teşekkürler
DRAMA PLANI
YAŞ Grubu : 5–6: iç-dış
Etkinlik adı:İç-Dış
Kullanılan Yöntem ve Teknikler:
Kullanılan materyaller :Tuzak hazırlamak için ip, su birikintisi için mavi karton ve renkli fon kartonlarından hazırlanmış çiçekler.
Sözcükler ve Kavramlar:
KAZANIM VE GÖSTERGELER
Motor Gelişim
Kazanım 1:Yer değiştirme hareketleri yapar.
Göstergeleri:
-Yönergeler doğrultusunda yürür.
-Yönergeler doğrultusunda koşar.
-Belli bir yükseklikten atlar.
-Belli bir yüksekliğe zıplar.
-Belli bir yüksekliğe tırmanır.
-Engelin üzerinden atlar.
Kazanım 4: Küçük kas gerektiren hareketleri yapar.
Göstergeleri:
-Nesneleri çeker/ gerer
Sosyal Duygusal Gelişim
Kazanım 12eğişik ortamdaki kurallara uyar.
Göstergeleri:
-İstekleri ile kurallar çeliştiğinde kurallara uygun davranır.
-Nezaket kurallarına uyar.
Kazanım 16:Toplumsal yaşamda bireylerin farklı rol ve görevleri olduğunu açıklar.
-Göstergeleri:
-Toplumda farklı rol ve görevlere sahip kişiler olduğunu söyler.
Bilişsel Gelişim
Kazanım 1:Nesne/durum/olaya/dikkatini verir.
Göstergeleri:
-Dikkat edilmesi gereken nesne/durum/olaya odaklanır.
Kazanım 10:Mekanda konumla ilgili yönergeleri uygular.
Göstergeleri:
-Nesnenin mekandaki konumunu söyler.
Dil Gelişimi
Kazanım 10:Görsel materyalleri okur.
Göstergeleri:
-Görsel materyalleri inceler.
Özbakım Becerileri:
Kazanım 7:Kendini tehlikelerden ve kazalardan korur.
Göstergeleri:
-Tehlikeleri durumları söyler.
-Kendini tehlikelerden ve kazalardan korumak için yapılması gerekenleri söyler.
ISINDIRICI ÇALIŞMA (Ali kutunun içinde-dışında)
Çocuklar sıralarında otururlar. Sıranın altına rahatça girmeleri gerekir. Öğretmenin komutuyla “Ali kutunun içinde” deyince çocuklar sıranın altına girer. Ali kutunun dışında deyince çocuklar sıralarında otururlar. Öğretmen şaşırtmak için hızlı söylemelidir.
KAYNAŞMA ÇALIŞMALARI ( KİM ALDI? NEREDE OLABİLİR? )
Öğretmen bütün sınıfın gözlerini kapamasını ister. Söylediği şeyleri zihinlerinde canlandırmalarını ister. Öğretmen: ‘Çok dağınık bir odanız var ve siz bu odada en sevdiğiniz bir arkadaşınızla oyun oynuyorsunuz. Bazen oyuncakları eşyaların arasında kaybediyorsunuz. Şimdi de bir oyuncağınızı kaybettiniz. Acaba nerede olabilir? Bir düşünün bakalım.’ Der ve çocuklara düşünmeleri için birkaç dakika süre verir. Daha sonra çocuklar gözlerini açarlar ve zihinlerinde canlandırdıkları düşüncelerini anlatırlar. ( Oyuncakları nerede aradıkları, nerede buldukları tartışılır.)
ESAS ÇALIMA
ROL OYNAMA: ORMANDAKİ TEHLİKELER
Öğretmen ‘Evet çocuklar şimdi ben Kral Aslanın yaşadığı ormana onu aramaya gidiyorum. (Bir tane aslan seçilir ve o bir köşede uyuyordur.)Benimle gelmek ister misiniz? Çok eğlenceli bir orman gezisi olacak. Yalnız çok dikkatli olmalıyız! Ormanda bazı tuzaklar olabilir! Bunlara çok dikkat etmeliyiz. Birde çok sessiz olmamız gerekiyor! Aslana yakalanmamaya dikkat edeceğiz. Haydi, şimdi sessizce beni takip edin bakalım. Öğretmen daha önceden sınıfın bir köşesine tuzaklar hazırlamıştır. Tuzakların hazırlanmış olduğu bölüm orman olarak kabul edilir. İlk tuzak bir su birikintisi. Öğretmen : ‘Heeee oda ne bir su birikintisi. Eyvah! Çocuklar bu bir tuzak olabilir bunu geçmek için ne yapabiliriz?’ Diye sorar. Çocuklar cevap verir: ‘üstünden atlayalım.’ Tüm sınıf üstünden atlayarak orman gezisine devam ederler. Biraz sonra karşılarına bir tuzak daha çıkar. Bu tuzağın sadece bir işareti vardır. Öğretmen bu tuzağı ip bağlayarak hazırlamıştır. Öğretmen çocuklara tekrar sorar: ‘Eyvah çocuklar yine bir tuzak daha. Şimdi bunu nasıl geçeceğiz?’ İp biraz yukarıdan bağlıdır. Çocuklar cevap verir: ‘İpin altından geçelim.’ Hepsi birden ipin altından geçerler. Ormanda geziye devam ederler. Derken… karşılarına güzel bir çiçek bahçesi çıkar. Öğretmenin hazırlamış olduğu renkli fon kartonlarla yapılmış olan çiçekler yerdedir. Hepsi birden çiçekleri toplarlar. Daha sonra aslana ulaşırlar. Aslan olan çocuk yerinde uyumuş numarası yapıyordur. Çocuklar çiçekleri toplarken ses çıkarmışlardır. Bu arada aslan uyanıp çocukları yakalamaya çalışır. Çocuklar aslana yakalanmamak için kaçarlar. Aslanın yakaladığı çocuk ebe olur. Bu sefer aslan yakalanan çocuk olur.
RAHATLAMA ÇALIŞMASI (BALON ŞİŞİRME OYUNU)
Her çocuğun eline birer balon verin şişirsinler sonra çocuklara sorun şişirilmiş balonu havaya atarsak ve ağzıda açıksa ne olur elleriyle havası kaçmış balonu canlandırırlar fısssssssssss gibi sonra öğretmen şimdi tek tek balonlarınızı havaya atın ve dikkatlice izleyin der çocuklar atar ve izlerler sonra bütün vücutlarıyla balonun sönerken yani havası kaçarken yaptığı hareketleri taklit ederler çok komik oluyor deneyin konuşalım...
DEĞERLENDİRME:
-Ormanda dikkatiniz çeken bir olayla karşılaştınız mı?
-Sizce ormanın kralı kim?
-Çiçekler hangi renkti?
-Tekrar bir orman macerası yaşayalım mı?
Oluşum
En İyi Ben Olmalıyım
Öğretmen sınıftaki zeki fakat kıskanç öğrenciye : "Niçin arkadaşlarını çekemiyor, onların yaptıklarını bozup kavga ediyorsun?" diye sordu.
Öğrenci, bir süre düşündükten sonra, "Çünkü onların beni geçmelerini istemiyorum." dedi. "En iyi ben olmalıyım."
Öğretmen, masasından kalktı, eline bir parça tebeşir aldı ve yere 15 cm. uzunluğunda bir çizgi çekti, kıskanç öğrenciye bakarak, "Bu çizgiyi nasıl kısaltırsın?" dedi.
Öğrenci bir süre bu çizgiyi inceleyip içinde çizgiyi birçok parçaya bölmek de olan birkaç yanıt verdi. Öğretmen, yanıtları kabul etmedi ve yere ilkinden daha uzun bir çizgi çekti. "Şimdi birinci çizgi nasıl görünüyor?" diye sordu.
Öğrenci utana sıkıla, "Daha kısa" diyerek başını öne eğdi.
Öğretmen bu yanıt üzerine öğrencisine unutmaması gereken şu öğüdünü verdi: "Bilgini ve yeteneklerini artırarak kendi çizgini uzatman, rakibinin çizgisini bölmeye çalışmandan daha iyidir.
Ben Yolcuyum
Yaşamın anlamını kavramak için dünyayı dolaşmaya çıkan bir genç, gezdiği ülkelerden birinde ünlü bir bilgeyi ziyarete gitmişti.
Gezgin genç, bilgenin yaşadığı evde, tüm duvarların kitaplarla kaplı olduğunu gördü. Fakat evi dikkatle gözden geçirdikten sonra, yerde bir kilim, duvar dibinde yatak olarak kullanılan bir sedir, ortada ise bir masa ve sandalyeden başka evde hiçbir eşyanın olmadığını gördü ve merakla sordu:
"Neden hiç eşyanız yok?" dedi. "Koltuklarınız, kanepeleriniz, büfeleriniz, Onlar nerede?"
Bilge, bu soruya karşılık olarak kendi bir soru sordu gezgin gence;
"Senin de yalnızca, sırtında taşıdığın küçük bir çantan var, yavrum" dedi. "Peki,senin eşyaların nerede?"
Gezgin genç,kendini savunurcasına yanıtladı bu soruyu:
"Ama görüyorsunuz, Ben yolcuyum."
Ünlü bilge, hak verircesine güldü:
"Ben de öyle, yavrum" dedi. "Ben de öyle."
Birlikte Ayrılık
Birbirlerine delicesine aşık olan prenses ve prens, dillere destan bir düğünle evlenirler. Ancak daha aradan bir ay geçmeden aşkın yerini fırtına alır, karı koca sık sık kavga etmeye başlarlar.
Kral araştırma yaptırır ama bir türlü işin sırrını çözemez. Bu arada prenses ve prens bu sırrın düşmanlar tarafından fark edilmemesi için resmi davetlerde mutlu karı koca rolü oynarlar. Baş başa kaldıkları zamansa birbirlerine karşı nefretle konuşmaya ve davranmaya devam ederler.
Sonunda kral sarayın akıllı kadınlarını görevlendirerek o büyük aşkın nasıl yok olduğunu öğrenmek ister.
Kadınlardan biri derki; "Bunun için araştırma yapmaya gerek yok Kralım."
"Neden ?"
"İkiside aslında başkasına aşık." Kral şaşkın gözlerle bakınırken, kadın açıklamasına devam eder.
"Onlar toy ve samimiydiler, birbirlerini delice sevdiklerini sanıyolarlardı. Oysa her biri sadece kendisini seviyor, ötekisiniyse istiyordu. Bu yüzden birlikte oldular ama asla bir olamadılar."
Küfeyi Atma
Çin'in kırsal kesiminde yaşam savaşı veren bir aile vardı. Dede, baba, anne ve çocuktan oluşan bu aile oldukça sıkıntı çekiyordu.
Bir gün baba, yılların verdiği yorgunlukla bir köşede oturmaktan başka işe yaramayan dedeyi, pazar küfesine koyarak nehre doğru yola çıktı. Nehrin kenarında arkadaşlarıyla oynayan çocuk, babasına ne yaptığı sordu.
Baba "Büyük babanın bize yük olmaktan başka yaptığı bir şey yok. Onu bu küfe ile beraber nehre atmaya karar verdim" dedi.
Çocuk heyecanlanarak atıldı. "Aman baba, küfeyi atma. Çünkü bir gün gelip sen de yaşlandığında o küfe bana lazım olacak"
Balonum
Küçük çocuk, baloncuyu büyülenmiş gibi takip ederken, şaşkınlığını gizleyemiyordu.Onu hayrete düşüren şey, "Bizim eve bile sığmaz" dediği o güzelim balonların adamı nasıl havaya kaldırmadığı idi.
Baloncu dinlenmek için durakladığında o da duruyor ve sonra yine takibe koyuluyordu. Bir ara adamın kendisine baktığını farkederek ona doğru yaklaştı ve bütün cesaretini toplayarak:
-Baloncu amca, dedi. Biliyor musun benim hiç balonum olmadı.
Adam çocuğu söyle bir süzdükten sonra:
-Paran var mı? diye sordu. sen onu söyle.
-Bayramda vardı, diye atıldı çocuk, önümüzdeki bayram yine olacak.
-Öyleyse bayramda gel, dedi adam. Acelem yok, ben beklerim. Çocuk sessizce geri döndü. O ana kadar balonlardan ayırmadığı gözleri dolu dolu olmuş, yürümeye bile mecali kalmamıştı. Bir kaç adım attıktan sonra elinde olmadan tekrar onlara baktığında, gördüklerine inanamadı.
Balonlar, her nasılsa adamın elinden kurtulmuş ve yol kenarındaki büyük bir akasya ağacının dallarına takılmıştı. Çocuk, olup bitenleri büyük bir merakla takip ederken, baloncu ona doğru dönerek:
-Küçük, diye seslendi. Balonları ağaçtan kurtarırsan birini sana veririm.
Yapılan teklif, yavrucağın aklını başından almıştı. Koşarak ağacın altına doğru yöneldi ve ayakkabılarını aceleyle fırlatıp tırmanmaya başladı. Hedefine adım-adım yaklaşırken duyduğu heyecan, bacaklarını kanatan akasya dikenlerinin acısını hissettirmiyordu. Sincap çevikliğiyle balonlara ulaştığında bir müddet onları seyretti ve dallara dolanan ipi çözerek baloncuya sarkıttı.
Ancak balonlardan birisi iyice sıkıştığından diğerlerinden ayrılmış ve ağaçta kalmıştı. Çocuk onu kurtarmaya kalkışsa, dikenlerden patlayacağını çok iyi biliyordu. İster istemez balonu yerinde bırakıp aşağıya indi ve adam dönerek:
-Birini bana verecektiniz, dedi. Hangisi o?
Adam elini tersiyle burnunu sildikten sonra:
-Seninki ağaçta kaldı evlat, dedi. İstersen çık al.
Çocuk bu sefer ayakta bile duramadı. Kaldırım kenarına oturup baloncunun uzaklaşmasını bekledikten sonra, dallar arasında parlayan balona uzun uzun bakarak:
"Olsun", diye mırıldandı. "Olsun." Ağacın üzerinde kalsa da, bir balonum var ya artık.
Kuyumcu
Vaktiyle bir bilge hoca, yıllarca yanında yetiştirdiği öğrencisinin seviyesini öğrenmek ister.
Onun eline çok parlak ve gizemli görüntüye sahip iri bir nesne verip: "Oğlum" der, "Bunu al, önüne gelen esnafa göster, kaç para verdiklerini sor, en sonra da kuyumcuya göster. Hiç kimseye satmadan sadece fiyatlarını ve ne dediklerini öğren, gel bana bildir.
Öğrenci elindeki ile çevresindeki esnafı gezmeye başlar. İlk önce bir bakkal dükkanına girer ve "Şunu kaça alırsınız?" diye sorar . Bakkal parlak bir boncuğa benzettiği nesneyi eline alır; evirir çevirir; sonra: "Buna bir tek lira veririm. Bizim çocuk oynasın" der.
İkinci olarak bir manifaturacıya gider. O da parlak bir taşa benzettiği neneye ancak bir beş lira vermeye razı olur.
Üçüncü defa bir semerciye gidir: Semerci nesneye şöyle bir bakar, "Bu der "benim semerlere iyi süs olur. Bundan "kaş dediğimiz süslerden bir on lira veririm."
En son olarak bir kuyumcuya gider. Kuyumcu öğrencinin elindekini görünce yerinden fırlar. "Bu kadar değerli bir pırlantayı, mücevheri nereden buldun?" diye hayretle bağırır ve hemen ilâve eder. "Buna kaç lira
istiyorsun?" Öğrenci sorar: Siz ne veriyorsunuz?" "Ne istiyorsan veririm." Öğrenci, "Hayır veremem." diye taşı almak için uzanınca kuyumcu yalvarmaya başlar:
"Ne olur bunu bana satın. Dükkânımı, evimi, hatta arsalarımı vereyim." Öğrenci emanet olduğunu, satmaya yetkili olmadığını, ancak fiyat öğrenmesini istediklerini anlatıncaya kadar bir hayli dil döker. Mücevheri alıp kuyumcudan çıkan öğrencinin kafası karma karışıktır.
Böylesi karışık düşünceler içinde geriye dönmeye başlar. Bir tarafta elindeki nesneye yüzünü buruşturarak 1 lira verip onu oyuncak olarak görenler, diğer tarafta da mücevher diye isimlendirip buna sahip olmak için her
şeyini vermeye hazır olan ve hatta yalvaran kişiler..
Bilge hocasının yanına dönen öğrenci, büyük bir şaşkınlık içinde başından geçen macerasını anlatır.
Bilge sorar: "Bu karşılaştığın durumları izah edebilir misin?"
Öğrenci: "Çok şaşkınım efendim, ne diyeceğimi bilemiyorum, kafam karmakarışık" diye cevap verir.
Bilge hoca çok kısa cevap verir: "Bir şeyin kıymetini ancak onun değerini bileni anlar ve onun değeri bilenin yanında kıymetlidir."
Her insanın hayatında varlığını ve değerini bilen, hisseden, fark eden kuyumcular mutlaka vardır.
Mesele kuyumcuyu bulmaktadır...
DOĞAÇLAMA
Şiir yazmak:
grup dörde ayrılır
1Grup: Hayvanların beslenmeleri ile ilgili bir şiir yazın
2Grup: Hayvanların üremeleri ile ilgili bir şiir yazın
3Grup: Hayvanların göçleri ile ilgili bir şiir yazın
4Grup: Hayvanların barınakları ile ilgili bir şiir yazın
Gruplar şiirlerini okur ve oynarlar
-Öykü yazmak:
Ormana kral seçilmek isteyen hayvanların öyküsü, ısırgan otunun öyküsü, Pasaklı Pakize’nin öyküsü vb başlıklardan öykü yazma ve oynama
Bir öykü:
Bir ülke ve bu ülkede yaşayan insanlar, bir kral ve bu kralın kızı
-Bu kralın kızı yıllar önce dans ederken sakatlanır ve yürüyemez Tüm tedavilere rağmen olumlu sonuç alınamaz Kral ülkesinde eğlenceyi ve dansı yasaklar Ülkedeki insanlar çok mutsuzdur Çünkü eğlenememektedirler Sonunda kralın kızını kaçırmaya karar verirler ve kaçırırlar Onun iyileşmesi ve dans etmesi için her yolu denerler Kraldan eğlenmenin serbest bırakılması için söz isterler, kız iyileşir sarayda eğlence düzenlenir ve herkes yeniden eğlenerek mutlu olur
RESİM YAPMA:
-Çocuklarla dünya hakkında konuşulur
Bu dünya sizin dünyanız, bu dünyada ne olmak istersiniz? Diye sorulur Çocuklar konu hakkındaki fikirlerini hareketlerle ifade ederler (at,dere, heykel, ağaç, güneş vb) Daha sonra bu düşüncelerini büyük boy resim kağıtları üzerine çizerek aktarırlar ve boyarlar
MASKE YAPMA:
-Çocuklardan istedikleri bir yüzü makas ile kesme veya buruşturma tekniği ile hazırlamaları istenir Hazırladıkları maskeyi yüzlerine takarak o tipi canlandırırlar
RAHATLAMA
1.Müzik Eşliğinde Farklı Selamlaşmalar:
Çocuklar müzik eşliğinde odada serbestçe dolaşırlar. Lider müziği kestiğinde
hemen yanındakiyle farklı şekilde selamlaşılır.Tokalaşma,el içlerini
birbirine vurma,burnunu birbirine sürtme,ayakları,dizleri,sırtı birbirine
dokundurma vs şeklinde olabilir.
Drama çalışması bitince değişik selamlaşma çalışmaları beraberce
hatırlanır,ne hissedildiği hakkında konuşulur.
2.Ayna Ol
Hafif bir müzik açılır ve karşılıklı durulur.Lider ne yaparsa diğeri de aynı
hareketi yapmaya çalışır.Belli bir süre sonra lider değiştirilerek çocuğun
lider olmasına olanak sağlanır.
3. Fırça Nerde?
Çocuğa önünde duvar olduğunu varsayması söylenir. “Yanımıza bir kutu kırmızı
boya alıyoruz ve ellerimiz fırça olsun. Bu duvarı boyayalım” denir. Çocuk
ellerini fırça gibi kullanarak duvarı boyuyor gibi davranır.Sonra fırça
temsili olarak yıkanır.”Şimdi de yanımıza sarı boya alıyoruz,bu sefer de
ayağımız fırça olsun,kırmızı duvarı sarıya boyayalım” denir.Çocuk bu sefer
de ayağını fırça gibi kullanır.Duvarı boyamaya
başlar.Sırayla,dizler,dirsekler,sırt,popo gibi vücut bölümleri fırça olarak
düşünülür ve duvar her seferinde değişik renge boyanır.
Drama çalışması bittiğinde çocuğa en çok hangi fırçayı sevdiği, başka hangi
vücut bölümleri fırça olarak kullanılabilineceği ve drama çalışması
sırasında neler hissettiği sorulur.
4.Sırt sırta Dans
Sırt sırta gelecek şekilde grup olunur ve müzik eşliğinde temas kaybetmeden
dans edilmeye çalışılır. Müziğin temposu değişken olursa daha zevkli olur.
Drama çalışması sonunda çocuğa ne hissettiği sorulur,hangi tempoda
zorlandığı ve hangi tempodan zevk aldığı hakkında görüşleri alınabilir.
5.Bir şey Tut
Çocuğa mavi renkli bir şey tut denir ve çocuk o sırada odada bulunan mavi
renkli herhangi bir şeyi tutar. Bu oyun değiştirilerek “kulak tut,başparmak
tut,kalem tut,üçgen tut,kare tut” şeklinde değiştirilerek de oynanabilir.
antalya okul öncesi eğitim alıyorum. sayfanızı begenrek takıp edıyorum. bana cok yararlı bır sayfa. antalya rent a car