Polis Akademisi Başkanlığınca yapılan bir araştırmada, çeyrek asırdır teröre karşı mücadele verilen Türkiye'de, liselerde okutulan ders kitaplarında terörle ilgili ya da teröre kaynaklık eden fitne, anarşi ve kargaşa gibi konulara yer verilmediğine dikkat çekildi.
Polis Akademisi Başkanlığı Güvenlik Bilimleri Enstitüsünde Doç. Dr. İsmail Diçer Güneş'in danışmanlığında Fatih Sezgin tarafından yüksek lisans tezi olarak hazırlanan çalışma kapsamında, liselerde okutulan ders kitaplarının içeriği terör konusu açısından incelendi.
Buna göre, ortaöğretimde alanı ve okulu ne olursa olsun her Türk öğrencisinin almak zorunda olduğu iki ders bulunuyor. Her öğrenci lisede milli güvenlik bilgisi dersi ile din kültürü ve ahlak bilgisi dersi alıyor.
Talim ve Terbiye Kurulunun 31.03.2005 tarih ve 16 sayılı kararı ile kabul edilen din kültürü ve ahlak bilgisi dersi öğretim programı genel amaçlar, temel beceriler, öğrenme alanları, kazanımlar, etkinlik örnekleri ve açıklamalardan oluşuyor. Bu dersin müfredatında, terörle ilgili herhangi bir konu ya da teröre bir nevi kaynaklık eden fitne, anarşi, kargaşa gibi konulardan hiç birisinin konu edilmediği belirlendi.
Milli Eğitim Bakanlığı tarafından basılan ve bütün ortaöğretim kurumlarında okutulan Lise Milli Güvenlik Bilgisi ders kitabında toplam 4 bölüm ve 11 konu yer alıyor. Bu ders kitabı, ''Milli Güvenlik ve Milli Güvenlik Stratejimiz'', ikinci bölüm ''Milli Güvenliği Sağlayan Teşkilatlar'', üçüncü bölüm ''Atatürkçülük, Atatürk ilkeleri-Milli birlik ve beraberlik'', dördüncü bölüm de ''Türkiye'nin konumu ve Türkiye'ye yönelik tehditler, çevre ülkeler ve uluslararası kuruluşlarla ilişkiler'' bölümlerinden oluşuyor.
Milli Güvenlik Bilgisi dersi kitabında terör konusu sadece dokuzuncu konuda geçiyor. Türkiye'ye yönelik tehditler başlığı altında önce genel bilgi verilirken, ardında da yıkıcı faaliyetler anlatılıyor. Yıkıcı faaliyetlerin anlatıldığı parçada yer alan ''Türkiye'nin jeopolitiği, uluslararası politika içerisindeki yeri ve konumu, gelişen ekonomisine bağlı olarak hızla gelişen sosyal, kültürel özellikleri itibari ile her dönemde yıkıcı faaliyetlerin boy hedefi olmuş ve ideolojik yayılmacılığın saldırısı ile karşı karşıya kalmıştır'' ifadeleri dış destekli terörün sebebini izah ediş tarzı açısından dikkat çekiyor.
Devamında bölücü faaliyetler anlatılırken, bu faaliyetlerin geçmişinin bundan iki yüzyıl kadar önceye dayandığı ve bölücü faaliyetler olarak nitelenen eylemlerin emperyalist güçlerin Ortadoğu üzerindeki emellerinin bir uzantısı olduğuna işaret ediliyor.
-Terör Örgütü PKK ile ilgili bölüm-
Milli Güvenlik Bilgisi kitabında, kısa tarihi arka plan anlatıldıktan sonra PKK terör örgütünün de kuruluş tarihi ve yaptığı eylemlere yer veriliyor. Terör örgütü PKK'dan ''Türkiye'ye yönelik tehditler'' isimli konuda yıkıcı ve bölücü faaliyetler adı altında sadece kronolojik bir sıra ile verilen ekonomik ve sosyal zararlar olarak bahsediliyor.
PKK terör örgütünün anlatıldığı sayfa 139'da yer alan ''Terör örgütü, bu amaç çerçevesinde Şubat 1999'a kadar giriştiği mücadelede...'' ifadeleri, PKK terör örgütü faaliyetlerinin Şubat 1999'da sona ermiş gibi anlaşılıyor. Oysaki bu dersi alan öğrenciler, medya aracılığıyla hemen hemen her gün PKK'nın yeni eylemlerini öğreniyorlar.
Terör konusu ayrıca lise 10. sınıf coğrafya dersi kitabında da göçün sebepleri olarak bir madde halinde geçiyor.
Sosyoloji dersi kitabında da terör konusuna yer verilmiyor.
Araştırmanın makalesinde, kimlik ve kişilik oluşumunun en yoğun olarak yaşandığı lisede, bireyler terörü sadece bahsi geçen yalın bir şekilde algıladığı belirtiliyor.
Araştırmalardan ve pişman olmuş terör örgütü mensuplarının ifadelerinden de anlaşıldığı gibi terör örgütlerinin hedef kitlesinin gençler olduğu ve terör örgütlerinin halen Türk gençleri arasında kendi saflarına katacak eleman bulabildiğine dikkat çekiliyor.
Gençlik dönemi olarak ifade edilen yılların ortalama 15-18 yaş aralığına tekabül ettiği, bu yaşların da ergenlik dönemi ve lise yıllarını kapsadığı vurgulanırken, ileride kemikleşen bir yapıya bürünen kişilik ve kimlik kavramlarının söz konusu dönemde şekillendiğine işaret ediliyor. Bu dönem, eğer sağlıklı bir şekilde atlatılmazsa ileride telafisi mümkün olmayan problemlerle karşılaşmanın kaçınılmaz olacağı vurgulanıyor.
Turgut Özal Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Şafak, konuyla ilgili AA muhabirine yaptığı açıklamada, çağın realiteleri ve terörizmin doğası gereği terörle mücadelenin yeni bir boyut kazandığını, gelinen bu son noktada terörle mücadelenin sadece güvenlik güçlerinin görevi olmadığının anlaşıldığını belirtti.
Türkiye'nin, terörle yaşamasını kısmi olarak öğrenmesine rağmen özellikle okullarda terörizmin ne olduğuna dair herhangi bir bilgiye yer verilmemesinin izahı olamayacağını ifade eden Şafak, ''Verilen bilgiler ise sadece öğretmenin inisiyatifine bırakılmış durumdadır. Oysaki ders müfredatlarına yapılacak küçük değişikliklerle terör ve terörün sosyal hayatta açtığı ekonomik, sosyal ve psikolojik sorunlar, lise öğrencilerine çok rahat anlatılabilir'' dedi.
-''Terör konusu anlatılmalı''-
İnsanların birbirleriyle olan sosyal ilişkilerini düzenleyen unsurlar arasında din ve eğitimin büyük önem arz ettiğini vurgulayan Şafak, şöyle devam etti:
''Din, insan ve toplum hayatına yön veren, toplum halinde yaşayan bireylerin birbirlerini anlayabilmelerini kolaylaştıran ve kulun Allah ile ilişkisini düzenleyen bir araçtır. Eğitim de bir anlamıyla, insanın doğuştan sahip olduğu yeteneklerinin geliştirilmesi ve bireylere birlikte yaşadığı toplumla uyum halinde yaşayabilme kabiliyetinin kazandırılmasıdır. Bu nedenle, insanın toplumla uyumunu sağlamada, barış, hoşgörü ve adaletin hüküm sürdüğü bir sosyal ortamın oluşturulmasında en önemli unsurlardan birinin din eğitimi olduğu bilinen bir gerçektir. Çünkü din, uygun yöntemlerle öğretilip doğru olarak anlatıldığı dönemlerde toplum halinde yaşayan insanları kaynaştırmayı gerçekleştirmiş, barışın, birlik ve beraberliğin teminatı haline geldiği görülmüştür.''
Şafak, ülkemizde yaşayan vatandaşların büyük çoğunluğunun İslam dinine inandığını, bu dinin insan hayatına zarar verecek tüm eylemleri yasakladığını hatırlatarak, ''Bu nedenle, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinde terör ve terörizm konusunun öğrencilerin iç dünyalarına hitap edecek bir şekilde anlatılması büyük önem arz ediyor'' dedi.
Hazreti Muhammed'in veda haccındaki, ''Bugün, bu ay, bu belde nasıl kutsal ve masum ise canlarınız, mallarınız ve ırzlarınız öylesine masumdur'' ifadelerini anımsatan Şafak, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Allah katında en değerli varlık insandır. Kur'an-ı Kerim'de bir insanı haksız yere öldürmek bütün insanlığı öldürmekle bir tutulmuştur. Müslüman, tüm yaratılanlara faydası olan insandır. Kimsenin malına, canına ve temel haklarına dokunamaz. Kendini savunmanın dışında kan akıtılmasına razı olamaz. İslam'a göre bir insanı öldüren bütün insanlığı öldürmüş gibi günah işlemiş olur ve ahirette cehenneme gider.''
Kur'an-ı Kerim'den konuyla ilgili başka örnekler sunan Şafak, ''Sakın zanna yer vermeyin. Zira zan sözlerin en yalanıdır. Tecessüs etmeyin, haber araştırmayın, rekabet etmeyin, hasetleşmeyin, birbirinize buğz etmeyin, birbirinize sırt çevirmeyin. Ey Allah'ın kulları, Allah'ın emrettiği şekilde kardeş olun. Müslüman Müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez. Onu mahrum bırakmaz. Onu aşağılamaz. Kişiye kötülük olarak, Müslüman kardeşini hakir görmesi yeterlidir. Her Müslümanın canı, malı, kanı ve ırzı diğer Müslümanlara haramdır. Allah sizin suret ve kalıplarınıza bakmaz, fakat kalplerinize ve amellerinize bakar. Sakın ha, birinizin satışı üzerine satış yapmayın. Ey Allah'ın kulları kardeş olun. Bir Müslümanın kardeşine üç günden fazla küsmesi helal olmaz'' mealindeki ayetlerin iyi bilinmesi gerektiğini ifade etti.
Bu konuların, anlatılması durumunda lise öğrencilerinin teröre bakışının değişeceğine inandığını dile getiren Şafak, ''İslam'ın teröre olan bakışı, öğrencilere öğretilmesi durumunda onlara ileriki yıllarında rehberlik edecektir'' diye konuştu.
Prof. Dr. Şafak, lisede ayrıca edebiyat dersinde örnek metinlerde terör konusunun işlenmesi gerektiğini sözlerine ekledi.
Anadolu Ajansı