ÇANAKKALE OROTORYOSU


             

Ä°letiÅŸim


 05xx xxx xx xx


vbnetron


[email protected]

×

ÇANAKKALE OROTORYOSU

  • #1
    HALE GAMZE - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    08.Mart.2009
    Nereden
    İzmir-İstanbul-İspanya-İtalya ( i lerden gidiyorum,hayırdır... :)
    Mesajlar
    31,583
    @HALE GAMZE



    ÇANAKKALE OROTORYOSU





    ÇANAKKALE OROTORYOSU

    1. Atatürk ve ebediyete intikal eden şehitlerimiz için bir dakikalık saygı
    duruşu,
    2. İstiklal Marşı,
    3. Günün anlam ve önemini belirten konuşma
    4. Oratoryonun sahnelenmesi,
    5. Oratoryo içerisindeki kahramanlık türküleri ve duygusal türküler söylenecek
    Anam Ağlar
    Anam
    Yar Nere Gidem
    Hasretinden Yandı Gönlüm
    Koçaklama
    Eledim Eledim
    Yiğidim Aslanım Burada Yatıyor
    Bu Gün Dost Yaralanmış
    İki Büyük Nimetim Var
    Muş Türküsü
    Uyandırın Anamı
    Sarı Saçlım Mavi Gözlüm
    Çanakkale Türküsü

    Oratoryonun açılışı ;Vakti Seherde Açılır Perde; türküsü ile yapılacak.

    SENARYO

    (Kişiler yerlerini teker teker alırlar. Daha sonra aşağıdaki şiir ortaya çıkan
    kişiler tarafından okunur.)

    DÜŞMEZ BU SANCAK

    E-1:Ya istiklal ya ölüm; parolasıyla çıktık yola;
    Gözümüzü kırpmadık, vermedik asla mola.

    E-2: Tüfeğe koyacak mermimiz yokken bile,
    Boyun eğmedik,eğmeyeceğiz kadere.

    HEP BERABER:Yıldırım olduk, yağdık düşman mevzilerine,
    Teslim etmedik canım toprakları düşman eline

    E-3: Biz varken düşer mi bu sancak?

    E-4: ;Düşmez; dedi asker;kan akacak....

    E-5: Aktı kan, hem de köpük köpük, sel gibi,
    Estik düşman üstüne, yıktık evini yel gibi.

    E-6: Sen üzülme anam, bacım, eğme boynunu,
    Bozduk kahpe düşmanın yalan oyununu.

    E-7: Anladı,gördü ki kolay ele geçmeyecek bu vatan,
    Yer bulamadı kurşun sağanağından kaçan.

    E-8: Gitti düştü denize, gelmeyecek bir daha,
    Gidenler dönmeyebilir, ölmeyecek ama.

    E-9: Eğme boynunu anam, bacım sen üzülme,
    Gözlerini sil,kin dolmasın yüreğine.

    E-10: Bak bizler varız, oğullarınız, askerler.

    E-11: Düşman kaçtı gelir mi, hayır, gelmeyecekler.

    HER BERABER: Vatan sağ olsun, bu uğurda akan kan sağ olsun,
    Gam etme yüreğine anam,can sağ olsun.

    (Özgür BÜTÜNER)


    (Şiiri okuyan kişi yerine geçer ve erkek sözü alır)

    ÇANAKKALE DESTANI

    E-12: Yıl 1915,
    18’indeyiz Mart’ın.
    Bir dünya çullanmış üzerime
    Topuyla tüfeğiyle,
    Tayyare ve zırhlılarıyla
    Bir dünya çullanmış üzerimize.
    Ne çıkar bundan,
    Türk olarak doğmuşuz bir kere,
    İstersek felek,
    “Her türlü cefasını toplasın gelsin.”
    Biziz cefaları sürecek yere...
    (Fahri ERSAVAŞ)

    K-1: Havada bir ses oy... diye dolanır.
    Dolanır yürekten yüreğe nice sorgu
    Sorular bulanık ,cevaplar dumanlıdır
    Adı can sıkıntısıdır, canda burgu burgu.

    ERKEK KONUŞMACI: Düşman kuvvetleri Birinci Dünya Savaşından galip çıkmanın
    verdiği güvenceyle topraklarımıza saldırdı. Anadolu’m yas içindeydi. Kadınım,
    kızım, dedem beddualar yağdırıyordu amansız düşmana. Halk bitkin ve yoksul
    düşmüştü. Umutlar bir bilinmeze bağlanmış, yarınlar karanlık görünüyordu.

    E-1: Nesini söyleyim canım efendim,
    Gayri düzen tutmaz telimiz bizim
    Arzuhal eylesem deftere sığmaz,
    Omuzdan kesilmiş kolumuz bizim.
    Benim bu gidişe aklım ermiyor
    Fukara halini kimse sormuyor,
    Padişah sikkesi selam vermiyor
    Kefensiz kalacak ölümüz bizim (Şarkışlalı Serdari)

    K-1: Bir dert işlemiş vatanın gönlüne.
    Gönüller kor kor,
    Dudaklar susuz.
    Dönmüyor feleğin kanadı,
    Yoruldu, durdu, kırıldı.
    Yürek bir al kanat olmak ister,
    Şöyle aldan al bir kanat,
    Vursun düşmanın yüzüne,
    Gözüne, dizine;
    Pişman ediversin bir anda
    Ulaştığı için gündüzüme...

    BAYAN KONUŞMACI:Halk bitkindir ama çaresiz değildir. Çarenin mücadeleden
    geçtiğini bilir. Her şeyini vermiştir toprağa, bir canı kalmıştır vereceği. Onu
    da helal eder vatan uğruna. Bilir ki toprağı “vatan” kılacak şey onun uğruna
    savaşmak ve kanını gözünü kırpmadan akıtmaktır.

    E-2: Ağaç kökü toprağa indikçe gür ve ulu,
    Yiğit yüreği dağa taşa sindikçe hür ve mutlu,
    İnsan dolu dizgin inanıp sevdikçe umutlu,
    Canım kurban insanına, taşına, toprağına.

    ( Sıtkı YIRCALI)

    K-3: Yabancı askerler geliyordu,
    Kan istiyordu savaş canavarı.
    Tümen tümen, ordu ordu...
    Ve kabusların enkazından
    Bir kırmızı gül
    Boynunu bükmüş yolunurken
    Bir kapkara baykuş ötüyordu.

    ERKEK KONUŞMACI: Zaferdir tek istenilen. Nasıl olacaktır, bunu kimse bilmez ama
    bilinen tek şey vardır: O da Türk’ün mücadele gücüdür.

    E-3: Anamın ak sütü zafer kokar.
    Yıllarca sanki süzülüp sinmiş,
    Zafer yaylasından kopup inmiş
    Soydan soya, boydan boya
    Akar....

    YAŞLI ADAM:Kaldırın sancağı, zafer bizim,
    Öpülesi toprak, kanlı beşik...,
    Uğrunda göğüsler delik deşik,
    Yaşayan, uyuyan, yatan bizim.


    E-4: Söyle yurdum söyle, ne dilersin?
    Göğsüne çizilmiş yol alayım,
    Ulu bir ormanda dal olayım,
    Destanlar boyunca çiçekler versin.
    BAYAN KONUŞMACI: Nice gidip gelmeyenlere dayanmış yürekler yine bir bekleyiş
    içine girecektir. Anadolu insanının dilinde acılı bir ağıt olmuştur bekleyiş.
    Sonsuza akıp giden günler boyunca bu nağmeler kulaklarda yer etmiştir.

    ERKEK KONUŞMACI: Artık savaş çığlıkları atılmaya başlamış, planlar galibiyet
    üzerine kurulmuştu. “Çanakkale Geçilmez” dedirtmek için herkes her şeyini feda
    etmeye hazırdı. Bunu bilen kumandanlar emirler yağdırıyordu dört bir tarafa.

    E-5: Özeti sözlerimin Anadolu askeri,
    Bir çizgi değildir vatan,
    Bir geniş, sonsuz alan
    Yaşantımızın düzeyini kapsayan.
    Çizgiler yiter
    Ve başlar toprağı vatan yapan.
    Halk balının çiçek olanı!
    Sözlerim sizedir vatandaş askerler,
    Durabildiğiniz yerde
    Dayanacaksınız yeniden,
    Kanınızla ıslatacaksınız
    Direndiğiniz toprak parçasını.
    Bir avuç topraktır Türkiye
    Umudu, kurtuluşu türküleriyle
    (Ceyhun Arif Kansu)

    E-6: Bir bora,bir fırtına esmiş,
    Sönmüş ışıkları Anadolu’mun;
    Giysiler kara, düşler kapkara,
    Yollar dikenli çalılık,
    Gözyaşı yüreklerde pınar,
    Ağır ağır çıkıyor soluğum.
    Tükenmiş mi dersin Anadolu’m?
    Ateşler içinde sıcak,
    Ölümün kucağında bitkin.
    (H.İbrahim Sarıkaya)

    ERKEK KONUŞMACIaha Sarıkamış’ın yaraları sağılmadan, yüreklerde ateşi
    soğumadan,Balkan’ın yüzkaralığı yüzümüzden akmadan yine cepheler açılmış bu
    acılan cephelere eli silah tutanlar alınmaya başlanmıştı.Ateş düşmedik ocak
    bırakmayan seferberlik,memleketin her köşesinden yiğitleri istiyordu.

    FERFECİR-SEDA

    Kışlalar doldu bugün,
    Analar, babalar saldı bugün,
    Gel, kardaş gel, görüşsek ...
    Ayrılık oldu bugün,
    Zalımın elinden aman...

    (Sahnede bulunan erkeklerin bir kısmı birbirlerine sarılarak helallik diler ve
    vedalaşırlar. Bir başka grupta ise erkek, ana babasının elini öper, çocuğu ile
    vedalaşır. Herkeste hüzünlü bir hava vardır.)

    BAYAN KONUŞMACI: Gözü yaşlı duacı analarla sabırlı yavuklular kaldı geride.
    Ardından bir maşrapa su döktükleri yiğitleri için yanaklarından süzülen
    gözyaşlarını yazmasının ucundaki gül oyalarını sildiler. Kadınlar su döküp
    ıslattıkları kapı önlerini gözyaşlarıyla suladılar. Bekleyiş derde dönüştü.

    ERKEK KONUŞMACI: Anasından, yavuklusaldan , gül bebesinden ayrılan nice aslan
    parçası, doğduğu topraklarda, nice kahramanların doğacağı topraklara doğru yol
    almaya başlamıştı. Bir amansız çekişmenin tam kucağına gözünü kırpmadan atılan
    saf yürekler, geriye dönmenin hayalini bile kuramadan süngülerin gölgesinden,
    kan ve barut kokusuna boyanmış toprağın koynunda buldular kendilerini. Bir düşü
    gerçekleştirmenin olasılığını yaşamakta,yaşamı güzelleştirme azmiyle atıldılar.
    Siperlere onurlu mücadelelere giderek hayatı onurlu kıldılar kendilerine.

    Düşmanın rezil ayaklarının altında izleyen şehit toprağını azaptan kurtarmak
    için alttılar kendilerini kancık pusularının önüne. Büyük bir destanın
    sayfalarına kendi al kanlarından bir destan yazdılar.

    E-7: Yağmur vurdu, yağış vurdu, sel vurdu:
    Dört duvara dört demirden el vurdu,
    Bir Allah’tan utanmayan kul vurdu.
    Gerçek miydi,rüyamıydı gördüğüm,
    Yer yarıldı yollar oldu kördüğüm,
    Çırptım kendimi çözüldü düğüm.
    Aldım duasını bir yüce dağın,
    Çıktım tepesine yedi kat göğün,
    Bir gül bahçesinde başladı düğün.
    (Yusuf Dursun)

    BAYAN KONUŞMACI: Verdiği lokmanın,içirdiği suyun hakkını isteyenlere hakkını en
    güzeliyle verdiler. Yüreğini taş eyleyen kadıncıklar, gözleri yollarda umutlu
    sabahlarını bekler oldular sabahsız gecelerde.

    (Bir erkek ve kadın ortaya doğru gelir.)

    E-8: Yine düşman salmış kendini azız topraklara. Durmak yaraşmaz bize kadınım.
    Şanımızı devam ettirecek olan nice evlatlara miras bırakmak bize düşmüştür.
    Günlü bir,fikri bir, imanı bir kardaşlarımla omuz omuza mücadele bize düşmüştür.
    Sen gam etmeyesin sakın yüreğine. Gelir geçer, her şey olacağına varır. Su akan
    yatağını büker kadınım. Bizim yaptığımız yatağımızı bulmaktır. Ha bugün ha yarın
    kara toprak soracaktır bizi de. Bu yol bilinmez bir çeşit yoldur. Gidişi olan,
    gelişi olmayan bir yol alabilir. Anam kadar hakkın var üzerimde, hakkını helal
    et.

    (Erkek bunları söyler ve şu dörtlüğü okuyarak çıkar)

    Neden her yer karanlıktır
    Neredesin ey aydınlık
    Bu bulutlar neden kara,
    Dökülmüşler sokaklara.




    (Erkek çıktıktan sonra)

    K-4: Bir kara yazgıdır bu bize,
    Işık vurmaz oldu günümüze,
    Lokma girmeyen evimize
    Düşmanın kara botumu girecektir?

    Yok yok aslanım, gitmelidir,gitmeli
    O zalimlere mutlak haddini bildirmeli,
    Ya şehit olunmalı, ya da gazi bilinmeli
    Topraktan bu lekenin izi silinmeli.

    Biz basarız yüreğimize taşı
    Sen yanına al dostu,kardaşı,
    Söyle ey Hakkın ulu yoldaşı
    Dönmesen de gam tutmak olmaz bize.

    Sen düşsen de kara toprağa
    Derman olursun bu aman yaraya,
    Elimiz varmaz bizim asla karaya
    Al yeşil bağlamak yakışır bize.

    (Özgür Bütüner)

    ERKEK KONUŞMACI: Kahraman evlatlar yetiştiren Anadolu kadını bu sözlerle
    uğurladı erlerini cepheye. Yüreğine taş basarak cana doymayan toprağa can emanet
    ettiler. Onlar da bilmekteydi ki,bu gidişin dönüşü zor alacaktı. Ama vatan her
    şeyden azizdi. Vatan olmadan namus olmayacağını biliyor. “Bir atımlık kurşun
    gibidir hayat” dediler ve gittiler.

    K-5: Şehitler geri dönmez
    Tren pencerelerinde sallanmaz elleri,
    Mezarsız kalınır dünce seferlerinde
    Şehitler kurşun delikle haki ceketlerdir.
    Demir künyelerdir sarı paketlerde,
    Saydam bir çiçektir
    Gün sonu başlayan özlem.

    (HEP BERABER)

    İSTİKLAL TÜRKÜSÜ

    Millet aşkı, din aşkı, vatan aşkı uyansın,
    Yurdumuza göz diken al kanlara boyansın,
    Ya ben ya onlar diyenler silahına dayansın.
    Türk oğludur bu millet
    Türkündür bu memleket.
    Düşman gözü tutamaz yanar dağlar başını,
    Bağrımızda saklarız vatanın her taşını,
    Yurdumuza ya bakan döker gözyaşını.
    Türk oğludur bu millet
    Türkündür bu memleket
    Can veririz her zaman hürriyetin yoluna,
    Ya gazi ya şehitlik, ne devlettir
    Ata emanet etmiş namusunu oğluna.
    Türk oğludur bu millet
    Türkündür bu memleket,
    Bize Türk oğlu derler
    Hep bizimdir bu yerler. (Hüseyin Suat)

    BAYAN KONUŞMACI: Tarlada kaldıracak hasat yoktur Anadolu’nun topraklarında.
    Ancak topraktan söküp atılacak, ortadan kaldırılacak düşmanlar vardır. Bu işi
    yapacak çok yiğit çıkmıştır bu topraklardan.

    (Biri çıkar)

    E-9: CENGE GİDERKEN
    “Ben bir Türk’üm; dinim,cinsim uludur,
    Sinem, özüm, ateş ile doludur,
    İnsan olan vatanının kuludur,
    Türk evladı evde durmaz giderim.”

    (Bir başkası)
    E-10: “Bu topraklar evladımın ocağı;
    Evim köyüm hep bu yerin bucağı,
    İşte vatan! İşte Tanrı kucağı.
    Ata yurdun evlat durmaz,giderim.”

    (Bir başkası)
    E-11: “Tanrı şahit duracağım sözümde,
    Milletimin sevgileri özümde,
    Vatanımdan başka şey yok gözümde.
    Yer yatağın düşman almaz,giderim.”

    (Bir başkası)
    E-12: “Ak gömlekle göz yaşımı silerim,
    Kara taşla bıçağımı bilerim,
    Vatanım için yücelikler dilerim.
    Bu dünyada kimse kalmaz,giderim.”
    (Mehmet Emin Yurdakul)

    (Şiiri okuyan kişi yerini alır ve sırayla yan yana dururlar. Şiirin tamamı
    bittikten sonra ise hepsi birlikte çıkışa yönelirler.)

    K-6: Bir ucunda seher vakti bülbüller öterken,öte kıyısında koyu uykuların
    gafletle soldurduğu bu memleket benim memleketim. Şehidimin kanı gelinime kına
    olmuş, baharlara vuslat, kalplerde türkü olmuş,nakış olmuş. Gün olmuş,harman
    olmuş,rüzgarları devlere yoldaş,mertler nurlara yoldaş olmuş. İşte burası benim
    memleketim.

    E-1: Yılların yücesinde şöyle bir seyran edelim;
    Bir avuç toprağıma çöreklenmek için
    Yürümüş selamsız sabahsız,
    Destursuz girmiş memleketime
    Yedi çeşit frank askeri.
    Uğursuz bir hava çökmüş
    Üstüne memleketimin.
    Uğursuz bir karanlık...
    Çocuklar gülmemiş artık,
    Sessiz sessiz ağlama analar,
    Oduna giderken vurulmuş
    Ve yahut harman yerinde
    Avuçları buğday kokan delikanlılar,
    Yalvarmış ihtiyarlar Allah’a
    - Rivayet şöyledir ki -
    dumanlı bir güz akşamı
    Şu mor dağlar efendim,
    Destan demişte yürümüş
    Silkinip kalkmış ayağa.

    ZAFER TÜRKÜSÜ

    K-7: Yaşamaz ölümü göze almayan
    Zafer göz yummadan koşana gider
    Bayrağa kanın alı çalmayan
    Gözyaşı boşana boşana gider!
    Kazanmak istersen sen de zafer:
    Gürleyen seslerle doldur gökleri
    Zafer dedikleri kahraman peri
    Şu sondan kaçarda coşana gider.

    K-2: Bu yolda herkes bir ay delikanlı
    Diriler şerefli ölüler şanlı
    Yurt için dövüşen başı dumanlı
    Her zaman bu şandan o şana gider.

    ERKEK KONUŞMACI: Cepheden haberler gelir baba ocaklarına. Bu haber kara haberdir
    ana yüreğine. Bu haberler düğün haberidir vatansevere.

    E-2: Bizlere silah verdin,çantayı verdin.
    Gülüşe oynaya cepheye girdik
    Bu gece buyrukla ateşe girdik
    Yalvardı sabahlar olmasın anam

    E-3: Gurbette ölürsem adımı anma
    Ayrılık adıyla hiç bana yanma.
    Şehittir evladın bir ölü sanma
    Gözlerin yaşlarla dolmasın anam!

    E-4: Kalkıp kuşlarla her seher seher,
    Bana bir fatiha okursan eğer,
    Bu büyük armağan ruhuma değer,
    Ellerin saçını yolmasın anam!

    (Hikmet Recep)



    İZMİR YOLLARINDAN SON MEKTUP

    E-5: Ey genç gecelerinde
    Beşiğimi bekleyen!
    Ediyorum emanet
    Seni Anadolu’ya
    Sütünden ekmeğinden
    Ne verdinse helal et!
    Söyle Hacer’e o da
    Hakkını helal etsin;
    Gönülcüğü dilerse
    Başkalarına gitsin.
    Ben ermeden murada
    Ecel kırdı kolumu;
    Artık beyhude yere
    Beklemişin yolumu.
    O ne anne, o güzel
    Gözlerinden akan ne?
    Geri dönmedim diye
    Ağlıyor musun anne!
    (Kemalettin Kamu)

    K-3: Gönül verdim bir yiğide
    Girdide dönmüyor evine
    Haber salmış,isterse varsın birine,
    Dilleri kurumadı mı acep bu sözlere
    Neylerim ben bundan sonra yaşamı
    Neylerim kınayı,davulu aşı!...

    E-6: Yıl 1915
    Kendine gel biraz
    Pek tekin değildir Çanakkale’nin suyu,
    Geçilmez bu boğaz...
    Bizi
    Ne topun yıldırır,
    Ne kurşunun
    Çünkü artık
    Başladı cengimiz
    Er meydanında bulunmaz dengimiz.
    (Fahri Ersavaş)

    K-4: Çok muydu kahrından çatlasa taşlar
    Kırılan onurlar eğilen başlar...
    Cevapsız sorular, bunca hesap
    Şaşkın uygarlığa ebetteki bir gün sorular
    Bu ne sahneydi,ne zalim bir oyun?
    Be ne haince dekordu?

    K-5: “Şu dünyada var mıdır doğurup büyütmekten zor,
    Dudaklar susuz kaldı,yürekler kor kor..
    Ağlamaktan derman kalmayan gözlerle,
    Avutuyoruz kendimizi çaresiz sözlerle.”
    (Özgür Bütüner)

    BAYAN KONUŞMACI: Düşman kuvvetleri,cağın en modern zırhlılarında savaş yerlerini
    alırlar. Saat 10.30’da sabahın ilk pususu kalkerken tam savaş gemisi Boğaza
    girer ve bombardıman başlar. Çanakkale bir anda yangın yerine dönmüştür. Gemiler
    menzile girmediğinden Türk siperleri,sessiz kalır ve yarım saat sessizlik içinde
    cehennem ateşine katlanır. Gemiler menzile girince ateş karşılıklı hale gelir ve
    13.55 sularında bir zırhlı cephaneliğinden aldığı isabetle batar ve sekiz yüz
    kişilik mürettebatından ancak altmış kadar asker kurtulabilir. İngiliz
    donanmasının en gözde zırhlısı İnflekxible (Bükülmez), mayın gemisi Nusret’in
    bir gece önce döşediği mayınlara çarparak korkunç bir patlamayla batar.

    E-7: Kıyasıya bir ölüm akılım savaşı başlamıştı. Topla , tüfekle, olmazsa
    süngüyle,hatta yumrukla... Ya ölecektik, ya da öldürecektik.... Gerilerden bir
    emir yükseldi ve yankılandı sağır kubbede de:

    “-Size ben taarruz emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum!...”

    Gayri bu sesi duyan durur mu yerinde. Atıldık hep beraber düşman üstüne.

    ERKEK KONUŞMACI: O andan başlayarak tam sekiz buçuk ay boyunca yaşamlarında daha
    önce birbirlerini görmemiş bir milyon kadar genç birkaç bin metrekarelik bir
    arazi üzerinde kıyasıya bir ölüm savaşına giriştiler. Ve bu gençler hayatlarının
    baharlarını 1915 baharında Çanakkale topraklarına gömdüler.

    E-8: Aman Allah’ım,her yer insan ölüleri ile dolu. Ölüler gömülmeden yenilileri
    geliyor,cesetleri çiğneyerek saldırıyoruz, her saldırıda ölü sayısı biraz daha
    katlanıyor. Cephede artık siperler, çukurlar, mevziler birbirine karışmış,
    binlerce insan boğaz boğaza savaşmaya başladı. Artık sadece süngüler konuşuyor,
    toprağa oluk oluk kan akıyor.

    BAYAN KONUŞMACI: Dilleri farklıydı ama aynı çığlıkları atıyor, aynı duaları
    tekrarlıyor,ölürken aynı sesleri çıkarıyorlardı. Bir asker şöyle anlatıyor o
    günleri.

    E-9: Hala hayattayım ve buna şaşıyorum. Doğrusunu söylemek gerekirse bu savaş
    bittiğinde çok sevineceğim. Çünkü yanınızdaki arkadaşınızın vurulup-ölmesini
    görmek bir insanı çıldırtabilir. Dün gece yattığım yer öylesine rahatsızdı ki,
    bir ölünün sağ bacağını yastık olarak kullanmak zorunda kaldım.

    ERKEK KONUŞMACI: Genizleri yakan ölü kokusunu toprağa teslim etmek için geçici
    bir ateşkes yapılır. Yarımadaya bir ölüm sessizlik çökmüştür. Askerler
    birbirlerini o sessiz dokuz saatte gördüler ve şaşırdılar. Bir askerden bu
    durumu dinleyelim.

    E-10: Siperler çok sayıda ölü ve yaralıyla doluydu. Ben de bacağımdan
    yaralıydım, ama o tabloyu görünce kendi yaramı unuttum. Bu insanlara yardım
    etmek istiyordum. Bizden yada karşı taraftan oluşları artık önemli değildi. O
    sırada benim gibi bacağından yaralı bir asker yanıma geldi. İşaretle yapmak
    istediğini anlatmaya çalışıyordu. Hemen harekete geçtik. Can çekişen kurumuş
    dudaklarına mataralarda kalmış suları damlatmaya başladık. Sonunda dermansız
    kaldık. İki arkadaş içtenlikle el sıkışarak ayrıldık.

    BAYAN KONUŞMACI: Çanakkale’de toplar ölüm kusuyor. Gölgesinde vatan toprağı
    savunulmaya çalışılıyor, vatan evlatları toprak ananın kara bağrına bir bir
    düşüyor. Mehmetçik yedi iklimin askeriyle mücadeleden vazgeçmiyor, sağ gelesi
    toprağa kavuşturuyor ve kendisi de toprağa kanının rengini vererek tarihe mal
    oluyordu.
    ÇANAKKELE

    E-6: “Övün ey , Çanakkale, dünya durdukça övün!
    Ömründe göstermedin bir düşmana bir düğün.
    Sen bir büyük milletin üşüştüğü yersin!
    Başına yüz milletin üşüştüğü yersin!”

    ERKEK KONUŞMACI: Son taarruz 6 Ağustos gecesi başladı. Generallerin ön safında
    dövüştüğü, erlerin ellerindeki silahını atıp gırtlak gırtlağa boğuştuğu bir
    çarpışmaydı. Müttefikler boğazı geçemeyeceklerini anlayınca 1915 Aralığında
    gizlice çıkıp gittiler.

    Geriye ağır bir ölü bilançosu kalmıştı: 500 bin . Türkiye en geç beyinlerini
    1895’ler kuşağının aydınlarını,250 bin evladını Gelibolu’nun toprağında yitirdi.

    K-7: Sen savaşa girince mızrakla, okla, yayla
    Karşına çıktı çelikten bir alayla,
    Sen, topun donanmayla, tüfeğin bataryayla,
    Neferin ordularla boy ölçüştüğü yersin!

    K-1: Nice tüysüz yiğitler yılmadı cenk devrinden,
    Koştu serin koynuna,çıkar çıkmaz evinden.
    Sen onların açtığı bayrağın alevinde,
    Kaç bayrağın tutuşup yere düştüğü yersin.

    YAŞLI ADAM: Bir destana benziyor senin bugünkü halin,
    Okurken duyuyorum sesini ihtilalini.
    Övün ey Çanakkale ki, sen Mustafa Kemal’in
    Yüz milletle yüz yüze ilk görüştü yersin!
    (Faruk Nafız Çamlıbel)

    ÇANAKKALE
    K-2: Çanakkale’de bir gelincik açar
    Gelibolu sırtlarında.
    Sabaha karşı
    Büyür şarkısı kahramanlığın,
    Dalga dalga.

    E-11: Çanakkale savaşlarından kalma,
    Bir mermi parıldar
    Yanı başında
    Kim bilir hangi Mehmet’in
    Sıcaklığını taşır
    Hala...

    BAYAN KONUŞMACI: Geride dillere destan olmuş bir mücadele ve asırlarca
    yankılanacak bir ses kaldı.

    (Hep beraber)

    “ÇANAKKALE GEÇİLMEZ”



    (Yanına bir çocuk alır. Kendisi yaşlıcadır)

    YAŞLI ADAM: Bu savaşları biz istemedik oğul. Genç bedenleri kara toprağın kara
    bağrına düşürmeyi biz istemedik. Anaları gözü yaşlı bırakmayı, genç kızları
    evsiz bırakmayı, çocukları babasız bırakmayı, biz istemedik. Harp bizim için
    zorunlu ve kaçınılmaz oldu. Bu cinayeti onlar başlattı.

    Bu yaman bir düşüştür evlat. Biri gelir senin vatanına göz diker. Ellerindeki
    almaya çalışır. Sen elbet elini böğrüne saklayıp onları seyre dalacak değilsin
    ya. Ya ne yapacaksın, yapman gerekeni tabi.

    Daha yolunu bilmedikleri memleketlere sürülen gençlere bu yürekler nasıl yandı
    oğul!
    Bu topraklardaki savaşlar bir meydan harbi değildir. Bir harekat harbi değildir.
    Bu savaşlar, bir avuç denebilecek dar topraklar üzerinde binlerce, on binlerce
    insanın kucak kucağa, boğaz boğaza boğuşmasıdır. Sabahların uzak olduğu
    günlerdir bu günler. Çok şükür ki alnımızın akıyla çıktık bu savaşlardan.

    ÇOCUK:

    Ben çelikle imanın boğuştuğu bu yerde
    Bir şan dolu tarihi çevirdim yaprak yaprak.
    Daha iyi anladım niçin başım göklerde
    Ve neden geziyorum alnım ak.

    İşte yıllarca önce şu şahlanmış yamaca
    Alaca karanlıkta çıkan çarpmış başını.
    Şarapneller ölümden bir kucak aça aça
    Bu diyarın taramış toprağını, taşını.

    İşte göğüs göğüse vuruşmadan çekinen
    Bir düşmanın açtığı yer altı dehlizleri,
    Nihayet gökyüzünden bir bela gibi inen
    Mermilerin silinmeyen izleri.

    Atatürk’ün tarihe doğru yol gösteren
    Erkek sesi burada enginleri aşıyor.
    Vatan için, şan için, namus için can veren
    Mehmetlerin hayali önümde dolaşıyor.

    Ben çelikle imanın boğuştuğu bu yerde
    Bir şan dolu tarihi çevirdim yaprak yaprak.
    Daha iyi anladım niçin başım göklerde
    Ve neden geziyorum alnım ak.
    ( Süreyya ENDİK)





    ( ARKA PLANDA ÇANAKALE ŞEHİTLİĞİ YANSITILIR.)
    E-12: Anlatır ölümü, ağlatır beni,
    Gözlerimde nemdir mezar taşları.
    Sükuna ermişti eskiyle yeni,
    Hüzünlü bir demdir mezar taşları.

    Gönüller terk edip köşkü sarayı
    Bir buluşma yeri yapmış orayı.
    Geride kalanlar bekler sırayı,
    Bir ince alemdir mezar taşları.
    ( Halil GÖKKAYA)

    ERKEK KONUŞMACI: Geriye şairin dizelerinde kanla yazılmış bir destan kaldı.



    ÇANAKKALE ŞEHİTLERİNE

    Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyada eşi?
    En kesif orduların yükleniyor dördü beşi,
    Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya
    Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.
    Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı!
    Nerde -gösterdiği vahşetle- "Bu bir Avrupalı!"
    Dedirir: Yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi,
    Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud kafesi!
    Eski Dünya, Yeni Dünya, bütün akvâm-ı beşer,
    Kaynıyor kum gibi... Mahşer mi, hakikat mahşer.
    Yedi iklimi cihânın duruyor karşısında,
    Ostralya'yla beraber bakıyorsun: Kanada!
    Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk;
    Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk.
    Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ...
    Hani, tâ'ûna da zuldür bu rezil istilâ!
    Ah, o yirminci asır yok mu, o mahhlûk-i asil,
    Ne kadar gözdesi mevcud ise, hakkıyle sefil,
    Kustu Mehmetçiğin aylarca durup karşısına;
    Döktü karnındaki esrârı hayâsızcasına.
    Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz...
    Medeniyyet denilen kahbe, hakikat, yüzsüz.
    Sonra mel'undaki tahribe müvekkel esbâb,
    Öyle müdhiş ki: Eder her biri bir mülkü harâb.

    Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı;
    Beriden zelzeleler kaldırıyor a'mâkı;
    Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
    Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin.
    Yerin altında cehennem gibi binlerce lâğam,
    Atılan her lâğamın yaktığı yüzlerce adam.
    Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer
    O ne müdhiş tipidir: Savrulur enkâz-ı beşer...
    Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el ayak,
    Boşanır sırtlara, vâdilere, sağnak sağnak.
    Saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller,
    Yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller.
    Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere,
    Sürü halinde gezerken sayısız tayyâre.

    Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler...
    Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler!
    Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
    Alınır kal'a mı göğsündeki kat kat iman?
    Hangi kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrına râm?
    Çünkü te'sis-i İlâhî o metin istihkâm.
    Sarılır, indirilir mevki'-i müstahkemler,
    Beşerin azmini tevkif edemez sun'-i beşer;
    Bu göğüslerse Hudâ'nın ebedî serhaddi;
    "O benim sun'-i bedi'im, onu çiğnetme" dedi.
    Âsım'ın nesli... diyordum ya... nesilmiş gerçek:
    İşte çiğnetmedi nâmusunu, çiğnetmeyecek.
    Şûhedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...
    O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar...
    Vurulmuş tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
    Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!
    Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
    Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
    Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhid'i...
    Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
    Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
    "Gömelim gel seni tarihe" desem, sığmazsın.
    Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb...
    Seni ancak ebediyyetler eder istiâb.
    "Bu, taşındır" diyerek Kâ'be'yi diksem başına;
    Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;
    Sonra gök kubbeyi alsam da ridâ namıyle,
    Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmıyle;
    Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan,
    Yedi kandilli Süreyyâ'yı uzatsam oradan;
    Sen bu âvizenin altında, bürünmüş kanına;
    Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına,
    Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem;
    Gündüzün fecr ile âvizeni lebriz etsem;
    Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...
    Yine bir şey yapabildim diyemem hatırana.

    Sen ki, son ehl-i salibin kırarak salvetini,
    Şarkın en sevgili sultânı Salâhaddin'i,
    Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayran...
    Sen ki, İslâm'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
    O demir çenberi göğsünde kırıp parçaladın;
    Sen ki, ruhunla beraber gezer ecrâmı adın;
    Sen ki, a'sâra gömülsen taşacaksın... Heyhât!
    Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât...
    Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
    Sana âguşunu açmış duruyor Peygamber.
    Mehmet Akif Ersoy


    BAYAN KONUŞMACI: Gözü yaşlı anaların, dermansız babaların, elinin kınası
    soğumadan cepheye gönderdiklerine göz yaşı döken kızların dilinde bir türkü
    kalır.


    ÇANAKKALE TÜRKÜSÜ

    Çanakkale içinde vurdular beni
    Ölmeden mezara koydular beni
    Of gençliğim eyvah.
    Çanakkale içinde Aynalı Çarşı
    Ana ben gidiyom düşmana karşı
    Of gençliğim eyvah
    Çanakkale içinde bir uzun selvi
    Kimimiz nişanlı kimimiz evli
    Of gençliğim eyvah


    HAZIRLAYAN: ÖZGÜR BÜTÜNER

    KASIM 2002
    81gamze81



    Önce Okul Öncesi Ekibi sizlerin de desteğiyle 10 yıldır okul öncesi eğitime destek vermektedir.
    10. yaşımız kutlu olsun!!!


  • #2
    Kübra AKÇİMEN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    16.Haziran.2009
    Nereden
    umut şehrii
    Mesajlar
    16,879
    @Kübra AKÇİMEN







    teşekkürleerr

  • #3
    Selma Hoca - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    15.Mart.2009
    Nereden
    çorum
    Mesajlar
    22,939
    @Selma Hoca







    teşekkürler
    Önceokulöncesi alanında lider ve öncü tek site...

  • YORUM BIRAKMAK İÇİN ÜYE OLMALISINIZ !

    ÜYE OLMAK İÇİN TIKLA

    Benzer Konular

    1. MESLEKLER OROTORYOSU
      Konu Sahibi HALE GAMZE Forum DRAMA ÇALIŞMALARI
      Cevap: 1
      Son Mesaj : 19.Şubat.2011, 18:58
    2. ATATÜRK OROTORYOSU
      Konu Sahibi HALE GAMZE Forum DRAMA ÇALIŞMALARI
      Cevap: 1
      Son Mesaj : 19.Şubat.2011, 18:58
    3. 29 EKİM OROTORYOSU
      Konu Sahibi HALE GAMZE Forum DRAMA ÇALIŞMALARI
      Cevap: 1
      Son Mesaj : 19.Şubat.2011, 18:57
    4. ÇANAKKALE DESTANI OROTORYOSU
      Konu Sahibi HALE GAMZE Forum DRAMA ÇALIŞMALARI
      Cevap: 1
      Son Mesaj : 19.Şubat.2011, 18:55
    5. Çanakkale Savaşı (Çanakkale Zaferi)
      Konu Sahibi Ayşe Turan BAL Forum TARİH
      Cevap: 0
      Son Mesaj : 24.Ocak.2010, 00:38

    Yetkileriniz

    • Konu Acma Yetkiniz Yok
    • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
    • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
    • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
    •  

    Giriş

    Facebook ile Baglan Giriş