Batı dünyasında Jerome Bruner, Eğitim Süreci (The Process of Education-1961) ve Bir Öğretim Kuramına Doğru (Toward a Theory of Instruction-1966) adlı kitaplarıyla program geliştirmede disiplin yaklaşımını savunanların öncüsü konumunda olmuştur (Ornstein ve Hunkins, 1988: 174).
Bruner, geleneksel programda çocukların konu alanı uzmanlarının sonuçlarına mükemmel olmayan biçimde hakim olması anlayışına karşı çıkmıştır. Bruner'e göre, asıl olan uzmanın soruşturma tarzıdır. Konunun yapısı kavrandı mı? Her hangi bir konu, her yaştaki çocuğa öğretilebilir. Ham veri üzerinde çalışan öğrenci kanıtı değerlendirir, olasılıkları ölçer, sonuçları çıkarır. Bu tarz bir öğrenmeye, "buluş yöntemi ile öğrenme" de denilmektedir.
Bruner'e göre, fizik öğrenen bir okul çocuğu bir fizikçidir. Gerçekte bir fizikçi gibi davranarak fizik öğrenme onun için oldukça kolay olacaktır. Fizik dersinde, Marconi'nin yaptığı gibi, öğrenci radyo sinyallerinin iletişimini bulmak zorunda değildir. Ondan istenen, öğretmenin yönlendirici sorularıyla radyo sinyallerinin arkasındaki temel ilkeleri keşfetmesidir (Sprinthall, 1990: 248). Buradaki öğrenme kitaptaki radyo konusunu ezberlemekten iyidir. Benzer şekilde bu görüş, "tarihte de öğrenciler konuya tarihçi olarak yaklaşmalıdır, tarihin arkasındaki temel kavramları keşfetmelidir" şeklinde yansımıştır. Diğer bir deyişle, eğer öğrenci tarihi öğrenecekse, bir tarihçi gibi araştırma yapmalıdır.
Eğitim Süreci adlı kitapta Bruner'in hipotezi şudur;
"..İster bilginin sınırında olsun, ister 3. sınıfta entellektüel etkinlik, her yerde aynıdır. Masasında ve laboratuvarında bilimadamı her ne yapıyorsa böyle bir etkinlikle uğraşan kişinin benzer bir düzen içinde çalışması gerekir. Bu şekilde uğraşılan disiplin ilgili doğru anlayışa ulaştırabilir. Bilimadamı ile okul çocuğunun etkinliği arasındaki farklılık etkinliğin türünde olmayıp, derecesindedir" (Bruner, 1961:14).
Bruner'in bu görüşünden hareketle, okul tarihi ile gerçek tarih yada akademik tarih arasında çok o kadar fark olmadığı ileri sürülmüştür. Bruner'e göre, her tür konu, eğer uygun şekilde sunulursa, her çocuğa anlatılabilir. Yalnız, buradaki can alıcı problem, " temel bilgiyi çocukların ilgi ve yeteneklerine göre nasıl ütüleyeceğiz?" sorusudur.
Bir bilgi yığını olarak değil de, bir bilgi biçimi ve yapı olarak tarihe yaklaşımı içeren İngiltere'deki ilköğretim tarih programı, Brunerci bir yaklaşımı barındırmaktadır. Bir kısım tarih eğitimcisi, özellikle tarih derslerinin Sosyal Bilgiler, Toplulaştırılmış Bilgiler, Humaniter Bilgiler, adları altında öğrenilmesi gereken bilgi yığını düşüncesinden sıyrılarak, tarihçinin soruşturma tarzının öğrenilmesinin öğrencilerin ihtiyacı olduğu ileri sürdüler. Bunlardan, R. J. Rogers, 1978 yılında, Yeni Tarih; Teori'den Uygulamaya (The New History Theory into Practice) adlı kitabında Bruner'in öğretim teorisini tarih öğretimine uyarladı. Kaynakwh:
Rogers, Bruner'in öğretim kuramına uygun olarak tarihsel bilginin yapısal, düzenleyici, özel anahtar yapılarının olduğunu ortaya koymuştur. Bruner (1961:31), konu alan yapısının temel düşüncelerinin saptanmasının, bu temel düşüncelerin, öğretim programının ana içeriğinde yer almasının, konu alanı uzmanlarının etkin katılım olmaksızın olamayacağını ileri sürmüştür. Brunerci spiral program, çocuğun, tarihte temel fikirlerin en basit ve somut gösteriminden artan oranda bir güçlükle en soyut ve kapsayıcı gösterimini öngörür (Gunning, 1978: 12). Roger, tarihin nasıl spiralleştirilebileceğini, tarihi temel düşüncelerden bir olan "kanıt"(evidence) bağlamında ele almıştır. Böylece, spiral program yaklaşımı, çocuğun tarihsel kaynakları kullanabileceği olasılığını da yükseltmiştir(Rogers, 1978:28).
Nitekim, 1995 tarihli Ulusal tarih programında; tarih için 7 yapısal kavram belirlenmiştir. Bunlar; değişim, süreklilik, sebep, sonuç, kronoloji, durum, kanıt. Düzenleyici kavramlar olarak da; feodalizm, devrim, kapitalizm, emperyalizm gibi kavramlar seçilmiştir. Tarihte, özel kavramlar ise üzerinde çalışılan dönemin öngördüğü kavramlar olarak belirlenmiştir (Nichol, 1998:39).
Tarihin yapısını belirleyen bu temel düşünceler, enaktif, ikonik, sembolik gösterim tarzında, öğrenci yaşlarına göre sunulmuştur. 2. Anahtar Aşamada ve 3. Anahtar Aşamada Tarih Öğretimi adlı kitaplarda öğretmenin kullanacağı yöntemler, Bruner'in ikonik, enaktif ve sembolik öğrenme türlerine göre sınıflandırılmıştır. Bu anlayış, tarihin, öğrenci düzeylerine göre, ikonik, enaktif, sembolik sunulacak şekilde düzenlenebiliceğini göstermiştir. Buna göre, resimlere, fotograflara ve çevreye dayalı dersler ikonik öğrenme, drama ve simulasyona dayalı dersler enaktif öğrenme, hikaye anlatma ve sınıfta yazılı kanıtın kullanılması da sembolik öğrenme çerçevesinde ele alınmıştır (Dean,1995:5-9; Nichol, 1995:8).
Bruner'in öncüsü olduğu disiplin merkezli programa şu eleştiriler yapılmıştır. Birincisi, hayatın kendisinde bilgiler arasında sınır yoktur. Hayat, problemlerin çözümünde interdisipliner bir yaklaşım gerektirir. Bu konuda Dewey, " Disipliner mantığa dayalı çalışmalar; entellektüel etkinliğin, sıradan hayat etkinliklerinden yalıtılması tehlikesi taşır" demektedir( Tanner, 1980:533). İkincisi, Piaget'nin çalışmaları ileri sürülerek, çocukların hipotetik yeteneğinden yoksun olduğunu, soyut düşünme aşamasına 11 yaşından sonra ulaştığı, her yaşta zihinsel etkinliğin aynı olmadığı savunulmuştur. Bu konuda, Piaget de, 4- 5 yaşındaki bir çocuğa tarihsel bilginin göreceli ve yanlı olduğuna ilişkin düşünce yapısını öğretmeye çalışmak anlamına gelebilecek olan entellektüel etkinliğin, her yaşta aynı olduğu ifadesinin kendisini derin hayretlere düşürdüğünü belirtmektedir ( Sprinthall, 1990: 332).
Bruner'in muhalifleri, onun görüşlerini maalesef 6 yaşındaki "mini bilginlere" tarihçi gibi düşünmeyi öğretme uç noktasına çekmişlerdir (Sprinthall, 1990:332). Çocukları tarihçi gibi düşündürmekten, onları tarihçi yapmak amaçlanmamaktadır.
Tarih öğretimine uyarlanan Brunerci yaklaşımı şöyle maddeleştirilebilir:
1. Tarih, kendi kanıtlama süreci, içeriği, düzenleyici kavramları ile farklı bir " bilgi biçimi'dir."
2. Öğrenci, tarihin yapısına ayak uydurmaya teşvik edilmelidir.
3. Tarih, öğrenilmesi gereken farklı bir disiplin ve bilgi biçimidir. Diğer derslerle bağlantı gereklidir. Ama tarihin farklılığı yitirilmemelidir.
4. Her ne yaşta olursa olsun, her hangi bir tarih konusu her çocuk için anlaşılır kılınabilir. Fakat çocuklara bazı konuları daha kolay öğretmenin kolay olduğunu inkar etmemek gerekir.
Bruner'in takipçisi pek çok tarih eğitimcisi okul tarihinin çocuğa tarihsel araştırma modeline pratik giriş olarak verilmesi gerektiği ortak düşüncesindedir. Üstelik, bu görüş, tarihçi becerilerinin, çocuklarda gelişmesi için çocuğun tarihsel dökümanlar ile haşır neşir olmasının önemini de vurgulamaktadır
.ALINTIDIR.