Kohlberg'in Ahlaki Gelişim Evreleri İle
Olgular Üzerinde Çalışma ve
Ahlaki Eğitim
Kohlberg'in Ahlaki Gelişim Evreleri İle Olgular Üzerinde Çalışma ve Ahlaki Eğitim –
Banu Beyaz
Bu çalışmada literatürden hareketle ahlak, ahlaki gelişim, ahlaki evre, ahlaki ikilem kavramları açıklanmış daha sonra Kohlberg?in ahlaki gelişim evreleri tanıtılmış, kendisinin de araştırmalarında kullandığı meşhur eczacı ikilemi üniversite öğrencileri ile çalışılmış, dört olgunun yanıtlarından örnekler verilmiş, değerler ve ahlaki gelişimi özendirme yolları üzerinde durularak yazı sonuçlandırılmıştır.
Ahlak, Latince kökenli ?moral? (morality-moralitas) sözcüğünün karşılığıdır.Latincedeki anlamı ile kullanıldığında ahlak, göreli bir durumu ifade eder ve ahlak kurallarının toplumdan topluma hatta aynı sosyal gruplar içerisindeki farklı gruplar içerisinde farklı anlamlarda kullanılacağını ileri sürer. Arapçada ise ahlak ?hulk? sözcüğünün çoğulu olup kelime anlamıyla huy, mizaç, yaradılış anlamına gelir ve insan ilişkilerinde uyulması gereken manevi ilkeleri , geleneksel olarak toplumun değerlerini ve davranış kurallarını anlatır. (1) Felsefi açıdan düşünüldüğünde Hançerlioğlu (1989) ahlakla ilgili olarak ?belli bir toplumun, belli bir döneminde bireysel ve toplumsal davranış kurallarını belirleyen ve inceleyen bilim? olduğunu söylemektedir.(2) Develioğlu?na göre (1986) ahlak; ? iyilik etmek ve fenalıktan çekinmek için takibi lazım gelen usül ve kaideleri öğreten ilim? şeklinde tanımlanmaktadır.(3) Güngör?e (2003) ahlak nedir sorusuna üç biçimde yanıt alınabilir: 1. Doğruyu yanlıştan ayırt etmek. 2. Bu ayırıma göre davranmak 3. Erdemli davranışlarda onur duygusu yaşamak ve insanın ölçütleri çiğneyen eylemleri için suçluluk veya utanç duyma yeteneği anlamına gelmektedir.(4) Bu çerçevede ahlak, iç çatışma yaşamadan bireyin hem kendisi hem de toplum için olan iyileri ve doğruları seçip kullanabilme bilinci, davranışta bulunabilme serbestisidir, diyebiliriz. Ahlak konusunda yapılan çalışmalar incelendiğinde literatürde ?olgun ahlak? kavramına da rastlanmaktadır. Trautner (1991) olgun ahlak ile ilgili üç ölçüt ileri sürer. 1.Normların içselleştirilmesi : Dışsal kontrol ve zorlama olmadan normatif yükümlülüklerin yerine getirilmesi veya bireyin kendisi tarafından savunulan bir norma uyması . 2. Adalet duyarlılığı: Bir sosyal sistemdeki ödül ve cezaların yada kaynakların alış-verişi ve paylaşımına dair kurallar hakkındaki adalet bilinci ve duyarlılığı 3. Kendi ihtiyaç ve çıkarlarını geri çekebilme- vazgeçebilme: Karşılıklı sorumluluk çerçevesinde başkalarına karşı kendi ihtiyaçlarından vazgeçme , empati gösterebilme, başkasına yardım edildiğinde memnun olabilme gibi manevi tatmin duygularının yaşanması. Kohlberg?e göre ahlak; hak-haksızlık, doğru-yanlış, iyi-kötü konularında bilinçli yargılama ve karar vermeyi ve bunlar doğrultusunda davranışta bulunmayı, kapsayan türe özgü bilişsel yapıdır. Bir başka deyişle; bilişsel bir yetenek olan ahlak, bireyin kendisinin belirlediği ve aynı zamanda evrensel ilkeler ile örtüşebilecek düzeydeki ilkelere göre yargıda bulunma, kararlar alma ve bu doğrultuda davranabilme yeteneğidir . ( 5) ?Ahlaki (moral) gelişim; doğru ve yanlışın belirlenmesinde geçerli olan prensip ve ilkelerin gelişimidir.? (6) Ahlak gelişimi toplumun tüm değerlerine kayıtsız şartsız uymak değil, toplumsal uyum için değerler sistemi oluşturma sürecidir.(7) Ahlaki gelişim kişilik gelişiminin en önemli öğelerinden biri olup, bireyin toplumsallaşma süreci içinde, neyin iyi neyin kötü olduğu konusunda bir bilinç geliştirmesi ile ilgilidir. Ahlaki gelişimle birlikte kişinin, toplumun kuralları ve gelenekleri çerçevesinde kendisini denetleyebilmesi gerekir.(8)Gander ve Gardiner bilişsel, davranışsal ve duygusal olmak üzere ahlakın üç temel yönü üzerinde dururlar.Bilişsel olarak doğru ve yanlış hakkında akıl yürütülerek kavramlar, değerler, tutumlar meydana getirilir.Davranışsal olarak, birey kendi ahlaki akıl yürütme tarzına uygun davranışlar sergileyebilir, bazen kendi bilişsel ahlaki tutumlarının tam tersi davranışlar da ortaya koyabilir. Duygusal olarak insanların neyin doğru neyin yanlış olduğuna ilişkin ?duyguları? vardır, bu duygular da düşüncelerine davranışlarına uygun düşebilir veya ters düşebilir.(9) Başaran?a göre ?bireyin ilk yaşlardan başlayarak toplumca beğenilen iyi ve doğru davranışları öğrenerek yapmasıdır.? (10) Onur, ahlak gelişimini ? çocukların belli davranışlarını doğru yada yanlış olarak değerlendirmelerine rehberlik eden ve kendi eylemlerini yöneltmelerini sağlayan ilkeleri kazanmaları süreci? olarak tanımlamıştır.(11) Senemoğlu ahlak gelişimini ?toplumun tüm değerlerine karşın edilgin bir uyumu değil, topluma etkin bir uyumu sağlamak için değerler sistemi oluşturma süreci? şeklinde tanımlar. (12)
KOHLBERG?İN EVRE YAKLAŞIMININ ÖZELLİKLERİ VE AHLAKİ İKİLEM KAVRAMI
Kohlberg?in evre yaklaşımının özellikleri şunlardır:
*Evreler farklı düşünme biçimlerini içerirler
*Evreler birbirini izleyen ardışık bir yapı oluştururlar
*Evreler bireysel gelişimde değişmez bir sıra yada düzen oluştururlar Kültürel faktörler gelişimi hızlandırabilir, yavaşlatabilir ya da durdurabilir, ancak gelişme sırasını değiştiremez.
Kohlberg?in kuramının sınırlılıkları gerçek davranışı gözlemlemekten ziyade, ahlaki usa vuruşu değerlendiriyor olmasıdır. Diğer bir sınırlılık da çalışmalarını daha çok erkek deneklerle yapmış olmasına karşın bulgularını tüm insanlara hatta insalığa genelleyerek ahlaki evrelerin evrenselliğini öne sürmesinde yatmaktadır.
Kohlberg?in ahlaki ikilemleri yasa ve yaşam gibi değerleri karşı karşıya getirir. Taraflardan birinin diğer tarafın zararı pahasına yarar sağlayacağı durumlara ikilem denmektedir. Ahlaki yargıların ait olduğu ahlaki evreleri tespit edebilmek için, ahlaki ikilemleri içeren senaryolar bireylere verilir ve hangi davranış biçimi doğrudur, neden doğrudur şeklinde sorular sorulur.
Ahlaki ikilem
Ahlaki ikilem bir konunun birbiriyle çatışan ancak iki tarafın da tartışabilir doğru yanları olması durumunda ortaya çıkar ? (13)
Ahlaki ikilemlerin çözümünde izlenecek olan süreç şu altı aşamadan oluşmaktadır. (14)
1. İlgili olayların tespit edilmesi
2. Olaylardan mesleki ahlak konularının tanımlanması
3. İkilemin sonucundan kimin etkilendiğinin ve her kişinin ya da grubun nasıl etkilendiğinin belirlenmesi.
4. İkilemi çözmesi gereken kişinin uygun seçenekleri tanımlaması,
5. Her seçeneğin geçerli sonucunun tanımlanması
6. Uygun davranışa karar verilmesi
Ahlakî yargı yeteneği gelişmiş kişiler aynı zamanda eleştirel-rasyonel müzakere yeteneğine sahiptirler;
kendi fikirlerine uymayan fikirleri hiç düşünmeden hemen karsı çıkıp reddetmek yerine onları dinleyebilir, eleştirerek değerlendirebilir ve gerektiğinde kendi ön düşüncelerini erteleyebilir, yenileyebilir ve değistirebilirler. (15)
KOHLBERG?İN AHLAK GELİŞİM EVRELERİ
Kohlberg özellikle çocuklardaki ahlaki gelişmeyi, ahlaki ikilemler konusundaki akıl yürütmeyi incelemiş ve bu çerçevede üç düzeyli altı evreli bir ahlaki gelişim modeli ortaya koymuştur.Toplam üç düzey, her düzeyde ikişer evre bulunmaktadır.İlk önce birey ve kendi davranışının yarar getirici sonuçlarının kodlanmasına odaklanılır, sonra kişilerarası ve toplumsal beklentilerle özdeşleşilir, nihayet kişilerin kendi ahlaki prensiplerini kullandıkları bir düzeye ulaşılır. Bu gelişim süreci evrensel ve de kendi akış sırası içinde değişmez kabul edilir. (5,7,8, 11,15,16,17,18,19 )
GELENEK ÖNCESİ DÜZEY
Başkalarınca geliştirilmiş kuralların varlığının tam olarak kavranamadığı ben-merkezci ahlak yaklaşımıdır.10 yaşlara kadar sürer, ancak kimi yetişkinlerin de bu düzeydeki ahlak anlayışına sahip olduğu bilinmektedir
I. Evre : Heteronom ahlak; ( Cezadan kaçma ve ödül alma )
Bu düzeyde kişi olayları sonuçlarına göre değerlendirir.Bir davranışın doğru yada yanlış olduğu yetişkinlerin bunu nasıl gördüğü ile ilgilidir. Otoriteye körü körüne bağımlılık söz konusudur. Çocuğun davranışı yetişkinlerce ceza görüyorsa yanlıştır, görmüyorsa doğrudur. Çocuklar maddi ve fiziksel cezadan kaçınmak için otoriteye itaat eder, kişilere ve eşyalara fiziksel ceza vermekten kaçınır ve bu nedenle yetkiyi elinde bulunduranların gücüne saygı gösterirler.Bu evredeki kişilere göre Heinzns suçludur. Polisler onu yakalar ve cezalandırır.
II. Evre : Bireycilik ve çıkara dayalı alış-veriş ; ( Pazar değiş-tokuş ahlakı )
Bu evrede doğru, ihtiyaçları karşıladığı sürece kurallara uymaktır. Doğruyu yapma nedeni kendi bireysel çıkar ve isteklerini tatmin etmektir. Birey herkesin az-çok kendi çıkarlarını gözettiğini anladığından, kendi çıkarını düşünür ve yaptığının karşısında ne olacağına bakar. Burada önemli olan; adil bir biçimde alış-veriş yapmak yani değiş-tokuştur. Başka bir deyişle ?al gülüm, ver gülüm? anlayışı hakimdir. Bu evrede kişilere göre Hans suçsuzdur, karısı için çalmıştır, İnsan karısı/kocası için böyle davranmalıdır, Çünkü karısı da onun için aynı şeyi yapardı.
GELENEKSEL DÜZEY
Ahlaksal muhakeme ve yargılar toplumsal düzene göre yapılır.Bir davranışın toplumsal düzene etkisi düşünülmektedir.Kişi bireysel çıkarların önünde gelen ortak duygu, uzlaşı ve beklentilerin bilincindedir.Bireylerin büyük bir çoğunluğu bu evrede yer almaktadırlar.
III. Evre : Kişiler arası ilişkiler ve uyum evresi ; ( Akran kanısı ahlakı )
Bu evrenin amacı iyi olmaktır. Hem kendi hem de başka insanların gözünde ?iyi insan olma? arzusu yatar. Kişiye yakın olanlar yada evlat, kardeş, arkadaş gibi belirli kişilerin beklentilerine uygun davranmak doğrudur.Çünkü bu evrede birey içinde bulunduğu grup tarafından onaylanmak ister.Güveni, bağlılığı, minnettarlığı korumak için grup dışına çıkmaz. Bu evredeki kişilere göre, Heinz suçludur , çünkü toplumun bireyleri hırsızlık yaptığı için onu ayıplarlar.
IV. Evre : Sosyal vicdan evresi ; ( Kanun ve düzen ahlakı )
Kurulu sosyal düzen eleştirilmeden kabul edilir.Bu evrenin amacı toplum düzeninin korunmasıdır.Hukuk aynı zamanda hem toplumun, hem grubun, hem de kurumun hizmetindedir. Kurumların işlevlerini yerine getirebilmesi, sistemin çöküşünü önlemek için bizi uyaran vicdanımıza uygun olarak ?herkes böyle yaparsa ne olur?? şeklinde düşünülür. Bu evredeki birey için yasaları ve toplumsal düzeni ve yasaları tartışmak onları ortadan kaldırmak demektir.?Gözlerimi kaparım, vazifemi yaparım.? Anlayışı hakimdir. Toplumsal sözleşme evresi de diyebileceğimiz bu evredeki kişilere göre Heinz suçludur, çünkü kanunlara aykırı davranmıştır, kanunlar toplumsal düzeni korumaya yarar ve Heinz toplumsal düzeni bozmuştur.
GELENEK ÖTESİ DÜZEY
Bu düzeyde evrensel geçerliliği olan ahlak kuralları, evrensel değer ve hukuki anlaşmalar korunur. Ahlaki ilke ve değerlerin bunları ortaya koyan kişi veya guruplardan bağımsız olarak tanımlandığı bu düzeye ergenlikte veya yetişkinlikte ulaşılabilinir yada hiçbir zaman ulaşılamaz.
V. Evre : Toplusal anlaşma, yararlılık, bireysel ahlak evresi
Bu evrede doğru davranış insan hakları ve toplum yararı gözetilerek toplum tarafından incelenip kabul edilmiş ilkelere uymaktır.Kurallar grubun kurallarına ile ters düşse bile korunur.Burada toplumsal uzlaşmazlığı önlemek için konmuş kurallara uyulur. Yasal görüş kabul edilmekle beraber, topluma daha fazla yarar sağlayabilmek için yasaların değişebileceğine inanılır. Yasa ve düzen insanın iyiliği için vardır. İnsana hizmet etmeyen ona zarar veren bir yasa değiştirilmeye hayat ve özgürlük kavramları sorgulanmaya çalışılır. Bu evredeki kişilere göre Heinz suçludur çünkü toplum tarafından konulan anlaşmaya karşı gelmiştir. Ayrıca insanlar birbirlerinin özel eşyalarına saygı göstermek zorundadırlar.
VI. Evre : Evrensel ahlaki prensipler evresi
Birey kendisi tarafından seçmiş olduğu etik prensipleri izler, genel ahlak kurallarıyla tutarlı davranışlar sergiler. Bu dönemde doğru ve yanlış sosyal düzenin yasa ve kuralları ile değil, kişinin kendi vicdanı ile geliştirdiği ahlak ilkelerine uygun olan davranıştır.Bu ilkeler adalet ilkelerini, insan haklarını, insana saygıyı içermektedir. İnsan yasa ve düzenin üzerindedir. İnsan evrensel iyi ve güzele ulaşmaya çalışır.Bu evredeki kişilere göre Heinz suçsuzdur, çünkü insan hayatı her şeyden önemlidir, bir İnsanın hayatı söz konusu ise hırsızlık yapılabilir.
Kohberg?in meşhur eczacı ikilemini içeren senaryosu şöyledir: ?Avrupa?da bir kadın az görülen kanser hastalığının bir türü nedeni ile ölmek üzeredir. Aynı kentte bulunan bir eczacının keşfettiği radyumun bir formu olan ilaç onu kurtarabilecektir. Eczacı, ilacın maliyetinin on kat fazlası olan 2000 dolar fiyat talep etmektedir. Hasta kadının kocası Heinz, tanıdığı herkesten borç alarak ancak 1000 dolar toplayabilir.
Heinz eczacıya, karısının ölmek üzere olduğunu söyleyerek, ondan ilacı ya daha ucuza vermesini, yada Paranın yarısını daha sonra vermeyi önerir. Fakat eczacı, ? bu ilacı ben buldum ve para kazanmak istiyorum!? der ve Heinz?in önerisini kabul etmez. Bunun üzerine çaresi kalmayan Heinz, bir gece eczaneye gizlice girerek ilacı çalar??
Heinz ilacı çalmalı mı? Çalmamalı mı? Niçin böyle yapmalı veya yapmamalı nedenlerinizi, gerekçelerinizi açıklayınız.(Beykent Üniversitesi; 2006; Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı Dersi Final sorularımdan biri idi..)
Yukarıdaki ahlaki ikilem içeren öykü 24 kişilik kız öğrenci grubuna verilmiş ve cevaplarını gerekçelendirerek yazmaları istenmiştir. Grubun 2/3 ?ü ?Evet, Hans?ın ilacı çalması doğrudur, çünkü?? gurubun 1/3?ü ise ?Hayır, Hans ilacı çalmamalı, çünkü?.? şeklinde yanıtlarını vermişlerdir.Aşağıda bunlardan beş ayrı olgunun yanıtlarını inceleyeceksiniz.
FARKLI AHLAKİ YARGI DÜZEYLERİNE İLiŞKİN DÖRT OLGU ÖRNEĞİ
Olgu 1 : 20 YAŞ KIZ ÖĞRENCİ; EVRE 5
? Cevabım hayır! İçerisinde yaşadığımız toplumun belli kuralları vardır. Herkes de bu yasak ve kurallara uymak zorundadır. Çünkü herkes tarafından akla uygunluğu kabul edilmiştir.Hırsızlık toplum kuralları tarafından suç sayılan kötü bir davranış biçimidir.Kimse kendisinden izin alınmadan eşyasının yada herhangi bir şeyinin gizlice alınmasından hoşlanmaz. İnsanı çaresizlikler birçok kez yanlış davranışlara sürükleyebilir, ama her ne olursa olsun bize ait olan beyni kullanmamız lazım İçerisinde bulunduğumuz durum bizi hiç bir zaman umutsuzluğa kaptırmamalı, Kendimize yapılmasını istemediğimiz durumları başkalarına uygulamamalıyız. Çalmak da hem toplum kuralları açısından yanlış ve yasak hem de inandığımız dinin kuralları açısından yanlış ve yasaktır. Her ne olursa olsun hırsızlığın doğru olduğunu düşünmüyorum. Elbet her çaresizliğin içinde bir çare vardır. Yeter ki, doğru dürüst insan ol. Elini attığın her kapı sana açılır. Eğer ki bir yaratıcımız varsa muhakkak ki bizi görür ve el uzatır. Eğer uzatmazsa da bir bildiği vardır. ?Hırsızlığa hayır !? diyorum??
Olgu 2 : 21 YAŞ KIZ ÖĞRENCİ ; EVRE 4
?Hayır bu davranış yanlıştır. Heinz?ın ilacı çalarak konuya duygusal olarak yaklaştığını düşünüyorum.Eczacının tutumu karşısında durumu en yakın ilgili mercilere durumu izah etmesi ve onlardan bu konuda yardım talep etmesi gerekirdi. İlgili merciler belediye, muhtarlık yada yardım kuruluşları olabilir, Daha üst mevkilerde olabilir. Hatta eczacıyı gerekli yerlere şikayet edebilir?
Olgu 3: 20 YAŞ KIZ : 6. EVREYE YAKLAŞAN BİR YANIT
? Evet! Bu davranışı doğru buluyorum. Çünkü, Heinz ilk önce çalma gibi bir eyleme başvurmamıştır.Elinden gelen her şeyi denemiştir, borç almıştır , çok sevdiği karısı ölmek üzeredir, paranın devamını söylediği halde eczacı zalimce davranmıştır.Akla gelebilecek bütün çareleri tükettikten sonra ilacı çalması kaçınılmazdır.Bu belki etik açıdan doğru karşılanmayabilir fakat empati kurduğumuzda hansın yerinde olan pek çok kişi aynı şeyi yapardı diye düşünüyorum. Eğer bir insanın yaşamı biraz para yüzünden son buluyorsa bu içler acısı bir durumdur. Heinz?da kendini çok suçlu hissedecektir .Çok sevdiği karısını yaşatmak için bir çaba göstermezse vicdanı çok daha fazla rahatsız olacaktır. Bence gerçekten çok mecbur kalmasa ilacı çalmazdı. Bu nedenle bu davranışı doğru buluyorum. Hiç bir şey insan hayatından önemli olamaz. ve eminim ki ilacı karısına götürdükten sonra eczacıya olan borcunu ödeyecekti.?
Olgu 4 : YAŞ 19 KIZ : 3. EVREYE YAKLAŞAN BİR YANIT
?Hayır! Bu davranışı yanlış! Karısı ölmek üzere olabilir fakat bu çalmasını gerektirmez.Çünkü Heinz burada sevdiğini kaybetmek istemiyor ve bencilce davranıyor,çünkü aslında yalnız kalmaktan korkuyor.Belki bu para eczacıya da gerekli, bence suçludur.?
DEĞERLER VE AHLAK EĞİTİMİ
Değerler bireyin yaşamındaki farklı etmenlere yüklediği önemdir. (Lamberton ; 1995) Değer, birey için önemli olan her türlü düşünce yapısı, obje veya etkinlik olarak da tanımlanabilir.
Çelikkaya değeri, ? bir toplum, bir inanç, bir ideoloji içinde veya insanlar arasında kabul edilmiş, benimsenmiş, yaşatılmakta olan toplumsal, insani , ideolojik i kaynaklı veya ilahi kaynaklı her türlü duyuş, düşünüş , kural yada kıymetler? olarak tanımlamıştır. (1996;s:168)
Değerler üzerinde yapılan araştırmaları etkili bir biçimde sürdürebilmek için birçok sınıflandırma yapılmıştır. Bu sınıflandırmalardan en çok bilinen ve kabul edilenler; Nelson, Rokeach, Spranger ve Schwartz?a ait olanlardır. Bu çalışmada pratik oluşu açısından Spranger üzerinde durulmuştur.
Spranger? e göre değerlerlerin sınıflandırılması
Bilimsel Değerler: Gerçeğe, bilgiye, muhakemeye ve eleştirel düşünceye önem verir. Bilimsel değerleri olan insan deneysel, eleştirici, akılcı ve entelektüeldir.
Ekonomik Değerler: Yararlı ve pratik olana önem verir. Ekonomik değerlerin hayatta önemsenmesi gerektiğini belirtir.
Estetik Değerler: Simetri, uyum ve forma önem verir. Birey hayatı olayların bir çesitliliği olarak görür. Sanatın toplum için zorunluluk olduğunu düşünür.
Sosyal Değerler: Başkalarını sevme, yardım ve bencil olmama esastır. En yüksek değer insan sevgisidir. Bu insan sevgisini insanlara sunar. Nazik ve sempatiktir. Bencil değildir.
Politik Değerler: Her şeyin üstünde kişisel güç, etki ve şöhret vardır. Esas olarak kuvvetle ilgilidir.
Dini Değerler: Evreni bir bütün olarak kavrar ve kendisini onun bütünlüğüne bağlar. Dini uğrunda dünyevi fazları feda eder. (Akbaş;2004.30-31)
Değerleri Kazandırma Sürecinde İzlenecek Aşamalar
1. Özgürce seçme ve bağımsız tercihler yapmak.
2. Mevcut bir dizi seçimleri değerlendirdikten sonra alternatifler arasından seçim yapmak.
3. Her bir alternatifin muhtemel sonuçlarını zihin süzgecinden geçirdikten sonra seçmek.
4. En önemli ve en değerli olduğu tespit edilen değerlerin açıklanması.
5. Seçilen değerlerin açıklanması.
6. Seçilen değerlerle uyumlu bir davranış ortaya koymak.
7. Davranışın tekrar edilmesi. ( Akbaş; 2004,s:74)
Ahlaki Gelişmeyi Özendirmenin Yolları
Gençlerin, öğrencilerin daha yüksek ahlaki gelişim basamaklarına çıkmaları için neler yapılabilinir ?
Birbirleri ile karşılıklı iletişim içinde bulunmaları sağlanmalı; şeref, onur, erdem ile ilgili yaşantı örnekleri, hikayeler, biyografiler kullanarak arzu edilen değerlerin yansıtılmasını sağlamak, öğrencileri toplumsal hizmetlerde bulunmaya teşvik etmek, özen gösterecek işlerde ve erdemli davranışlar sergilediklerinde övgü ve takdir yolu ile onları ödüllendirmek, etik ahlaki olmayan saygısız davranışları düzeltmek, her şeyden önce pozitif kişisel örneklerle iyi birer model olmak önem taşımaktadır.
Ahlaki gelişimi özendirmenin diğer bir önemli yolu da öğrencilere ahlaki çelişki durumları, ahlaki ikilemler sunmaktır . Böylelikle halihazırda sahip oldukları ahlak değerleri ile ahlaki akıl yürütme mücadelesi vermeleri sağlanmış ve bu iç mücadele ve değerlendirme daha uygun ve becerili yaşantılar kazanma mümkün olacaktır. Alıntılar, sözler, özdeyişleri kullanmak ve tartışmak da yararlı olacaktır.
Bireyin topyekun; duygusal- sosyal- ahlaki- zihinsel gelişimine destek olmak ve tartışılması niyeti ile aşağıda önce ahlaki ikilemler içeren öykülerden örnekler verilmiş ve son olarak ?ahlak? ile ilgili özdeyişlerden bahsedilmiştir.
Ahlaki İkilemler İçeren Öyküler
Öykü 1: ? Bir mahkum hırsızlık suçundan hapistedir. 10 yıla mahkum olmuştur, fakat birkaç sene sonra hapisten kaçar ve yeni bir şehre başka bir isim ile yerleşir. Sekiz sene yoğun bir şekilde çalışıp kendi işini kurmak için para biriktirir. Müşterilerine adil davranır, çalıştırdığı işçilere iyi para verir. Kazandığı paranın büyük bir kısmını da hayır kurumlarına yatırmaktadır. Ancak, birgün eski komşusu onun sekiz yıl önce polisten kaçan ve polisin aradığı adam olduğunu anlar.?
Komşu bu adamı polise ihbar etmeli midir? Etmemeli midir? Nedenleri ile açıklayınız?
Öykü 2: ?Bir işveren benzin istasyonu sahibidir. Kendisine yardımcı olacak bir ustaya ihtiyacı vardır. İyi ustalarda güç bulunmaktadır. Başvuranların içinden en iyisi bir çingenedir. İşveren çingenelere karşı önyargılı olmadığı halde, müşterilerinin birçoğu çingeneleri sevmediği için onu işe almaya çekinir.
Eğer bu çingene çalışmaya başlarsa müşterileri başka yerlerde iş yapmayı tercih edebilirler. Bu ne denle işveren, bu ustaya başkasını bulduğunu söylemeye karar verir. Ancak, bu Çingene kadar usta birisini bulamadığı için henüz kimseyi işe almamıştır.?
İşveren ne yapmalı? Çingeneyi işe almalı, almamalı? Tercihinizi nedenleri ile açıklayınız..
Öykü 3: ?Bir kadın kanserden ölmek üzeredir ve onu kurtarabilmek için tıpta bilinen başka bir yöntem kalmamıştır. Doktor, kadının altı aylık bir ömrü kaldığını bilmektedir. Kadın çok zayıflamıştır. Biraz alabileceği ağrı kesici onu öldürebilecektir. Kadın acıdan deli gibidir. Sakin anlarında doktora kendisini öldürecek dozda morfin vermesi için yalvarır. Bu acıya daha fazla dayanamayacağını zaten birkaç ayı kaldığından ölmek istediğini söylemektedir.?
Doktor ne yapmalı? Morfin vermeli mi? Vermemeli mi ? Görüşünüzü nedenleri ile açıklayınız..
(Örnek hikayeler ?Değerlerin Belirlenmesi? adlı testten alınmıştır.)
Ahlak Üzerine Özlü Sözlerden Örnekler
?Din ve mezhep herkesin vicdanına kalmış bir iştir. Hiçbir kimse hiçbir kimseyi ne bir din, ne de bir mezhep kabulüne icbar edebilir. Din ve mezhep hiçbir zaman politika aleti olarak kullanılmaz.?
Mustafa Kemal Atatürk
?Yardılanı hoşgör , Yaradandan ötürü?
Yunus Emre
?Hiçbir miras dürüstlük kadar zengin değildir?
William Shakespeare
?Pek çok din vardır; fakat sadece bir tek ahlak vardır.?
John Ruskin
?İyi iki anlama gelir birisi mutlak iyi, diğeri ise birisi için iyi olandır?
Aristo
?Sana yapılmasını istemediğini sende başkasına yapma?
Konfiçyus
?Bey haya sahibi, yumuşak huylu ve asil tabiatlı olmalıdır.?
Yusuf Has Hacip
?Bey fesatlık yapmamalıdır. Bu hareket yüzünden ikbal elden gider.?
Yusuf Has Hacip
?Yasa insanların kalplerinde yazılıdır.?
St. Augustine
?Şeref kaybedilirse geriye ne kalır.?
Publius Syrus
?Gözünün cevherini nerede eskittin, beş duyunu nerelerde kullandın?
Mevlana
?Ben kendimi Tanrı?nın devletin başına musallat ettiği at sineği olarak görüyorum?
Sokrates
?Ölçtüğünüz zaman tastamam ölçün ve doğru terazi kullanın?
Kuran-ı Kerim, İsra:35 ; Şuara:181-182
?Doğru terazi ile terazi küfeleri Rabbindir?
Tevrat; Süleymanın Meselleri, 16:11
?Komşunu kendin gibi sev.?
İncil, Matthew, 19:19
?Politika ?yılanlar gibi akıllı ol? der; ahlak ise ?yılanlar gibi akıllı, kumrular gibi
zararsız ol? der. ?
Immanuel Kant
?Dürüst bir insan arıyorum.?
Sinoplu Diojen
?Milyonla çalan mesned-i izzetteserefraz
Birkaç kuruşu mürtekibin cayı kürektir.?
Ziya Paşa
?Nefsine ağır geleni, kimseye uygulama?
Hacı Bektaşı Veli
?Hakka sadık, halka insaflı ol?
Hacı Bektaşı Veli
?Erenler meydanında eğri yakışmaz?
Yunus Emre
?Efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır.?
Mustafa Kemal Atatürk
?Bir takım şeyhlerin, dedelerin, seyidlerin, çelebilerin, babaların, dervişlerin arkasında sürüklenen ve falcılara, büyücülere, üfürükçülere talih ve hayatlarını emniyet eden insanlardan mürekkep bir kütleye medeni bir millet nazarı ile bakılabilir mi??
Mustafa Kemal Atatürk
?Yetmişiki millete bir gözle bakmayan halka müderris ise hakikate asidir.?
Yunus Emre
?Gelin biz tanış olalım, işin kolay kılalım, sevelim sevilelim, dünyada kimse kalmaz?
Yunus Emre
DİPNOTLAR VE KAYNAKÇA ( Dipnotlar yazıda geçen koyu tonda rakamlarla ve aşağıda ?)? şeklinde İfade edilmiş, genel olarak yararlanılan kaynaklar ise daha ziyade aşağıda son kısımda ?. ? şeklinde belirilmiştir.
1.) Ahlak - Vikipedi
2) Hançerlioğlu, O.(1989) Felsefe Sözlüğü, İstanbul. Remzi Kitabevi.say:89
3) Develioğlu, F. (1986) Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lügat. Ankara .Aydın Kitabevi. Say:20
4) Güngör , E.(1993) Değerler Psikolojisi.Hollanda. Akademisyenler Birliği Vakfı Yay. No: 8 Amsterdam
5) Çiftçi, N. (2003) Kohlberg?in Bilişsel Ahlak Gelişimi Teorisi. Değerler Eğitimi Dergisi 1(1) 43-77
6) Özbay, Y. (1999) Gelişim ve Öğrenme Psikolojisi. Ankara. Empati Yayınları, say:53
7) Senemoğlu,N. (1997) Gelişim Öğrenme ve Öğretim . Ankara . Ertem Yayıncılık. Say:68
8 ) Kağıtçıbaşı, Ç. (1999) İnsan ve İnsanlar. İstanbul. Evrim Yayınları.
9) Gander,M.J. ve Gardiner, H.W. (1998) Çocuk ve Ergen Gelişimi .Çev. A.
10) Başaran. İ.E. (1996) Eğitim Psikolojisi. Ankara. Gül Yayınevi
11) Onur, B. (1991) Gelişim Psikolojisi . Yetişkinlik, Yaşlılık, Ölüm. Ankara. İmge Kitabevi, s:102
12) Senemoğlu,N. (2002) Gelişim Öğrenme ve Öğretim. Ankara. S:68
13) Sharon E: STANFORD, Ethics, Internal Auditor June 1991, s.103.
14) Neil HOLMES, ?Resolution of Ethical Conflict?, Management Accounting, December 1991, s.14.
15) Çiftçi, N. (2003) Kohlberg?in Bilişsel Ahlak Gelişimi Teorisi. Değerler Eğitimi Dergisi, s.44
16.) Kohlberg L. (1976) ?Moral Stages and Moralization. The Cognitive Developmental Appoch in Moral
Developmant and Behavior , Theory? Research and Social Issues. (Ed:T. Lickona) Newyork. Holt Rinehart and Winston. 33-47
17.) Değerlerin Belirlenmesi Testi; s:146-150 Karakavak Çınar. G. (2006) Üniversite Öğrencilerinin Ahlaki Yargı Yetenekleri ve Ahlaki Yargı Yetenekleri İle Kendini Gerçekleştirme Düzeylerinin Karşılaştırılması. Yüksek lisans tezi, Ç. Ü. Adana
18.) Yapıcı, Ş.& Yapıcı,M. ( 2005 ) Çocukta Ahlaki Gelişim. Üniversite ve Toplum Dergisi, cilt:5, sayı:3
19.) Mercin, L. (2005) ?Piaget ve Kohlberg?in Ahlak Gelişim Kuramlarının ve Özelliklerinin Karşılaştırılması? Dicle Ün. Eğt. Fak. Der. Ziya Gökalp Eğt. Fak. Dergisi, sayı:5, s:73-86
20.) Adaır, J. (2000) Karar Verme ve Problem Çözme . Çev: Nurdan Kalaycı. Ankara. Gazi Kitabevi
21.) Çelikkaya H. (1996) Fonksiyonel Eğitim Sosyolojisi. İstanbul. Alfa Yayınları
22.) Akbaş, o. (2004) Türk Milli Eğitim Sisteminin Duyuşsal Amaçlarının (Değerlerinin) İlköğretim İkinci Kademedeki Gerçekleşme Derecesinin Değerlendirilmesi . Yayımlanmamış Doktora Tezi. Gazi Üniversitesi, Ankara.
23.) Aktan.C. Din ve Ahlak Üzerine Sözler: Yergi - Din ve Ahlak üzerine sözler
24.) Kılıç, M.(2008) ?Anadoliyan Terapinin Tanıtılması? İnönü Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri.
Yazan: Psikolog Banu Beyaz
Fatih Sultan Mehmet Eğitim ve Araştırma Hastanesi / Psikoloji Bölümü