"Milli Eğitim Bakanlığı, son aylarda ilginç projelere imza atıyor. Hemen hepsi de maceraya dönüşebilecek ham projeler. Kiminin uygulanabilirliği yok kimi de daha önce defalarca denendi. Bazıları da var ki, dünyada eşi, benzeri yok. "

Önceki yıllar bir yana, 10 yıllık Ak Parti iktidarı döneminde pek çok proje ortaya kondu ve hemen hepsi de yine aynı iktidarın diğer bakanları tarafından çöpe atıldı.
Müneccim olmaya hiç gerek yok, şu anda yapılmaya çalışılan projelerin hemen hiçbirisi de kalıcı olmayacak. Hatta aynı bakan ya da aynı iktidarın bundan sonra gelecek bakanları tarafından, ya uygulamadan kaldırılacak ya da yerden yere vurulacak.
Fazla uzağa gitmeye gerek yok, Bakan Dinçer’in geldiğinden beri eleştire eleştire bitiremediği sistemin mimarı, yeni kendi arkadaşlarıydı.
Şimdi şu soruyu sormak gerekiyor:
Milli Eğitim Bakanlığı, siyasilerin olgunlaşma makamı mı? Yaz boz tahtası mı? Öğrenci ve öğretmenler de sistemin kobayları mı?
Birileri mutlaka bu soruya cevap vermeli...
Sandıktan çıktık, istediğimizi yaparız yaklaşımı, diğer alanlarda elbette geçerli ama söz konusu olan öğrenci, öğretmen ve veliler olduğunda, bu kadar rahat olmamak gerekir. Çünkü eğitimde açılan yaralar, kayıp nesillere neden olur ki, buna da hiç kimsenin hakkı olmamalı...

MEB kendiyle çelişiyor
Milli Eğitim Bakanı Dinçer, 10 yılda yapılamayanları, bir yıla sığdırmaya çalışıyor. Neredeyse hemen her hafta yeni bir proje açıklıyor ve her biri, bir öncekini gölgede bırakıyor.
FATİH Projesi, güya Cumhuriyet Tarihinin en büyük projesiydi. Öyle lanse edildi ve gerçekten de çok önemli bir proje. Ama bir süre sonra hatırlayan olursa şaşarım, çünkü unutturulmak için her türlü yol deneniyor.
Oysa bu dönem de sadece ve sadece FATİH projesi hayata geçirilmiş olsaydı, yeter de artardı...
Hemen her konuda öylesine hızlı projeler ortaya atılıyor ki, birbiriyle çeliştiğinin bile farkına varılmıyor.
Örneğin üniversiteye girişte, katsayılardan sonra, okul başarı puanı tümüyle kaldırılıyor. Tek kriter sınavdaki başarı olsun isteniyor. Ama anadolu liselerine girişte tam aksi yönde hareket ediliyor. Orada da sınavlar kaldırılarak okul başarı puanıyla öğrenci alınacağı söyleniyor.
Niye öyle, niye böyle? Mantıklı bir gerekçesi de yok!..
Kaldı ki Türkiye gibi sağlıklı bir ölçme değerlendirme sisteminin yani doğru düzgün bir not verme sisteminin olmadığı ülkelerde, okul içi başarıya dayalı bir giriş sistemi uygulayamazsınız. Uygulanırsa da sonuç tam bir fiyasko olur.
Hatırlanacağı gibi bir süre önce, anadolu liselerine rakip olsun diye süper liseler kuruldu. Anadolu liseleri yabancı dille, onlar da Türkçe eğitim yapacak ama yabancı dili de en iyi şekilde öğreteceklerdi.
Öğrencileri yarış atı haline getirmemek için de ilköğretim diploma notuna göre öğrenci aldılar. İlk yıllarda 100 öğrenciden en fazla üç, beş tanesi 5 üzerinden 5 ortalama ile gelirken, 5 yıl sonra başvuran öğrencilerin tamamı 5 üzerinde 5 ortalamayla gelmeye başladı ve aralarından kurayla öğrenci alındı.
Yani hemen her okul, bizden daha fazla öğrenci süper liseye gitsin diye şişirilmiş puanlar verdi ve sonuç tam bir fiyasko oldu. Zaten bir süre sonra da bu okullar hepten kaldırıldı.
MEB sanki hiç bu tecrübeyi yaşamamış gibi aynı uygulamaya bir kez daha göz kırpıyor. Hadi Bakan Bey, yardımcısı ve müsteşarı, bu konuların çok uzağında olduğu için hatırlamayabilir ama ya bürokratlara ne demeli!..

SBS de kalkıyormuş!
5 yıl kadar önce, anadolu liselerine Orta Öğretim Kurumları Sınavı (OKS) ile öğrenci alınıyordu. Dönemin bakanı, bu sınavı kaldırıyorum dedi ve yerine 6, 7 ve 8’lere yönelik üç SBS getirdi. Yani bir sınav gitti üç sınav geldi, daha sonra bu sistem saçma bulunarak teke indirildi. Şimdi o tek sınav da kaldırılıyormuş, bakalım yerine kaç sınav gelecek?..
Bu arada böylesi köklü sistemler, akşam karar alınıp, sabah değişmez. Pek çok veli ve öğrenci haklı olarak feryat ediyor. “Yıllardır SBS’ye hazırlandık, gelecek yılın dershane parasını da peşin verdik, ne olacak halimiz?” diyor. Haksızlar mı?..
Özetin özeti: Eğitim sistemi A’dan Z’ye kesinlikle değişmeli. Ama yolu ve yöntemi bu olmamalı. İktidar alkışlanması gereken noktada, eleştiri yağmuruna tutuluyorsa, biraz da kendini sorgulamalı!..
ABBAS GÜÇLÜ