MEVSİMLER
4 mevsim sırayla kendilerini anlatmaya başlamışlar. İlk olarak Sonbahar konuşmaya başlamış.
Sonbahar: Ben yazdan sonra gelirim. Benim zamanında hayvanlar barınacakları evleri hazırlarlar o barınakları kışı geçirmek için ellerinden geldikleri kadar yiyecekle doldurmaya çalışırlar. İnsanlarda evlerinde kışın yakacaklarını alırlar ama onlar yiyecek sıtoğu yapmazlar.
Çünkü onlar kışın yiyeceklerini dışarıdan alabilirler. Ben geldiğim zaman ağaçlardaki yapraklar sararır ve dökülmeğe başlar. Çiçekler solmaya başlar ve de son olarak güneş uzaklaşmaya başlar. Ben den sonra ise kış gelir.
Kış: Ben de ise insanlar o aldıkları yakacakları yakarak ısınırlar ve çok kalın giyinirler. Hayvanlar ise kış uykusuna yatarlar. Benim geldiğim zaman güneş çok uzaklaşmış olur. Benim mevsimimde çiçek olarak tek kardelen açar. Aaaa! neredeyse unutuyordum. Ben geldiğim zaman kar, yağmur, dolu yağar, hava genelde kapalı olur, bulutların renkleri değişir.
Ama sonradan her şey eski haline döner ve ilkbahar gelir.
İlkbahar: Ben geldiğimde doğa derin bir uykudan uyanır. Çiçekler açar ağaçlar yeşerir hayvanlar uyanır uykucuları da uyandırırlar. Herkes bir mutluluk içinde etrafta dolaşır hayvanlar uzun bir uykudan sonra bir birlerini selamlarlar. Sanki doğa şarkı söylemeye başlar. Çok güzel çiçek, ağaç kokuları her tarafa yayılır. Güneş gittikçe yaklaşmaya başlar. İnsanlarda kışın etkisini üstlerinden atarak çiçekleri koklar o kışın giydikleri giyeceklerin yerine daha ince ve rahat kıyafetler giyinirler. Sonrada yaz gelir.
Yaz: Evet ben gelirim herkesin içini ısıtırım. Herkes mutluluk içerisinde yazın tadını çıkarılar.
Çocuklar etrafta koşup oynarlar. Etrafta kuş cıvıltıları, hayvan sesleri, şelalelerin şırıltıları ve daha bir sürü güzellikler. Gökyüzü parıldar, güneş iyice yaklaşır ve en çok benim zamanımda gökyüzünde kalır. Ya gece ise parlar her şey çok nettir. Tırtırlar kozalarından çıkarak kelebeğe dönüşürler. Hayvanlar şarkı söylerler etrafta dans ederler. Her şey sanki bir orkestra şefinin uyum içinde yönettiği bir senfoni gibi sürüp gider…
alıntı