okulun ilk günü anlatılacak hikayeler lazım çooooooook acil
OKULA BAŞLARKEN
Aşağıda okuyacağını yazıda bir öğrencinin okulda geçen ilk günleri anlatılıyor
Ankara’nın İncesu semtinde oturanlar bilirler Dokuz Eylül Sokağı’nda önü söğütlü bir ev vardır Biz o evin ikinci katında otururduk Ben sık sık balkona çıkar, söğüt ağacının dallarını tutar, yapraklarına bakardım Hiç unutmuyorum, o balkon sanki küçük bir çiçek bahçesiydi Babam çoğu zaman bu balkonda oturur, beni yanına çağırır, kucağına alırdı Bir gün sarı gülün yanına koyduğu sandalyesinde oturuyordu Beni çağırdı, gittim, öptü, sevdi sonra :– Özlem, artık okul çağın geliyor Bu yıl okula başlayacaksın Senin de siyah önlüğün, beyaz yakan, güzel kurdelelerin, kitapların, defterlerin, boyalı kalemlerin, çantan olsun istiyorum, dedi Babamın bu konuşması beni çok sevindirdi İçim içime sığmaz oldu Gün boyu okula kaydımın nasıl olacağını, kayıt sırasında neler sorulduğunu, okulda neler öğreneceğimizi, acıkınca orada ne yapılacağını, düşündüm durdum Sanıyorum ertesi gündü Babamla okula gittik Okulun dış kapısından içeri girerken, içim bir hoş oldu Heyecanlandım Herkes bana bakıyor gibiydi Merdivenlerden çıkıp bir odanın önüne geldik Babamın elini daha sıkı tuttum Girdiğimiz odada bizi güler yüzlü bir hanım karşıladı Kayıt için geldiğimizi söyledik Gösterilen yere oturduk Babam, çantasından çıkardığı kimliğimi, vesikalık fotoğrafımı ve birkaç zarfı masada oturan hanıma verdi Sonradan o orta yaşlı hanımın müdür yardımcısı Sevim Hanım olduğunu öğrendim Sevim Hanım beni yanına çağırdı, sevdi, yanaklarımı okşadı, adımı sordu– Özlem, dedim Sonra elimi tuttu avuçlarının arasına aldı Parmaklarımdan birini işaret ederek adını sordu– Serçe parmak, dedim– Doğru, dedi Babamın verdiklerini dosyaya koydu Büyük bir defterde babam gösterilen yeri imzaladı Güler yüzlü hanım kayıt işleminin bittiğini bildirdi Önümüzdeki Pazartesi günü okul açılıyor dedi Kalktık eve döndük Pazartesi günü oldu Sabah erkenden kalktım Elimi yüzümü iyice yıkadım Havlu ile kuruladım Annem önlüğümü giydirdi Beyaz yakamı taktı Kurdelemi bağladı Kitaplarım, defterlerim, kalemlerim, çantamın içindeydi Hep beraber kahvaltımızı yaptık Sonra koridorda bulunan boy aynasının önüne gittim Aynadaki Özlem’e baktım Siyah önlüğüm, beyaz yakam ve kurdelemle çok güzel olmuştum Lavaboya geçtim, dişlerimi fırçaladım Bu arada babam da hazırlanmıştı Çantamı sağ elime aldım Annemi öptüm Babamla merdivenleri indik, sokağa çıktık Evden okula doğru giderken babamın elini sımsıkı tuttum Daha önce kaydımın yapıldığı, İncesu İlkokulu’na geldik Okul bahçesi analar, babalar ve çocuklarla dolmuştu Babamın elini hiç bırakmak istemiyordum Baktım benim gibi birçok çocuk annelerinin, babalarının ellerini sımsıkı tutuyorlardı İçlerinde ağlayanlar bile vardı Bahçedeki akasya ağacının altında sarışın bir çocuk durmadan ağlıyorduAz sonra zil çaldı Okulun kapısından yaşlı, genç, uzun ve orta boylu öğretmenler çıktı İçlerinden biri :– Eski öğrenciler bayrak direğinin sağ tarafına geçsinler, burada sıra olsunlar, yeni kayıt olanlar da solda dursunlar, dedi Bizim Bulunduğumuz yana döndü Sonra ellerinde birer kağıt olan öğretmenler adlarımızı okuyarak bizi ayrı yerlerde sıra ettiler Bütün öğrenciler birbirleriyle konuşuyorlardı Bu arada beyaz saçlı bir adam konuşmaya başladı Hepimiz sustuk Konuşma bittikten sonra, uzun boylu, şişman bir çocuk bayrakla kapı önüne geldi İstiklal Marşı söylendi, ant içildi Sonra herkes kendi dersliğine sıra ile dağıldı Sıralarımıza oturduk Benim gibi babası ile, annesi ile dersliğe girenler de vardı Öğretmen tek tek adımızı sordu Biz de bir bir söyledik Öğretmen hepimizi sevdi, okşadı Şarkılar söyledi Öyküler anlattı Sonra bize döndü:– İçinizde şarkı, türkü bilen var mı? Dedi Bilenler bildikleri şarkıları, türküleri söylediler Bu arada babam ve öteki çocukların anneleri ayrıldılar Okulumu, sınıfımı, öğretmenimi öyle çok sevdim ki… O günden sonra okula hep yalnız gittim [/COLOR]