Divanü Lügati’t Türk Nedir?
Meşrutiyet yıllarında maliye nazırlarından Nazif Paşa’dan akrabalarına kalan bir kitap, on altına kitapçı Burhan efendiye satılmıştır. Burhan Efendi bu kitabı Ali Emiri Efendiye (Millet Kütüphanesinin kurucusu) 30 altına satar ve 3 altında bahşiş alır. Ali Emiri bu kitabı çok güvendiği Kilisli Rıfat efendiye verir.Rıfat efendi bu kitap üzerinde iki ay çalışır ve sonunda bu değerli kitap 1917 yılında üç ciltlik halinde tekrar gün yüzüne çıkar.
Türk sözlüğün divanı anlamı gelen “Divanü Lügati’t Türk”, Oğuz soyundan gelen Mahmud El-Kaşgari tarfından bin yetmiş dört yılında yazılmıştır. Kitap (1917-9) yılları arsında Kilisli Rıfat Efendi, (1928)yılında Carl Brockelman, (1939-41) yıllarında Besim Atalay, (1960-63) Mutallibov (özbekçe tercümesi), (1972) yılında Clauson tarafından basılmıştır. Kitapta Türk dünyasının o dönemki ilk haritası yer alır. Bu harita, Balasagun şehri merkeze alınarak çizilmiştir. Dağlar kırmızı, şehirler sarı, nehirler mavi, denizler yeşil renkte gösterilmiştir. Haritanın alt kısmında olan Adabagan diyarını, Kürt Ülkesini , Suriye ülkesini horasan diyarını hicaz diyarı Irak diyarını görmekteyiz. Haritanın orta kısımlarında daha çok şehirler gösterilmiştir. Bunlar: Taraz, Nzi, Yawıç, Ekki Ögüz, Balasagun, Barsgan, Uç, Şancu, Curçan, Yarkend. Kaşgar, Kasan, semerkand, Hoçend,Margınan, Özçand , Qişmir, Gazne şehirleridir. Bu haritada ilginç olan şey, haritanın doğusunda yer alan Ye’cuc ve Me’cuc diyarıdır ve etrafı sanki set halinde kırmızı renkte çizilmiş dağlarla çevrilmiştir.
Türk Dilini İslam alemine tanıtmak için Mahmud El- Kasgari on beş yıl boyunca Türklerin yaşadıkları şehirleri obaları dağları çölleri gezmiştir. Türklerin şivelerini, atasözlerini öğrenmiştir. Ayarıca Arap dil bilgisini en iyi şekilde öğrenmiştir.
Eser Karahanlı Türkçesiyle yazılmıştır. Eserde yedi bin beş yüz kelime ve Arapça karşılıkları vardır .Ayrıca şiirler atasözleri deyimler bulunmaktadır.
Eserde gezen bazı şiirler:
Taga böcektir üze yordım
Yırag bagıp gara kördim
Anı bilip taqı turdım
Tükel yagı tozı togdı
Dağın sert bir yamacına tırmandım
Uzaklarda bir karaltı gördüm
Onu tanıdım ve olduğum yerde durdum
Bütün düşmanı tozu yükseldi sonra
Agdı bulıt kökreyü
Yağmur tolı sekriyü
Galıg anı ügr ügriyü
Gança barir belgüsüz
Yükseldi bulut kükreyerek
Yağmur, dolu koşuşarak
Hava eserek onu sürüyor
Nereye gideceği bilinmez
Eserde geçen bazı atasözleri:
*Alı arslan tutar, küçin sıçgan tutmas
*Hile ile arslan tutulur, zor ile güç ile sıçan tutulmaz.
*Arı kapçıtsa ısrur
*Arı kızdırılırsa sokar
*Ebliğ toygursa közi yolka bolur
*Ev sahibi doyurnca, konuğun gözü yolda
*Etli tırnaklı eyirmes
*Et tırnaktan ayrılmaz.
*Kal sabı kalmas kagıl bağı yazımas
*Söz leke bırakmaz, yaş söğütten yapılan düğüm ırgalanmaz.
*Kök temür kerü turmas
*Çelik kılıç geri durmaz.
Eser sekiz kısımdan oluşmaktır:
1. Hemze Kitabı 5. Zevatü’s- selase Kitabı
2. Salim Kitabı 6. Zevaü’ül erba’a Kiatabı
3. Muzaaf Kitabı 7. Gunne Kitabı
4. Misal kavramı 8. Ce’m beyne’s-sakiyen Kitabı
.alıntıdır.