Omurilik Felçli Hastalarda Psikolojik Sorunlar
Hastalık, tıbbi olarak fizyopatolojik ve organik süreçleri içerirken, kişi için biyolojik, sosyal, psikolojik, çevresel, ailesel, psikososyal ve psikoseksüel anlamı olan bir kriz dönemidir şeklinde tanımlanmaktadır.
Hastalar hastanede yatmaktan hoşlanmazlar, yaşamlarını etkileyen olumsuz gelişmeler nedeniyle ağlayabilirler, depresyona girebilirler bunlar doğal tepkilerdir.
Ciddi bir fiziksel hastalık benlik saygısını, kimlik duygusunu, iş ve aile yaşamını etkileyen olumsuz bir kaynaktır. Hastalığın kişi için ne anlama geldiği önemlidir. Bunun yanı sıra kişinin kendine özgü çatışmalarına, kişiliğine, hastalığın etkileme alanlarına ve şiddetine göre değişiklik gösterir. Kişide hastalığa tepki olarak kontrol yitimi ve çaresizlik duygusu, korku ve öfke ortaya çıkar. Bu öfkeyi genelde suçluluk duyguları ve cezalandırılma korkuları izler. Hastalar hastanede yatmaktan hoşlanmazlar, yaşamlarını etkileyen olumsuz gelişmeler nedeniyle ağlayabilirler, depresyona girebilirler bunlar doğal tepkilerdir.
Bu olumsuz duygular kişiyi kendine yardım edecek birlerini aramaya iter. Bu istek kişinin geçmişi, şimdiki durumu, beklentileri hastalığın özellikleri ve yapılacak olanlarla sınırlı ve uyumlu olmak zorundadır.
Karşı Karşıya Kalınan Travmanın (Hastalığın) Kişiyi Etkilemesi Şu Özelliklere Bağlıdır:
Biyolojik Özellikler: Kalıtımsal özellikler, temel fizyolojik süreçler, işlev kaybı, etkilenen organ, hastalığın nitelik ve şiddeti, hastanın yaşı, cinsiyeti, yaşam evresi.
Psikolojik özellikler: Hastalığın algılanma şekli, kişilik yapısı, ego savunma mekanizmaları, stresle başa çıkma yöntemleri ve strese dayanıklılık gücü, yaşam dönemi, daha önceki psikiyatrik, psikososyal uyum , yetenek ve öykü, daha önceki hastalık yaşantıları, ilişki ve deneyimleri, yaşam amaçları Psiko-sosyal özellikler: Medeni durum, aile ilişkileri ve bunun boyutları, kişisel kültürel tutumlar, değer yargıları aile ve toplumun söz konusu hatalığa karşı tutumu, kişinin mesleki, insanlar arası uyum, işlev ve beklentileridir.
Hastalık Beraberinde Neler Getirir?
Ani hastalık, hastaneye yatış, ölüm tehdidi, organ yitimi kişinin temel güven duygusunu zedeler. Hastalık kısıtlama ve kurallar getirir. Hastane ve hastane ortamı kişinin yaşantısındaki önemli sevilen kişi ve ortamlardan uzaklaşmasıdır. Kendisine destek veren çevreden ayrılma, yeni ortama uyum sağlama gerekir. Bu durum ayrılık kaygısı yaratır. Kişinin bağımsız hareketini engelleyen, bağımlılığına neden olan, iş ve üretkenliğini, kendini ifadesini engelleyen hastalıklarda kişinin sevdikleri kişinin ilgi, sevgi, onay ve desteğini yitireceği korkusu ağır basar.
Vücut organ ve bölümlerini özellikle cinsel kimliği ile ilgili kayıpları, işlev kayıplarını vücuda saldırı ve güç kaybı olarak algılar.
Boşaltım ve idrar denetiminin, konuşmanın, bağımsız hareket etmenin ya da duygu ve düşüncelerini ifade ve denetim yetisinin yitirileceği endişesi yaşanır. Bu işlemlerde aksamalar, denetim yitimi veya denetimin azalması, işlev kaybı endişelere hatta psikolojik yıkıma neden olur.
Fiziksel hastalık, organ yitimi, artan bağımlılık, kişinin geçmişte yaptıklarından ya da yapmadıklarından dolayı bilinçdışı suçluluk duymasına neden olur.
Omurilik Felçli Hastalarda Hangi Psikolojik Sorunlar Görülür?
Hastalık şiddeti, etkilediği organ veya organlar ne olursa olsun şiddetine göre özgüven kaybına neden olur. Bu duyguya çökkünlük ve çaresizlik duyguları eşlik eder. Bu kaygı ve elem veren duygular devam ederse, gerekli, çevresel veya profesyonel yardım ve destek görülmezse zorlanma ile başa çıkmada başarısızlık egemen olur.
Organ yitimine ilişkin ciddi fiziksel ve psikososyal sorunlar yaşanır. Genellikle kayıp organ yas tepkisine neden olur. Kişinin kendi kendine yeterliliği, bağımsız hareketliliği azalmıştır. Sosyal ilişkiler ve özel yaşam yeniden düzenlenmek zorundadır. Cinsel işlevlerde bozulmalar, yetersizlikler yitimler olmuştur, cinsel çekicilik zedelenmiştir. Değişen vücut imajına uyum güçlüğü görülür. İçinde bulunulan bu duruma hiç tepki gösterilmemesi, hoş olmayan duyguların uzun bir zaman sürmesi, agresif davranışlar, depresif tepkiler psikiyatrik yardım gerektirir.
Cinsellik bir bireyin fiziksel, psikolojik ve sosyal yaşantısının önemli bir yönüdür. Cinsel aktivite sadece basit bir şekilde üreme için yapılan biyolojik bir fonksiyon değil kişiler arası duyguların iletişimine yarayan, zevk veren bir yaşantıdır diye tanımlanır.
Omurilik yaralanmalarında; santral, periferik ve otonom sinir sistemlerinin tümü cinsel fonksiyonlarla ilgili olduğu için oluşan lezyonlar, lezyonun yeri ve şiddetine göre cinsel fonksiyonlarda kalitesinde bozulma veya yitim söz konusu olabilmektedir.
Ayrıca barsak ve mesane yetersizliği, üriner kataterlere gereksinim duyulması söz konusudur. Omurilik felçlerinde intihar riskinin normal popülasyona göre 3 ila 6 kat daha fazla olduğu, genç yaş grubunda ve travmayı izleyen ilk 1-5 yıl içinde bu riskin daha yüksek olduğu bildirilmiştir. Omurilik felçli hastaların psikolojik ve cinsel sorunları ile yapılacak çalışma, hasta ile cinsel ve cinsel olmayan tüm kayıpların, gereksinimlerin ve yapılabileceklerin tümünü görüşmek, paylaşmak, yeni yaşam düzeni, bu düzene uyum için destek vermektir.
Bu destek, Bireysel danışmanlık Grup terapileri, Aile danışmanlığı Meslek eğitimi, işe uyum programı şeklinde olabilir.
Kaynak:
Uzm. Psk. Gülden UMURTAK
.ALINTIDIR.