Türkiye Cumhuriyeti Devleti hukuk devletidir. İdari işlemler Hukuk kuralları çerçevesinde yürütülür. En temel hukuk normumuz Anayasamızdır. Hukuk sistemimizde oturmuş Normlar hiyerarşisi vardır. Bu hiyerarşiye göre Anayasamızdan sonra kanunlar, tüzükler ve yönetmelikler gelir. Diğer mevzuatlar ya da düzenlemeler bu hiyerarşinin altındadır. Hiyerarşiye aykırı hareket edilemez. Örneğin kanuna aykırı yönetmelik ya da yönetmeliğe aykırı kılavuz, genelge ya da emir yayımlanamaz, uygulanamaz…
Bunu birçok kamu çalışanı bildiği halde bizi yöneten, bakanlıkları idare eden üst düzey yöneticilerin bilmediklerini düşünmek tabii ki mümkün değildir.
Bunu bildikleri halde uygulamada yanlış yapmanın gerekçesi ne olabilir bilmiyoruz...
Hemen konuya girelim.
Daha önce de bu konuyu ele aldık ve bu sorunla karşılaşılacağını söyledik fakat yine bildik durumlarla karşı karşıyayız…
06.05.2010 tarihinde Öğretmenlerin Atama ve Yerdeğiştirme YÖNETMELİĞİ yayımlandı. Akabinde yönetmeliğe uymayan bir şekilde BASIN AÇIKLAMASI yayımlandı ve bu açıklama ile il içi il dışı yer değiştirmeler düzenlendi. Bu ana kadar normlar hiyerarşisine aykırı iş yapılıyor diye biz hariç birçok kesimin sesi çıkmadı konu öğretmenlerin lehine diye…
Şimdi gelelim yaşanacak yeni sorunlara, hukuksuzluklara:
Bakanlık BASIN AÇIKLAMASINDAN sonra bu açıklamaya uygun olarak önce il içi yerdeğiştirme KILAVUZUNU yayımladı. Akabinde Özür grubu yerdeğiştirme KILAVUZUNU…
Önce YÖNETMELİĞİN bir maddesini ele alalım: “MADDE 45 – (1) Özür durumuna bağlı yer değiştirmelerde, öğretmenlerin özür gereklerinin karşılanabilmesi bakımından öğretmen ihtiyacı bulunan eğitim kurumlarının tamamı il millî eğitim müdürlüklerince elektronik başvuru sayfasına yansıtılır.”
Şimdi il içi yer değiştirme KILAVUZUNDAN bir hüküm ele alalım: “Eğitim kurumları bazında oluşturulan sıraların belirlenerek yansıtılmasından sonra, hiçbir atama döneminde ve atama biçiminden bu kurumlara atama yapılamayacak ve yeniden sıra da oluşturulmayacaktır.” (sıralı okullar kastedilmektedir.)
Şimdi de Özür grubu yerdeğiştirme KILAVUZUNDAN bir hüküm alalım: “Alanlar bazında tercih edilebilecek eğitim kurumları, 26/07/2010 tarihinden itibaren elektronik başvuru ekranlarında, listesi ise https://personel.meb.gov.tr adresinde görülebilecektir.” (Gördüğünüz gibi tamamı değil)
Şimdi bu üç düzenlemenin sonuçlarına bakalım.
Bakanlık diyor ki ben öğretmenleri il içi sıraya sokacağım sıraya girilen okullara hiçbir suretle atama yapmayacağım. Yani özür grubu ataması da yapmayacağım diyor.
Oysa ki yönetmeliğin 45.maddesi özür grubunda açık bulunan tüm okulların sisteme yansıtılacağını, öğretmenlere açılacağını söylüyor. Yani yönetmeliğe tamamen aykırı bir düzenleme ile karşı karşıyayız.
İl içi sıraların oluşturulması hükmü de yönetmeliğin hiçbir maddesinde bulunmadığından ikinci kez yanlışlık söz konusu.
Bu durumda il içi ilk grup sıralar çalıştırıldıktan sonra açık kalan norm kadrolar duyurulmayacak ve öğretmenler engellenecektir. Aynı öğretmenden dolayı hem görev yaptığı yer dolu görünecek hem de sıraya girdiği okul…
Şimdi bir örnekle açıklayayım:
A okulunda hiç sınıf öğretmenliği açığı bulunmasın. Bu okulu çok isteyen 100 öğretmen bu okulda belki açık oluşur diye sıraya girsin…
İlk grup sıra çalıştırması yapıldığında A okulundan bir sınıf öğretmeni kendi isteğiyle B okuluna gitsin.
Şimdi bu A okulunda bir kadro boşaldı ve sıralar ikinci kez çalıştırılsın diye boş bekliyor…
İlk sıra çalıştırmasından sonra A okulunda bir kadro açılmıştır. İlk sıra çalıştırmasından sonra özür grubu yer değiştirme yapılacaktır. Bu durumda özür grubu isteyen öğretmene o anda boş olan A okulunda oluşan açık görülmeyeceği gibi sıraya giren 100 öğretmenden boşalacak kadro da açık görülmeyecektir.
Yani özür grubu yer değiştirecek öğretmene yönetmelikle verilen önemli bir hak gasp edilmiş olacak şansı katlanarak azaltılacaktır.
Buradan yüksek puana sahip sıra tayinine tabii olan öğretmenin hakkının gasp edilmesini savunduğumuz anlaşılmamalıdır.
Mevzuata olduğu kadar genel kaidelere de aykırı bir planlamanın yaratacağı sorunlara dikkat çekmek istiyoruz.
Kılavuzlardaki yanlışlıklar bunlarla da sınırlı değildir.
Örneğin;
Özür grubu yer değiştirebilmek için konulan 31 Ağustos itibari ile Adaylığı kaldırılan ya da kaldırılacak olan ifadesine göre geçen yıl (2009) da atanan öğretmenleri mağdur edecektir. Çünkü defalarca söylediğimiz gibi 2009’da atamalar 14 EYLÜL’de yapılmıştır. Biz 15 Eylül’ü dahi kabul etmezken tarihin 31 Ağustos’a çekilmesi ne anlam ifade etmektedir?
Bunun anlamı: “eşinizden, çocuğunuzdan ayrı kalmaya devam edin, hasta yakınınızın yanına gitmeseniz de olur” şeklindedir.
Özür grubu Klavuzunun; “Millî Eğitim Bakanlığı Öğretmenlerinin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinin 14 ve 15’inci maddesinde belirtilen açıktan ve kurumlar arası yeniden atama ile açıktan ilk atama, kurum içi ve kurumlar arası ilk atama kapsamında öğretmenliğe atananların, özür durumundan yer değiştirme isteğinde bulunabilmesi için son olarak atandıkları ilde 31 Ağustos 2010 tarihi itibarıyla en az bir yıl süreyle görev yapmış olmaları gerekmektedir.”
Hükmü yönetmeliğe uygun olsa da Danıştay kararına aykırıdır.
Bunlar ilk etapta aklımıza gelenler…
Çözüm yoluna gelince:.
Her zaman eleştirmek kolaydır çözüm bulalım denilir. Biz her defasında çözüm yollarına da katkı sağlamaya çalıştık. Süreç içinde yaptığımız uyarılar dahi çözüme katkı sağlayacak nitelikte idi. Gelinen noktada her şey o kadar iç içe girmektedir ki içinden çıkılması güçleşmektedir.
Çözüm bulabilmek için hangi cepheden baktığınız önemlidir ama inanın hak kayıplarını minimize edecek çözümler vardır.
Çözümün asıl noktası hukuk devleti ilkesine uygun davranmak, bile bile yönetmeliğe aykırı alt normlar oluşturmamaktan geçmektedir.
Özür grubu isteyecek öğretmenlere bir tavsiye;
Özür grubu atamalardan sonra bildiğiniz ve kadrosu boş olduğu halde sistemde size yansıtılmayan bir okul olursa, yani o okulu tercih edemezseniz yargıya başvurun yönetmeliğin yukarıda belirttiğimiz
“MADDE 45 – (1) Özür durumuna bağlı yer değiştirmelerde, öğretmenlerin özür gereklerinin karşılanabilmesi bakımından öğretmen ihtiyacı bulunan eğitim kurumlarının tamamı il millî eğitim müdürlüklerince elektronik başvuru sayfasına yansıtılır.”
Maddesi gereği davayı kazanırsınız…
MEB’de çözüm yolu açıktır: İş bilmeyenlerle bu işi yürütmekte ısrar etmeyeceksiniz… Ya da işi bilmiyorsanız beceremiyorsanız koltukları işgal etmeyeceksiniz…
Bu anlayışı oturtamadığımız sürece bizler daha çok sıkıntılar yaşayacağız. Eğitimde yaşanan en önemli sorun bu noktadadır ve çözüm burada kilitlidir. Bu kilidi açacak olanlar da bellidir.
Bize kızsalar da, soruşturmalar açsalar da, görevden alsalar da, davalar açsalar da, korkutmaya çalışsalar da susmayacağız, hakkı ve haklıyı savunacak doğru bildiğimizi paylaşacağız…
Çünkü biz;
“Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır”
“Namuslular da namussuzlar kadar cesaretli olmalıdır”
Sözlerini her zaman hatırlayan ve uygulamaya çalışanlardanız…
Allah öğretmenlere sabır versin…
Saygılarımla…
Maksut BALMUK
Eğitim Yöneticisi
-memurlarnet-