” kendine iyi bak.! ” bir veda değil elveda cümlesidir çoğu zaman. o üç kelimeden çok daha fazlasını gizler içinde…
” kendine iyi bak.! çünkü bundan sonra ben yanında olmayacağım, olamayacağım. istesem de istemesem de…
sevdim seni bir zamanlar , hala seviyorum ve benden sonra da mutlu olmanı istiyorum. olurda bir gün dönersem seni iyi bulmak istiyorum.! ”
” kendine iyi bak.! çünkü bundan sonra kendinden başkası olmayacak yanında sana bakacak. ben olmayacağım.
kendine iyi bak ve beni düşünme. çünkü ben de seni düşünmeyeceğim artık. arama sakın beni, yazma, çünkü ben yazmayacağım.!
sil beni yüreğinden, çünkü ben sileceğim. fakat, yaşanılan, paylaşılan güzel şeyler hatırına sana yürekten mutluluklar diliyorum. ve ben bir daha dönmemek üzere gidiyorum.! ”
” kendine iyi bak. aramızda geçen her şeye rağmen benden sonra iyi olduğunu bilmeyi tercih ederim. aslında bilmem çok önemli değil, iyi olduğunu varsayacağım ben.
seni bir daha asla görmemek üzere gidiyorum ben, seni kendinle baş başa, yapayalnız bırakıyorum ben. biliyorum kendini bırakacaksın benden sonra, o yüzden iyi bak diyorum. aslına bakarsan, çok da fazla umursamıyorum.! ”
” kendine iyi bak , derler ve giderler. tutkuyla sevenler, bazen birden fazla söylerler bunu. çünkü onları ayırmak, eti tırnaktan ayırmak gibidir. kolay kolay kopamaz onlar, süreç çok acı vericidir, yürek parçalayıcıdır. her seferinde azalan umutlarla geri döner ve yine ‘ kendine iyi bak ‘ gözleriyle ayrılırlar.
ta ki umut da, sevgi de tükeninceye kadar… ta ki son elveda mezar sessizliğine bürününceye kadar.! ”
tutkunun ötesinde sevenler, bir kez ‘ kendine iyi bak ‘ derler ve giderler. onlar eti tırnaktan ayırmak yerine ölümü yeğlerler. onlar bu acıyı bir kereden fazla kaldıramayacaklarını bilirler.
kendine iyi bak, derler ve giderler.
bu sözlerin içinde ihanet yok, hiçbir zaman olamaz derler ve giderler.
en büyük ihanet değil midir aslında seni seveni, ihtiyacı olanı yüzüstü bırakıp gitmek.
kendine iyi bak, derler ve giderler.
seni suskunluğa mahkum edip giderler. seni parçalara ayırıp, en büyük parçayı yanlarına alıp giderler.
seni senden alıp giderler. daha kötüsü suçlayamazsın onları tüm bunlar için. kendine iyi bak deyip gidenin geçerli bir nedeni vardır elbet…
suçlatmazlar kendini. savaşmadıkları için kızarsın ama suçlayamazsın. savaşmışlarsa, yenildikleri için kızarsın ama suçlayamazsın.!
yenildiğin için kızarsın ama suçlayamazsın..
ayrılığın kaçınılmazlığına inandırır seni, kendine iyi bak, derler ve giderler. elinden umutlarını, düşlerini, sevgilerini alıp giderler. bir tek anıları bırakırlar geride, bir de hatırladıkça gözyaşlarına boğulasın diye unutulmayan nağmeler. arkalarına bakmadan çekip giderler eğer yalnız kalmışsan, çünkü insafsızlıklarını görmek istemezler. her şey o saniye orada bitsin, kapansın bu sayfa isterler.
‘ bitti ‘ diyemedikleri için, kendine iyi bak derler.
‘ kırıldım ve affedemiyorum ‘ diyemedikleri için kendine iyi bak derler.
‘ seni istemiyorum artık, hayatımdan çıkaracağım ama bil ki hiç unutmayacağım.! ‘ diyemedikleri için kendine iyi bak derler.
‘ biliyorum çok kanayacaksın ama daha iyisini yapamıyorum’ diyemedikleri için kendine iyi bak derler.! ‘
vicdanlarını rahatlatmak için kendine iyi bak derler, çünkü o kan uzun süre akacaktır ve o yara asla kapanmayacaktır, bilirler. kendine iyi bak bir noktadır çoğu zaman.
kendine iyi bak deme bana, sadece kötülükler noktalansın isterim ben. oysa sen iyisin…
sen gözümdeki ışık, dudağımdaki tebessüm, sen içimdeki sevinçsisin. sen hayatıma renk katan, sen yüreğimdeki çarpıntı, sen hayatımdaki neşesin. sen yolumu aydınlatan, sen dert ortağım, sen gönül yoldaşım, sen bir tanesin. kendine iyi bak deme bana. nokta koyma. keşke böyle yaşanmasaydı bazı şeyler, keşke affedebilsem seni, keşke sen de affedebilsen beni..
keşke döndürebilsek zamanı geriye. keşke bugünkü aklımızla yaşasak her şeyi baştan. nafile… ama yine de, gitmesen olmaz mı? bitmesek olmaz mı? sen eksikken, ben nasıl tam olurum?
senden kalan boşluğu kimlerle doldururum? savaşsak aramıza giren şeytanla olmaz mı?
hani büyük aşklar her türlü engeli aşardı, hani gerçek dostluklar her sınavı geçerdi, hani sevgi eninde sonunda kazanırdı?
hani hayatta hiç kirlenmeyecek değerler vardı?
hani en büyük zaferler, en kanlı savaşların ardından kazanılırdı?
bunların hepsi yalan mı?
sahiden, gitmesen olmaz mı? bitmesek olmaz mı?
peki o zaman… senin istedigin gibi olsun…
öyleyse sen de ” kendine iyi bak. ”
kendine iyi bak derler, kurşunu kafana sıkıp giderler.