Yaz tatilinin son günlerini yaşadığımız bu günlerde, eğitim kamuoyu sınıf öğretmenlerinin tayin ve norm durumlarını tartışmaya devam ediyor. Sınıf öğretmenlerinin norm kadro problemine, iller arası ve özür grubu yer değiştirmelerinde sınırlanan il tercihleri problemi de eklenmiş oldu.
Her yıl okullar açılırken, öğrencilerine kavuşacak olmanın heyecanını yaşayan sınıf
öğretmenleri, bu öğretim yılına, gelecekleri ile ilgili belirsizlikler içinde, moralsiz başlayacaklar.
Eğitimciler olarak, geçen öğretim yılında yaşanan; öğretmenlere yapılan haksız eleştirileri, şubat ayında engellenen öğrenim ve sağlık özrü tayinlerini, ek ödemedeki unutulmuşluğu geride bırakarak yeni öğretim yılına yeni bir başlangıç yapma umudu içindeyken, daha ağır şartlarla yeni eğitim yılına gireceğiz.
Sınıf öğretmenleri için yeni eğitim sisteminin getirdiği olumsuzluklar, bütün çözüm önerilerine rağmen bir türlü çözüme kavuşturulamıyor. Problemin çözümü için, eğitim sisteminin her kademesindeki yöneticilerin yapabileceği çok şey varken herkes bir başkasından çözüm bekliyor.
Bütün yaz tatili böyle geçti ve şimdi zaman iyice daraldı. Bakanlık rutin yer değiştirme takvimini işletiyor, iller ilçelerden medet umuyor, ilçeler okul dönüşümleri ile uğraşırken öğretmenleri unutuyor. Asıl kilit noktada okul idareleri duruyor. Okulların kapasitelerini; ikili öğretime geçerek, yeni sınıflar oluşturarak, mevcut sınıfları bölerek artırmak mümkünken, bazı okullarda bu çalışmalar yapılmıyor. Biraz fedakârlığı göze alarak daha etkin çözümler üretilmelidir. Bu konuda İlçe Milli Eğitim Müdürlükleri daha etkin önlemler almalıdır.
Bugün öğretmenler, iller arasındaki farklı uygulamaları anlamakta zorluk çekiyor. Bazı iller, il içi tayinlerden önce, bütün çalışmasını zamanında yaparak, norm fazlası öğretmenlerini,
yönetmeliklerin kendilerine verdiği, “norm fazlası öğretmenleri herhangi bir atama takvimine bağlı olmadan atayabilme” hakkını kullanarak ihtiyacı olan okullara yerleştirirken, bazı illerde hiçbir çalışma yapmadan bakanlığın atama takviminin sonu bekleniyor. Her aşamasında başka bir boyut kazanan bu durum iyi yönetilemiyor. Çözüm olarak önerilen bazı uygulamalar, problemin tamamını ortadan kaldırmıyor. Örneğin, daha önce benim de önerdiğim, il içi sıraların yeniden işletilmesi, sadece norm fazlası öğretmenleri değil, sıra isteyen bütün öğretmenleri kapsayacaktır. Burada öncelik hiç sınıfı
olmayan, norm fazlası öğretmenlere verilmelidir.
Norm fazlası sınıf öğretmenleri konusunda en büyük sıkıntının yaşanacağı İstanbul da, yaz
tatilini bekleyerek geçirdi. Yapılması düşünülen, bakanlığın yer değiştirme takviminin sonunda boş kalan kadrolara, norm fazlası öğretmenlerin dilekçelerini alarak veya re’sen atama yaparak getirilecek çözüm, çok büyük mağduriyetler doğuracaktır. Birbiriyle ilişkilendirilerek dönüştürülen iki okul arasında, karşılıklı sınıf öğretmeni-branş öğretmeni aktarımı çok yerinde bir uygulama olacakken bu yapılmamış ve bu şekilde oluşan boş kadrolar, diğer atamalara yani herkese açılmıştır. Bu aşamada acilen yapılması gereken, bakanlığın atama takviminin sonucunda mevcut durum hızlıca tespit edilmelidir. Kesin kaydı yapılan birinci sınıf öğrenci sayılarına göre normlar yeniden güncellenmelidir.
Okulların kapasiteleri, ilçe milli eğitim müdürlükleri tarafından yeniden değerlendirilerek, her ilçenorm fazlası öğretmenine kendi içinde çözüm üretmelidir. Bu mümkün olan bir öneridir. Oluşturulan kadrolara, norm fazlası öğretmenler kendileri kabul etmedikçe re’sen atanmamalı, görevlendirme yapılmalıdır. Çünkü norm fazlası durumu bir yıl sonra ortadan kalkabilecektir.
Eğitim dünyamızı karıştıran, bütün bu olup bitenlere sebep olan bakanlığın uygulamaları ile ilgili defalarca yazı yazdık, eleştiriler yönelttik, öneriler sunduk. Artık eleştirmek içimden gelmiyor. Her gün mağdur olmuş onlarca öğretmen arkadaşımızın derdine ortak oluyoruz. Biz yine de bıkmadan usanmadan söylemeye devam edelim: “Ey Bakanlığımız! Aile bütünlüğü anayasal bir haktır, iller arasındaki öğretmen dağılımına bakarak bu hakkı yok sayamazsınız, bunun başka çözüm yolları da vardır, sınıf öğretmenlerine ve diğer öğretmenlere tüm illeri açmalısınız. Norm fazlası olan sınıf öğretmenlerine, yan alanları da dahil branş değişikliğini açmalısınız, çözüm üretmelisiniz.”
Yeni eğitim sisteminin getirdiği olumsuzlukları ne zaman dile getirsek, hemen buna siz
sebep oldunuz feryatlarıyla karşılaşıyoruz. Şu unutulmasın ki, çok iyi bir fikir, çok kötü bir
uygulayıcının elinde işkenceye dönüşebilir. Bakanlığın, orijinal hali sendikamıza ait olan bu sistemi hayata geçirirken, sendikamızla olan diyalogunu, geçen öğretim yılını takip eden eğitimciler çok iyi bilir. Ortaokullara Kur’an ve Siyer dersi getiren, İmam Hatip Ortaokullarını açan, Milli Güvenlik Dersini kaldıran, bayram kutlamalarındaki işkenceye son veren Sayın bakan; “ Diğerleri beni eleştiriyor anladım ancak Eğitim Bir Sen neden eleştiriyor.” diye düşünme zahmetinde bile bulunmamıştır. Buna cevabı: “Görevlendirmeleri iptal ettim onun için kızıyorlar.” diyorsa bu artık eskimiş bir argümandır.
Burada eğitim kamuoyu, yeni uygulamaların olumlu puanını bakanlığa layık görürken, çıkan faturayı sendikamıza kesmemesi gerekmektedir. Bizim hangi tarafta durduğumuz çok açık ve nettir. Her zaman doğrunun ve mağdurun yanında yer almak bizim varlık sebebimizdir.
Biz diyoruz ki; öğretmenler mağdur edilmeden de eğitim sistemi kesintili hale getirilebilir,
seçmeli Kur’anı Kerim ve Siyer dersleri çizelgeye eklenebilir, İmam Hatip Liselerinin Orta kısımları açılabilir, bayram kutlamalarına yeni düzen getirilebilir, milli güvenlik dersi kaldırılabilirdi. Bunları yıllardır söyleyen yine biziz. Ancak bu gerginliğin kime faydası var? Herkesle kavga ederek nereye varabilirsiniz?
Yeni öğretim yılının başlangıcı, eğitim camiasına huzur getirmek için yeni bir şans olabilir.
Milli Eğitim Bakanının değil hükümetin atacağı bir iki adım, bütün eğitimcilerin, yeni eğitim sistemini benimsemesini sağlayabilir. Buna bütün eğitimcilerin çok ihtiyacı var. Geçen yıl yaşanan ve derinleşerek devam eden kırgınlığa, gerginliğe son verilmelidir. Öğretmenler, kendini değerli hissetmedikçe hiçbir sistemin kanun zoruyla başarılı olma şansı yoktur. Bu hamaset değil bizim millet olarak en büyük özelliğimizdir. Yeniden bahar havasına kavuşmamız için:
• Eşleri birbirinden ayırmayacak bir yol bulunmalıdır.
• Norm fazlası öğretmenler, önerilen onlarca çözümle acilen rahatlatılmalıdır.
• Bakanlığımız, kendi personeline değil, sağlık bakanlığının personeline güvenen
görüntüsünden vazgeçerek, küçücük çocuğunu okula göndermek istemeyen ailelere rapor zulmü çektirmekten, yönetmeliği hemen değiştirerek vazgeçmelidir.
• Öğretmenlere, öğretim yılının başında vereceği eğitim yardımını artırarak, geçen yıl oluşan kaybı telafi ederek öğretmenlerle barışmanın yolunu açmalıdır.
•Kısacası, artık sadece işimizi yapmak istiyoruz, önceden olduğu gibi…
Talat YAVUZ
Eğitim Bir Sen İstanbul 4 No’lu Şube Başkanı