Ekspresyonizm (Dışavurumculuk) Nedir?
Dışavurumculuk olarak da bilinen Ekspresyonizm, 20. yüzyılda Empresyonizm/ İzlenimcilik akımına tepki olarak ortaya çıkmıştır. Resim sanatında kendisini gösteren Ekspresyonimz zamanla edebiyata da yansımıştır. Bunun dışında akım diğer sanat dallarını da etkileyerek dışavurumcu bir sanat yaratmıştır.
Ekspresyonizm terimi ilk olarak Almanya’da Wilhem Worringer tarafından kullanılmıştır. Ancak Dışavurumculuk’un mantığı söz konusu terimin kullanılmasından önce de sanatta kullanılmıştır. Ekspresyonizm’in temelinde dış dünya, yaşama karşı büyük bir ‘ruh isyanı’ vardır. Hızla değişen dünya Ekspresyonistleri olumsuz bir şekilde etkilemektedir. Bu ruh ile Ekspresyonistler iç gözleme yönelmişlerdir. Ruhlarında canlanan her türlü fikir ve hissi dışa vurarak bir isyan şeklinde ortaya çıkarmışlardır. Eşyayı, dış dünyayı bu şekilde somut biçimlerden ayıran Dışavurumcular, öznel gerçekçilik ile sanatlarını meydana getirmektedirler. Bu şekilde Ekspresyonistler insanın iç dünyasını en çıplak haliyle ortaya çıkarmaktadırlar. Dışavurumcular bu çıplaklığı yakalamak için içe kapanık bir yaşam ve iç gözlem ile hareket etmektedirler. Ekspresyonist eserler insanın en çıplak ruh halini yakaladıkları için oldukça karanlık olaylar ve kahramanlar ile doludur. Bunun en büyük örneği is Franz Kafka’nın yarattığı kahramanlardır. Kafka, eserlerinde kahramanlarının gizli olması gereken tüm özelliklerini okuyucuya sunmuştur. Kafka’nın kahramanları içe kapanık, toplum tarafından dışlanmış, ruh halleri oldukça karanlık kişilerdir.
Ekspresyonizm Akımının Temsilcileri
• Franz Kafka
• Thomas Stearns Eliot
• James Joyce
Kafka’nın ‘Değişim/Dönüşüm’ adlı eserinden;
“’Hay Allah!’-diye düşündü. ‘Ne zahmetli bir meslek seçmişim kendime. Gün yok ki, yolda olmayayım. Burada, firmadaki asıl işler, gezilerde katlandığım kadar telaş ve tedirginlikle dolu değil. Üstelik bu baş belası yolculuklar; aktarma trenlerini kaçırmamak için çektiğim sıkıntılar, rasgele yenen berbat yemekler, boyuna değişik insanlarla düşüp kalkmalar, asla bir süreklilik, asla bir içtenlik kazanamayan ilişkiler. Şeytan görsün hepsinin yüzünü!’ Ansızın yukarıda, karın bölgesinde hafif bir kaşıntı duydu; başını daha iyi kaldırıp bakmak için, sırtüstü yavaş yavaş karyolanın ayağına yaklaştı. Kaşınan yeri gördü derken; baştan aşağı küçük ve beyaz noktacıklarla örtülmüştü. Noktacıkların ne olabileceği konusunda karara varamadı, bir ayağıyla sözkonusu yeri yoklamak istedi, ama hemen yine vazgeçti; çünkü daha ayağını dokundurur dokundurmaz, bütün vücudunu bir ürperti kaplamıştı.”
Kafka’nın eserinden alınan bu kısımda Ekspresyonizm’in niteliklerinin bulmak mümkündür. Eserdeki Gregor Samsa, ekonomik ve sosyal hayat içinde oldukça mutsuz bir hayat yaşamaktadır. Samsa, kapitalizmin bireye yüklediği ağır sorumluluklardan ve bireyi bir köle haline getirmesi gibi durumlardan rahatsızlık duymaktadır. Bu iki durumun sosyal yanıyla da mücadele eden Samsa, ailesi tarafında sadece ekonomik bir değer olarak görülmektedir. Bir sabah Gregor Samsa bir böcek bedeninde uyanır. Bu durum toplumdan dışlanmışlığı temsil eder. Eserin sonuna, doğru Samsa’nın babası, annesi ve kız kardeşi onun ölümünü isterler. Kafka, bu şekilde aslında Samsa’ın değil de ailesinin iğrenç bir böcek haline geldiğini vurgulamaktadır. Yukarıdaki kısımda Samsa’nın cümleleri ile onun ruhunun isyan noktası anlatılmaktadır. Ekspresyonizm’deki ruh isyanı da bu tarz bir özelliğe sahiptir. Kakfa’ın eserlerindeki birçok kahraman bu şekilde ruhunun dışa vurumunu yaşamaktadır.
Yazar: Canan Yıldırım