tanıyabiliyorlardı.

    Öğrencilerin verilmesi amaçlanan gerekli bilgi ve becerilere sahip oldukları kanaatine varıldığında, bu çocuklara yaptıklarını topluma sergileyebilmek için kiliseye gitmelerine izin veriliyordu. Yaşlılar çocuklarının bu olağanüstü bilgi ve becerilerini hayranlıkla ve çoğu kez de ağlayarak izliyorlardı. Fakat ben bu gösteriler sayesinde şunu söyleme fırsatını buldum: Ebeveynlere ve yaşlılara çocuklar için neyin faydalı olduğunu söyleyebildim ki bu da, başarının tamamen benim değil, başta öğrencilerin ve öğretmenlerin olduğu idi.

    Bu sayede bu küçük ve tümüyle bilgisiz olan köy halkı değişmişti ve Fransızca adeta modern ve çağdaşlaştırılmak istenen bütün ailelerin ana dili oluyordu. İlk aşamada ebeveynlerin ve çocukların tepkisini önlemek amacıyla haftada bir veya iki defa -şimdilik her on günde bir- Fransızca verilmektedir. Ben büyük bir azimle ve Cumhuriyete yıkılmaz sadakatimle burada (Alsas'ta) kalmaya devam edeceğim ”
    J.F. Oberlin
    (Alındığı Kaynak:Colberg-Schrader&Krug 1980).

    Okul öncesi eğitimin kökeninin çoğunlukla 19. yüzyıla dayandığı yukarıda vurgulanmıştı. Özellikle endüstri devriminden sonra, 19. yüzyılın ortalarında, insanların geçimlerini sürdürebilmek için ülkelerini terk etmeleri ve yoksulluğa bağlı olarak, ailenin gelirini güvence altına almak düşüncesi ebeveynleri çalışmaya yöneltmiştir. Bu durum çok sayıda çocuğun denetimsiz ve başıboş kalmalarına yol açmıştır.

    Daha açık bir ifadeyle 1800'lü yılların ilk yarısında gelişen endüstri, işçi sınıfı ailelerde ailenin çekirdeğini parçalamıştır. Fabrikalarda çalışanların perişanlığı, çocuk ölümleri ve çocukların ihmali veya kaderine terk edilmişliği giderek artmaktaydı. Kadınlar artık çalışma yaşamına doğrudan katılmışlardı. Bunun yanında yoğun endüstri bölgelerinde neredeyse 4 yaşından itibaren çocukların çalıştırılması gündemdeydi. Avrupa'nın endüstrileşmiş tüm yörelerinde şehirler genişlemiş, adeta birleşmişti. Endüstrileşmenin öncülerinden sayılan İngiltere'deki, dolayısıyla Avrupa'nın çoğu yerindeki, durumu Friedrich Engels şöyle izah ediyordu:

    “...Kadınların çalışması her şeyden önce ailenin tümüyle dağılmasına yol açıyor. Eğer bir bayan gününün 12-13 saatini fabrikada geçirirse ve eşi de aynı şekilde ise, çocuklar ne olacak? Sonunda çocuklar zararlı (yabani) bir ot gibi vahşi bir biçimde yetişiyorlar. Bu çocuklara haftalık bir veya bir buçuk Şiling'e kiralanan bakıcıların onlara ne tür bir muamelede bulundukları düşündürücüdür. Fabrikaların yoğun olduğu bölgelerde kazalar gittikçe artmaktadır. Bu yörelerde çocuk bakımları yetersiz olduğundan çocuk ölümleri artmıştır.

    En sağlıksız ve dramatik olan da ayak işleri yapan çoğunluğu 7 yaş civarındaki çocukların durumudur. Bunların arasında 5, hatta 4 yaşında olanlar da bulunmaktadır. Nitekim Komiser Grainger bu iş ile uğraşan 2 yaşında bir çocuk bile bulmuştur. Karışık bir suni kumaştan bir iğne yardımıyla bazı iplikleri çıkartmakla görevlendirilen bu çocuklarda yüksek derecede miyopluk ve düzelmeyen körlüklerin meydana gelmesi doğaldır(...)Ayrıca bu çocuklar eğik oturmaktan dolayı zayıf düşmüşler, vücut işlevleri bozulmuştur. Belkemiğindeki bükülmelerden dolayı “runners” olarak nitelendirilen bu çocuklar yürüyüş şekillerinden rahatlıkla tanınabiliyorlardı.

    (...) Kömür ve demir madenlerinde 4,5 ve 7 yaşlarında çocuklar çalıştırılıyorlardı. Bazıları ise 8 yaşın üzerindeydiler. Onlara, kırılan bölgelerde yere düşmüş olan maddeyi at yoluna veya bacaya taşımak için ihtiyaç duyuluyordu. Bazıları da madendeki bir çok farklı bölmeyi birbirinden ayıran kapıyı işçilerin veya malzemenin geçişi sırasında açıp kapamakla görevlendiriliyorlardı. Bu kapının bakımı çoğu zaman küçük çocuklara veriliyordu ve bunlar karanlıkta tek başına, dar bir yerde her gün 12 saat boyunca ve çoğu zaman ıslak ve nemli geçitlerde oturuyorlardı. Bu durum zihinsel gelişimlerini engelliyordu... ”(Engels 1845, Bulunduğu Kaynak: K. Marks/F. Engels, Werke, Bd. 2, 1974, sayfa 367, 411, 449; Alındığı Kaynak: Heidi Colberg-Schrader & Marianne Krug 1980).

    İngiltere'de Owen'ın geliştirdiği “Infant Schools”u takiben Samuel Wilderspin 1823'te okul öncesi eğitimin amaçları, faydaları ve çalışma şekilleri üzerine bir kitap yazmıştır. Wilderspin bu kitabında ütopik sosyalistlerin sosyal reformcu fikirlerine yer vermemiştir. Bu kitaptan birkaç yıl sonra 1826'da Viyana'da Almanca olarak bir başka kitap yazılmıştır. 1828'de ikinci baskısını yapan bu kitapta çocukların erken yaştaki eğitiminin önemi yanında İngiliz küçük çocuk okulları ve 1,5-7 yaş arası fakir aile çocuklarının eğitilmesinin önemi hakkında düşüncelere yer verilmiştir. Daha sonra Fröbel'in telaffuz ettiği eğitsel ve bilimsel temele dayanan erken çocukluk pedagojisi ve Kindergarten düşüncesi, 19. yüzyılın son üçte birlik diliminde, Avrupa ötesi bir olay ve olgu olarak Finlandiya'dan Portekiz'e tüm Avrupa ülkelerinde yaygınlaşmıştır (Tietze, 1993, 218-219).

    Andersen de (1996), Friedrich Fröbel'in Kindergarten'ların gerçek kurucusu olduğunu belirtmekte ve 1782-1852 yılları arasında yaşayan Fröbel'in yaşamının son yıllarında -1840'larda- onun gerçek düşüncesindeki okul öncesi kurumların ortaya çıktığını vurgulamaktadır. Fröbel Kindergartenların ailenin görevlerini ve sorumluluklarını üstlenmesini, çocukların buralarda koruma altında olmaları yanında eğitim-öğretim görmesini istiyordu. Buraların aile eğitiminin örnek kurumları olması gerekiyordu. Kindergartenlardaki çocuk bakıcıları, eğitimciler ve eğitim yardımcıları önceleri erkeklerden oluşuyordu. Sonra kadınlar ve erkekler birlikte çalışmaya başladılar. Daha sonraları ise, çalışanların çoğunluğunu kadınlar ve kızlar oluşturmaya başladı. Çok sayıdaki Fröbel taraftarı eğitimci, sonraki yıllarda onun düşüncelerini geliştirdiler ve uygulamaya koydular. Berlin'de 1872'de Pestalozzi-Fröbel-Haus (Pestalozzi-Fröbel-Evi) kuruldu. Burada Kindergartnerinnen (okul öncesi eğitim için bayan öğretmenler) yetiştirildi.

    Okul öncesi eğitim kurumlarının Avrupa Birliğinin çoğu ülkesinde kurumsallaşması, 19. yüzyılın başlarında, Endüstri Devrimi çerçevesinde gerçekleşmiştir. Önceleri özel girişimler biçiminde ortaya çıkan bu kurumlar, sonradan anneleri fabrikalarda çalışan işçi çocuklarının bakımı ve güvenliğini üstlenmişlerdir. Böylece Owen, Fröbel ve Montessori gibi okul öncesi eğitim kuramcılarının düşünceleri zamanla kendi ulusal sınırlarını aşmış, okul öncesi eğitim farklı ülkelerde farklı biçimlerde ortaya çıkmıştır. Aşağıda pedagojik anlamda okul öncesi eğitimin Avrupa'da 19. yüzyıldaki gelişimi Harita-1'de görülmektedir:

    Harita-1: Pedagojik Anlamda Okul Öncesi Eğitimin (19. Yüzyılda) Avrupa'da Gelişimi

    Kaynak: https://www.eurydice.org/Documents/p...de/synprde.htm

    Yukarıda Harita 1'de de görüldüğü üzere, Fröbel'in anlayışı ve ilkeleri doğrultusunda okul öncesi kurumlar 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren tüm Avrupa'ya yayılmıştır. 20. yüzyılın başlarında da İngiltere'den Owen'ın, İtalya'dan Maria Montessori'nin düşünceleri okul öncesi eğitimin şekillenmesinde etkili olmuştur. Fröbel'in başlattığı akım sonucunda Belçika, Yunanistan, İspanya, Lüxemburg ve Hollanda'da okul öncesi eğitim, okul sistemlerine dahil edilirken, bazı ülkelerde okul organizasyonlarının dışında düşünülmüştür.

    3. Avrupa Birliği Ülkelerinde Okul Öncesi Eğitim ile İlgili İlk Hukukî Düzenlemeler

    Okul öncesi eğitimde yukarıdaki gelişmeler yanında, bu eğitime yönelik bir takım hukukî düzenlemeler yapılagelmiştir. Avrupa Birliği ülkelerinde ilk hukukî düzenlemenin hangi yılda yapıldığı aşağıda Tablo-3'te gösterilmiştir:

    Tablo 3: Yıllar İtibariyle İlk Hukukî Düzenlemeler

    Kaynak: https://www.eurydice.org/Documents/p...de/synprde.htm

    Tablo-3'ten de anlaşılacağı gibi, okul öncesi eğitim ile ilgili ilk hukukî düzenlemelerin Birlik ülkeleri içerisinde Fransa'da 1837'de, İspanya'da ise 1857'de yapıldığı anlaşılmaktadır. Bunların dışındaki Avrupa ülkelerinin çoğunda hukukî düzenlemelere 19. yüzyılın sonları ile 20. yüzyılın başlarında rastlanmaktadır. Birkaç ülkede ise ilk hukukî düzenlemelerin 20. yüzyılın birinci yarısında yapıldığı görülmektedir. Çocukların 4 yaşından itibaren “İnfant Classes der National Schools”a kabul edildiği İrlanda'da, okul öncesi eğitim ile ilgili ve okul öncesi çocuk tanımının yapıldığı özel bir yasaya 1991 yılında sahip olunmuştur.

    4. 1960'lı Yıllardan İtibaren Okul Öncesi Eğitimin Yaygınlaşması

    Ortaya çıkışları çok eski tarihlere rastlasa da, Avrupa Ülkelerinde okul öncesi eğitimin genişlemesi ve yaygınlaşması 1960'lı yıllarda olmuştur. 1960-90 arasındaki 10'ar yıllık sürelerde Avrupa'da Okul öncesi eğitimdeki gelişmeler aşağıda Tablo-1'de gösterilmiştir.

    Tablo 1: Avrupa Birliği Ülkelerinde Okul Öncesi Eğitim Gören Çocukların Oranları ve Zorunlu Eğitime Başlama Yaşları (1960-1970 ve 1980'li Yılların Sonu İtibariyle)*

    * 1960-1970 ve 1980'li yıllar ile ilgili oranlar yukarıdaki tabloda özetlenmiştir. 3 ve 4 yaşa ait 1960'dan 1997'ye kadar olan periyotlardaki oranlar Tablo-2'de gösterilmiştir.

    Okul öncesi eğitimin Avrupa ülkelerindeki gelişimini bu ülkelerin ekonomik gelişme, genişleme ve büyümeleri ile bağlantılı ele almak ve yorumlamak gerekmektedir. Avrupa'da daha hızlı ekonomik büyüme ve gelişmenin başlangıcı da kuşkusuz 1960'lı yıllara rastlamaktadır. Tablo 1'de de görüldüğü gibi, Belçika ve Fransa'da “ecole maternelle”nin genel eğitim sistemine dahil edilmesinden dolayı 1960'larda en yüksek okullaşma oranı bu ülkelerde görülmektedir. Danimarka ve Portekiz gibi ülkelerde okul öncesi eğitim alan çocukların oranlarının 1960'lı yıllarda düşük olmasının nedenini bu ülkelerde endüstrileşmenin diğer ülkelere göre daha geç olmasına bağlamak gerekmektedir. Bazı Avrupa ülkelerinde başlangıç yılı olan 1960'a göre oranların katlanarak arttığı gözlenmektedir. Yukarıdaki oranların yorumlanmasında başka faktörlere de dikkat etmek gerekmektedir. Her şeyden önce hemen her ülkede okul öncesi yaş farklı tanımlanmaktadır ve kesin olarak sınırlandırılmamaktadır. Bu ülkelerde zorunlu ilköğretime başlama yaşları da farklılık göstermektedir. Danimarka'da (Diğer İskandinav ülkelerinde olduğu gibi) ilköğretim 7 yaşta başlamaktadır. İngiltere, Hollanda ve Lüksemburg'da 5 yaşında, Yunanistan'da ise 5,5 yaşında başlamaktadır. Çoğu ülkede ise ilköğretime başlama yaşı 6 olarak belirlenmiştir.

    Avrupa Birliğinde okul öncesi eğitimin durumunu daha iyi görebilmek için yakın tarihlere ait oranlara da göz atmak gerekmektedir. Bu itibarla başta yine Avrupa Birliğinin tam üyeleri olmak üzere, EFTA ülkeleri ile Avrupa Birliğine aday ülkelerdeki yalnızca 3 ve 4 yaş okul öncesi oranları aşağıda Tablo-2'de verilmiştir.

    Tablo 2: Avrupa Birliği'ne Tam Üye Ülkelerle Aday Ülkelerde ve EFTA Ülkelerinde Okul Öncesi Eğitimde 3 ve 4 Yaş Grubunda Okullaşma Oranları (1960-1997)

    Açıklama: Yunanistan'a ait veriler 3,5-4,5 yaşları kapsamaktadır.
    Luxemburg: 4-5 yaş grubunu kapsamaktadır.
    Lihtenştayn'a ait veriler 1995/1996 yıllarına aittir.
    Alındığı Kaynak: 1. Eurostat, nevs release , “Schlüsselzahlen zum Bildungswesen in Europa, 1999-2000”, Europäische Komission.

    2. EURYDICE, Das Bildungswesen in der Bundesrepublik Deutschland 2002.

    Avrupa Birliği yayın organı Eurostat Nevs Release (2000)'de de vurgulandığı gibi Avrupa'da giderek daha çok sayıda küçük çocuk bir okul öncesi eğitim kurumuna devam etmektedir. Bu ülkelerin çoğunda okul öncesi yaş sınırı artık 2 ya da 3 olarak benimsenmiştir. Avrupa Birliği'nin tüm ülkelerinde 1997 yılı itibariyle Luxemburg* istisna olmak kaydıyla 4 yaştaki çocukların %50'sinden fazlası bir okul öncesi eğitim kurumunda bulunmaktadır. Bunlar içerisinde %36 ile Finlandiya bir istisna olarak yer almaktadır. Belçika, İspanya, Fransa, İtalya, Lüxemburg, Hollanda ve İngiltere okul öncesi eğitimde bulunan çocukların oranı %90'ların üzerindedir. İtalya'da 3 yaş üzeri çocukların oranı %91, Belçika ve Fransa'da ise %100'dür. Fransa, Avrupa Birliği ülkeleri içerisinde 2 yaşta okul öncesi kurumlara öğrenci kabul eden tek ülkedir (Karşılaştırınız: Tablo-1).

    3. Avrupa Birliği Ülkelerinde Okul Öncesi Eğitimin Halihazırdaki Kurumsal Yapısı ve Amaçları

    Avrupa Birliği ülkelerinde okul öncesi eğitim kurumlarının yapısı ve amaçları alfabetik sıraya göre aşağıda özetle açıklanmıştır:

    a) Belçika

    Belçika'da okul öncesi eğitim genel eğitim sisteminin bir parçasıdır ve bu eğitimi yerel yönetimler (Gemeinschaftlar) vermekle yükümlüdürler. 2,5-6 yaş arası çocuklar için okul öncesi eğitim kurumlarına gitmek ebeveynlerinin isteğine bağlı ve parasızdır. Okul öncesi eğitim kurumları genel olarak, organizasyon bakımından, ilköğretim kurumlarıyla bağlantılıdırlar ve bu kurumlarla aynı mekâna yerleştirilmişlerdir. Yeterli mekân olduğu takdirde okul öncesi dönem öğrencileri kendi yaş gruplarına uygun sınıflara yerleştirilmektedirler.

    Belçika'da okul öncesi eğitim gören çocukların oranı çok yüksektir. 1991-1992 eğitim-öğretim yılı itibariyle Fransızca ve Almanca konuşulan yörelerde 3 yaştakilerin oranı %95,5 dört yaştakilerin oranı %98.7 ve beş yaştakilerin oranı ise %99.5'tir. 1960-1970 ve 1980'lerin sonu itibariyle bu ülkedeki okul öncesi oranların yüksekliği göze çarpmaktadır (Bknz: Tablo 1). Üç ve dört yaş grubunda 1980'lerde %100'lük oranın gerçekleştirildiği görülmektedir (Bknz: Tablo 2).

    Çocuğun toplumsal yaşama uyum sağlaması yanında bilişsel, bedensel ve dil yönünden gelişiminin sağlanması okul öncesi eğitimin amaçları olarak yer almaktadır. Bunun yanında çocukların müzik ve çeşitli türdeki sanatsal etkinliklere katılmaları teşvik edilmektedir. Çocuklar yeteneklerine ve yaşlarına uygun eğitim etkinliklerine katılabilmektedirler.

    b) Danimarka

    Okul öncesi eğitim alanında Danimarka'da değişik kurumlar bulunmaktadır. Bunlar; kreşler ( vuggestuer – 0-3 yaş arası çocuklar için) ve Sosyal İşler Bakanlığı'na tabi olan ana okulu ( børnehaver – 3 yaştan 7 yaşa kadar olan çocuklar için) aynı şekilde Eğitim Bakanlığı'nın sorumluluğu altında olan Folkeskole (børnehaveklasser 5 -7 yaş arası çocuklar için) ana sınıflarıdır. 1980-1981 eğitim-öğretim yılının başından bu yana tüm belediyeler Folkeskole 'de ana sınıfı düzenlemekle yükümlü kılınmışlardır. Yerel yönetimlere bağlı kurumlarda öğrenim ücreti talep edilmemektedir. Okul öncesi kuruma devam isteğe bağlıdır.

    Beş – yedi yaş arasındakilerin % 70'i ana sınıfına devam ederken (altı yaştakilerin % 96 diğer küçük çocukların % 35'i kreşlere ve ana okullarına devam etmektedirler. Kreşler ve ana okulları aileyi tamamlayıcı görevlere sahipler ve eğitsel faaliyetlerle kişisel ve yaratıcı gelişmelerini teşvik etmeliler.

    Ana sınıflarda çocuklar oynamaya ve aynı yaştakilerle uyum sağlamaya heveslendirilmekte ve böylece günlük okul hayatına yavaş yavaş alıştırılmaktadırlar. Ana sınıflarda çocuklar günde üç-dört ders saatine katılmaktadırlar ve bu haftada beş gündür.

    c) Almanya

    Almanya'da üç yaşın altındaki çocuklar için okul öncesi eğitim kurumu olarak kreşler ve günlük bakım merkezleri bulunmaktadır. Bunun yanında, “özel günlük anneler” tarafından da bakım yapılabilmektedir. Ana okulu, 3-6 yaşa arası çocuklar içindir. Ana sınıfı ise, okula gitmesi zorunlu, ancak temel eğitime başlayabilmek için gerekli olan bilişsel, bedensel ve sosyal olgunluğa sahip olamayan çocuklar içindir. Hamburg, Berlin, Hessen ve Aşağı Saksonya gibi eyaletlerde ve sayısı sınırlı olan bazı okullarda beş yaşındakiler için de ana sınıfı düzenlenmektedir.

    Bunlar ilk okullarla organizasyon olarak bağlantılıdırlar ve her bir eyaletin Kültür bakanlığına tabidirler. Ana okulları için ilgili eyaletlerin Sosyal işler Bakanları sorumludurlar, sadece Bavyera ve Aşağı Saksonya'da Kültür Bakanlığına tabidirler.

    Federal Almanya'nın çoğu eyaletinde ana okulları ağırlıklı olarak yerel kurumlar, gönüllü özel dernekler ve kiliseler tarafından yürütülmektedir. Kiliseler veya gönüllü serbest derneklerin payı yaklaşık %70), belediyelerin payı ise %30'dur. Ana okulları üzerindeki devlet denetimi genellikle Gençlik Daireleri (Jugendämter) tarafından yapılmaktadır. Ana okulundaki çocuklara normal ilk okulun müfredatı uygulanmaz. Daha çok oyunla öğrenme teşvik edilir. Çocukların bedensel ve zihinsel yeteneklerinin geliştirilmesi oyunla ve çocuklara uygun uğraşlarla teşvik edilerek onların toplumun yaşamına, daha açık bir ifadeyle düzenli günlük yaşama uyum sağlamaları için çaba sarf edilir. Ana okulunda veya benzeri kurumlarda usul olarak genellikle bağlayıcı bir öğrenme ve başarı talebi tespit edilmemiştir.

    d) Yunanistan

    Ana okullarının kuruluşu ( nypiagogeia ) ve öğretme merkezlerinin kurulması Eğitim ve Kültür İşleri Bakanlığı ile Maliye Bakanlığı'nın ortak kararına bağlıdır. Okul öncesi kurumlara devam etmek isteğe bağlı olarak gerçekleşmektedir. Kayıt yılının Ekim ayının sonundan önce üç buçuk yaşına ulaşanlar o andan itibaren beş buçuk yaşına kadar günde 3 _ saat ana okulunda bakılabilirler. Nypiagogeia 'ya devam etmek Bakanlık kararıyla belirlenen bölgelerde gittikçe zorunlu hâle gelmektedir. 7-30 çocuk arası ana okulları sadece bir öğretmene sahiptir. Onlar monothesia olarak adlandırılırlar. 31-60 öğrencili kurumlara dithesia denilmektedir. N ypiagogeia 'nın amacı çocukların psikolojik, ruhsal, entelektüel ve sosyal gelişmelerini sağlamak ve onları ilköğrenime hazırlamaktır. Bunun yanında merkezî yönetim, yerel yönetimler veya özel sektör tarafından maddî olarak desteklenen günlük çocuk bakım merkezleri ve ana okulları da bulunmaktadır.

    e) Reform'dan sonra İspanya

    Devam edilmesi isteğe bağlı olan okul öncesi eğitim ( Educación infantil ) İspanyol eğitim sisteminin bir paçasıdır ve iki basamakta sınıflandırılır: I. Basamak: 0 - 3 yaş arası çocuklar için; II. Basamak ise 3-6 yaş arası çocuklar içindir. Devlet kurumlarına devam etmek ücretsizdir. Hükümet 3-6 yaş arası çocuklar için okul öncesi ücretsiz kurumların arzını geliştirmeye çaba göstermektedir. Okul öncesi eğitimin amacı, öncelikle çocuğun dengeli kişilik gelişimini teşvik etmektir.

    f) Fransa

    Fransa'da 3 yaş altındaki çocukların bakım kurumları olan crèche collective, jardin d'enfants, crèche familiale, halte garderie v.b. kurumlar yerel sosyal hizmetler makamlarına ve Sosyal İşler Bakanlığına aittir. 2 yaşından itibaren çocuklar 6 yaşlarına kadar bakılacakları écoles maternelles'e alınabilirler. Bu kurumların sorumluluğu Eğitim Bakanlığının uhdesindedir. Eğer bağımsız ana okulları kurmak mümkün değilse, o zaman organizasyon olarak bir ilk okula bağlı olan ana okulları ( classes enfantines ) kurulur. Okul öncesi eğitime katılım isteğe bağlıdır ve devlet kurumlarına devam etmek ücretsizdir. İki yaşındakilerin üçte ikisinden fazlası (% 99) école maternelle devam etmektedirler. École maternelle genellikle cycle des apprentissages premiers olarak bilinmektedir.

    Çocuklar genellikle üç yaş grubuna ayrılmaktadırlar: Küçükler grubu 2-4 yaş arasındakileri, orta grup 4-5 yaş arasındakileri, büyükler grubu ise 5-6 yaş arasındakileri kapsar.

    Büyükler grubundaki ilk yıl, ilk okulun ilk iki sınıfıyla birlikte (cours préparatoire ve cours élémentaire birinci sınıfı) cycle des apprentissages fondamentaux olarak sayılır.

    Daha okul öncesinde, çocukların cycle des apprentissages fondamentaux faaliyetlerine ne kadar katılacaklarına her bir çocuğun bireysel yetenekleri dikkate alınarak sınıf toplantısında karar verilir. İlk iki grupta çocuk dış dünya ile irtibata geçmeyi, ailesi dışında bir toplulukla yaşamayı ve dilin yardımıyla (kuşkusuz şarkı, resim, jest ve hareketlerle) çevresiyle anlaşmayı öğrenir. Öğretmen tarafından çocuklara uygun aktivitelerin sunulması sayesinde çocuk tüm bedensel, duyumsal ve ruhsal kabiliyetlerini geliştirmektedir. Öğrenci daha sonraki öğrenmeler için temel oluşturacak bilgi, beceri ve tutumları öğrenir. Büyükler grubunda çocuklar ilk okula geçişe hazırlanmaktadırlar. Burada çocuklara sportif etkinlikler, el becerileri ve sanatsal etkinlikler yanında adım adım okuma-yazma ve hesap yapma alıştırmaları yaptırılmaktadır.

    g) İrlanda

    İrlanda'da okul öncesi eğitimin bağımsız devlet sistemi yoktur. National schools denen okullar 4 yaştan itibaren öğrenci alabilirler. National schools 'un 4-6 yaş arası çocuklara hitap eden ilk iki basamağı junior infants (4-5 yaş) adı altında ve senior infants (5-6 yaş) adı altında tanımlanırlar. National schools'daki dersler için okul ücreti talep edilmez. Geri kalan diğer okul öncesi kurumlar ağırlıklı olarak gönüllü kuruluşlar tarafından yürütülmektedirler. Okul öncesi eğitim devlet eğitim sisteminin bir parçası değildir ve genellikle Eğitim Bakanlığı tarafından teşvik edilmektedir. Okul öncesi eğitim kurumlarının giderleri ebeveynler tarafından karşılanmaktadır.

    1991 yılı itibariyle dört yaş grubunun yaklaşık %55 ‘i ve beş grubunun nerdeyse %100'ü national schools 'un infant classes 'ına devam etmişlerdir. Zorunlu okul eğitimine başlamadan önceki bu iki yılın ders programı ilköğretimi kapsayan 8 yıllık ders planına entegre edilmiş programın bir parçasıdır.

    h) İtalya

    İtalya'da üç yaşın altındaki çocuklara bakan kreşlerden yerel makamlar sorumludur. Özel ve devlet ana okulları 3-5 yaş arası çocuklara bakmaktadırlar. Tüm okul öncesi kurumlar Eğitim Bakanlığının kontrolü altındadır. Bu kurumların giderlerini karşılayan sorumlular ise çoğunlukla yerel yönetimlerdir. Ana okullarına devam etmek isteğe bağlıdır ve devlet okullarında ücretsizdir. 1991-1992 eğitim-öğretim yılı itibariyle ortalama olarak üç yaşın üzerindeki tüm çocukların %91.4'ü ana okulu kurumlarına devam etmişlerdir (Bknz: Tablo-2).

    Okul öncesi eğitimin amacı; çocukların kişisel gelişimlerini desteklemek ve okul hayatına hazırlamaktır. Bunun yanında, aileyi tamamlayan rolüyle, okul öncesi eğitimden çocuğun sosyalleşme sürecindeki değişik sorunları gidermesi beklenmektedir.

    i) Lüksemburg

    Okul öncesi eğitim alanındaki kurumlar çocukları 4 ile 6 yaş arasında kabul etmektedirler. Bunlar Eğitim Bakanlığının görev alanı içindedirler. Okul öncesi eğitim çocuklar için dört yaşından itibaren zorunludur. Genel olarak okul öncesi eğitim kurumları organizasyon olarak ilköğretim okullarıyla bağlantılıdır, ancak yaşlara uygun aktiviteler sunarlar. Okul öncesi eğitimin amacı, çocukların bedensel, ruhsal ve kişilik gelişimlerini teşvik etmek ve onları ilkokula hazırlamaktır.

    j) Hollanda

    Dört yaşın altındaki çocuklar her gün bir saat özel sorumlulukta olan veya yerel yönetimler tarafından yürütülen oyun gruplarında bakılabilirler. Bu oyun grupları Sosyal İşler ve Çalışma Bakanlığının sorumluluğu altındadır. Eğitim sistemi çerçevesinde okul öncesi eğitim için kendine ait bir basamak öngörülmemiştir. Çocuklar dört yaşından itibaren ana okuluna (Primarschule) gidebilirler, ancak zorunlu okul çağı 5 yaşında devreye girmektedir. Dört yaşındakilerin %95'inden fazlası ana okuluna gitmektedirler, iki – üç yaşındakilerin % 47'sine oyun gruplarında bakılmaktadır. Ana okulunun birinci yılında, dört yaşındakilere, formal ders verilmemekte, yaşlarına uygun eğitsel aktiviteler sunulmaktadır.

    k) Portekiz

    Okul öncesi eğitim değişik devlet kurumları (Eğitim Bakanlığı, İş Sorunları, Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve bağımsız kuruluşlar) tarafından, gönüllü kuruluşlar, özel veya kooperatif okulları, sendikalar ve diğer organizasyonlar tarafından kurulan ve yönetilen ana okullarında ( Jardins de Infancia ) gerçekleşmektedir. Devlet ana okulları çocuklara üç yaşından itibaren ilk okula geçişe kadar bakarlar. Okul öncesi eğitim, eğitim sisteminin önemli bir parçasıdır. Onların özel hedefleri Lei de Bases do Sistema Educativo ve ilgili diğer resmi makamlar tarafından belirlenmiştir. Okul öncesi eğitim kurumlarına devam isteğe bağlıdır.

    l) Birleşik Krallık

    Yerel makamlar sosyal hizmetler kapsamında iki yaşından küçük çocuklar için gündüz bakım evleri kurabilirler. Bu kurumlar Sağlık Bakanlığının görev alanı içerisindedir. İskoçya 'da bu sorumluluk Office Home and Health Department 'dadır.

    İngiltere ve Galler 'de okul öncesi eğitimin ulusal bir sistemi yoktur. Okul öncesi eğitimin sorumluları ya LEAs (local education authorities) veya bağımsız kuruluşlardır. 3-5 yaş arasındaki çocuklar ya bağımsız bir ana okuluna ( nursery school ) veya bir ilk okulun ( nursery class ) ana sınıfına devam edebilirler. Bu kurumlara devam etmek isteğe bağlıdır; yarım günlük veya tam günlük bakım mevcuttur. Ebeveynler, hayırseverler veya bağımsız kuruluşlar tarafından organize edilen özel ana okulları ve oyun grupları genellikle ücretsizdir.

    İskoçya 'da çocuklar 3-5 yaş arasında gündüz çocuk bakım evlerine devam edebilirler; bunlar eğitim makamlarının gözetimi altındadır. Aynı şekilde sorumluları yardım kuruluşları veya bağımsız kurumlar olan ana okullarında bakım da mümkündür. Bu kurumlara devam etmek isteğe bağlıdır; tam gün veya yarım gün bakım olanakları vardır.

    Kuzey İrlanda 'da okul öncesi eğitim education and library boards (yerel eğitim makamları)'a bağlıdır ve üç-dört yaşındakiler için organizasyon olarak okullara bağlı olan ana okullarında, ana sınıflarında gerçekleşmektedir. Zorunlu eğitim 4 yaşında başlamaktadır.

    m) Finlandiya

    Finlandiya'da aileler için, resmî kurumlar tarafından sağlanan değişik yükümlülükler ve kapsamlı sosyal icraatlar bulunmaktadır. 1996'dan bu yana, 0-7 yaş arasındaki tüm çocukların anaokullarından ve bakım yuvalarından (päiväkoti) yaralanmaları yasal bir hak olarak tanınmıştır. Bu kurumlar günlük en az 10 saat açık bulundurulmaktadır. Ayrıca buralarda çocuklara kahvaltı verilmekte ve öğlenleri sıcak yemek sunulmaktadır. Finlandiya'da zorunlu eğitme başlama yaşı 7 olarak belirlenmiştir. Ancak, 6 yaşındaki çocuklar ailelerinin isteğine bağlı olarak çocuk bakım merkezlerinde veya ilköğretim okullarındaki ücretsiz ana sınıfında okuyabilmektedirler. Bu kurumlarda çocuklar özel olarak yetiştirilmiş pedagoglar tarafından eğitilmektedirler. Her iki durumda da sorumluluk Eğitim ve Sosyal İşler Bakanlığına aittir.

    Finlandiya'da okul öncesi eğitim kurumları öncelikle Fröbel'in düşüncelerinden etkilenmiştir. Bunların yanında Montessori ve Steiner gibi eğitimcilerin ilkelerinden etkilenmiş özel ana okulları da bulunmaktadır ( https://www.se-zeitung.at/se22002/vo..._in_europa.htm ).

    n) İsveç

    İsveç'te okul öncesi eğitim kurumları bu ülkedeki kapsamlı sosyal politikaların bir sonucu olarak, devlet tarafından finanse edilmektedir. Anne babaları çalışan veya yükseköğrenim yapan 1-12 yaş arası çocukların bakımını Devlet mutlak surette üstlenmiştir. Bu yükümlülüğün yerine getirilmesinde değişik alternatifler söz konusudur. Örneğin; tam gün açık olan ana okulları (daghem), yarım gün açık olan çocuk yuvaları ya da okul öncesi grupları (deltidsgrupper), okul aile birliği insiyatif grupları önemli alternatifler olarak sayılabilir. Bunların dışında İsveç'te ailelerin ve çocukların korunması için özel bir sübvansiyon sistemi mevcuttur. 12 aylıktan 6 yaşa kadar olan çocuklara çeşitli kurumlar tarafından bakım ve koruma hizmeti verilmekte ve sıcak öğlen yemeği sunulmaktadır. Zorunlu eğitim yaşı 7 olarak belirlenmiştir. Ancak, zorunlu eğitim yaşının 6'ya çekilmesi tartışılmaktadır ( https://www.se-zeitung.at/se22002/vo..._in_europa.htm ).

    4. Avrupa Birliği Ülkelerinde Okul Öncesi Eğitimden İlköğretime Geçişin Düzenlenmesi Tartışmaları

    Avrupa Birliği'ne üye ülkelerin çoğunda, bugünlerde okul öncesi eğitimden ilköğretime geçişin şekillendirilmesi konusunda bir tartışma sürdürülmektedir. Bazı üye ülkelerde sorunun yapısal uyumlarla çözümlenmesi denenmiştir. Örneğin, Hollanda ve Danimarka'da okul öncesi sınıfların ilköğretimde sınıflandırılması denenirken, Fransa ve bazı üye ülkelerde okul öncesi eğitimin son yılının ilköğretimin birinci sınıfıyla ayrı bir eğitim basamağında birleştirilmesi denenmiştir. Diğer çözüm girişimlerinin temelinde, ilkokulun ilk sınıflarında daha çok oyuna dayalı ders planlarına yönelmeye çaba gösterilmesi bulunmaktadır. Almanya'da ders içeriklerinin devamlılığına önem verilirken, Belçika, (flaman topluluk) ve İspanya'da ailelerden daha fazla yararlanma ön planda tutulmaktadır. Özellikle Lüxemburg'da ebeveynlerin birlikte katılımı önemli bir rol oynamaktadır. Çocuğun okula gitmesi gerektiği tespit edildiğinde, eğer ebeveynler çocuklarının henüz yeterince olgunluğa erişmediğini düşünürlerse, çocuğun ilk okuldan aşağıya gönderilmesini talep edebilmektedirler.

    5. Sonuçlar ve Değerlendirme

    Okul öncesi eğitimin fikri temelleri çok eski çağlara kadar uzanmaktadır. Ancak, kurumsallaşmasının kökeni 19'uncu yüzyıla, yaygınlaşması ise 20'nci yüzyılın ikinci yarısından sonraya rastlamaktadır. Özellikle 1800'lü yıllardaki endüstri devriminin, ekonomik etkileri yanında sosyal etkileri de olmuş, anne ve babaların endüstride çalışması sonucunda çekirdek aile de parçalanmış, bu yüzden çocuklar korumasız ve bakımsız kalmışlardır. Okul öncesi eğitimin şekillenmesinde İngiltere'den Owen, İtalya'dan Maria Montessori gibi bilim insanları ve eğitimcilerin büyük rolü olmuştur. Kuşkusuz okul öncesi eğitim denildiğinde de akla hemen Fröbel gelmektedir. Onun düşünceleri ve ilkeleri doğrultusunda okul öncesi eğitim 19'uncu yüzyılın son çeyreğinden itibaren tüm Avrupa'ya yayılmıştır.

    Günümüzde Avrupa Birliği ülkelerinin çoğunda, okul öncesi eğitimde, okullaşma oranları bazı yaş gruplarında %100'lere ulaşmıştır. Buna rağmen okul öncesi yaş tanımı ve bu öğrenim kademesinin kurumsal düzenlemesi yanında finansmanı gibi konularda Avrupa Birliği ülkeleri arasında farklılıklar bulunmaktadır.

    .....
    ....
    ...
    ..
    .

  • #4
    MeganeCC - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    01.Ağustos.2011
    Mesajlar
    449
    @MeganeCC







    Teşekkür ederim...



  • YORUM BIRAKMAK İÇİN ÜYE OLMALISINIZ !

    ÜYE OLMAK İÇİN TIKLA

    Benzer Konular

    1. Ödev..
      Konu Sahibi aLyN. Forum DERSLER VE ÖDEVLER
      Cevap: 3
      Son Mesaj : 28.Aralık.2011, 19:40
    2. ödev notu
      Konu Sahibi ..gözde.. Forum AÇIK ÖĞRETİM FAKÜLTESİ
      Cevap: 4
      Son Mesaj : 27.Aralık.2011, 00:39
    3. ödev
      Konu Sahibi gözdegzd Forum ETKİNLİK İSTEKLERİNİZ
      Cevap: 1
      Son Mesaj : 13.Mart.2011, 21:04
    4. ödev yardım
      Konu Sahibi gözdegzd Forum ETKİNLİK İSTEKLERİNİZ
      Cevap: 2
      Son Mesaj : 12.Aralık.2010, 17:59
    5. acl ödev
      Konu Sahibi çoçuk gelişim Forum ETKİNLİK İSTEKLERİNİZ
      Cevap: 2
      Son Mesaj : 28.Eylül.2010, 18:19

    Yetkileriniz

    • Konu Acma Yetkiniz Yok
    • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
    • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
    • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
    •  

    Giriş

    Facebook ile Baglan Giriş