4+4+4 zorunlu eğitime geçişi sağlayan düzenleme cumhurbaşkanının onayıyla beraber artık eğitim hayatına tamamıyla girdi.Bu sistemi savunanlar veya karşı çıkanlar var.Tabiki böyle zıt düşünceler olacak,olmalıda.Herşeye rağmen tartışmalar monolog konuşma gibi olsa da hükümetimiz için, eksisiyle artısıyla yasa çıktı.
Biraz da çocukların gözünden bakmak gerekti bu düzenlemeyi yaparken,bunu yapabilmek içinde gelişim psikolojisi ve eğitim psikolojisi bilmek gerekliydi,tabi en önemlisi empati yapmak ve çocukluk günlerini hatırlamak gerekirdi.Yani eğitim çıkışlı olanlar,eğitimi bilimsel olarak almış kişiler bunu rahatlıkla yapabilirdi ,bir işletmecinin veya fen edebiyat mezununun bunları yapması çok zordur.Bakanımızın ve yardımcılarının gözden kaçırdığı noktayı aslında herkes söyledi" 60 aylık çocuğun ilkokul 1. sınıfta yapamıyacağını "yine de bu şekliyle kabul edildi 4+4+4 düzenlemesi.Gelişimsel olarak 60 aylık çocuk kalem tutmaya,ince kas hareketlerini yapmaya hazır değildir.Niye zorluyoruz ki o yaştaki çocuğu?isteğe bağlı diyorlar, zorunluluk 72 aya kadar diyorlar...evet ama bu 60 aya kadar kesinlikle düşecektir.
Veli diğer çocuklara bakıp ta karar verir her zaman,hani derler ya mahalle baskısı diye işte veli mantığı içten içe mahalle baskısına maruz kalır.Komşusunun çocuğu,akrabasının çocuğu 60 ay iken başlar ilkokul 1. sınıfa,böyle olunca bizim veli durur mu?hemen mahalledeki okulun müdürün kapısına dayanır ve "benim çocuğumun kaydını yaptırmaya geldim"der.Tabi bu arada çocuğa soran yoktur acaba hazır mı okula başlamaya,ya da yapabilecek midir?Mantık belli 'onun çocuğu başladı benim çocuğumda başlamalı'.Doğal olarak okula da başlayacaktır çocuk istese de istemese de çünkü yasa belli "60 AY".Ha bu arada çocuk yaşıtlarına göre her nekadar iri cüsseli olsa da hazırbulunuşluğu iyi olacağı anlamına gelemez yani tipine bakıp da bu çocuk ilkokul 1. sınıf olabilir denemez.
Şimdi biraz da çocuğun yaşayabileceği durumlara bakalım.
Bu 60 aylık çocuk(5 yaş)yukarıda söylediğim gibi kasları tam gelişmediği için kalemi tutamıyacak ve bu muhtemelen o yaşdaki tüm çocukların başına gelecek.Zihinsel olarak da o yaşdaki çocuk yeterli değildir 1. sınıf kazanımlarını kazanmaya eğer yeterliyse eğitim camiasının tanıdığı ünlü PİAGET yanlış söylemiş olur ,tüm dünya eğitim anlayışı yanlış bir zeminde dememiz gerekir ozaman çünkü bunu tüm dünya eğitim camiası biliyor ve temellerini buna göre kurmuştur.Tabi olanaksız çünkü o yaşdaki çocuk kesinlikle ilköğretim 1. sınıfa hazır değildir.Hazır olmadığı için de 1. sınıf kazanımlarının hiç birini kazanamıyacak(her bir kazanım diğer kazanımlar kazanıldıkça oluşur).Daha çocuk kalem tutamıyacak ki diğer kazanımları nasıl kazansın.Her kalemi eline aldığında yazamıyacak ve bu şekilde hep başarısızlılkla sonuçlanan deneyimleri sonucunda artık çocuk "öğrenilmiş çaresizlik"yaşayacak.yani yapabilecek yaşa geldiğinde bile o kalemi eline almayı istemeyecektir.Harfleri öğrenmeyi istemeyecektir ,okumayı red edecektir .Kim hep başarısızlık yaşadığı ortamda bulunmak isteyecek ki bu çocukta okulda durmak istesin?Bu arada kalem tutamadığı için harfleri öğrenemediği için kendi içine bile kapanacak sosyal çevresi tarafından gururunu incitecek laflara maruz kalacak"falancanın çocuğu harfleri öğrendi sen ise hala kalemi bile tutamıyorsun".Eee bunlar her devirde her çocuğun başına gelmiştir bu şekliyle gelecektir de.Çocuk peki gerçekten yeteneksiz mi,başarısız mı?İkisi de değil o çocuğun bir suçu yok ki çocuğa emeklemeden koşmayı öğretiyor çünkü sistem ,nasıl yapabilsinki?60 aylık çocuk bunlardan ötürü okuldan soğuduğu için zorla da olsa okula gelir fakat kendini derslerine veremiyeceği için okulu zamanında iyi yada kötü bitirmeye bakacaktır.Şimdi aklıma şu geliyor ,ya bu çocuk gelişimsel olarak normal yaşta(7 yaş)başlasaydı hem okulu sevmek hemde okula alışabilmek adına okul öncesine gidip de ilköğretim 1. sınıfına başlasaydı acaba ne olurdu,Bence çocuk en başında çaresizlik yaşamıyacak başarı duygusu ile hareket edip tüm kazanımları isteyerek ve aşkla-şevkle kazanacaktı hemde çevresindeki olumsuz sözlere bakışlara maruz kalmadan "aferin çocuğum,ne kadar da güzel yapmışsın..."gibi pekiştireçler ile daha da okulu sevecekti.Böylelikle eğitimin uzak hedeflerine uygun bir şekilde iyi bir vatandaş olarak devletine yararlı,üreten bir vatandaş olacaktı ama bu şekliyle bir enkaz gibi bir iş yapamayan işsiz hayattan soğumuş bir birey olarak hayatını sürdürmek zorunda kalacaktır.
Bu durum beni çok üzüyor ve balık baştan kokar deyip şunu eklemek istiyorum : "Çocuklarımıza yazık etmeyelim"gelişimsel dönemlerine göre okullara gönderelim ve inşallah düzenlemenin bu tarafını hükümet düzeltir.Zararın neresinden dönülürse kardır.
SEDAT DEGER
mebpersonel.com