Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, eğitim muhabirleriyle yaptığı toplantıda; öğretmenlerin ilköğretimde ortalama 870 saat, ortaöğretimde ise 756 saat okulda kaldığını belirtmiştir.
Bir ders yılı içerisinde 180 iş günü bulundurularak ve Dinçer'in açıklaması baz alınarak hesaplandığında, öğretmenlerin günlük saat cinsinden ilköğretimde 4,8 saat, ortaöğretimde ise 4,2 saat okulda kaldığı şeklinde bir bilgi ortaya çıkmaktadır; fakat maalesef gerçek bu şekilde değildir. Küçük bir örnek verecek olursak, ilköğretimdeki bir öğretmen günde 6 saat derse girmekte ve bu, 180 günde 870 değil, 1.080 saat yapmaktadır. Örnekten de anlaşılacağı gibi Bakan Dinçer’in vermiş olduğu rakamlar gerçeği yansıtmadığı gibi arada 210 saat gibi büyük bir fark bulunmaktadır. Bununla birlikte öğretmenlerimiz öğle arasında ve nöbetlerde okulda bulunmakta, 180 iş gününün haricindeki günler için ek ders ücreti dahi alamamaktadır. Üstelik haftasonu kursları, etütler, toplantılar, seminerler bu çalışma saatlerine dâhil edilmemiştir.
Bakan Dinçer'in açıkladığı 2011 OECD raporundaki dolar cinsinden maaşlar ise, 2009 verilerine göre hazırlanmıştır. Türkiye’de yeni bir ilköğretim öğretmeninin maaşının, yıllık 25.536$ ve OECD ortalamasının 29.767$ olduğu, şeklinde ifade edilen rakamlar da 2009 yılına ait rakamlardır ve günümüzün gerçek rakamlarını yansıtmamaktadır. Şu an yeni bir ilköğretim öğretmeninin maaşı 1.592 TL’dir. Dolar cinsinden bakıldığında ise bu 877 $'a tekabül etmektedir. Bu öğretmenin ek ders ücretleriyle birlikte maaşı TL cinsinden bakıldığında 2.049 TL, dolar cinsinden bakıldığında ise 1.129 $ olmaktadır. Yıllık dolar cinsinden hesap edecek olursak da ham maaşı 10.524$, ek dersli maaşı ise 13.548$ tutmaktadır. Bu rakamlara bakıldığında Bakan Dinçer’in ifade ettiği rakamların neredeyse yarısı kadar olduğu görülecektir. Doların günden güne değiştiği günümüzde 2009 yılının verilerine bakarak öğretmenlerimizin az çalıştığını belirtmek yanlış ve üzücüdür. Bu tür veriler açıklanırken günümüz kuru üzerinden hesaplanarak verilmesi -en azından doğru bilgi verme adına- çok önemlidir. Bakanlık, eğitimde verimi artırma adına değişiklikler yaptığı bir dönemde eğitimin en önemli unsuru olan öğretmenlerin moral ve motivasyonunu bozacak söylemlerden uzak durmalı ve eğitim çalışanlarıyla ilgili iletişimin dilini yakalamalı; yüzünü de artık eğitimcilere dönmelidir.